27 Eylül 2022 Salı

 

 

 

 

seni aklımdan bir an bile çıkaramasaydım
hiç bu halde olur muydum
belkide insan olmanın en özel yanıdır unutmak
o hatırlatacak
sen tercih yapacaksın
o seslenecek
sen

 

 

 

 

 

 

25 Eylül 2022 Pazar

20 - şuara

 

ŞUARA SURESİ ( 1 - 227 )



SEVGİ VE MERHAMETİ SONSUZ ALLAH 'IN ADIYLA
1 - Ta , Sin , Mim .
2 - BUNLAR açıklayıcı kitabın ayetleridir .
3 - İnanmıyorlar diye üzüntüden kendini adeta yiyip bitireceksin .
4 - İstesek üzerlerine gökten öyle bir mucize indiririz ki
inanmaktan başka çareleri kalmaz .
5 - Rahman 'dan kendilerine her yeni öğüt geldiğinde yüz çeviriyorlar .
6 - Nitekim bunu da yalanladılar .
Fakat alay edip durdukları şey yakında bütün açıklığı ile karşılarına çıkacak .
7 - Yeryüzüne bakmıyorlar mı ?
Biz orada her güzel çiftten nice bitkiler bitirmişiz .
8 - Doğrusu bunda ibret alınacak büyük dersler vardır , ama çoğu iman etmez .
9 - Rabbin üstündür , sevgi ve merhamet kaynağıdır ;
bundan hiç şüphen olmasın .
10 - BİR ZAMANLAR Rabbin Musa 'ya şöyle seslenmişti :
" Git o zâlim topluluğa ;
11 - Şu aldırmazlık içindeki Firavun ve adamlarına ...
12 - Musa : " Ey Rabbim , korkarım ki beni reddederler .
13 - Göğsüm daralır , dilim açılmaz ,
onun için Harun 'a da peygamberlik ver .
14 - Üstelik ortada aleyhimde ciddi bir suçlama da var .
Bu yüzden korkarım ki beni öldürürler . " dedi .
15 - Allah " hayır " dedi . Haydi , ikiniz ayetlerimizle gidin .
Biz sizinle beraberiz , olup bitenleri dinliyoruz .
16 - Haydi gidin ve Firavun 'a deyin ki :
" İnan ki biz âlemlerin Rabbinin elçisiyiz .
17 - İsrailoğullarını bizimle beraber bırak . "
18 - Firavun dedi ki: " Bak şu dünkü çocuğa !
Seni daha düne kadar elimizde büyütmedik mi ?
19 - Sonunda yapacağını yaptın , meğer nankörün biriymişsin !
20 - Musa : " O işi o zaman yaptım , evet , ama yanlışlıkla oldu
21 - Sizden korkunca da aranızdan kaçtım .
Derken Rabbim bana doğruyu yanlıştan ayırabilme gücü bahşetti
ve beni elçilerden birisi yaptı ;
22 - O başıma kaktığın nimet de
İsrailoğulları 'nı kendine kul köle yapmış olmanın bir sonucudur . " dedi .
23 - Firavun : " Bu âlemlerin Rabbi de kim oluyor ? " diye sordu .
24 - Musa : " Eğer gerçekten öğrenmeye ve inanmaya niyetiniz varsa söyleyeyim ;
göklerin , yerin ve ikisi arasındaki her şeyin Rabbidir O . "
25 - Firavun , etrafındakilere : " Bakın neler söylüyor ? " dedi .
26 - Musa : " O , sizin de geçmiş atalarınızın da Rabbidir ." diye devam etti .
27 - Firavun : " Size elçi diye gelen bu adam iyiden iyiye delirmiş . " dedi .
28 - Musa : " O , doğunun , batının ve bunların arasındaki her şeyin Rabbidir ,
eğer biraz düşünürseniz anlarsınız . " dedi .
29 - Firavun : " Açıkça söylüyorum , eğer benden başka bir tanrı edinirsen ,
seni kesinlikle zindana atarım ? " dedi .
30 - Musa : " Sana apaçık bir şey getirsem de mi ? " deyince ,
