31 Ekim 2015 Cumartesi

iz



iyiler iz bırakmaz
tanrı bu yüzden vardır









türkiye cumhuriyeti oy demek değildir








beni ister iyi dinleyin
ya da sike sike iyi dinleyin
biz bu topraklara süs olsun diye gelmedik
biz türk'üz
askerlik bizim için varoluşumuzun sınırları dışındadır
halkımızın bir takım ilüzyonlara kanıp
şer odaklarına meyletmesi iyi niyetli insanlardan oluşmuş olmasındandır
sizin umut ettiğiniz yıkılışı seygileyemeyecek olmamız
bizim şerefli bir mayaya sahip olmamızdandır
biz tanrı'nın paraya hükmetmesi için yaratılmış kulları değiliz
biz ancak hakka ve hukuka hizmet etmek için yaratılmış
asaletini de bu dürüstlük üzerine teslim almış bir milletiz
ne mutlu türk'üm diyene demek budur
haksızsan ananı bellemek için buraradayız
haklıysan anan anamızdır elini öperiz
tamam mı lan beynini siktiğim salakları














30 Ekim 2015 Cuma

29 Ekim 2015 Perşembe



bana bir silah ver nihat
intihar edeken atatürk diyen biri çıksın şu memleketten
zoruma gidiyor yalnızlık













türküseven




yaşamak bizim için nefes alıp vermek değildir




28 Ekim 2015 Çarşamba




soğuk bir odada
ayağını uzatmadığın sürece
yorgan sonsuzdur







ekmek





bir çocuk doğdu
bir lokma ekmek için çalışamayacak kadar özürlü
soruyorum tanrıya
eğer beni yemeye içmeye muhtaç bir varlık olarak yarattıysan
ekmeği suyu sen bana vermezsen gideceğim kim var ?
ekmek parası için çalışan kerizdir
ekmeğini/emeğini çalan kişiye
karın tokluğuna çalışan köledir
eğer beni öldürmek istiyorsan kez rızkımı
eğer bana ceza vereceksen aramıyorum hakkımı
eğer bana arka çıkmayacaksan kes alakayı
sikerim böyle hayatı


















sen şarap testimi kırmaya geldin
dilini sap eylemişsin iblisin çekicine
söyle ne koyacaksın yerine
ne ile dolduracaksın kanını akıtıp
parça parça edip yüreğimi
ben onu yeri için yari terk etmişim
buna rağmen bana sabredene
ne diyeceksin söyle
aklımı başımdan alabilecek mi şarap gibi sesin
sen kalemimi kırmaya geldin
sözünü kaybetmiş bir şiir gibi
sayfalardan akıp gideceksin
kalan yine benim olacak göreceksin
vur gücünün yettiği kadar
beni kırdığından fazla kırılacak
içmemenin şarhoşluğuyla parçalanacaksın
bu can benim değil
kırmaya çalıştıkça masanda
hep dolu bir kadeh bulacaksın












asla büyük olamayacağını anlayabilirse
küçük düşmekten kurtulabilir bir insan










felsefe kurunun yanında yanmayan yaştır






yalnızlık




aynı yastığa baş koyup
aynı rüyayı görememektir







26 Ekim 2015 Pazartesi




birgün seni unutmak için geri geleceğim











iki satır yazıyı okuyup
hüküm vermek riskli bir iştir
eğer tanrı değilsen
boka battın moruk













hapisanede şarap yasak
beni köprü altlarında yaşamaya mahkum edin












birden fazla ölmektir ölüm
yaşamak bir daha ölmemektir

















bugün bir yerde yazı yazdım
orada önceden de yazı yazmıştım
yine bir masada oturuyor
çay içiyordum
dört duvar ve dikenli teller yerini
bir kafeteryaya bırakmıştı
bir saraydı
sarayda adalet olur mu aq
ben hapisaneyken yazı yazdığımda da yoktu
o gün birinci olmak için kaleme sarılmamıştım
tek derdim yine yazı yazmaktı















25 Ekim 2015 Pazar





tanrı'nın gücü ele geçirebilmenin yolunu göstermesidir
şeytan ve yandaşları son ana kadar
bu yolu en iyi uygulayabilen yaratıklardır
fakat paylaşmak için değil sahteliklerini zirvede tutabilmek için
düştükleri bu yol onları hayal kırıklığına sürükler
müslüman güce tapmaz
onu gerçek sahibi için taşır
sisifos gibi











elektirikler kesildi amirim
gelir birazdan
baya bi kesildi amirim
kestiler yani
bizim bu aralar köpek ulumanın ayarını iyice kaçırdı ne yapalım
öyle istemişlerdir olum biz işimize bakalım
açayım mı dosyayı
aç bakalım işimize göre birşeyler vardır
evet amirim kader kadar göt bir çözüm ortağımız olamazdı
şu üçünü kuban edelim
ama biri savcı amirim
ne yapayım aq seni kurban etsem bisike yaramazsın
afedersiniz amirim bian idealist şettirverdi bilinçaltım istemeden
tamam bak işine
amirim başarılı bir operasyonla üçü de öldü gündem pert
olur böyle şeyler aslanım
amirim şeyy
ne var lan yine
başka bir savcı
ne olmuş
bize göre gevşeklik yapmaya başladı
atın masasına berkinin dosyasını
size tapıyorum amirim
dua et seni sikmek zorunda kalmayayım










şansının birden fazla olmasını istiyorsan tanrı'ya yönel
ben eşsiz bir insanım










soru işareti



tanrı'nın ayak izidir









öyla yanımda degilsin ki
sanırım tanrım yokluğunla birlikte










dünyada
benden başka kimse olmasaydı
yine sana aşık olurdum









23 Ekim 2015 Cuma





mutlu bir hayat süremeyeceğim yıllar öncesinden belliydi
katiller arasında sadece seni affedebileceğimi fark ettim
ölüm ne demek hala bilmiyorum
tek bildiğim senin elinden ve sırtımdan gelecek olması
şimdi yapman gerekeni yap ve üzülme
seni sevmek için yaşamaya ihtiyacım yok artık












polis olabilir
daha beteri mitçi de olabilir
kesin ikisinden birinin gönderdiği
salak bir karıdır
yok lan
bu sana tav olacak kadar çaresiz biri
bu devlet kime ilgi duyduysan piç etti
sittiret et unut bu işleri
bugün olmadı evet
yarın ölmek için güzel bir gün olabilir
seni olduğun gibi kabul eden
bir mezardan başka
bir eş arama
öl kalemini siktiğim şairi



















sırılsıklam aşık biri için saklanmaktan yorulma zamanıdır yağmur










kefenimin cebi olsaydı
keman sesi doldururdum















onu ilk kez ağlarken görmüştüm
o güne kadar yağmurdan ıslanan hiç kimse
yüreğim kadar ıslanmamıştı











dua





sadece ona söyleyebileceğin sözleri keşfetmendir












tanrı'nın ipi değildi yüreğim
tutmak istediğin elimi
cesaretmi
birdenbire kırıvermişti zaman
benim hatıram
sana bir şarap anforasını hatırlatan
iki büklüm boynum olsun













22 Ekim 2015 Perşembe






kaybettim
buna alışarak yaşamayı başarmışken
tekrar kaybetmeyi göze alabilirim fakat
nasıl yapılıyordu
unutmuşum
belkide hiç bilmediğim için
hep kaybettim
ne diyordum
hiç hatırlamaya çabalamadan kaybetmek
birine alışarak yaşamak
sevmek birilerine alışmaya çabalamak
şaraba öylesine güzel alışmışken
testiyi birilerini düşünerken yere çalmak
aynı kadehten içmemeyi başarmışken
kendini daha nasıl parçalayabilir bir deniz
en asi rüzgarlarla bir olup çarparken kayalıklara
sıçramışım beyaz bir gömleğe
seni her gördüğümde
bir kan damlası gibiyim
ne diyecektim
en iyisi yere bakarak yalnız kalmak
tüm insanların yüzü birgün toprak olacak










herakleitos





bigötlük yer aç
içine girdiğin gübre yığını
sadece sana ait değil










erkek fiziksel üstünlüğü nedeniyle
en başından beri köle yapılmak istenmiştir
bir köleden verim almak isteyen
pilastik efendiler şunu farketti
bir erkeğin aklından kadını çıkarırsanız
beyni de kasları da size itaat eder
zincir vurmak maliyetli olduğu için
erkek ile kadın arasına
kağıttan bir duvar örülmüştür
para
erkeğin parası yoksa
kadını da olmaz
erkeğin temel görevi
bir kadına sahip olmak için
para kazanmaya çalışmamak
ve bunun için kimseyi kendine köle yapmamak
söylediklerimi anlayacak insan sayısı neden az
çoğu öldü
kalan da ölmek üzereler
fatma nine
hasan dede












tanrım bu kadar kulunu
hukukçular siksin diye mi yarattın ?













kendimden nefret ediyorum
insan olduğumu inkar edemediğim için











dün bir çiviye bastım
adımımı dikkatle atarak gezmek istediğim için
yarısında çektim ayağımı çok şükür
tüm dünya bir olsaydı
diğer ayağım kadar yanımda olamazdı

















söylediklerini yapmayacağından emin olduğunuz insanlar
sizi yaptıklarınızla baş başa bırakmak istiyordur
o an kendine ne dersen de
acıtır














açlık






işçi lokantasını beğenmeyip
yol tepmeyi göze alan züppe ile
bir lokma ekmek bulamayıp
ağlayan garibin geçirdiği ortak zaman duygusu













açım
bana ekmek diye uzattığınız
yalanı sikeyim














tanrı'yı sevmek
patrona yalakalık yapmaya benzemez












ben birgün gittiğimde
hiçbiriniz benimle gelmeyecek
yolumu her seferinde kesenler
o gün benden önce uyanamayacak
















tam teşekküllü ikiyüzlü iftira hattımız hizmete girmiştir
lütfen iftiraya uğratmak istediğinizin kimlik numarasını tuşlayın
tüm götlük kuvvetlerimizle emrinizdeyiz
hukuk sitemimizin kadılarını kullanmakta üzerimize yoktur
hart diye geçirmezsek rüşvetiniz iade













kedim seni sevmedi ayrılmamız lazım diyen kız






yalan
kedisinin sana çektiği hareketi görünce korkmuştur
çünkü kedisinin en sevdiği kişiyi
kendisi olarak görmek
onun tek tesellisidir
derin yalnızlığında
kedisini hem kıskanmış
hem damdan düşmüştür
acısını kediyi tekmeleyerek çıkaramaz
çünkü onu besliyordur
evden ayrılıken başkasının ayakkabısını giymeden çıkabilirsen
o kızın kapısını bir daha göremezsin















insanlık yok değil
var ama beğendiremiyoruz














baban daha düne kadar kıçını örtecek incir yaprağı arıyordu
cübbeyi giyince götün başın oynamaya başladı















daha dünyaya gelmeden varlığımın tasarrufu elimden alınmış











bir yalnızlık hayal edin
size keman çalsın














gerçekten mahrum etmeye çalıştığın sürece korkun olacağım
ve gerçekleşeceğim










onun ölümü
ölümü asla tadamamaktır







angela merkel'in atatürk'ü tanımaması






tanıyanların halini görünce
salağa yatmıştır
13.05.2015 19:17






modern insanın en büyük problemi






problemin ne olduğunu söylemek
kolay olabilir
fakat insana bakıp
problemi hala çözemediğini söylemek
daha kolay
mesela adem modern olmak isterken
dişlemiş olabilir elmayı










