31 Ocak 2017 Salı
29 Ocak 2017 Pazar
yaşam koşullarına uyum sağlayarak kendini geliştiren canlıların yaşam koşulları eskiye hatta en kötüye doğru dönmeye başlarsa hayatları cehennem olur mu hele bir de bilinciniz kendini her koşulda yenileyen bir gene dönüşüp sizi bir şekilde beden sahibi yapıyorsa yandınız demektir eğer ölüm kurtuluş ise bir yok değil ise yaşam koşulları ne olursa olsun sonsuza kadar öldünüz demektir tanrı olsaydım yok edeceğim şeyi yaratarak hata yapmazdım
27 Ocak 2017 Cuma
aynaya baktığında ne görüyorsun o durgun suya eğildiğin gün kimsin diye sormuştun kendine uydurduğun sözlerle kurduğun kırallığı yıkmak için gelen yanında yaptıklarına değer biçen bilgi kaybolmamak için bakacağın bir harita ve güneş aynanın sırrında kaybolduğunda yüzünü aydınlatacak bir kandil getirmişti bilgiyi saklayan değiştiren kahinleri çağırmayacaktın masalına pusulayı bozan rotayı kayalıklara çeviren kaptanlarla açılmayacaktın denize kandilin alevindeki yüze aldanıp aynanı kırdın güzel yaşadıkça güzelleşen bir yüze bakarak ölmekti hayat kitabını karalamayacaktın söyle şimdi ne görüyorsun boynunu büküp ateşe baktığında ?
26 Ocak 2017 Perşembe
24 Ocak 2017 Salı
23 Ocak 2017 Pazartesi
çok şey biliyordu insanın yaratılacağını öğrendiği an tahtının
yıkılacağını anladı fakat insanı tanrının gözünden sonsuza kadar
düşürmenin bir yolu vardı birbiriyle eşleşmesine rağmen asla aynı
olmayan farklılıklar bütünüydü varoluş ben ateşim o toprak diyerek
kavgayı başlattı tanrı bu kavgayı zaman ve mekanla sınırladı istesek de
istemesek de farklıyız önemli olan biraraya geldiğimizde ortaya çıkan
fark değil mi içinde kavga olmayan insan var mı kimin tarafını
tutarsanız fark ona göre olur sulh olacak diye beklersen fark ona göre
olur
öldükten sonra bunun hesabını verecekler mi çocukken bir serçe
öldürürsün pencerene bir daha konmaz kuşlar zavallı köpeği mahkemeye
çıkarsan ateist bir hakim şikayetçi misin diye sorsa köpek ne diyebilir
birilerinin çıkıp köpeğin hakkını araması gerek ateist bir avukat
hayvanın hakkını arasa kulağa kulak istese nasıl savunur kendini bu iki
yaratık deseler ki biz bu hayvanın kulaklarını yemek için kestik aslanın
ceylanı yemesi gibi biz de doğanın bir parçasıyız kedi köpek yiyene
ceza veremezsiniz bir canlı da çıkar bizi yer orman kanunu yerini bulur
bu sizin hukuk dediğiniz şey ile benim bıçakla köpeğin kulağını kesmem
aynı şey elinde tuttuğun ceza kitabı bir bıcak beni attığın zindan
kulaklarımın kesilmesi karnını bu şekilde doyuruyorsun ihtiyaçlarını
benim gibi yaratıkları avlayarak gideriyorsun adalet gücü sadece toprak
olmaya yeten canlılar için adalet soru sormaktan vazgeçmektir yaşamak
aslan için ceylanı öldürebildiği sürece iyidir bizim için de bu köpeğin
kulağını kesmek iyi senin için beni hapse atmak iyi şimdi sana soruyorum
senin kulağını birinin kesmeyecek oluşu adaletsizlik değil mi git
hastalığı tutukla fırtınayı kelepçele seli hapse tık ölümü öldür benim
yaptığım eylem tamamen bir raslantıdır köpek sen ben öldüğümüzde
unutulup gidecek yok olacağız neden beni suçlu olarak görüyor ve
