31 Aralık 2012 Pazartesi

29 Aralık 2012 Cumartesi

"insanın kaderi insandır" bertolt brecht








soğuktan çatlamış yumruğunun içinde umudu sıcacık
sonbahar dökülüyor ardına bakmadan yürüyor parklarda
kurşun kalemiyle kalbine kuş resimleri çiziyor
durgun bir deniz üzerinden batan güneşe doğru
yakamozları kızıla boyayıp gitsin istiyor






27 Aralık 2012 Perşembe

farabi









“ gümüşün içi sıcak dışı soğuk
  altının da içi soğuk dışı sıcak
  o halde
  gümüşün içsel özelliğini dışsal özellik haline getirebilirsek
  gümüşten altın elde ederiz " 






15 Aralık 2012 Cumartesi









ölmek üzere olan bir insandan
yeni doğmuş bir insanı çıkarırsanız
                                                     ne kalır ?


korku ve şüphe içinde yaşayacağım
inkar edebilme yeteneğimi
sahte kahramanlar için kullanacak
zamanın dolmasını bekleyeceğim

varlığım huzur içindeyse
gerçekleştiremediğim hayallerimi
kurmuş olmakla yetinip
kimseye veda etmek sorunda kalmadan
                                                         gidebileceğim

bu dünyayı istemiyorum
burada olanları gördüm
daha kötüsünü de istemiyorum
bu dünyadaki geçici güzelliklere aldanıp
daha iyisini kaybetmeyi hiç istemiyorum

eğer sonsuz bir keder içinse ölümüm
farketmez  bir süre ağlamışım gülmüşüm
korku ve şüphe içinde yaşayacağım
hiç tükenmeyen bir tebessüm için
bu berbat yerde beklemeye razıyım
















9 Aralık 2012 Pazar












"hayat"
 
bu rüzgardan hızlı esecek
gri bulutları yakalayacaksın
avuçlarının arasında ezecek
yağmur çıkaracaksın


"hikaye"

vereceğin bir yudum su
bu kadar zahmete gerek yoktu doğrusu


"seçim"

adam susuzluktan ölmeyi göze almış
yıldırımlarla dolu gökyüzüne dalıp
hayatını riske mi atsın


"oyun"

gerizekalılar marsta su arıyor
dünyadaki neyinize yetmiyor
bulsanız sanki faydası olacak
kıtlıktan kırılanlar ayağınızı öpse
senaryonuzda insanlığa yine yer olmayacak


"saat"

sıfırbir otuzaltı
git yat












6 Aralık 2012 Perşembe

ne ?














nefes alıp verdin mi?
sevip sevildin mi?
vurdun mu vuruldun mu?
bunların hepsi bir takım sinyallermiş

radyoda çalan müziği
beğenip beğenmediğin kimin umurunda
önemli olan onun çeşitli sesler çıkarması

suya düşen damlanın
son dalgasıymış ölüm
masken varmış yokmuş
bir gün ölmüşsün kime ne
cesedine gelen faturayı
ödesen ne ödemesen ne

çürüyüp kokacak beynini
kullanmışsın kullanamamışsın sana ne
Cennet'e veya Cehennem'e gitmek önemli değil
önemli olan yaşamak

beni zindana atsan ne
atmasan ne
bu engellerin hepsi yıkılabilir

evrendeki dünya denilen hücrede
duvardaki taş olsan ne
gönlümdeki insan olsan ne


ben yeterince düzgün anlatamamışım
ama sen doğru anlamışsın
bana ne















5 Aralık 2012 Çarşamba













dörtyol boğumundan sızan sarhoşluk
damlar bir ortaçağ limanına
fener dipleri yine karanlık





seni yazdığımı hatırlıyorum
hiç hesaplaşmadığımı da şimdi farkettim
yaklaşıyorum sanırım
hep güldüğümü söylerdin
ara sıra büyüyen bir bitkiye bakıyorum
ona da gülüyorum
daha isim koymadım
ama yaklaşıyorum
onun meyvası var mı bilmiyorum
daha çok küçük sayılır
ona bakıp gülüyorum
birşeyler olacak
oturup düşünmeye başladığımda
seni yazdığımı unutmadığıma göre
bir hesap var içimde
sayfalar dolusu belkide
belki kuruyup gidecek bir bitki
her zamanki gibi gülüyorum
gücümü  alıyor benden ne yapayım
güzel işte ne yapayım
bekliyorum
















2 Aralık 2012 Pazar

sonsuzluk bölününce ikiye













sadece kendilerinin refahı için
yaşadıklarını öne sürdükleri kölelerin
herşeylerini aldıklarını zanneden efendiler koşun
toynakları zehirli yaratığınız doğruldu
et bataklığı düzeninizden dünyanızın

lime lime etmesi için getirin hediyelerinizi
kurban olarak vicdanlarınızı sunun efendiler
rahat rahar sürebilmeniz için sefasını
hile ile kazandıklarınızın

ey garipler sakın üzülmeyin
acıklı hikayesi olan sizler değilsiniz
sakın aldanıp yakınmayın
sefil efendilerinizin yaptıklarına

güneşin en derin yerinde kök salmış
o ölümsüz ağaçların gölgelerinde toplayın
zümrütler içindeki gönüllerinizi
orada hiçbiri gelemez yanınıza

sonsuzluk bölününce ikiye
ışıltılı serin sular bir yanda
yangın yeri dehşet bir yanda






1 Aralık 2012 Cumartesi

28 Kasım 2012 Çarşamba

21 Kasım 2012 Çarşamba






heybetli heykeller diktiler
arkalarında tir tir titreyebilmek için
şaşalı tapınaklar yaptılar
bir ümit dünyada kalabilmek için
seni hiç unutmadılar ama hiç
bir gün anlayabilmek için

oysa senin tek yaptığın hayal kurmak
her anında mutlu olacağın o yere ulaşmak
sana hayatın ayrılmaz bir parçası olarak acıyı mı sunuyorlar
öyleyse bırak gitsinler
senede bir gün mutlu olmak isteyenleri mutlu etsinler

her fırsatta birbirine çelme atmayı erdem sanan
bu insan topluluğunun hali nasıldır
ölüp ölüp dirilince
bir araya gelince tekrardan

seni kendilerine inanmadığın için cezalandırmak mı istiyorlar
söyle onlara
inanmayı istemediğin tek kişisin sen
neyi başardıklarını görmek için ölmeleri yetecek
ölüp ölüp dirilmeleri gerekecek

unutma
kendine inanmaya başladığın gün
onlardan biri olursun
o zaman elinden ne gelir ki senin
yakıp yıkmaktan başka
katılırsan bu topluluğa
inanırsın herşeyi başaracağına
ve ancak ölünce anlarsın neyi başardığını

söyle onlara
atom bombasını yapan kişi yoktur
bu aslında
hiroşimanın nagazakinin yokluğudur