31 - Firavun : " Haydi getir bakalım , doğru söylüyorsan . " dedi .
32 - Bunun üzerine Musa asasını bırakıverdi . Apaçık bir ejderha oldu .
33 - Bir de elini koynundan çekip çıkardı , o da bakanlara bembeyaz oluverdi .
34 - Firavun etrafındaki topluluğa : " Bu gerçekten usta bir sihirbaz .
35 - Sizi sihriyle yerinizden etmek istiyor . Ne diyorsunuz ? " dedi .
36 - Dediler ki : " Bunu ve kardeşini alıkoy . Şehirlere tellallar sal .
37 - Bütün usta sihirbazları getirsinler . "
38 - Böylece tespit edilen bir günün belli bir vaktinde sihirbazlar toplandılar .
39 - Halka da " Herkes toplansın ! " diye haber gönderildi .
40 - Ahali : " Üstün gelirlerse sihirbazların ne denli güçlü olduklarını
gözlerimizle görmüş olacağız ." diyordu .
41 - Sihirbazlar Firavun 'a geldiklerinde :
" Şayet biz galip gelirsek , bize ödül var değil mi ? " dediler .
42 - Firavun : " Evet , en iyi makamları size vereceğim ." dedi .
43 - Musa onlara : " Ne atacaksanız atın ! " dedi .
44 - Hemen iplerini ve sopalarını ortaya attılar .
" Yüce Firavun adına zafer bizim olacak ! " dediler .
45 - Musa da asasını attı . Birden o , onların uydurduklarını yutmaya başladı .
46 - Sihirbazlar derhâl secdeye kapandılar .
47 - " İman ettik âlemlerin Rabbine ...
48 - Musa ve Harun 'un Rabbine . " dediler .
49 - Firavun dedi ki : " Ben size izin vermeden O 'na iman ettiniz ha !
Anlaşıldı , sizin hocanız buymuş demek . Görürsüzün siz ,
ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim ,
hepinizi çarmıha gerdireceğim ! "
50 - Onlar da : " Zararı yok , nasıl olsa Rabbimize döneceğiz .
51 - İman edenlerin ilki olduğumuzdan dolayı
Rabbimizin bize mağfiret buyuracağını ümit ederiz . "  dediler .
52 - NİHAYET Musa 'ya : " Kullarımı geceleyin yürüt ,
çünkü takip edileceksiniz . " diye vahyettik .
53 - Firavun da şehirlere askerler saldı .
54 - " Topu topu bir avuçlar .
55 - Fakat bize karşı kin ve nefretle dolular .
56 - Biz ise onların üstesinden rahatlıkla gelecek güçteyiz .
57 - Onları bahçelerden , pınarlardan ...
58 - Hazinelerden ve en iyi makamlardan uzaklaştırdığımız için böyleler . " diyordu .
59 - Fakat bütün bunları Biz İsrailoğullarına tekrar verdik .
60 - Ve sonunda Firavun ve askerleri gün doğarken onlara yetiştiler .
61 - İki topluluk birbirini görecek hale gelince Musa 'nın taraftarları :
" İşte şimdi yandık ! " dediler .
62 - Musa : " Hayır , asla ! Rabbim benimledir ,
bana bir çıkış yolu gösterecektir . " dedi .
63 - Musa 'ya : " Asan ile denizi göster ! " diye vahyettik .
Deniz yarılmıştı , öyle ki açılan yolun her iki yanında sular koca dağlar gibi yükselmişti .
64 - Kovalayanları da oraya yaklaştırmıştık .
65 - Sonunda Musa 'yı ve beraberindekilerin hepsini kurtardık .
66 - Sonra da kovalayanları boğduk .
67 - Bu olayda büyük ibretler vardır . Gel gör ki çoğu iman etmez .
68 - Ve Rabbin çok güçlüdür , sevgi ve merhamet kaynağıdır .