gösteriyorsun yoksa tanrıya inanmayan tanrı sen misin tanrı yok diyorsun
fakat kural koyuyorsun tanrı yoksa kural da yoktur koçun taşağını
dananın dilini koyunun beynini körpe kuzuların budunu yemek köpeğin
kulağını yemek gibidir et lokantasında foto çektirenle benim kulakla
foto çektirmem arasında ne fark var
size kısa bir hikaye üç kişi oniki saat sırayla çalışarak yediyirmidört
küçük bir marketi işletiyor barkot sistemi var kamera var günlük hesap
teslim ayda bir sayım var elemanın biri işe yeni başlamıştır ay sonu
gelir üç eleman toplanır müdür başlar saymaya zart altıyüz gayme açık
yazar akabinde ikiyüzer bangınot kelle başı iteler mayış günü acımaz
vurur tırpanı işe yeni başlayan eleman çalınanın şirketin değil kendi
parası olduğunu bilmektedir üçlü koalisyonda çırak çıkmıştır hemen delil
toplama işine girişir önce yükte hafif pahada ağır olan malları günlük
saymaya başlar bir haftanın sonunda bir karton pahalı sigara on tane
enerji içeceği bir o kadar badem fındık vırt zırtın fare vaya fareler
tarafından götürüldüğünü tespit eder diğer elemanları toplar konuyu pat
diye açar cevap şöyledir koalisyon sisteminde böyle şeyler olur
normaldir suçlu aranmaz ay sonu bütçe açığı üçe bölünür tamamlanır
kısaca bütçedeki açığın üçte birinden fazlasını çalan kazançlı çıkar
buna karşı çıkan eleman sikerim böyle işi der müdür olcak göt işini
yapmamaktadır sürekli sekreteriyle dosya üzerinde çalışan göt kılına
postayı koyar gakguk cevabını kabul etmez çözüm başkanlık sistemidir der
istifa eder halka bunu anlatmak için çalışmaya başlar hiçbir şeyi
unutmaz halkın kararına göre hareket edeceği o günü bekler
18 Ocak 2017 Çarşamba
10 Ocak 2017 Salı
uyku tutmadı bu sabah güneş türk milletinin üzerine bir başka güzel
doğacak sanki onu sevinç içinde karşılamak düşer bana şimdi battık
bittik diyenlere gelelim yıkılıyor diye yaygara kopardıkları
cumhuriyetimiz 100 yaşına yaklaştı söyledikleri gibi yıkıldığı falan yok
aksine sağlamlaşıyor peki 100 sene önce ne oldu dedem dayılarım ne için
savaştı onların tarihi bizim hayal edemediğimiz kadar köklü uzun
coşkulu ve bir o kadar yıkıcıydı zamanın dünyada süper gücü olan bir
imparatorluk yıkılıyordu ve kurtulma ihtimali hiç yoktu şimdi
zırlayanların ne kadar boş beleş konuştuklarını bir düşün ben olsam ne
yapardım 600 yıllık bir tarihin altından nasıl kalkardım en başta teslim
olmazdım düşmanıma en güçlü yumruğumu vurmadan ölmeyi aklımdan bile
geçirmezdim teşkilat ı mahsusa nasıl insanlardan oluşabilir ki o zaman
kimler kalmıştı koca bir devletin yıkıntısı başında birbirine gözlerini
kırpmadan bakan zaten ölüydüler kaçmadılar korkmadılar ihanet etmediler
canları hiç yanmadı isimleri hiç okunmadı destanları yazılmadı sonuna
kadar savaştılar ne oldu bu sessiz kahramanlara birazdan güneş doğacak
belki tan yeri gözlerindeki ışığı biraz olsun anlatır bana bu sabah
nerede toprak oldular bilmiyorum ama emeklerinin gayretlerinin gelecek
nesillerde yeşerdiğini söyleyebilirim bu sabah belki allah hepsinden
razı olsun
5 Ocak 2017 Perşembe
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)