31 Ocak 2018 Çarşamba






















para parayı çekmiyor
para mutsuz insanları kendine çekiyor
insan mutsuzluğuyla doğru orantılı yükselebilir bu sistemde





















































siz robotlar ve makinalar için yazı yazın
bende insanlar için
siz hepiniz ben tek
adil bir dövüş olacak





































savaş kimin ne kadar kazanacağını belirler
rütbeniz ve mevkiniz arttıkça onur paraya dönüşür
savaşta kurşun sıkmadan para kazanmanın tek yolu
savaşan taraflara borç vermektir
ayrıca savaş bittikten sonra tarafsız kalanlara
dilediğiniz kadar tutmayacağız sözler vererek
bir sonraki savaşa kadar
dilediğiniz kadar para kazanabilirsiniz
kendi aranızda kuracağınız birliklerin
kapısında süründürmek gibi
perdenin arkasında ikinizin aynı anda
asla olamayacağına inandırdığınız taktirde
düşmanınızla birlikte çevireceğiniz oyunlarla
seyircilerin ceplerini kolayca boşaltabilirsiniz
bir varmış bir yokmuş gibi



















29 Ocak 2018 Pazartesi























beni öldürdüğü gibi kendimi öldüremiyorum
tek yapabildiğim celladımın baltasındaki kan ile
uyanır uyanmaz yüzümü yıkamak oluyor
günaydın özgürlüğün tuzağına düşmüş gençler
ölüm sizin için gözlerini açıyor her sabah
bu sabah kralların çeşmesinden hanginizin kanı akacak
tek bildiğim kralların yaktığı ateş kanınızla sönmeyecek





















26 Ocak 2018 Cuma

25 Ocak 2018 Perşembe

belki ben de göremeyeceğim
batışında iki kadeh içeceğin günün
sabahını dahi göremediğin gibi
türkü dinlemeden uyumayacağım
uyan
hadi uyan
kalk ve özür dileyecek birini bul bize
bize buranın cehennem olmadığını söyle
kötülüğümüzle baş başa mı kaldık
bir sen kaldın içimizde uyuyan
hadi uyan
uyan artık
iyi kimse yok aramızda
git bul onu
bu sözü değiştir
köle şiirlerin babasını değiştir

24 Ocak 2018 Çarşamba
















































asker kılığına girmiş fetöcülerin
askerde diş geçiremediği askerlere uyguladığı
maksatını aşan bir uygulamadır
usta birliğine katıldım
önce ordu kararganında hizmet takıma yazıcı yaptılar
iki hafta sonra dosyam geldi sen kışlada dolaş dediler
kuledeki müzeye çıkıp kız kulesini seyrediyordum
uykum gelince mescide gidip kestiriyordum
asker kılığına girmiş hainlerin iş koyması uzun sürmedi
sultangazi miydi neydi ekmek fabrikasına gönderdiler
koğuşa girdim hep hara vara doluydu
gece kaldırdı beni çavuş ve avaneleri
kalk koğuşu yıkayacağız
ulan baktım herkes yatıyor
bu göt almış yanına üst devreleri
aklı sıra bana eziyet edecek
hemen geliyorum dedim dışarı çıktım
girişte bir kulube var nöbet silahlı
nöbetçi de üst devre
silahı dayamış hemen yanına
bana noldu dedi
dolu şarjör takılı mı kütüklüğünde mi dedim
hemen yapıştı keleşe kucağına aldı
bu sıra yalınayaklar peşimden çıkmış ama yanımıza gelmiyorlar
bak kardeşim sabaha karşı bunlar beni hizmet amaçlı değil
tamamen ibnelik olsun diye uyandırdılar
kalabalık oluşlarına güveniyorlar
bende senden iri yarı oluşuma güveniyor ve onlar gelene kadar
elindeki silahı alıp bunların kafasını patlatacağıma inanıyorum
en kötü ihtimalle kasaturanı ödünç alacağım dedim
bunlardan biri de o sıra silah odasına doğru gitti
uzatmayayım nöbetçi bunları koğuşa gönderdi bana da çay demledi
sabah komutanı görmeden revire çıktım
oradan da yirmi gün memlekete
askerlik anısı bitmez
buna benzer acemi birliğinde aynen
üzerime gelen çavuşa bi tane gömdüm
lan orası acemi birliği çavuş demek tanrı demek
arkamda elli kadar eğitim çavuşu ki
ben kaçtıkça çoğalıyordu arkamdaki arı sürüsü
uzman çavuşların odasının önünden geçerken
nöbetçi uzmanla birkaç salise göz geze geldik
fakat riske girecek kadar aptal değildim
beni ancak 8 km uzaktaki nizamiye kapısı kurtabilirdi
ancak yanılmışım
daşşağını jenifır lopez yesin o uzmanın
bana yetişti ve dumanı dağıttı
üstüne bir de çay ısmarladı
ulan sanki hep birileri beni kollarken
birileri de inadıma üzerime geliyordu
izin bitince beni fırına yollamadılar
tekrar hizmet takımına yazıcı oldum
o gece bir telefon geldi
diğer ordu karargahından
şu an mezarının başında türk bayrağı dalgalanıyor
ardından seni onbaşı yapalım dediler
tamam sen onbaşı oldun dediler
bugün bölük komutanı içtimada size pırpır takacak
bağırdılar ismimizi öne çıktık
bölük komutanı lan psiko senide mi onbaşı yaptılar dedi
iğneyi pırpırla karışık koluma sapladı
tezkere alana kadar takmadım
fakat bölük komutanın yazıcısını yakalasaydım
çok pis takacaktım
bölüğün önündeki kutuda yavru kediler vardı
bu piç kurusu kutuya bir tekme attı
gözleri açılmamış yavrular avluya saçıldı
bu şerefsizin üzerine yürüdüm
yalakası çok amk
bir gece önceden izin kağıtlarını imzalatmak isteyenler
elimi ayağımı tuttular
bu yavşak geri döndü bana bi tane vurup kaçmaya devam etti
beni bıraktıkları an dudağımın kanadığını fark ettim
doğru nöbetçi odasına koştum
yine silah kurtaramamıştım fakat bu sefer
bir elimde kasatura diğer elimde kasap vardı
bölüğün tüm koğuşlarına tek tek baktım
yavşak bölük çavuşu depoya kitlemiş bunu meğer
bana da bilmiyorum dedi göt
hapisten yeni çıkan biri vardı
onu yollamış nöbetçi astsubay
kasaturayı versin nöbetçinin başını yakmasın demiş
neyse barışın falan oldu
valla bana güven olmaz
he derim sonra biyerde bu göt karşıma çıkar
verdiğim sözü unutur bunun kafasını koparırım dedim
benden ancak beni buradan görderirseniz kurtulursunuz
ikimizi de beşer gün deliğe tıktılar
o sıra aramın iyi olduğu askerlerin hepsini yolladılar
tekirdağ edirne keşan ebesinin amı
beni de maltepeye postaladılar
yıllık plan seminerinde yapılan tatbikatı
darbe planı diyerek vatansever komutanlara neler yapmadılar
onların yanında biz neyiz ki
kapıdan girene kadar kendimi şanslı hissediyordum
lan arkadaş en yakını malatyalı çıktı
tuvaletlerin kapısının arkasında yaşasın apo yazıyor falan
ilk hafta dolmadan dolabımdan çıkan kitaplar yüzünden fırça yedim
aslında pek fırça sayılmazdı
dolabından kitap çıkar asker olmamış hiç
ayrıca izinsiz kitap bulundurmak suçmuş
ikinci hafta banyo sırasında bölük çavuşuna kondum
pezevek doğululara 10 batılılara 5 dakika banyo süresi veriyordu
ertesi gün sabah içtimasında
onun daşşaklarını yemek için holivuddaki tüm karılar sıraya girsin
beni çağırttı gittim çardakta oturuyor paşam
tekmil falan derken otur yanıma dedi
sonra bu göt çavuşu çağırttı
bu geldi ama dizlerinin bağı ha çözüldü ha çözülecek
işini bilmeyen çavuşlar döner götünü avuçlar siktirgit dedi
kurşunların havada uçuştuğu bir yerde askerlik yapsaydım
beni öldürecek silah karşıdan ateşlenmeyecekti çok iyi anlamıştım
dört ay gece onikiden güneş doğana kadar kantin önündeki çimleri suladım
gece bu ibneler patlatmasın diye
15 temmuz günü bu şerefsizlikler hainlikler son buldu
yapılan temizliğin ne kadar etkili olduğunu çok rahat görebiliyorum
artık hiçbir hain o günlerdeki kadar çirkef ve cesur değil
şahsi çıkarları için rütbe ve makamı istismar edemiyorlar
sözlükteki uzatmalı militanlarının kendi aralarında yaptıkları masturbasyona
ev sahipliği yapan bu tür başlıkları takip etmeden önce
çayınızı demlemeyi unutmayın derim elbette


ayrıca hak ederek yediğim sopayı da unutmadım
ellerin dert görmesin komutanım
teskereyi aldığımdan beri
hiç bu kadar harman kalmamıştım
keşke tekrar alsalar askere





















20 Ocak 2018 Cumartesi


























sabaha kadar pezevenk lan bunlar dediklerine
sabah olunca hoşgeldin abi demek zoruna gider
kötü adamların alayına posta koyup
dünyayı kurtarabileceğini düşünürsün
sadece bir adım atman yeterlidir
takdir edileceğinden eminsindir
halkını düşmanlarından önce kandıramazsan
ne halkın kalır nede sultanlığın
bu hikayeler biz abi kardeşiz diye başlar
o zaman kendini kanıtla diye biter























12 Ocak 2018 Cuma





























belki biraz ağlarım
kitaplarından saklanır
koynuna düşerim celladımın
parmaklıkların arasından göğe bakarım















































































aşk ekmeğin karşısında
ben değilim demek için sıraya girmiş
aç insanlara benzer



















çaylak


































¿ adını sormayı denesem
bu sefer kesin düşerim pencereden ¿

iki katlı ahşap bir evin
ahşap merdivenlerinden öğrendim yüksekten korkmayı
siyah örtmeli bir kadının omuzunda sevdim
sadece gökyüzünde parlayan yıldızların karanlığını
gölgesinden yokuş aşağı koşarken düştüğüm
bir çınarda sonlandırdım
şeytan köprüsünden başlayan yarışı
silah sesleriyle buluştum
divanın altındaki saldırıya uğramış oyuncaklarımla
ışıkları söndürenlerin gözleriyle
ucu aralanan kara perdenin altında
sinmek için akan kanın kokusuyla
yumurta topuklarıyla kırmaya çalışıyordu taşları
tabancalarını kaburgalarına dayayan adamlar

adını sorsam
kızarmaktan başka bir işe yaramaz yüzüm





















































bir kez öğrenince
varmanın gitmek kadar güzel olmadığını
güzel olan
ölene kadar ulaşılmaz olmalı





































































dünya gibiyim kainatta
ve insanların arasında