orgazmdan daha zevkli anlar




ölmek olsa iyi olur
değilse sıçtık











yarın kimseye sövmeyeyim
aşkama kadar şarap düşünmeyeyim
hava kararınca lambayı yakmadan yatayım diyorum
olmuyor
denemediğim ne kaldı
cesedimi bu dünyadan gecenin bir vakti
şu masanın üzerinde eriyip sönmüş mum gibi kazıyacaksınız
eşek herif bile demediğim günleri hatırlıyorum
üzerime gelmiyorlar mıydı sanki
hep mi hatalı olur bir insan
üstelik dört duvarlı sokaklar içinde bile
adalet varlığını sürdürebilmek için
içime bir kesekağıdı gibi kustu
ne desem olmuyor
midemi bulandırıyor uyanmak
söverek ve korkarak açıyorum gözlerimi aydınlığa
ne olayım
aşık mı olayım
hain mi olayım
insan olamıyorum
tan yeri şarap gibi kırmızı değilse
göt olayım
yalancı ışığını siktiğim güneşi tepeme dikilecek yine










kendini suçlamak





seni suçlamaya kalksam
yine suçlu ben olacağım










kutu açılana kadar
kedinin canlı ya da ölü olması
benim sorunum değildir
canlıysa severim
ölüyse gömerim

kutu açıldı diye
ne üzülürüm ne de sevirim
kutu açılmadı diye
ne ağlarım ne de gülerim

orada kedi yoksa da
kaçmıştır amk ne bileyim




turgut uyar diyince akla ilk gelenler





kitaplarından birinin bir sayfasını bile okumak nasip olmadı
sadece kendisi için hazırlanmış bir radyo programını dinledim
şu yukarda yazanları da okumadım
ben okuyamıyorum
yani çok az ve zor okuyorum
bir gram bal yedikten sonra bir çuval keçi boynuzu sıçıyorum
o radyo programını dinlerken 230 kmyi gördüm
ayağım fired çakmaktaşınki gibi arabayı delip çıkacaktı
hayat hikayesi sarsıcı ve hüzünlüydü
daha da okuyamam ben bu adamın yazdıklarını
canım erkenden ölmek isteyebilir







kendi hayatını yaşayan insan






bu dünyada var olduğuna ve olacağına inanmadığım insandır
mutlaka bir yerde hayatınıza müdahale edilir
ya kabul edersiniz ya da karşı koyarken yitip gider ömrünüz
engeller çıkar hatta çelmeyi takan kişi yine kendiniz olursunuz
kimse kendi hayatımı yaşadım yaşıyorum diyemez
amacım kendi hayatımı yaşamak demeyen birini de bulamazsınız
bana seçenekler arasında en cazip geleni
kimseye boyun eğmemek
kendi hayatımı yaşayamasam da
kimseye hayatımı istediği gibi yaşatmamak
kimileri buna yalnızlığı seçmek diyebilir
çok da sikimdeydi
isterse yeni bir kelime uydurup ona inansın
yeni tanımlar arasın
bu haliyle o da kendi hayatını yaşamıyor olacak







suçu ispatlanana kadar herkes masumdur





yanlış
kumpas kurulana kadar ya da
otoriteyi satın aldığı sürece herkes masumdur
doğrusu bu






fakir çalmasını iyi beceremediği için fakirdir





çalmasını iyi becerene zengin
çalmasını iyi beceremeyen fakir denirse
hırsızlık suç değildir diyebiliriz
yakalanmak suç oluyor bu durumda
soyulmak istemiyorsan soy çal götür malı
yoksa fakir kalırsın öyle mi
kim kimi iyi soyarsa düzeni
kanunların bisike yaramadığını söyleyen halt etmiş
suçluyu hayata bağlayan yegane kurallara kanun denir o zaman







ağlamayana meme vermezler





memesi ağlatmak olan yaratıklar karşısında gözyaşlarınızı saklamayınız
memeniz hazır









büyüdüm büyüdüm tam çocuk olacaktım öldüm












bana okumayı ve yazmayı öğreten
daha birinci sınıfta olmamıza rağmen
hasta olan öğrencileri evlerine kadar
bana güvenip benimle gönderen
hayatımda aldığım ilk hediyeyi
-bir kalem bir defter-
bana verip beni çok mutlu eden
haylaz olmama rağmen
bana bir kez vurmayan
karne günü annemi dünyanın en mutlu insanı yapan...
sevgili öğretmenim
nebahat pazarkaya
keşke hep senin öğrencin olsaydım
yaşıyorsan ellerinden öperim








yaratanların en güzeli






insanın beklenti içerisine girmesi nedeniyle
tanrı fikri ortaya çıktı diyelim
peki kuran'ı okurken kimden yana olmalıyız ?
toplumu egosu için kontrol altında tutmak isteyen
ikiyüzlü otoriteden yana mı olacağız
yoksa bu ikiyüzlü otoritenin ezip sömürdüğü
kendi halindeki masum insanlardan yana mı olacağız ?
bu bizim beklentimize göre değişecektir elbette
ümidini kaybetmiş insanların tarafındaysak
mevcut düzeni değiştiremeyeceğimize kendimizi ikna edip
hiç görmediğimiz tanrı'ya kızıp
yazılanları otoritenin lehine algılayacağız
ümidimizi kaybetmemiş olsak bile
mevcut düzenin bekası için otoritenin kutsal metinler üzerindeki
algı operasyonları neticesinde tutunacak bir dal bulamayacak
kader denilen söylentiye kulak asıp sömürüleceğiz
ayetin mealini farklı kişilerin çevirilerinden okudum
şunu söyleyebilirim
sanki pek çok tanrı var
bunlar bir güzellik yarışmasına çıkmış
bizden de en güzelini seçip
ona itaat etmemiz isteniyor
açıkcası bana zulüm eden afrodit'i
bana huzur veren quasimoto'ya değişirim
ortaya bu şekilde anlam çıkaracak çeviriyi redediyorum
çünkü otoriteden yana
hiç görmediğim tanrı'nın güzelliğinden bahsediyor
olabilir ama ihtiyaçlar doğrultusunda düşünecek olursak
tanrı'nın olası fiziksel güzelliği bizim ne işimize yarar
"o güzeli yaratandır" denilirse ne düşünebilirim
tüm insanlardan bir çiçek resmi yapması istense
insanların bir kısmı bunu yerine getirse
her insanın yaptığı resmi bir yaratma olarak görsek
yapılan tüm resimlerin güzel olduğunu söylesek
ve resimleri ve ressamları içine alan resme de
tanrı'nın resmi desek
ortaya çıkan tablo en güzel tablodur diyebiliriz
bunu yaratıcısı olarak da tanrı'ya
"o en güzelini yaratan" diyebiliriz
burada çiçek
iyilik olur yardımlaşma olur
insanlığa değer katacak tüm olumlu hareketler olur
gelelim bu çiçek resmini çizmeye yanaşmayanlara
bir şey kaybetmezler
işin kötüsü bir şey de kazanamazlar
elleri boş kalır
büyük resimde yer alamazlar
"en güzel biçimde yaratılana" katkıda bulunmadıkları için
hüsrana uğrarlar
hatta o resmi bozmaya çalışırlar
kendi çıkarlarının tahlilini doğru yapamayan bu insanlara denir ki
içinde yer alabileceğiniz en güzel tabloyu inkar ettiniz
kaybettiniz
sizden bir çiçeğe bakıp güzel şeyler düşünmeniz istendi
fakat siz çiçeği kopradınız
neye yaradı
diğer insanlar kendilerini düşündü
ve kendilerinden istenen güzel şeyi
ellerinden geldiğince yerine getirdi
bencilliğin ta kendisi bu değil mi ?
ben resim yaparsam diğer resimleri yakarım
yok sayarım yoksa resim mesim yapmam ne demek ?
diğer insanların bakış açısını yok sayacak şekilde
sadece benim dediğim olacak ne demek ?
yaratıcı yapmıyor bunu
yaratıcı gelin hep beraber bir resim yapalım derken
sen neden sadece benim resmim diyorsun ?
kısaca yaratanın en güzelini beraber yaratalım
bunun için yarattım sizi
dinlemeyin bu şaşkınları demesi
benim için en güzeli













onu dinleseydim
belki şimdi farklı şekilde gün sayıyor olacaktım
ama o yaşıyor olacaktı













senin için şu çiçekleri öldürdüm
katil olduğumu unutup şu çiçek ölülerini koklayıp
sevinmen çok saçma
seni sikmek için
şu zavallı çiçekleri öldürdüğüme inanamıyorum













allah rahmet eylesin






yaşayanlara da söylenebilir
niye ölmesini bekliyoruz anlamıyorum








hayat çalmak





naber lan sözde kriptocu göt
tanrı'nın kripto kleransı apaçık ortadayken
seninkisi neden köşe bucak saklanıyor
çünkü sende yürek yok tipini dik duruşunu siktiğim çakma komutanı
attığım her adım sen ve geride bırakmayı planladıkların için
ben öldükçe çoğalırım
geliyorum
yine geliyorum
yakana yapışacağımı biliyorsun
korkudan elinin ayağının birbirine dolaşmasına bayılıyorum
hazzımı erteliyorum
gerçek hayatçalan olarak ensendeyim
senin planın varsa benim yok
zaten gözünün önündeyim
hayat çalmak nasıl olurmuş sana göstereceğim








din inanç mıdır davranış mıdır



herkesin davranışı dinidir







chp'yi proleterya yerine burjuvanın desteklemesi





chp'den başka burjuvanın mağduriyetini giderecek bir parti olmamasından olabilir






vardiyalı çalışmak





insanlık suçudur
tonla para verilse de uygulanamaz
sen karının koynunda yatarken
bu işçiler senin cebini doldursun sabaha kadar
şerefsizliktir
savaşta mıyız ulan
yasaklanmalıdır










karanlık bir odada olmayan bir kara kediyi aramak





şimdi sana gelelim
ne istiyorsun

nur süresi 35. ayet: allah, göklerin ve yerin aydınlığıdır. o'nun aydınlığı, içinde kandil bulunan bir oyuktan ışığa benzer. kandil, bir fanus içindedir. bu fanus, inciden bir yıldız gibi parıldar. ne doğuya, ne de batıya nispet edilmeyen mübarek bir zeytin ağacından tutuşturulur. onun yağı hemen hemen ateş dokunmasa bile ışık verir; nur üstüne nur! allah, layık gördüğünü kendi aydınlığında yürütür. allah insanlara böyle örnekler verir. allah her şeyi biliyor.

nur ne demek ?

nur: sözlükte [n-a-r] kökünden gelir. mastarı "ateşin ışık çıkarması" demektir. aydınlatmak, ışık vermek, ışıklandırmak (inar); sabah olup gün doğmak, gün ışığı belirmek (tenvira's-subha); aydınlanmak, ışığa kavuşmak, ışıklanmak (tenevvür); sövmek, kötü söz söylemek (münavere); aydınlanmak, ışığa kavuşmak, ışık istemek, ışığından faydalanmak, aydın ve kültürlü olmak (istinare); aydınlatma, ışık verme, bilgilendirme (tenvir); ışık kaynağı, ışık kulesi, fener, sınır taşı, sınır işareti (menar); tepesinde mum olan kandil, minare (menareh); manevra, tatbikat (munavereh); ışık deliği, ışık penceresi (menver); projektör, ışıldak, ışık saçan cihaz (minvar); ışıklanmış, aydınlanmış (münevver); ışık saçan, ışık veren, aydınlık, aydınlatıcı, parlak, parlayan, açık, belirgin, (munir); ateş, barut (nar); kızgın ateş (narun hamiyeh); yanardağ, volkan (cebelu'n-nar); ateşli konuşma, çoşkulu hutbe (hutbetu'n-nariyeh); çiçek (nevr); ışık, aydınlık (nur); ay ve güneş (neyyiran); parlak görüşler (arau'n-neyyirah) kelimeleri bu köktendir... *

tamam hocam iyi de
ben doğuştan görme engelliyim

içinde göz kırptığım şeye karanlık diyorsunuz
he deyip geçiyorum
"bakışsız bir kedi kara" diyorsunuz
hani nerede bulamıyorum

nur ne demek ?
hocam bu kitap bana seslenmiyor mu?














sürüsüne katılmadığınız sürece
iyi ya da kötü
insan olmanıza izin vermez bu dünya











21 Ekim 2015 Çarşamba





insanın beklenti içerisine girmesi nedeniyle
tanrı fikri ortaya çıktı diyelim
peki kuran'ı okurken kimden yana olmalıyız ?
toplumu egosu için kontrol altında tutmak isteyen
ikiyüzlü otoriteden yana mı olacağız
yoksa bu ikiyüzlü otoritenin ezip sömürdüğü
kendi halindeki masum insanlardan yana mı olacağız ?
bu bizim beklentimize göre değişecektir elbette
ümidini kaybetmiş insanların tarafındaysak
mevcut düzeni değiştiremeyeceğimize kendimizi ikna edip
hiç görmediğimiz tanrı'ya kızıp
yazılanları otoritenin lehine algılayacağız
ümidimizi kaybetmemiş olsak bile
mevcut düzenin bekası için otoritenin kutsal metinler üzerindeki
algı operasyonları neticesinde tutunacak bir dal bulamayacak
kader denilen söylentiye kulak asıp sömürüleceğiz
ayetin mealini farklı kişilerin çevirilerinden okudum
şunu söyleyebilirim
sanki pek çok tanrı var
bunlar bir güzellik yarışmasına çıkmış
bizden de en güzelini seçip
ona itaat etmemiz isteniyor
açıkcası bana zulm eden afroditi
bana huzur vere quasimoto'ya değişirim
ortaya bu şekilde anlam çıkaracak çeviriyi redediyorum
çünkü otoriteden yana
hiç görmediğim tanrı'nın güzelliğinden bahsediyor
olabilir ama ihtiyaçlar doğrultusunda düşünecek olursak
tanrı'nın olası fiziksel güzelliği bizim ne işimize yarar
"o güzeli yaratandır" denilirse ne düşünebilirim
tüm insanlardan bir çiçek resmi yapması istense
insanların bir kısmı bunu yerine getirse
her insanın yaptığı resmi bir yaratma olarak görsek
yapılan tüm resimlerin güzel olduğunu söylesek
ve resimleri ve ressamları içine alan resme de
tanrı'nın resmi desek
ortaya çıkan tablo en güzel tablodur diyebiliriz
bunu yaratıcısı olarak da tanrı'ya
"o en güzelini yaratan" diyebiliriz
burada çiçek
iyilik olur yardımlaşma olur
insanlığa değer katacak tüm olumlu hareketler olur
gelelim bu çiçek resmini çizmeye yanaşmayanlara
bir şey kaybetmezler
işin kötüsü bir şey de kazanamazlar
elleri boş kalır
büyük resimde yer alamazlar
"en güzel biçimde yaratılana" katkıda bulunmadıkları için
hüsrana uğrarlar
hatta o resmi bozmaya çalışırlar
kendi çıkarlarının tahlilini doğru yapamayan bu insanlara denir ki
içinde yer alabileceğiniz en güzel tabloyu inkar ettiniz
kaybettiniz
sizden bir çiçeğe bakıp güzel şeyler düşünmeniz istendi
fakat siz çiçeği kopradınız
neye yaradı
diğer insanlar kendilerini düşündü
ve kendilerinden istenen güzel şeyi
ellerinden geldiğince yerine getirdi
bencilliğin ta kendisi bu değil mi ?
ben resim yaparsam diğer resimleri yakarım
yok sayarım yoksa resim mesim yapmam ne demek ?
diğer insanların bakış açısını yok sayacak şekilde
sadece benim dediğim olacak ne demek ?
yaratıcı yapmıyor bunu
yaratıcı gelin hep beraber bir resim yapalım derken
sen neden sadece benim resmim diyorsun ?
kısaca yaratanın en güzelini beraber yaratalım
bunun için yarattım sizi
dinlemeyin bu şaşkınları demesi
benim için en güzeli








kötü gün mizahçısı





mizahçılar arasından ender çıkar
levet kırca onlardan biriydi
halk onu kötü günlerinde yalnız bıraktı
fakat o mizahını hep halk için kullandı
amacı halkı güldürmek
halkı sömürenlere ceketi ters giydirmekti
başardı
ölmeden önce elinden ünvanının alınması kanıtıdır
hiçbirimize kırgın gitmedi yinede
tanrı'nın bir sahnesi varsa
onu orada da ayakta alkışlayacağıma eminim









20 Ekim 2015 Salı

sisifos söyleni






tanrı bir değilse
bana bu cezayı veren tanrıları
şaşkına çevirecek bir tanrı olmalı
eğer ben o kayayı her gün itmezsem
ne bir gün ölebilirim
ne de bir tanesi kalana kadar
tanrıları öldürebilirim










ölüm tüm bu olanlanlara saçma demiyecekse
ölmekten korkuyorum








insanlar öleceği tarihi bilseydi olabilecekler






takvime bakmazdım







düşünmek






gözlerinin içine bakarak konuşmak için fırsat kollayanlar ile
iyiğilini isteyenlerin onlar hakkında neden gözlerini kaçırararak
kötü konuştuklarını anlamak için kendi beynini hunharca sikmek













hiçbir şeyin olmasa
yalnızlığını çekemez bu yaratıklar














bir kez olsun benimle gelme
gitmekten değil
her defasında her şeyi bıraktığıma
inanmaktan bıktım














yakalanmaktır genelde
kıskıvrak sardığınızı sandığınız her neyse
size her şeyi bıraktırmayı başarıp
elinizi kolunuzu kendisine bağlamıştır
bir de gerçek ise
kulağınızı tıkasanız da
içinizdeki tüm sesler
ona esir düşmeniz gerektiğini söyler
kazanmaktır çoğu zaman
sizden hızlı koşan biri
sarılabilmeniz için yavaşlamış ise
















kimi deliler gibi sevdiysem
ona birgün kavuştum
fakat yalnızlık kadar
sadık değildi hiçbiri











kuzulara bakmazsanız
kurtlar çoğalır
köpekler bile kurt olur
ot başında
başlar kavga
















her yalan söylediğinde
gözlerin sana katılır mı ?








sen misin bana yamuk yapan





yok biz aslında altıgen yapıyoruz
istersen dörtköşe de yaparız
bizde yamuk yapılmaz abi









ışık hızı





hızlı giden değil
heryerde olan hızlıdır











seni unutabiliyorum artık



parasız temizlenme hakkı




tanrım kişiye özel sıcak su kaynağı yarattığına inanamıyorum






ruh





madde ile bilgisi arasındaki perdeyi aralayan soluk









her din kendinden önceki kadar ayakta kalamıyor
ya kıçmızdan uydurmayı bırakacağız
ya da yat kalk sus vakti gelmiş
ezan okunuyor











ve biz sonsuza kadar cennette
tanrının ve birkaç insanın nereye gittiği dışında
herşeyi bilerek yaşıyoruz
onlar ise acıyı her akşam öğrenip
sabah olunca unutmak zorundalar














sürekli sırtını görüyorum
yalnızlığımın duvar kağıdı gibi







ateist





allaha ister inanır ister inanmaz
iblisle arası nasıl sen onu söyle









tanrım fişleme hususunda
senden üstün olmak istemiyorlar
koltuklarıyla yasak aşk yaşıyor hepsi
kaygılı kahin gibi
suyu durgun görmekten korkuyorlar














meleklerin ikinci sorusu
soru iki

hayatı bir sır taşıyor
kırk nallı eşek gibi
son nefesine kadar
herkesin sonunda öğrendiği
acı ne demek

kaçmaktan kaçamayacağını
ve yakalandığında
ölmek ne demek

sır nar gibidir
insan dağıldıkça
tanrı toparlar
mutluluk ne demek














şeytanın kokusu






pis bir kokuyum
güzel kokuların işini yapmasını sever
çiğerinizin
en ücra köşelerini bilirim
paranız bitti mi
burnunuzun direğini kırarım














sağ dersem
patron sizi ezer
sol desem
kardeşim beni ezer

lan senarits götü
çıkar çorabına sakladığın karakterleri
beynini siktiğim salağı
böyle seçim mi olur
















hesap lütfen
afiyet olsun
üstü kalsın
bu nedir
altın
burada para geçmez
hadi ya
alın şunları mutfağa
ama abi
sus ulan deyyus
tanrının mekanında yicen işcen
hesap yerine para vercen
alem neymiş görcen sen
cennet lan burası















atatürk bu milletin geleceği için ölümü göze almıştı
ikinci bir ölümü hesaba katmış olmalı











beklerken vaktin neden geçmediğini hiç düşündün mü
evet vaktin nasıl geçtiğini bir türlü anlayamıyorsun












devlet teröristine sahip çıkıyor
devleti tanrı zanneden sofular
süprizlere alışın
en başta görmeniz gerekeni
sonradan görüp sapıtmayın
tuzaya düşen de
düşüren de
meclise girebilir
dünya lan burası













yazayım diyorum
konuyu bilmiyorum
sevgilim bi olsun
yazayım diyecem
olmayacak biliyorum
şarabın ışıltısından
elması düşünemedik
kusuruma yazmıyorum











sana bi teşhis koyarım
okuduğun kitaplar raftan
sattığın ilaçlar kutusundan fırlar









öyle bir ülkede yaşayayım ki





ülke istemiyorum artık
bir tane bile kalmasın
her yeri yeşerip solan bir bahçe
ülke ne lan








istikrar mı kaos mu





ikisinden biri kalsın mı diyorsun ?






tanrım hiç kendini unutmak istedin mi ?









bilinçaltı dünyasının vitamin imalathanesi




bügün acıyacak kedi yavruları yok
istersen sana acıyabilirim









dedikoduyu yöneten devleti yönetir





kendi kendine konuşmak bile
artık güvenli değil







bir duvarın üzerine bu kadar gidilir mi
hepininizi bir sandalyeye buyur etseler
yarısı boş kalır
dünyanın bir parçası değilim
gitmek istiyorum
kalmak isteyen kafa yorsun ne olduğuna
sessiz isimsiz bir filmdi aşk
gözlerin karanlık tünellerinde oynayan
şu camsız pencereden başka
kim gördü beni tanrım
toprağı kazan
biri ölünce dirilen kader
herkes birgün mezarını fetheder











kadından şair olmaz




olmasın zaten
öldürüyorlar









susadım diyorum
teyemmüm et geçer diyor













haftalar sonra kar kalktı
güneş ısıtıyor
okula gidiyorum
örnek bir karakol vardı
orada indim
sigara içmek isteyen mavi ceketliler
hastanenin büyük bahçesine bakarak
yürüyorduk ki
birden dikiliverdi karşıma
hiç korkmadım
karşıdaki apartmanların birinde
sevgilisi kilit ve gözetim altındaymış
kurtulup kavuşabilmeleri için
elindeki notun ona ulaşması yeterliymiş
ama nasılmış
beni görünce sensin dedi
bir defter vardı banka bırakıp
tamam dedim ve zile bastım
not avucumdaydı
en üst kattı
asansör çalışır çalışmaz
açılmıştı kapı
kötü kalpli cadının elinden
kurtulacaktı prenses
abi kapıyı yavaşça araladım
elimde not ama
allah deyip kaldırsam
biber gazı olacak
tak zincire takıldı kapı
baya yaşlı bir nine
ve arkasında zıplayıp duran
genç bir kız vardı
ne istiyorsun diye sert yapayım dedi ama
korkmadım
heyecanlanmadım hayret
sayacın numarasını alıp
kapıdan çıkmak üzereyken
nineyle aramıza girdi
avucumu açtım
kağıdı aldı
ve gülmeye başladı
zincir takılmadan önce
kapıda zıplayıp duran kız
arkasında geç içeri diyen
yaşlı bir ses
caddeye çıktım
belediyede stajerdim
bozuk saat numaralarına bakıyorum
o zaman telefonun kendisi lüks
ceplerdeki parayı aldılar
yerine telefon koydular
bankta yanına oturdum
kağıdı verdim deyince
iyice heyecanlandı
damat bey altyapıyı hazırlamış
gelinimizle mesajlaşmış
kaçmalarına az bir süre kalmış diyecektim
ders başlamış
ilki bitmek üzere
zaten devamsızlıktan kalmıştım
güneş sokaklarda gezelim diyordu












herkes sana adım atıyor
ben can atıyorum








aç insanları mı düşünüyorsun
yoksa iftarı ve sonrasında yakacağın sigarayı mı















tanrının beni terbiye etmek için
attığı hapisaneye bir bak
ben bir direk göremedim
duvar diyemem dağlarına
etrafından yol geçer
gözlerine bakabilmek için
çektiğim eziyete bir bak
gönlümü iki adımlık hücrelere attılar
duvarlara sevgilim dedim de sarılamadım
özlemek nedir biliyorsan öğret
eziyet etmekse niyetin
bilmiyorsun işte bilmiyorsun
bu yürek kimsenin yaşamadığı
fakat etrafında insanların umutla döndüğü
tanrının evine benzemez
niyetim seni oraya hapsetmek değil
kaçmana saklanmana gerek yok









19 Ekim 2015 Pazartesi





yıllardır parmaklıklar önündeyim
demirlerin arasından uzaklaştırıyorum
taşların arasında kalmasınlar diye birşeyleri
bu taraf kelepçeden fazla iz bırakıyor bileklerimde
bir inşaat duvarına dayanıp yazdığı
bir müptezelin kafa dilinden çıkmış
bir hikaye yazıyorum
bir şeyleri itiyorum ellerimle
demirler arası hayattan başkası yok demeyen
bir oyun var mı ?













bahçe boşalır
oyun biter
ve biz gideriz








elinde para olan el
ve elinde para olmayan el
parayı sevmeyen amir
kendine şarap alıp
çorap almayan serseri
izinleri iptal bir asker
görünüşler üzerine kurulu bir güç düzeni
ben baştan demedim mi size
oynarım ben bu yalnızlığı












diplomam yok
sadece kendimi oynayabilirim











sen şu kağıt kalemle yaptıklarına yazı
buldum diyorsun
hayat mürekkebi bitmiş bir göz
yazmaya gerek yoksa bakmayız












belkide ışığın hızı azalmaya başlamıştır
daha karanlık bile yokken











yokluğumu savunmak zorundayım
var olmak savaşın bir tarafında
doğan güneşi görmek üçüncü
görememek dördüncü taraf














yüz sene naz yapsan
yüzüne de yazık olur
bana da










yanlış zamanda
yanlış yerde olmayı bilirim
günde iki kez
tüm yüreğimle baktım sana












seni kaybeden ben olsaydım keşke
elimle koymuş gibi bulurdum








tanrı alış verişi parayla yapsaydı
yine de gözlerimi gözlerinden ayrımazdım













ona hala bakabilmiş değilsin
onunla birlikte bakmadığın ne çok
güzel resmi varmış hayatın








dil bir duygunun evrimidir
tanrı hiç konuşmadan öğretmiştir









iki ayçiçeğinin baktığı bir ayna mıdır güneş
yüzyüze bakamamak
biraz daha yanyana kalmak mı





pkk





birileri kürtleri keriz edecekti
beklemedik kurduk pekakayı












masada ikimiz kaldık
güneş doğana kadar rakı içtik
şişenin dibini gördük
sarhoş olmadım
o an anlamalıydım aşık olduğumu
rakı içen kadın
üstelik rahat
kaybedecek neyi varsa masada
rakı şişesinde rakı olmak varmış









ne mutlu şehit ailesine





mutlu olmak herkesin hakkı değil ne güzel








sesimde bir şehir eksik
uzaklarda kimse ölmüyor sanki









genetik olarak suça meyilli olmak





dişlemeyecektin o elmayı baba







pkk'ya tepki olarak oluşacak türkçü silahlı örgüt





kozmik oda koridorundaki nöbetinde
ayakta uyuyan asker görür böyle rüyaları







bu topraklar şehit kanlarıyla yoğrulacaktır




fakirler ölsün saraydan selamlar







kadınlar parasız erkeği sevmez




parası olanları afrodite götür
çulsuzlarla penia ilgilenir




hiç gelmeyecek birisini beklemek




gelme ihtimali olan birisini beklemek kadar sıkıcı değildir






her şey güzel giderken çekip giden insan





her şeyin güzel gitmesine alışkın değildir










devleti yönetenler
vekiller bürokratlar
bunlar ne mezunu
bunların ne işi var dışarıda
en az yarısının hapiste olması gerekmez mi ?
vatandaş okumamış okuyamamış
günü gelince gitmiş sandığa
aldanmış veya birine basıp geçmiş oyunu
kime vermiş
harvarda oxforda odtüye itüye mi
liyakat nedir
ilkokul mezunları suç işediğinde
eğitim durumlarından ötürü
düştükleri sıkıntıyı onlara layık görebilme rahatlığı mı
bir kağıt parçası alabilmek için harcanan
para zaman emek ile neler yapılmazdı
cezaevinde okuma yazma öğrenen çocuk kimin umurunda









hayal kurmaktan vazgeçme eşiği





kurduğum hayal benden vazgeçebilir
ama ben hayal kurmaktan asla vazgeçmem





vatan borcu





ödemeyene sınıf atlatan borçtur








sabaha karşı bir bankın üzerinde
ağızımdan salyalarak akarak uyandım
etrafta boş şarap şişeleri
ve saçı sakalına karışmış adamlar arasından
marş söylemekten şişmiş boğazım kısılmış sesimle
sikerim sizin yapacağınız işi diyerek
solcu olmaktan vazgeçtim
kavga var dediklerinde
o morrisin kasasına binip
kampüsün önüne iyi ki gitmemişim
beynini siktiğim salakları












önce bayat pazarından iki takım esbise alınır
bıyıkları uygun görülen iki salağa giydirilir
bir poşet senet ve dolmuş parası verilerek
maksimum gazla sokağa salınır
akşam vatandaşı hırpalamış
üç beş kuruş toplamış olarak dönerlerse
aradığınız kerizleri bulduğunuzun resmidir
eline bir silah verip
halka ucuz ekmek satmak isteyen fırıncıyı
ayaklarından vurdurup vatanı kurtarabilirsiniz
kolay mı öyle sözde ülkücüleri fırt diye sokağa çıkarmak
















lisedeyiz
bir sene daha var ama
bizden ne köy olur ne kasaba
arkadaşım da benim kadar umutsuz
üniversite okumak aklımıza bile gelmiyor
o sırada bosna nasıl karşık
katliam üzerine katliam
savaşa katılmaya karar verdik
o zamanlar bu vakıf hızlı
ramazan ayının ortalarına doğru
iftar yemeği verdikleri yere gittik
geniş bir ev büyüklüğündeki salona girdiğimizde
kendimi at penisinde güneşlenen kelebek gibi hissetim
duvardan duvara yeşil bir halı
ve sırtını duvara dayamış oturan
sarıklı cübbeli sarıklı adamlar
minder bile yoktu yerde
kapının hemen girişine çöküp
vhs kasetten video izlemeye başladık
televizyondaki savaş cihat allah deyip duruyordu
birbirimize tamam burası orası dedik
üzerimizdeki renkli giysilerle tektik
sonunda biri şüpheli bakışlarla yanımıza geldi
biraz hoşbeşten sonra
bosnaya gitmek istediğimizi ve
şehit olmak için yanıp tutuştuğumuzu söyledik
yalan aq
bunalmışız bir çıkış arıyoruz
bize bir seyahat firmasına gidip
falan şahsı bulun dedi
iftara çok az kalmıştı
akşam namazı için saf tutmaya başladılar
yanımıza gelen abdestiniz var mı dedi
biz yok deyince kapının oradaki yeri gösterdi
istediğimizi almıştık
kapıdan sıvışıp gittik
ertesi gün adamı bulduk
ne istediğimizi söyledik
bir süre sustuktan sonra
100er mark istedi
silah ve yol parası için
kaçak gidecektik elbette
yaklaşık bir hafta sürdü parayı bulmamız
adamın yanına gidip parayı önüne koyunca
adam ayağa fırladı
sesini yükselterek
lan olum
siz daha askerliğinizi bile yapmamışsınız
sittirin gidin dedi
arkadaşımla parayı bi güzel yedik
o gün bu gündür
ne şehit olasım var
ne de dinci












hoca biz atmayalım
kendisi bıraksın demiş
hak vermemek elde değil
okul bitmişti
babam bir iş buldu
bankonun arkasında
oturduğum yerde bilet kesiyordum
işyeri beyaz bir gömlek
ve kravat vermişti
ayda bir sakal trası oluyordum
başıma gelenleri atlatmaya çalışıyordum
sonra bir polis geldi
terminaldeki polis noktasına gittiler
beş dakika sonra patron geldi
gömleği ve kravatı istedi verdim
büyük ikramiye diye buna denir
askılı atletle otobüs minibüs eve geldim
okul yok para yok iş yok
aile çevre hatta kendim bile
baskıyı öyle bir algılıyordum ki
ayağa kalkabilsem ilk işim
kendimi öldürmek olacaktı
sonra polisi ve patronu
öldürmek geldi aklıma
en güzel elbiselerimi giydim
rezil bir şekilde geldiğim yoldan geri dönerken
gözlerimin dolması geçmemişti
patron gitmişti polis başka polisti
gitmeliydim ama nereye
üvey akrabalarımın bulunduğu şehre
bir bilet alıp beklemeye başladım
bir daha geri dönmemenin
bir yolu olmalı diye düşünüyordum
otobüsten iner inmez aradım
şehirde olmadıklarını söylediler
bir daha da telefonları açılmadı
hiç hucum yeleği giymiş
elinde keleşle gezen bekçi görmemiştim
heryerde kum torbaları
şemsiye taşır gibi ağır silah taşıyan insanlar
bakkalın birine girip sigara almak istedim
adam bakkalda envayi çeşit mermi çekirdeği satıyordu
çocuk muyum terörist miyim bilemedim şimdi
geri dönmemenin bir yolunu bulmuştum
diyarbakıra iki saat uzaklıktaydım
fakat param sadece bilete yetiyordu
hava kararmadan diyordu herkes
hava kararmadan halledelim şu işi
elbiselerim para ederdi
vilayet binasının oralarda gezinirken
bir terzi dikkatimi çekti
selam verip girdim içeri
üzerimdekileri almasını
bana idareten giyecek birşeyler ile
çok acıkan karnımı doyurmak için
biraz para vermesini istedim
beni konuşturuyordu
sorular sorup beni oyalıyordu
acelem olduğunu diyarbakıra gideceğimi söyledim
bana bu saatten sonra bir yere gidemeyeceğimi söyledi
çünkü birazdan hava kararacaktı
bekle dedi ve biraz sonra bir polisle çıkıp geldi
tamam dedim şimdi ayvayı yedik
beni bir karakola götürdü
bunların üçü de senin hemşerin dedi
bir masaya oturmuş üç yıldızlı üç komiser
üçüz gibiydiler
bunlar sanki polis değildi
daha çok insana benziyorlardı
rahatladım açıkcası
memleketten anlat dediler anlattım
derken hava karardı
benim burada kalamayacağımı
askerlerin bulunduğu bir noktaya götürüleceğimi
ve sabah erkenden memlekete doğru giden
ilk otobüse bindirileceğimi söylediler
yanlarından ayrılırken durgunlaştılar üzüldüm biraz
askerlerin yanına geldik
kimseye karnım aç diyemiyordum
can derdine düşmüş insanların arasında utandım
neyseki bir askerin koca bir tepsi içerisinde
çiğköfteyle gelmesi uzun sürmedi
fakat bir eksik vardı
limon
gidip alınması gerekiyordu fakat
bu saatte sokağa çıkıp limon aramak
rus ruleti oynamaya benziyordu
öylece yedik
çoğunu ben yedim
sabah adanaya giden otobüse bindirdiler
adanayı sel başmıştı
terminal sular altındaydı
ankara otobüsüne bindim
bu arada hemşerilerimin bana verdiği
yazılı kağıtla her polis noktasına gidip
bilet ve yemek işini çözebiliyordum
tek kurşun bile atmadan
etkisiz hale getirilmiştim












hz. muhammed'in ay'ı ikiye bölmesi




ay değil dünya ikiye bölünmüştür









zengin yahudilerden girip
tüm zenginlerden çıkabilmek isterim
doğayla insan arasına girebilmek için
geliştirmeyecekleri enstrüman yoktur
bunu kendileri yapmasa
diğerleri kendine yapacak yalanını kendilerine söylerler
üstünlük kaygısı taşımaları nedeniyle
maddeyi bir tahakküm aracı olarak kullanırlar
tanrı varsa alayı güme gidebilir
eğer yoksa salaklıklarına doymasınlar











boşuna kıvırmasın kimse
masum bir insan öldüğünde
okulları tapınakları toplum adına kurulmuş
ne kadar kurum varsa hepsini kan basar
kimse insanlığın kanıyla semirdiğini inkar etmesin
zekasını siktiğim salakları













tat alma duyusu





sadece karnı aç olanlar için
terkedilmiş bir çocuğun karnı kadar aç olanlar için
unutmanızda bir sakınca olmayan bir annenin sütü gibi
unutulur annenin göğsündeki duygunun tadı









yeni başlayanlar için iş görüşmesi






gladyatör psikolojisine girme bence
aç kalmaktan korkmaya gerek yok
bu dünya asalak olmaya can atan
hayalperest zeki azimli insanlarla dolu








sustuklarımı duydun mu




sessizlik her şeyi duyar
kalbinin susmasını bekle
ben bile inanamazdım her söylediğime
sen nasıl inandın
sevmediğini söyleyen kalbine








dünyayı dedikodu yönetir




iki kelime konuşmadığımız insanlar hakkında
kitap yazacak kadar bilgiliyiz
nasıl mı
elbette dedikodu







bir insanı kaybetmek istiyorsanız çok sevin





tahterevalliye tek başına binip
zıplamaya benziyor çok sevmek










neredeyse yeni başladığım her işyerinde başıma geldi
çaktığım her çivi işe yaramaz asalaklar tarafından sahiplenildi
üstelik amir müdür geçinenlerin hepsi onlara teşekkür etti
hele biri var ki tam gözümün önünde yaşandı
böyle gösteriş böyle yalakalık görmedim
herif meğer beni takip ediyormuş
yaptığım işi kendisi yapmış gibi
adım adım anlattı
sonuç
al atını sikerim tımarını




bir hayatı karartacak sebepler




ortaokuldayken suç ve cezayı okumamak







ortaokul son sınıftayız
okulun adı cumhuriyet
dersin adı
t.c. inkılap tarihi ve atatürkçülük
öğretmen bir kadın
emekliliği geçmiş bir cadı
tüm son sınıfların dersine giriyor
ilk ders bu kitabı istiyorum
ikinci ders kitabı olmayan derse katılmasın dedi
babam kitabı alırken zorlanmıştı
saman kağıt olmayan tek ders kitabıydı
ayrı sınıfta olduğum fakat aynı dersi gördüğüm
bakkalın oğlu bir piç vardı
sokakta oyun oynardık ama
pek samimi değildik
hava karardıktan sonra zil çaldı
annem camdan kim olduğuna baktı
gelen o piçti
ertesi gün o şirret karının dersi varmış
kitabı alamadığı için benden istiyordu
babamın yüzü asıldı
ama hayır diyemedik
dersten çıkınca kitabı geri vereceğini söyledi
ve kitabı alıp gitti
sonra benim ders günüm geldi
bu piç ortalıklarda yoktu
evine gittim evde de yoktu
okula da gelmiyordu
çaresiz derse kitap olmadan girdim
karı yaşlı olmasına rağmen acayip havalıydı
sınıfa girdiğinde herkes dik oturacak
kitap ve defter sıranın üzerinde olacaktı
en sağda ve en öndeki sıradaydım
yani kapının girişinde
hemen kitabımın olmadığını fark edecekti
arkadaşa ödünç verdim
fakat geri getirmedi diyecektim
masasına oturdu ve direk bana baktı
kendimi yunan askeri gibi hisettim
düşmanlık akıyordu karının suratından
bana doğru geldi
kitabımı sordu
ağızımı açmadan çık dışarı dedi çıktım
muavinin odasına gittik
benim kitap masanın üzerindeydi
kitabın çeşitli yerlerine
kurşun kalemle
bir şeyler çizilmişti
abuk subuk şeyler
piç kitap aldığımda böyleydi demiş
vatan haini ilan edildim
odadan çıkarken tehdit ettiler beni
bu iş uzayacak sen göreceksin gibilerinden
kimseye bir şey diyemedim
okuldan çıkınca kadını takip ettim
evini öğrendim
o zamana göre harika bir evde oturuyordu
daha sonra piçin peşine düştüm
sanırım köye gitmişti bulamıyordum
artık belimde kocaman bir bıçakla geziyordum
tc mc yalan oldu derse girmiyorum
diğer derslerde bıcak sıranın altında
önce piçi sonra o karıyı fırsat bulursam muavini
götüreceğim kafaya koydum
iki üç gün sonra arka sıradaki kız
bıcağı koyarken görmüş
sınıf öğretmenimizin dersinde ona söylemiş
yanıma geldi
beni koridorda bekle dedi çıktım
peşimden o da geldi ve muavinin odasına gittik
sınıf öğretmeni benim bıçağı masanın üzerine koydu
o resimleri yapanın ben olmadığını söyledim
bıçağı kitabın üzerine koydu
o yıl devamsızlıktan sınıfta kalacaktım fakat
konuyu kapattılar ve ben mezun oldum
ne bıçak ne kitap verildi geriye
şimdi bir kitaba kurşun kalemle bir şeyler karalamak istesem
karalandığım o günler gelir aklıma






lise hocalarına yıllar sonra söylemek istenenler





divit hokka taşımaktan nefret ettim dövdün
el yazım kötüydü dövdün
attığın dayaklar yüzünden hırçınlaştım dövdün
o da yetmedi eylüle bıraktın ama geçtim
senden başka türkçe hocası yoktu dövdün
zamir tümleç vırt zırt öğrenemedim dövdün
pergelin ucuyla sıraya kopyalık yazdım
okul müdürüydün kaçamadım dövdün ve ödeştik
beynini siktiğim götü ohhhh








hakan fidan



şehit olacak askerdi
hakkını yediler












nazarımda eskimeyen kısa bir hikaye
işkenceci bayram lakaplı bir sergardiyan varmış
falakaya yatırdığı mahkumların gözlerini bağlatır
o şekilde sopalatırken artık sebep neyse
onunla ilgili konuşur dururmuş
mahkum artık bitkin hale geldiğinde
iki elini açıp avuç içlerini
sopa atan gardiyanlara doğru göstererek
tamam ellemen yenime vurman yeter dermiş
bu on sopa daha vurun demekmiş
durun etmen falan filan derken
mahkumu bayıltana kadar döver
ayıldıktan sonra da iyi adamı oynarmış







soru işareti




insanın benliğindeki bilinmeyeni ayırıp karşısına almasıdır soru
işareti de ayrı yazılır
bazen bir hiçtir
bazen her şey
sessizliktir
denizin bir çığlığı yutmasıdır
onu sözcüklerden ayırmayı seviyorum
yazının özgürlüğüdür
daha saçmalayım mı ?





bilgiyi değil cesareti ödüllendiren sistem






kamu kurumlarında
özel sektörün büyük denilen firmalarında çalıştım
sırf sistemin berbat oluşu yüzünden
çok işyeri değiştirdim
hilafsız hepsinde hile aldatmaca gırla
cesur sanılan insanların
sisteme ayak uydurmaları
sistemin bir parçası olmayı kabul etmeleri
aslında birer korkak olduklarını göstermez mi ?







18 Ekim 2015 Pazar

kandırılmaya yatkın bir topluluğun yöneticisi olsan düşmanını bekler miydin ?




kandırılmaya yatkın bir topluluğun yöneticisi olsan
düşmanını bekler miydin ?




neden tanrıya inanmıyorsun'a verilecek cevap




tanrı kendisine inananlara değil
güvenenlere yardım eder








bir anda kendini 1996 yılında bulmak







suç ve cezayı okurdum






boşanmış bir kadınla evlenmek





yere düşen dondurma değildir
vazoya konmuş çiçeklere benzemez
o kayan yıldızlar içinden ölümsüzlüğü seslenir
boşuna dememiş usta
"göğe bakalım"








depremin iq seviyesini düşürdüğü gerçeği




-iki kere iki
--korktum abi
-dokuzun karesi
--sıçtım abi
-olum adın ne
--dur şu entyr gireyim
-sittirin yatın
--uykum kaçtı abi

iletişimi de zorlaştırır aynı zamanda










yeni kutsal kitap yazacaklara tavsiyeler






tanrının en sevdiğim özelliği
her şeyi bilmesine rağmen
hiç birşey bilmiyormuş gibi yapması
ve bunu yaparken
eşsizliğini kimilerinin gözüne sokarak gizlerken
kimilerinin gönüllerine göz göz işlemesi
hareket eden her kalem
havaya bile yazsa
tanrı okur ve benimser
bizim adımıza yapar bunu
biz unuturuz ama o unutmaz
o yüzden ister akım yaz ister pokum
günü gelince okuyacak olan
sensin








mükemmel silgi





tanrının kendini unutabilmeyi dilemesi mükemmel silgidir





aşkını itiraf edemeyen adam kadına ne verebilir




bir keresinde etmiştim
o gün için götüme baka baka
yirmi kilometre yürümüştüm
dönüşte benim durumuma düşmüş bir adam
arabasına aldı da kurtuldum
bir keresinde kafam çok kıyakken
dile getirmişim öyle diyorlar
bir keresinde yine
böyle gider
bir şey de olmaz
bana da gelenler oldu
kötü oluyor be
fazla düşünmemek gerek
olacağına varıyor nasıl olsa
ne verir
vermezsem nah alır








kadının dekoltesine minisine gözü kaymayan erkek





senin için bir değeri/önemi yoksa
benim de sikimde değil demek istiyordur







para insan hayatından değerlidir



yaklaşık yirmi yıl önce
açık sözlü bir avukat tarafından
bana söylenen söz
devamı daha da açık
"adam öldürseydin daha az ceza alırdın"





para puşta yakışır





para canımdan kıymetli miydi ?
hayır yedim gitti
kime gitti ?
cebinde olan puşttur
kefenin cebi varsa
dedeleri de puşttur






türkiye'nin en iyi tarihçisi





sanki kripto kleransınız var
kitaplardaki tarih hakkında ne bilebilirsiniz ki ?






türkiye'den siktir olup gitmek





tanrım neden buradayım dedim hep
dünyaya gözümü burada açtım
hala gider gezerim büyüdüğüm yerleri
eminim her yeri ayrı güzeldir yarattığın dünyanın
her biri ayrı güzeldir aslında insanlarının
avuçlarım burada yüzüldü
dizlerim burada kanadı
tozunu yuttum çamuruna da battım
ama burada ayağa kalktım
biliyorum arzın geniş
birgün gitmem gerekirse
bu sevdiğim sevildiğim topraklardan
ne olur kalanlara dost ol
onları yalnız bırakma
güveniyorum sana







tarihteki ilk rezalet





kendini tanrıdan çok sevmek
kendini tanrı kadar sevememek
aslında kendini sevmemek




sağcının merhametlisine solcu denir




sağcının merhametlisine solcu denir









maden şehidi





taşkömürünün yaşadığı bölgeden köle çıkar
kölelerin bayramı olmaz









beni güldürdüğün gibi gülme
dayanamazsın







isyan





kızdığım için polis
reklam için asker öldürebilirim
ama isyan edeceksem
kalemimi çekerim

ve çalarım hakkını veremediğiniz kaleminizi
aklımın erdiğinden beri






sözlük yazarlarının rüşvet verme anıları




yağmur yağıyor
aslan gibi kafesteyim
sıçan gibi ıslanmak için neler vermezdim
çay demledim
annemin benim için yaptığı çöreklerden vazgeçmeliydim
zile bastım
ne var dedi zındancı
demlikle çörekleri gösterdim
helal olsun dedim rüşvet sayılmaz
kurulanıp ranzaya uzandığımda
kimsenin özgür olmadığını fark etmiştim








narsist kişilerle baş etme yöntemleri





iki çeşit ayna vardır
biri taştan
biri benden
taşı çekiçle kırabilirsin
ama beni kıramazsın
neden mi
ben seni senden önce yok sayabilir





umursamaz bir insan olmanın yolları




birini umursamak mı istiyorsun ?
hadi git umursa o zaman
çarığını kanıyla doldururlar adamın









tübitak'ın sosyal bilim öğrencilerine burs vermesi





itiştikleri konuya bak
sen yiyen ben yicem
o yemesin bu yesin
hepiniz başınızı yeyin
sizden bi bok olmaz
pozitifmiş yok değilmiş
benim bilimim senin bilimini döver
ulan ne yapıyorsanız iyi yapın
yurt dışına giden türkiye üçüncü sınıf ülke diyor
hak vermemek mümkün değil
al pozitifini vur negatifine
sıfır hepinize sürünün




ölen kişi ve geride bıraktıkları




bir takvim yaprağı







yok var edilmek için mi yaratıldı ?





yok var edilmek için mi yaratıldı ?



bilinç




o gözünü açtığın kuytudan çıkana kadar
kardeşlerine sarılıp uyudun
annen niye gelmedi bilmiyordun
sen kardeşlerinden büyüktün
önce zayıf olanını yedin o en küçüktü
bunu hepsi uyurken yaptın
anneni de birileri yemiş olmalıydı
kardeşlerini bir bir yedin
susadıkça kanlarını emdin
o kuytuya gelen yaralı kim varsa yedin
o kara gözlü kardeşlerinin gözbebeğindeki kendini
asla unutamadın
seni yemeye geldiklerinde korkmadın
sen ademin çığlığı olup geri gelecektin
...

"egoistlerin iyi bir yanı vardır
başkaları hakkında konuşmazlar"

lucille









ağlamak için yalnız kalmayı beklemek





esaslı bir ağlama için
yanında sana ağlama diyecek birinin olması gerekir
onun da gözleri yaşarmalı sesi titremeli ki
ne varsa akıp gitsin soğuk yanaklarından
ardından derin bir uyku harika olur
hiç uyanmamanın rüyasını görerebilirsin belki





ılık akşam rügarının başaklar arasındaki resmi




alçak uçan kuşların ani duruşları duygularım





beni neden sevmediklerini buldum




alternatif akım gibiyim çarpıyorum
fakat o boku da bensiz yiyemiyorlar işte
terkedilince ciyak
ciyaklamakla kalsalar iyi
hepsi birer bokatara dönüşüyor uyandıklarında
alışkan olmadıkları şeylere alıştırıyorum onları
benim torbacım benim
taklit edilebilecek olsaydım her şeyi severdim
sevmeyin lan sizden para isteyen mi var







ankara




bir alacağım var ankaradan
hepsi bu





30 yaşında bekar kadın



umutsuzluğun kalbine batar iğnesi aynaların
okyanusa düşen bir kan damlasıdır
otuz yaşında bekar kadın



yuvarlağın köşeleri






bütün köşeleri almanın imkansızlığını anlatır
köşe kapmaca oynamak isteyenlerin hevesini kursağında bırakır
köşe dönme meraklılarını dolap beygiri gibi döndürür
kısaca öldürmez hayal dünyasında yaşayanı süründürür







tanrıya ihtiyaç duymuyorum





bir okul bahçesinin yanından geçtiğinizi düşünün
çocuklar neşe içinde oyun oynuyorlar
öğretmenleri ise bir kenardan onları izliyor
çocuklardan biri yere düştüğünde
diğer çocuklar onu kaldırıyor
biri sobelendiğinde itiraz etmeden ebe oluyor
kimse topu kucağına alıp vermem demiyor
tüm çocuklar sırasını biliyor ve haksızlık yapmıyor
şimdi bu çocuklar dese ki
biz güzel güzel geçinmek için
öğretmene ihtiyaç duymuyoruz
kim ne diyebilir
öğretmen neden onlara müdahele etmeden onları gözetliyor
her şey yolunda gittiği için
ne zaman içlerinden biri arkadaşına vurur
o zaman öğretmen müdahale eder
kime eder vuran çocuğa
neden eder
vuran çocuğun hareketi doğru değildir
müdahalesi kavga isteyen çocuğun iyiliği içindir
öncelikle öğrenemeyen öğrencinin öğretmene ihtiyacı vardır
öğretmen burada müdahale etmezse ne olur
kavga büyür
alın size günümüz dünyası
tanrı kavgayı seçenler için vardır
barış isteyenler zaten tanrı'nın halifem dedikleridir






affetmek





tanrım affedeceğin bir insanı ısrarla cezalandırmaktan korkuyorum
acımasız ve vicdansız kulların karşısında bana muhakeme gücü ver
en çok da kendimi bağışlamak istiyorum bana yardım et
beni kendimi affetmeyeceğim işleri yapmaktan uzak tut







imtihan





benim iyi biri olup olmadığımı öğrenmenizin tek bir yolu vardı
sonunda tanrıyı yaratmak aklınıza geldi de kurtuldum






umut fakirin ekmeği



umut benim ekmeğim değil
züppenin şapkadan çıkardığı tavşan







albert camus





ben senin kalbinde kaybolmuş bir yabancıyım
kalbindeki sokak isimlerine yabancı
tanrı misafiri değilim çalamam hiçbir kapını




sövmek




tanrı anlatırken sövmedi diye
ciddiye almaz bazıları









kendi aralarında kürtçe konuşan kürtler





sırf bu yüzden yanlarında durmaktan nefret ediyorum
lan ne dediğini anlamayan biri var ortamda
ortak dil ne ise onu konuşursun
ya da kendi aranızda konuşun durun
anlamamı istiyorsanız sike sike türkçe konuşacaksınız
sizin için kürtçe mi öğreneceğim bu saatten sonra
japonca öğrenirim daha iyi









kuran okumak




ilk okumaya başladığımda bir şey anlamadım
sonra okurken gözlerimi kitaptan çevirip boş boş bakmaya başladım
daha sonra okuduklarımın bir kısmı beni korkuttu
okurken gözlerimi etrafta gezdiriyor
bu insanların hiçbir şeyden haberi yok diyordum
müthiş bir açlık duygusu kaplıyordu benliğimi
artık kimin ne yaptığıyla pek ilgilenmiyordum
sürüden ayrılırken kurtların benden korktuğunu fark ettim
çelişkilerle boğuşuyor kendimle kavga ediyordum
bu kitabı okumanın tek bir kuralı vardı
vicdanındaki ses ile tanrının sesi tartışırken
sana düşen sadece dinlemek
en nihayetinde bir çeviri okuyorsun
çeviriyi kusursuz ilan edersen onu tanrı yaparsın
farklı çevirilere yöneldim haliyle
kimsenin müslüman olmadığını fark etmem uzun sürmedi
öyle bir ortamda müslümanım demek
bütün saçmalıkları kabul etmek olabilirdi
sizin ki müslümanlıksa ben değilim demek imansızlık
baklava çalan çocuğun elini kesmek saçmalıktı
fakat toplanan vergiyi çalan bakan bozuntusunun
elini kesmek bana makul geldi

burada elini kesmekten
kamuyu ilgilendiren tüm işlerden elini kesmek/uzaklaştırmak
zararı ödetmek anlamı da çıkabilir
amaç zulme engel olmak
ona bir daha güvenmemek
sorumluluk vermemek
oysa öyle mi
mahkemelerden çıtır cezalarla yırtıp
paraları çatır çatır yiyorlar






hayal peşinde koşarken kaybolmak




madem bu şekilde kaybolacağım
neden uzaklara gitmeyeyim
sürekli aynı yerde kaybolmaktan nefret ediyorum
kapı kapatmaktan başka ne işe yararsınız siz
güvenmeyin bana artık sevmiyorum beklentilerinizi
eğer gerçekten hayalse bile bırakın beni
artık uzaklarda kaybolmak istiyorum
duvarlarınıza sarılın bundan sonra
ben sadece gitmek istiyorum
denizin karşı kıyısına
hikayelerimin yanına







dalgın dalgın yürüyordum
direğin dibindeki çöp poşetlerinin arasındaki kediyi
son anda fark ettim
bana bakıyordu kaçmaya hazırdı
ama duruşu bakışı bırak karnımı doyurayım der gibiydi
insan o an hareket etmeye korkuyor
önce bakışlarımı çevirdim sonra bedenimi
kaçtıysa bile vicdanım sızlasın istemiyordum
o yöne bakmadan yavaşça yürüdüm
gerçekten salağın tekiyim ben
korkutuyorsunuz insanı asıl siz korkutuyorsunuz
bir dediğiniz bir dediğinizi tutmuyor
hareketleriniz hep kafa karıştırıcı
dokuz dolambaçlı yolları geçeli yıllar oldu
gideceksem uzaklara gitmeliyim hepsi bu







yalnızlık




ipiyle kuyuya indiğin insanlar
hep yukarıda bekledi değil mi ?
ne bulduysan beğenmediler
o ipi üzerine bırakmadıkları için
onlara hep güvenmiş olman
senin yalnızlığın
susuzluktan ölmeyi göze almam
benim yalnızlığım






soruşturma



beni insanlar arasında fahişelere sorun
ruhunu satanlara değil



uzaklar




uzaklara gitmenin tek yolu uyumaktı
bu yüzden en büyük hayali
bir daha hiç uyanmamaktı



bir kadın için bütün kadınlardan vazgeçmek




geçmişte bir kadın için bırak diğer kadınları
kalan tüm canlılardan vaçgeçtim
bilen bilir özellikle işleri bozulanların içinde hala yaradır
kurduğu bir cümle için yaptım bunu
bir kağıda dört kelime yazmıştı hepsi bu
yıllar sonra eline geçtiğinde hırsından paramparça etmiş
o günün akşamında verebilseydim o notu
şimdi gerçekten dedeydim belki
onlar kadar rezilleşsem abi dediklerinizin kıçına parmak atarsınız










sadete gelmek




dünyanıza açılan pencereyi
ilgi alanıma alamamam eksikliğim olabilir
üzgün müyüm
belli değil diyebilirim
ama söyleyeceklerim var
ağızınızı iyi açın
çünkü tüm gücümle sıçacağım
tanrı bize bir kulp takmış
canımız onu çeker durur
peki ben ne istiyorum
siz tanrıyı istiyorsanız
ben onun yok olmasını istiyorum
-burada tanrı bana göz kırpıyor-
onu nasıl yok edebiliriz hanımlar beyler
amınızı götünüzü havayi fişek gibi patlatmak işinize gelmesin
o bunu istemiyor
ben size gönderilmiş bir elçi değilim
nefsime yenildiğim için çok acı çektim
içinde bulunduğunuz durum neye benzer
bir boka benzetemiyorum açıkcası
yıkılın yenilin umudunuzu yitirin
ben buradayım
-burada tanrıdan kopya çekiyorum-
aç kalın çaresiz kalın savrulun
çılgınlık yapın ağlayın
ama sakın unutmayın
unutamazsınız zaten
unutabilseydiniz size seslenmek beni sizden farklı kılmazdı
bana gelin
-işte şimdi seni tepeledim mevlana-
hahahaaaaaa
hala anlamadınız değil mi ?
bir türlü gelmek istemiyorum sadete
çok güzel sizin taptığınızı bırakıp ona yönelmek
o kim mi
söylersem biter oyun
ben bu oyunun bitmemesine bağımlıyım
boşalmayı bilmeyen canlılar
kimliğini cinsiyetini bızıklayan yaratıklar
girdiğiniz tepkime köle etmiş sizi
gel diyorum
mevlanaya giderseniz salaksınız
altıyüz sene sonra bana gelmeyin
sonradan aklınız başınıza gelirse
tanrı bilir yine salaksınız
bana gelen şimdi gelsin
kısa kesecektim oysa
seni seviyorum







17 Ekim 2015 Cumartesi

faresiz evde büyüyen kedi





oyuncak bir sevgilidir






girişim varlık yönetimi




bunlar mıydı hatırlamıyorum
geçmişte bir kartım patlamıştı
ana borcunu öderim faiz ne lan dedim
tamam dediler ödedim
şimdi aportta bekleyen altı yedi dosyam var
ulan şerefsiz oğlu şerefsizler
insan hayatının değersiz
paranın değerli olduğunu bana ve kalanlara göstermek için
beni zındana atan siz değil misiniz ?
hayatımı siktiğiniz için özür dileyip
al bu parayı helal et hakkını diyeceğinize
peşime mafyamatik tahsilatçıları göndermeye utanmıyor musunuz ?
elli yüzbin sizin için lira ne ki adiler
işsizim gidin işsizlik fonunda biriken paradan alın
devleti de hırsız bankası da
lan nasıl bir dümenin içine düştüm ben







kendi ayakları üzerinde durmak





onbinlerce işçinin sırtına çıkıp dik dururken
kendi ayaklarını kullanan patronu sikeyim
bir işe giriyorsun işçisin
işin omuzlarında sırtında birini taşımak
tependeki ister ayakta dursun
ister yan gelip yatsın
soru sormayacaksın
borç ödeyeceksin
zamanını onun ayakları üzerinde durabilmesi için heba edeceksin
bu mu lan kendi ayakları üzerinde durmak
devletten karşılıksız krediyi al
tezgahı kur
köleler gelsin
seni kudretli ayaklarının üzerinde onurlu kılsın
ekmeğini ben veriyorum diyerek bir de tanrıcılık oynasın
çalışsan da sürünüyorsun
çalışmasan da sürünüyorsun
toplumun büyük bir kesimi böyle
asıl kendi ayakları üzerinde duramayanlar kanını emiyor dünyanın










sevmeden sevişmek





yemek yemek nefes almak vs. doğal ihtiyaçlar
yerine getirmediğimiz taktirde ölüyoruz
sevişmek doğal ihtiyaçlar sınıfına girer mi ?
sevişmezsek ölür müyüz ?
sevişmediği için ölen var mı ?
ölüm orucu ile seks orucu arasında nasıl bir bağlantı var ?
sevmediğiniz bir yemeği yediğiniz gibi
sevmediğiniz bir insanla sevişebilir misiniz ?
içgüdülerimiz köreldiğinde ihtiyaçlarımız doğallığını kaybeder mi ?




-------------------------



"insan bir şeyi sevmeden anlayamaz" demiş goethe
sevişmeyi anlamak için seviştiğini sevmen gerekmez mi ?
sevdiğim kadınla sevişmeyi seviyorum
aksi taktirde sevişmenin ne anlamı var ?














çöl



kısırdır çöl
yiyecek çocuğunu doğuramaz
sulak bir vadi gibi bereketli değildir mevsimleri
tüketmiştir ömrünü savaşlarla
savaşan çocuklarını bir bir öğütmüştür kara karnında
karartmıştır onları yapışkan iştahıyla
onun özlemi ağıt yakan kalplerdir
çocuklarının ardından ağlamayı bilmez çöl
bulutları ağlatmak için yer çocuklarını kara toprak
uçmak isterken yıldızlara
hep takılır zincirlerim gri bulutlara
duymak ister acıklı sözlerimi hayat
ve ihtiyarların beklerken gözlerinin titrediğini hissederim
kara toprak bizi yemeden duyalım onunla
nasıl da güzel ağlıyor şu çocuk
bize ağlamayı unutturan bilgelik
bu çocukta bambaşka
hangi denize uzatsam kalemimi kurutur
korkudan titreyen sesim
hıçkırıklar içinde
ayıramam hıçkırıklarınızı
kötük de ağlar iyilik de
bir pencerenin önünde beklerim
ölüp gideceğim örtümü çekerken üzerime
nefesimi çiçek kokuları tutuyor içimde
giderken bıraktığınız çiçeklerin zamanını tutamayan ellerimle
kırık kaynamış kısa parmaklarımla yokluyorum yüzünüzü
ben gidemem ve kalmak istemez gönlüm
güneşin geçip gittiği bu pencerenin önünde
koşmak isteyen ağaçlar gibiyim
ayağa kalkmak istedikçe
toprak yer beni
parmak uçlarım bu yüzden ince
kırarlar kalbimi
bir kandili tutuşturacağız hepimiz
en çok bu ihtiyarları yak tanrım
en çok onları ve genç çocuklarını
yolunu aydınlatsın sana gelmek isteyenlerin









zerre





tanrı dilinde
olumlu ya da olumsuz
karşılığını hakkıyla bulacak olan
en küçük eylem

devlet dilinde sana yardım ederdim ama
şöyle yaptın böyle yaptın
yoksa niye sana yardım etmeyeyim
ben devlet babayım
lan belki de sen bana yardım etmekte çok geç kaldın
bir sonraki adımı atıp o zerreyi yerinden oynatmayacaktım
kısaca canım kıvırmak istiyor der devlet






devletin alacağından vazgeçmesi






gerekli makamlara rüşvet verildiği takdirde devlet alacağından vazgeçer
aksi takdirde devlet faiziyle geçirir
karar sizindir
ağlamayın boşuna






devletin asla borçlu olmaması





borç tanımını her an değiştirebilme yeteneğine sahip yasama organı vardır
sittinsene bir şey alamaz ölür gidersin
fazla üzerine gidersen de borçlu çıkarsın



hak etmek





hesap makinasıyla olmaz o iş
soytarı paşalar tepende beklerken yazdığın o kitabı da kaldır
şu ayakkabılarımı bir giy önce
biraz yürüyelim
ben ben olamadım
belki sen ben olmayı benden iyi becerirsin
ama oturduğun taburenin bacaklarını uzun tutmakla olmaz o iş
ben anlatamıyorum kendimi usulünce
belki sen usulün seni nasıl bozduğunu anlatabilirsin bana
esastan anlayabilmen için beni
önce bir süre sürünmen gerekir benimle







zaman




saatimdeki roma rakamlarını değişik karakterlerle değiştirdim
ve ara sıra onları birbirleriyle yer değiştiriyorum
işin ilginç yanı benim hiç roma rakamlı saatim olmadı








işçi sınıfı






işyerlerinde kendilerine bir tane bile iyi seçenek sunulmayan sınıftır
daha doğmadan toplum içerisindeki yerinizi belirleyen bazı kriterler vardır
eğer babanız işçi ise sizin de işçi olmanız kaçınılmaz diyebilirim
bazı yetekleriniz olsa bile bu siz büyüyene kadar köreltilir
ya da bozuk sisteme adapte edilip ezen insan pozisyonuna getirilirsiniz
kendinizi gerçekleştirmenize geliştirmenize izin verilmez
toplumun tüm yükü işçiler üzerine yüklenir
ve ülkenin zenginlik kaynaklarından en az faydalanan
hatta faydalanamayanlar yine işçilerdir
sendikalar işverenden taraf olup kendilerini kurtarma peşine düşer.
sendikalar işçiyi satar
kanunların tamamı işçilere köle gibi davranmak isteyen işverenden yanadır
işsizlik fonuna para kesilir maaşınızdan
fakat işsiz kalınca o para size verilmez
sağlık sigortası pirimi kesilir her ay
fakat hastaneye gittiğinizde sizden yine para alınır
şu an benim işsiz olduğum için diş tedavim yarım kaldı
ağızımdaki dişlerin yarısı yok
sağlık kuruluşları benden ödeyemeyeceğim kadar çok para istiyor
üstelik işsiz kaldığınız sürece de borçlarınıyorsunuz inanılır gibi değil
bu ülkede işçiler haklarını arayamaz
hakkını aramaktan korkarlar
haklarını aramaya çalışanların ise eline bir şey geçmez
köledirler
kaynak olarak görülürler
su kaynağı
petrol kaynağı
insan kaynağı
ölene kadar borç öderler
ah bir kendilerini bulabilseler
bu dünyanın tüm şerefsizlerini sikerler










çıkar






sana iyilik etmek çıkarlarımızla örtüşüyor
yoksa sen de hakkın da sikimizde değil
anladın mı insan kardeşim
şimdi havucu kovalamaya devam










ıssız bir yere gidip ölmeyi beklemek





şarap kitap ve kalem de olacak mı ?
faturalar da ben öldükten sonra gelecekse
ölmek istemiyorum
burası cennet







kendini tanımak





bir de kendini aç ve susuz bırakarak düşün







eğer





tanrı olmasaydı
tanrı olur senin için cenneti yaratırdım
cehennemi seni sevmeyenler için bir ayrılık yurdu yapardım
o gün herkesin her şeyi seveceğini biliyorum
ve asla kavuşamayacak olmanın en büyük azap olacağını
bu acıdan kurtulmak isteyenler için ölümü öldürürdüm
pişmalıkla kavrulan yüreklerin ateşe verdiği bedenleri
hep taze ve canlı tutardım
ağlamaktan yorgun düştüklerinde
onların aklına yine senin eşsiz güzelliğini getirirdim
inkar ettikleri tüm iyilikleri onların başına bekçi yapar
hepsini oldukları yerde aciz bırakırdım
çünkü onlar diledikleri gibi sevdiler seni bu dünyada
sevmeleri gerektiği gibi değil
ateşi söndürür
ışıkları kapatır giderdim














istemekten utananların hakkı





tanrım
ben hakkımı kaybettim
şu malı çok olanlardan
mallarında olan hakkımı
edebimle isteyemedim
helal et onlara hakkımı
fakat şu karanlık köşede
sessizce haklarını bekleyen kullarını
yalnız bırakma ne olur
şu malı çok olanlara erdem ihsan et
üşenmesinler bulsunlar şu onurlu fakir insanları
haklarını versinler
dalalete düşmüş kulların da insan
hata yapar affet onları
gönüllerinden koparsa
benim hakkımı da onlara versinler
sen bana yetersin tanrım
sana güveniyorum


çok sevilmek




bir akşam eve geldim
telefonlarımı açmamıştı
evde yoktu fakat nerede olduğunu adım gibi biliyordum
bir taksiye atladım kapısına vardım
yakın dostlarından biri beni küçük bir odaya aldı
seni bekliyorduk dedi
fakat durum senin beklediğin gibi değil
seninle gelmek istemiyor diye devam etti
sonra bir kişi daha geldi
beni ikna edip göndermek istiyorlardı
içecek bir şeyler geldi
canım çok sıkılmıştı
biraz sessizce bekledikten sonra
bana şu soruyu sordu
onu çok mu seviyorsun ?
ben onun nezdinde tüm insanları seviyorum dedim
ikisi de donup kalmıştı
açıkcası ettiğim sözün büyüklüğüne ben de şaşırdım
bekle o zaman dedi kendi kulaklarınla duy
bir kaç dakika sonra onunla kapıdan girdiler
karşısına dikildim ve hadi gidelim dedim
ben gelmek istemiyorum dedi
elimi kolumu bağlamıştı
yürüdüm gittim
ertesi gün çıkıp geldiğinde şunu anladım
tanrı ettiğim bu söz için beni birgün muhakkak cezalandıracaktı
bana sadece şimdilik acımıştı
ya da kendisinden fazla kimseyi sevmemem gerektiğini
bana daha acı bir şekilde öğretecekti
çok sevilmek mi istiyorsun ?
sanırım bu konuyu önce tanrıyla konuşmam gerekecek





dünyada en iyi bombayı biz yaptık




şu iyi bomba
attığın yerdeki ölüleri diriltiyor olmalı
hastaları tedavi edip ayağa kaldırıyor olmalı
yetimlere ana baba
evsizlere ev oluyor olmalı



kendi kendine konuşmak




konuşun
size deli demek için kendi kendilerine konuşmak zorundalar



bozulmak




önce bakışlar ölür
nereye çevirse gözlerini bozuk başlar
baktığı yeri çürütür
sonra gözler ölür
ahşap tabutlara koyarız onları
süsler boyarız üzerine altın paralar bırakırız
işte böyle bozulur insanlar
nereye çevirse başını bozuk başlar
gece gündüz altın sarısını güneş sanar
benim gözlerim uzağı pek iyi göremez
ama hiç görmediği güzellikleri hayal edebilir
para kabul etmeyen güzel hayalleri
birgün ölseler bile geriye
ışıltılı anılar bırakır
hatırlayanı bazen ağlatır bazen güldürür
ama hiç hiç çürümeyen bir gül geçer aklımdan hep
hayata bakarken gözyaşlarımla suladığım
bazen mutluluktan bazen hüzünden dökülen









ekmek bulamıyorlarsa öğüt yesinler



ekmek bulamıyorlarsa öğüt yesinler

tarihin sonu





insanın kötülüğü seçmesidir tanrı
tanrıya ihtiyaç duymayandır tanrı
iyiliği seçince insan
yok olur tanrı
bu yüzden acı çeker insan
tanrının olduğu her yerde
tanrı varsa mutsuzdur insan
tanrı olamadan yok olamaz insan
tanrı iyiliği alıp yok olurken
tarihi kötülüğe bırakıp gider







kadınların bir erkekte aradığı en önemli şey



bir kadın için yaşamaya geldiysem
kadın olurum daha iyi
kadın erkek eşitliğinden bahsedip
nalıncı keserini eline alan kadınlardan bahsediyorum

ya da tam tersi

bir erkek için yaşamaya geldiysem
erkek olurum daha iyi
kadın erkek eşitliğinden bahsedip
nalıncı keserini eline alan erkeklerden bahsediyorum



ekmeksiz öğüt vermek şeytana mahsustur





barış getiriyorum size diyerek
insanları bir meydanda topla
sonra kanlarına ekmek doğra
aç kalmazsın




türk bayrağı olan mitinglerde bomba patlamaması



demek ki askere polise değil
teröriste ihiyaç var




bomba patladıkça oyu artan parti




kimin oy oranı artacak göreceğiz
hangi terör örgütü militan sayısını arttırır
onu da göreceğiz







aşk iki kişiliktir





aşk bir kişinin herkesten dayak yemesidir




mustafa kemal atatürk





ölen bir insanı asla göremeyecek olmak ne demek
daha küçücük çocukken kahramanınızın çoktan ölmüş olduğunu öğrenmek
ölümüne üzüldüğünüz ilk insan
onu gören insanların kimler olduğunu merak etmek
baba onu sen gördün mü diye sormak
onun adını söyleyen her insanı heyecanla dinlemek
her on kasım geldiğinde ağlamak
her yerde resmini görüp hüzünlenmek
mirasının talan edildiğini görene kadarmış
ülkenin bu hale gelmesi benim suçum değil
ya onu örnek almakta gevşeklik gösterenlerde suç
ya da hala bir şey yapma gereği duymayan mecliste
her kimdeyse şikayetçiyim
yaşadığım evde resmi yok
ama askerlerinin resimleri var
ölünce asacağım resmini
tabi yıkılmamış bir duvarım kalırsa






cahil cesareti





cahilin gösterdiği cesareti
en çok akıllı olduğunu sanan korkaklar kınar
bu yüzden onlara azmettirici denir







bir kadını elde tutmanın yolları





tanrının bir peygamberine
canını sıkıyorlarsa
yol ver şu kadınlara dediğini hatırlıyorum
ama güzellikle tatlılıkla
ben sana daha iyisini veririm demesi de cabası
hoplayıp zıplıyorsa
ne diye elde tutmaya çalışıyorsun be adam
bırak gitsinler
senin işin kalmak isteyenlerle olsun
gitmek isteyenlerin yolu açık olsun




hiç sevilmemiş erkek




yoktur
ben mutlu bir erkek görmedim henüz


oluk oluk kan akacak






basurun azdıysa doktora git
tophane çakalı




levent kırca





allah rahmet eylesin
artık rahat rahat yalasın otoritenin kıçını uyduruk komedyenler







canlı bomba olma nedenleri




yaşamadığına ikna olmuş kişilerin
yaşam fikrinden intkam alma çabasıdır intihar
bir ölünün diğer ölüleri öldürmesidir gözünde ölümü
çünkü tüm sevdikleri çoktan ölmüştür
seveceği kimse kalmamıştır
kendisini birinin seveceğine
artık inanmamakta ve istememektedir









eylem yapmadan canlı bombaları tutuklayamayız






anladığım kadarıyla
yapacakları eylem çıkarlarımızla örtüşmüyorsa
onu ya öldürürüz ya da yakalarız
tekrar kontrolümüze girene kadar hapseder
kontrolümüze girince serbest bırakırız
gerekirse önüne bir mikrofon koyar
oluk oluk kan akacak diye bağıttırırız
yapacakları eylem çıkarlarımızla örtüşüyorsa
kalan parçalarını cımbızla toplar
türk milleti adına gömdürürüz
adaletten bol ne var bu memlekette





paranın doğal seçilimi dolayısıyla evrimi bozması





iyi fikirlerin güçlü insanlarla özdeşleşmesi değilse evrim
sikmişim insanlığın kaderini



---------------------------



-ne yapıyorsun abi o çalıların arasında
+geyikleri izliyorum
-ne olmuş geyiklere kavga ediyorlar işte
+yok olum asıl ben şu kenardaki çelimsiz geyiği izliyorum
-ha şu toprağı eşeliyen tek boynuzu kırık geyik peki ona nolmuş
+toprağı eşelemiyor aslında barutu keşfetti fakat silah yapıp kullanabilecek
fiziksel yeterliliğe sahip değil
-ha bu geyiğin kafası çalıyor yani
+nasıl çalışmasın olum diğerleri kaslı cüsseli kazanan hatunu götürecek
bizimki demin birine gider yaptı çelimsiz haliyle boynuzun teki gitti elendi
-şimdi farklı çözüm yolları arıyor anladım
+bulsa ne olur sanayi devrimi yapıp silah üretene kadar kurtlara yem olur
-yazıyı icat etsin abi du develer güreşirken o çelimsiz nesillerin geleceği için
keşiflerini kağıda döksün
+o işe yapana kadar geyikler ejderhaya evrilir işi olmaz onun
-abi olmazsa bir çakmak verelim şu zavallıya çaksın götüne şu azmanların
kaçırsın hepsini götürsün hatunu
+gazı bitince ne yaprağımı yiyecek peki yok olmaz onun işi
-haklısın abi zaten bu zavallılar akbabaların karnını doyursun diye varlar
+yarında gelir akbabaları izleriz o zaman





canlı bomba şüphesi ile vurulmak






geçtiğimiz ay
belediyenin önünden eve doğru yürüyorum
biaz dalgınım yine
sokağa dönmemle birlikte
yanıbaşımda bir adam beliriverdi
sol omuzunda bir gitar kılıfı
sağ omuzuna astığı yeşil renkli bir sırt çantasını kucaklamış yürüyordu
sakalları baya uzundu
nereden aklıma geldi bilmiyorum
ben yolda yürüyordum o kaldırımda
bir şey sorabilir miyim dedim
cevap vermedi bir süre baktı ve yürümeye devam etti
terörist gibisin dedim
bana bir bakış fırlatıp yürümeye devam etti
adımları hızlanmadı fakat dümdüz gidiyordu
gitar kılıfını kastederek
oraya bir keleş cantaya biraz pilastik tamam işte dedim
bu esnada kaldırıma çıktım
akabinde o yola indi
adımları biraz hızlanmıştı
sizi rahatsız ettiysem özür dilerim dedim
bana söylediklerini tam hatırlamıyorum fakat ters şeyler söylemedi
aklımda kalan belkide sensin terörist dediği
yüz metre yürüdükten sonra yıldızlı bir otele girdi
otelin köşesinde gülmekten yürüyemez olmuştum
lan olum adam terörist olsa boş değildir
korkudan çıkartır patlatır anlayamazsın
biraz dengesiz olsa buna yakın bir hareketi gitarla yapabilirdi
biraz paronayaklık gündemi takip ederken kendini biraz fazla kaptırmak diyeyim
fakat uyanık olmamız gerek
sokakta çantayla gezerken her an vurulabiliriz
ya da masum insanların üzerine atlayıp
çeşitli salaklıklar yapabiliriz
en iyisi evden pek çıkmamak








bir kadın için çabalamayan erkek







şairlerin en sevmediğim yönü
kadınlardan daha çok duygusal olabilmeleri
iş beklenti noktasına geldiğinde
çırak çıkıyorsunuz
sizi bu konuda ezmek hoşuma gitmiyor
herkes kendine yakışanı yapsın
vicdan denen bir şey var
gelene hoşgeldin gidene gülegüle
yıllardır mesaj kutum boş
telefonum çalmıyor
sen olsan ne olur olmasan ne olur
kendime güvenmeseydim
seni kandırmak için elimden geleni yapardım
taklanın kralını atardım
kuş muyum lan ben
dedikten sonra

korkularını bana ver
korkutayım onları

karanlığı bana ver
yıldızlar senin olsun

kimse kalmayınca bana gel
anlayışım senin

yormayın şu ihtiyarı diyerek bağlıyorum








bilgi sahibi olmak






hemen küçük bir araştırmayla
aklıma gelenleri yazıyorum

her teori gerçeğe doğru atılmış bir adımdır
bilgi gerçeği edinme noktasında sedece bir hakemdir
doğru önermeyi dile getiren oyunu kazanır

sözlük kaç yaşında tam olarak bilmiyorum
istesem bunu öğrenebilir miyim ? evet
bu başlığın altında bir entry görmek
bana sözlüğün daha doğmadığı önermesini yapmama yeter mi ?
bence yeter

son olarak
bilgi sahibi olmadan fikir üretmeye çalışmak
bilgi sahibi olduğunu sanıp kıç büyütmekten iyidir diyebilirim