30 Ekim 2018 Salı
yüz liralık hükümet şiiri
yalan yok
yaşabileceğim en iyi ölüme sımsıkı sarılmış durumdayım
otoriter bir asalaktan farkım yok bilindiği üzere
bilmeyenlerle yola çıkmaya çalıştığımızın farkındayın
tanrı elleri varsa bizi alkışlasın isterim
tanrı elleri yoksa bizim için yaratsın isterim
tanrı bizi kahredecekce kendi ellerini kullansın isterim
eğer tanrının elleri yoksa
tanrıya el verecek
bir tanrı bizden ellerini çeksiz isterim
hayatım boyunca anlamak için acı çektiğim duyguyu
hiç konuşmadan hatta kımıldamadan anlatmazsın
sessizce karşısında kımıldaman durduğun o taş yontusu
sana olan sevgimi ayaklarının önüne sermek için çırpındığım
uğruna yüzbinlerce kölenin can verdiği basit bir imge
sanırım ben bir götüm
ne fark eder hangi sözde krallığın varisi olduğum
içmeden kusamam bilirsin
bu götler yeni öğrendi ne yapayım
üstelik tarzım olmayan suluyu boyama rahmet gibi akıtarak
görev masturbasyonu yapıyor olmalarına rağmen
hala zeki hissedebiliyorlar kendilerini
kusmuğuma başlamadan önce
durup içimi çekiyorum
ne söylesem değişmeyecek tanrı var oldukça
bağırıyor adamla sivri yapıların ucundan
allah diyerek allah inancı nasıl sikilir
tarih geriye gitmiyor
doğruyu söyleyenleri öldürmek zorlaşıyor sanki
beni benden önce öldürmek için sıraya girmiş düşmanlarım
tanrı bön bön bakıyor olamaz katilime
tanrı bir değilse
bir olamadığıma lanet olsun
dede öldüren don
hadi yine iyisin yavşak
reklamın benden
o yasayı çıkaracaksın
göt olmakta ısrar etmeyi bırakana kadar
asla müslüman olamayacaksın
yazmak zorundayım
seni yok saymak isteyenlerin kalemi benim elimde
seni ellerinde puta çeviren seçkinler için
kazmak zorundayım
kafiye yerini bulsun diye
tarih tekerrür etsin isteyenlerin tuzakları benim dilimde
biri ikiye bölmek ateislerin işi
ben zamanı olmayan birine karşı
ya hep ya da hiç diyorum
at zarını tanrım
kim ona vereceğim seçme hakıını kullanmak ister
öleceğini bile bile yaşamayı
öldükten sonra
durmaksızın süren ölüm döngüsünde
azap üzerine azap çekme ihtimalini
göze alarak ben der
bu intiharın ta kendisi
bu işin sonu değişmez
bütün yollar çıkmaz bir sokaktır huzuruma varan
kendinizi öldürecek ellerinize sorun
ben dersen
ben demiş olacaksın
şimdi söyle
anan baban ölümsüz müydü
o ağacın altında sevişene kadar
27 Ekim 2018 Cumartesi
bana ihtiyacım olanı çok gördünüz
çünkü buna muhtaç olmak hoşunuza gitti
ne var edebildiniz ne de yok
boktan bir hayat sürmek kendinizi kandırmanıza yetti
iki davet var karşımda
hangisinde savaşmalıyım söyle
iblisin arenasında mı
yoksa tanrı denen varlığın sofrasında mı
tanrı kabul görmek istiyor
ben seçtim diyor
benim seçtiğimi seçmeyenin hayatını öttürürüm diyor
eğer ben isteyebiliyorsam
sonzuzluğun anahtarı elimde demektir
o zaman istemiyorum
beni yok oluşumla baş başa bırakın
26 Ekim 2018 Cuma
tanım
önceleri eksiksiz gördüğümü gösterdim aynaya bakarken
elimde sözcükler ve gözlerinizde yansıyan ışıklı sesleri vardı
kimiziniz göremezdi kiminiz duyamaz çünkü ben konuşurken
gönlünüzü paramparça ederdim çünkü tanrı değildim
dünyayı ve üzerinde yaşanılan hayatı büyüten her söz dizisi kutsaldır
ona bir hamleyle son veren ve sınırları dışında yaşamasını hayal ettiren
dünyamı mahvedenlerin yalnız olmadıklarını hatırlatacak cümleler kurdum
ben benden sonrakilerin değil
bizden sonra olmayacakların dünyasında yaşamayı arzuladım
tanrı şahidimdir
tanrı olmasın diye en çok ben dua ettim
intikamı sevdim
intikamın olmama ihtimali bana daha sevimli geldi
başardınız
siz kazandınız
sonra hepimiz öldük
keşke hiç dirilmeseydik
yaşamadan sarhoş olmak istiyorum tanrım
