20 Şubat 2021 Cumartesi

epeydir kuran nasıl yazıldı konusu zihnimi meşgul ediyor bana güven veren bazı ilahiyatçı ve yazarların anlattıkları ve kitabı birkaç kez farklı çevirilerinden okumuş olmam dışında vahyin simülasyonunu düşünebileceğim başka bir şey yok bahsedeceklerim bu konuya kafa yormuş pek çok kişi tarafından daha önce söylenmiş olabilir hatta kesin söylenmiştir şimdi bu başlık altında biraz toparlayarak dile getireyim gerçekten de "bunlar zaten kuranda yazıyor" olamaz mı yazıyorsa bu nasıl olabilir sorularının cevabı bence önemli benim düşünerek ulaştığım tanımlar arasında vahyin elçinin yaşadığı çok yoğun ve tarifsiz bir his olması var yani bugüne kadar hiç görülmemiş bir varlık görme veya bir ses duyma değil elçiler bu yüksek bilinç düzeyini anlatmak durumunda kaldıklarında duydum gördüm demişler ise başka bir yol bulamadıkları için olabilir vahyin tamamen elçide başlayıp elçide bittiğini düşünüyorum kalemin insan hayatına girmesiyle birlikte yazılmaya başlanan bir kitabın gerekli bilginin kesintisiz aktarımıyla son elçi ile tamamlanması olarak görüyorum kitap yazılırken çok az kişinin bildiği kaynaklardan yararlanılmış olmalı son elçiye geçmiş medeniyetlerin toplumsal yapılarını açıklayan metinler dönemin elçilerinin sorunlara nasıl çözümler ürettiği ve tahminimden çok daha fazlası kim bilir belkide bu kaynaklar esrarengiz kazılarla ortaya çıkarılıyordur elçi elçi olduğunu açıkça söyleyebilecek bilinç düzeyine erişene kadar bir yandan bu bilgilere ulaşmak diğer yandan yaşadığı toplumu analiz ekmek durumundaydı ne zaman şartlar istenilen noktaya geldi tanrı elçilik hissini harekete geçirdi elçi yazmaya başladı daha önce yazdıklarını dile getirmeye başladı tanrı bu söylediğin benim sözüm bu sözü ayet ilan ediyorum açıkla hissini verene kadar elçi sürekli düşündü ve yazdı yakın çevresinden tut sokataki tanımadığı birine kadar etkileşimi hiç koparmadan kendisine ulaşan güvenilir tarihi bilgileri de sürekli hesaba katarak sürekli yazdı ve tanrıdan hangisinin ayet olduğunu kendisine o müthiş duyguyla bildirmesini bekledi herhangi birinize soruyorum tanrı olsaydınız geçmişte bir karşılığı olan o günün koşullarına hitap eden gelecekte yaşanılacak gelişmelerle uyumlu olacak sözü mü ayet ilan edersiniz yoksa sözün güçünü delilerin insafına mı bırakırsınız kitabını korumak isteyen bir tanrı son haline getirdiği eserinde birden fazla doğru anlamı olan sözleri cümleleri seçerek vahyin zaman karşısında eriyip gitmesine engel olur şimdi stabil hayatlarına bakarak şu şu ayetin hükmü geçmiştir bu bu ayet önemini yitirmiştir diyenler sanmasınlar ki dünya kendileri öldükten sonra hiç değişmeyecek gelecek nesillerin hangi koşullarda yaşayacağını kim bilebilir kırk yıl krallar gibi yaşayanlar kanalizasyon borularında linç edildi içeriğinde geçmiş medeniyetlere dair iz bulunması normal çünkü kitap bu haline gelirken o yollardan geçti bazı bilimsel gelişmelere atıf yapılmış olması da normal çünkü editör için zaman kavramı diye bir şey söz konusu değil bilgiyi tekelinde bulundurmak isteyen güruh ile din sömürüsünden geçinenlerin ortak paydasıdır bu tanrıya inanıyorsan bilimi bilimin peşinden gidiyorsan tanrıyı unut sizi gibi tatlı su kurnazları sizi işiniz gücünüz laf oyunuyla cambazluk bir kölenin okuduğu ezanla insanların sapık dincilere köle olmaya çağırılması ne acı bilim aşıklarının dünyanın sorunları dururken ölü gezegenlerde hayat araması ne büyük aldatmaca başlıkta yazmadığı halde bunlar kuranda yazıyor diyenlere de ayrıca yazıklar olsun

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder