öyle bir koleksiyoncusun ki sen
zaten her şeyi yaratabiliyorsun
nasıl kabul edeceğimi bilmiyorum
benimsediğim bir davranış biçimiyle karşılaşmadım henüz
üstelik sadece kapımdan içeri girdiniz sadece
ister istemez buyrun demiştim oysa
bir şeyler söylemek istiyordunuz her halinizden belliydi
ha kapının eşiğinde ha salonun ortasında
kılına zarar gelmeden gideceksi geldiğin yere
geldiğin yere dönünce başına ne gelir bilmem
belki hayal edebilirim
bir kitap yazar yazmaz çıkacağım karşına
mükemmel bir fiyaskoyu gözümde büyütmeden çalamam kapımı
birkaç dize var olacak içinde sadece kopuk kopuk beni kıymetlendiren
sımsıkı sarılırken bana neden anlayamadığımı düşünüyorum seni hala
bir kitap yazacağım hepsi bu
kahrolası ciltler dolusu
bir satıra gizleceyeceğim sana olan içten sevgimi
beni bitirmeden bulmanı istemiyorum beni
bilgi çeşitli şekillerde depolanabiliyor
bu bilgiye enerji olmadan ulaşmak mümkün mü bilmiyorum
eğer var olan her şeyin bilgisi bir şekilde bir yerlerde depolanıyorsa
gerekli koşullar tekrar sağlandığında
bilincin de tekrar meydana gelebileceğine inanıyorum
bu olay benim zihnimde en basit
yağmur döngüsü şeklinde canlanıyor
yok olmayı istemen umurumda değil
hatta bu noktada sana keşke bile diyebilirim
ben kafamın takılı kaldığı şeyi çözmeye çalışıyorum sadece
bu soru aklımı başımdan düşürüyor
bir çift zar gibi yuvarlanıyorum boşlukta
bir yere çarpıp durmadıkça gelemiyorum kendime
hala ondan bir haber yok mu diyorsun
yer gök adını sayıklarken
bir elinle boğazını sıkarak
neden hiç kimse konuşmuyor diye soruyorsun sulanan bakışlarındaki şaşılığa
anlayacağın dilden arkana bakmadan kaçmayı marifet sayarsın bilirim
sana dönecek olan tek şey
cevabı asla değişmeyen bir sorudur
ben kimim
neyim
kes sesini boktan hayat
seni yaşamayı bilmiyorum
öyle anlarda öyle işler yapar ki bazıları
kalbini minik minik kırmalarını hoş görürsün yıllarca
genel bakımdan pek değerli kabul edilmese de
hayatın elinde olmayan nedenlerden dolayı tehlikeye girer
seni bu duruma getiren yine onlardır
ama korumasını bilirler seni bu ölümcül belalardan
sen öyle içten içten severken onları
bir şey birikir iyimser bakış açının arka planında
ötelerken kendinle gurur duyduğun bazı gerçek şeyler
ne yazık ki hiçbir maske sonsuza kadar dayanmaz ucuz bir suratın çirkinliğine
onların çıplak yüzünü görür ve tanırsın
artık kalmamıştır gücün kendini inkar etmeye
lağımdan beter patlarsın
eşitlenirsin sana yapılan haksızlıklarla
kabul ettiklerini görürsün
kimine göre bin yıl süren
kimine bir an gibidir
sen hem bir an pişman olursun
hem bin yıl
özür diliyorum hayattan
onu yaşamak istediğim için
hepinizden özür diliyorum
ölene kadar sakın bana inanmayın