başka bir yol bilmiyorum
şimdi altın gümüş ister olunan
bir yolda yürümek istemiyorum
sana ulaşmak için
para kazanmak istemiyorum
başka bir yol görmüyorum
kalbine ulaşmak için
kahpeye boyun eğmek istemiyorum
seni bulmadan
kendimi kaybetmek istemiyorum

sensiz çıkmaz sokaklara
çıkamıyorum

bana burcunu söyle
sana
ona mutluluklar dileyeyim

muğlak bir ifade
sakso mu anal mı
hüküm verirken sikinti çıkmasın
başlık eror
tanım koy götüne gitsin
ne lan bu
sözlüğün bilemediğini
ben bileceksem
sikmişim interneti

bugün ne düşündüğümü bilmek istiyorum
bugün ne düşündüğümü unutacağımı bilmiyorum

neden kavuşamıyoruz biliyor musun

?

bize kavuşmak isteyenler kadar cesur değiliz
hiç kutuplar birbirini bekler
ne çekebiliriz birbirimizi
ne de itebiliriz bu bekleyişin
garip zevkinden

boğazına dursun
bensiz içtiğin keder

sana ölene kadar mühlet veriyorum
tanrı hakkında neyi uygun görecek umurumda değil
ne cennetim var
ne de cehennemim
ölene kadar bana eziyet etmene
izin veriyorum

sana tanrı hakkında
bilmediğim şeyleri öğreteceğim

çalışmak
içki içmek
içki içecek parayı
kazanamayacak kadar
aciz düşmeden önce
ölmek

tanrı ölmedi
hiçbirimiz onu yaratamadı
çünkü
çünki diye yazanları
anlayamadık

kitap çaldığı için yazar olamayan insan

evladının yazdığı mektubu ukutmak için
kapıçalan bir anadır

hepimiz karşı çıkarız
fakat kıyamet
filozoflar yüzünden kopar

herkes kendine tapar
para için insan
eşsiz bir eşektir

okumayacağını bilsem
neler yazardım neler

düşünmekle yetinmek zorundayım

gözyaşım boğmak istedi beni
çengelli iğnen ile gelmeni bekledim

sen ve ben kavuşsak
sonsuzluğa erişsek
tanrı bize rahmet etse
mutlu olsak
yanıp kavrulanlara bakarak
tamamına erse hayat

yalnız kalabilirim belki

etkilemek için sıraya girenlere sesleniyorum
ışıktan hızlısınız kendinizden kaçarken

yalnızlık

her gün aynı saatte içilmesi gereken bir ilaçtır

kendimi iyi hissetmek için
muhtaç olduklarımdan
zevk almaya çalışmak kadar
anlamsızdı yaşamam
yaktım kendimi
sonsuza kadar yanacaksam
ne önemi var
kibriti kim yarattı
beni kim sevmedi

tanrı olup
ateşte yakmak için
kul yaratmak

beni karanlıkta alkışlıyor insanlar
kimi siyah kimi beyaz avuçlarıyla

Ceza - Fark Var Orijinal Klip

farbikatörümün adı amdan büyük
elli kuruştan sattırır çayı
bir bardak su içen hamalına
çattırır kaşını köpeğini


şerefini siktiğim niğdeli hacısı

horozunun ibiğini sikeyim niğdeli hacı
sırtından para kazandığın hamala
elli kuruştan sattın
bi bardak çayı

doğruyu söylemesi için
işkence yaptım
sonunda suçunu itiraf etti

yalan söylemesi için
işkence yapacaktım
para istedi

her gece denedim
ne sen şiirim oldun
ne de ben şairin

tanrı olsaydım
cehennemi yaratmak için
başka neden aramazdı

hele hele tanrı olsaydım
cehennemi
dünyayı cehenneme çevirmeye çalışan
fakirler için yaratırdım

yüreğimin parçalarından yaptığım tesbihi
sallarken kırıyorum çevremdeki yürekleri

bulamadan öleceği kesin
tanrı ister olsun
ister olmasın

hamili kulumdur

sayı rakam ve zaman

aynayı kırdığında
kaç parça olacağını bildiği gibi
kırmaya devam eder
zamanı yaratan

nasıl diyorsunuz
puroje
anlamayan insan kalmasın diyorsan
düşünceyi iki eşit parçaya bölersin
düşüncenin dışını düşünen haklıdır
bu kılip
doğalı yansıtan
ne diyorsunuz
doğal selektör
heyecan
yokluğu düşünürken
sesini kıstığımız varlık

seni öldürecek sayı
son kadın
yaşamak için
kaçmak zorundasın

sen geçerken
dekoltesini kapatan
ve kapatmayanlar insanlar vardı
kalanları yok sayarsak

kırık aynaya çerçeve
bu da benim yüzüm çerçeve
kimsenin yapmadığını ellerinle
kalem tutan ellerinle

bu odada sadece ben varım
bir siz yoksunuz
eşittir
her şey var

yamyam dansına otantik dersen
ötekileşir
kültür ötekileşir
bir yabancı doğuya
bir yabancı batıya yerleşir
araların da bir yabancılar
peki kim kazanacak
doğmadan doğanlar mı
batmadan batanlar mı ?
opera tutulmuyor dersen
etrafında dönen kültüre
dikkat etmen gerekir
aşı tutmayan
dal gibi düşersin
içinde yok olduğun yere

elini yakan ateşti
kalbini aşk
kalbini tutan akçeydi
elini benden başka

benim memleketim
senin sonsuzluğun değil ise
babama eşyanın ismini
bok mu vardı da öğrettin

?

işini bilmeyen tanrılar
döner kabesini avuçlar

şair kanla çalışan bir makinadır
şairin kanını
şaraptan gayrı akıtacak
pıçak bulunmaz

insanlar çişi gelince
sen ağlamak istediğinde giderdin
kimsenin görmediğine inandığın
dört duvarlı bir hücreye

iyi gün diye bir şey yok dedi kadın

dünya küstahın yanındadır

bir körün
gündüzünde yürüyorum
bir gönülün
dönen taş kalbinde

bir rastlantı olmak istedim hep
çektiğim acılar
çektirenler ile yok olup gitsin

her şarap içtiğimde cennete gidiyorum
sonra uyanıyorum boktan işlerinizi yapmak için
tanrı var ise
dileğim hiç ayılmamak
yok ise
dileğimi kabul etmiş demektir

kölebüs

işçisiyle aynı araca binmeyen göt
müdürdür
onu müdür yapan
göt kılıdır

dünyanın bir sonu var mı ?
var ise dünya neyime ?
dünyanın sonu yok mu ?
yok ise duygu neyime ?

önümüzdeki yıllarda
kadir bege
deli gibi silah çekecek olan
mafyamatik zaartın
yigenciklerini semirtmek için
milletin pokundan bile para
al amk sırtlarını
başkana söyle
beş lira yapsın
kaldırımda yürürken osssurmayı

ancak tek başıma içtiğimde göremiyorum
etrafında dönen ateş böceklerini

yaşlanıyorsam
bana kimse bakmıyor demektir

bana deli olduğumu söylemekten korkan
beyaz elbiseli büyücülerin yerini
dört küçük çocuğa verdi tanrı
içlerinden biri benim için
ne kadar tatlı biri dedi
sonra tekrar söyledi
tatlı biri
tanrı
tanrım
ona alınan tatlılardan
daha tatlı olduğumu
hatırlattı
bana
yetti de
arttı

"ben büyüyeceğim
kardeşim büyüyecek
ama bi şey olmayacak"