24 Ekim 2018 Çarşamba
günah
beni patates yiyebilmem için yarattıysan
ben yanında bira içmeyi de sevdim tanrım
teşekkür eder gibi özür dilerim senden
bu akşam olacaklar belki
olması gerekenden fazlası olamaz biliyorum
evde oturmak yerine kapımın önündeki parkta
umutsuzca oturup şarap içeceğim
öncesinde belki dedikodu yapanların usturasına gırtlağımı dayarım
kumar oynatanların korkaklığına üç lira yatırırım
bu akşam olmayacaklar belli
fazlasını isteyerek ne kaybedebilirim ki
bi sizin ağlamanızdan bıktım
bir de türk türk diye kafamı siken tuzu kurulardan
devletin adı türkiye cumhuriyeti
türk olmayan kim varsa sesi gök gürültüsü gibi
benim gördüğüm ise türkten başka herkesin
türklüğün ekmeğini şapur şupur yediği
ulan senin anlattığın ezginlik hikayelerini ben babamdan da dinledim
şimdi senin devletten aldığın yardımın
kılını tüyünü alamayan babamdan
sizin şanslı olduğunuz nokta
bu devletin adı sizin soyunuzu taşısaydı
türk olanlar bugünlerinizi size mumla aratırdı
işin aslı iki papaz kerhen papaz oldu
bana kalırsa götün biri tanrıdan kopya çekti
o vakte mukabil en iyi gladyatör türklerdi
fakat kaçacak yerinin kalmaması gerekiyordu
anadolu bir arenaya çevirildi
türk kılıç salladı
kuduz haham kesesini doldurdu
memleket senin adını taşıyınca
kahramanlık hikayeleri sena
ezinti masalları yavşak azınlığa kalır
feda edilen papazın kilisesinde namaz kılan türk
dünyanın amına koyan papaz kılıklı kuduz haham
22 Ekim 2018 Pazartesi
boğazıma bıçak dayadıklarında
kaç yaşımdaydım kim bilir
üstelik annem bile vardı
belki olmadığı içindi
alıp başımı bilemiyorum
kurtulmuş olsaydım size bu gözlerle bakamazdım
size kaderimi bulaştırıyor varoluşum
oysa kırılması kolay bir zincirdir üzerinde yürüdüğüm acı
fakat benden kaçamazsınız çünkü ben sizin umudunuzum
yaşadıklarımı yaşamamanız için güveneceğim kimsem yok
size görece büyük bir kötülükte bulunacağım çocuklarım
elbet tanrı küçük bir sayı ile yanınızda olabilir bu dünyada
ben işimi bilimin küçük olası mutluluk formülüne bırakmayacağım
ateistlerin yapamadığını yaparak ateizme kanlı bir sofra hazırlayacağım
belki ben yaşamaya devam edeceğim boynumdaki bıçak iziyle hayatımı
ama sizi kimse kirletemeyecek yavrularım
ateşe atılan özgür düşünceleri vardı o yetişkin insanların
ben sizin adınıza karar verdim ve uyguladım
size ölümü aşağılık eller yerine,
çocuk elleriyle sunan küçük anneniz
20 Ekim 2018 Cumartesi
19 Ekim 2018 Cuma
türk'lüğünün ekmeğini yiyemeyen türk
bizi öldürdüler
kılıçla din dediler
celladımızın koynunda sakladı bizi
dinmedik kanımızla yıkadık yüzümüzü
bizi sürdüler
bir avuç şerefsize maske olduk
sikerim o atın başını da boynunu da
bir atın uykusuzluğuna gömdüler bizi
koştuk kaç dediler
kendince haklıydı beni satan atam
şimdi böcek yiyerek yaşıyor
bana gelince ben
bazen yüz bazen bin yıllık sözlerin kurbanına yakışır biçimde
allah allah diye bağırıyorum
hayır bağıramıyorum
bağıranların kesesini doldurmak için
köle olarak yaşıyorum
allah diye bağıranların
allahım yardım et diye bağıranları sömürmesi
bizi mutsuz ettiler
tanrı tüm bunları unuttursa ne olur
yüzünü görmediğimde neye baktığımı bilmiyorsun
anlam vermeyi anlamsız bulduğum hiçliğinden hatırlıyorum
kapılar pencereler kapansa bile değişmiyor kirpiklerindeki karanlık
şimdi gidiyoruz desem sorgusuz sualsiz toplar doldurursun beni sandığına
evini terk ederken eteğini çekiştiren çocuk parmaklarından tanırım seni
yasak ağacın meyvesinden yiyece kadar ölümsüzdü anan baban
ölümü görünce ağlamandan hatırlarım sesini
14 Ekim 2018 Pazar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)