69 - ONLARA İbrahim olayını da anlat .
70 - Bir zamanlar babasına ve halkına : " Siz neye tapınıp duruyorsunuz ? " demişti .
71 - " Putlara tapıyoruz , onların başından hiç de ayrılmayacağız . " dediler .
72 - İbrahim : " Dua ettiğiniz vakit onlar işitirler mi ?
73 - Veya size bir fayda yahut zarar verirler mi ? " dedi .
74 - " Ama atalarımızdan hep böyle gördük . " dediler .
75 / 76 - İbrahim : " Peki " dedi ,
" bu taptığınız şeylere siz ve atalarınız başını kaldırıp hiç bakmadı mı ? "
77 - " Alemlerin Rabbi hariç bu tanrıların hepsi benim düşmanımdır .
78 - Çünkü beni yaratan , sonra da beni doğru yolda yürüten O 'dur .
79 - Beni yediren , içiren O 'dur .
80 - Hastalandığım zaman bana şifa veren O 'dur .
81 - Beni öldürecek olan , sonra yeniden diriltecek olan O 'dur .
82 - Ve hesap gününde günahlarımı bağışlamasını umduğum O 'dur . "
83 - " Ey Rabbim , bana doğruyu yanlıştan ayıracak bilgelik bahşet .
Beni iyi , güzel , doğru işler yapan insanlardan eyle ;
84 - Gelecek kuşaklar beni sözü namus bilenlerin dile gelen sesi olarak ansın .
85 - Beni nimetlerle dolu cennetinin varislerinden eyle .
86 - Babamı affet , çünkü o yanlış adamların arasında .
87 - Herkesin yeniden dirileceği gün beni utandırma .
88 - O gün ne mal mülk , ne de oğullar fayda verir .
89 - O günden ancak saf bir yürek temizliği ile Allah 'a gelen kurtulabilir . "
90 - Açın kulağınızı ! Cennet , sakınanlara yakınlaştırılacak .
91 - Azgınlar içinse cehennem hortlatılacak .
92 - Onlara : " Hani nerede o taptıklarınız ?
93 - Allah 'tan başka size yardım edecek var mı ?
Kendilerini dahi kurtarabilecekler mi ? " denilecek .
94 - Ardından taptıklarıyla birlikte cehennemin dibini boylayacaklar ,
95 - Bütün o İblis orduları ...
96 - Cehennemin dibinde birbirleriyle çekişirlerken şöyle diyecekler :
97 - " Allah şahit , biz apaçık bir sapıklık içindeydik .
98 - Çünkü sizi âlemlerin Rabbi ile bir tutuyorduk .
99 - Bizi hep o günaha batmış olanlar yoldan çıkardı .
100 - Şimdi ne arka çıkanımız var ,
101 - Ne de candan bir dostumuz .
102 - Ne olurdu dünyaya bir defacık daha dönseydik de
iman edenlerden / güvenenlerden olsaydık . "
103 - Bu anlatılanlarda ibret alınacak büyük dersler vardır .
Gel gör ki çoğu iman etmez .
104 - Rabbin çok güçlüdür , sevgi ve merhamet kaynağıdır .
105 - NUH HALKI da gönderilen elçilerini yalanladı .
106 - Bir zamanlar kardeşleri Nuh onlara :
" Allah 'ın öf kesini çekmekten sakınmaz mısınız ?
107 - Ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim .
108 - Gelin Sakının , bana itaat edin .
109 - Buna karşılık sizden maddi bir karşılık da beklemiyorum .
Benim mükafatım ancak âlemlerin Rabbine aittir .
110 - Gelin Sakının , bana itaat edin ! " diye çağrıda bulundu .
111 - " Ne münasebet ! Toplumun en aşağı tabakasının sana uyduğunu göre göre
sana inanmamızı mı bekliyorsun ? " dediler .
112 - Nuh : " Onların ne niyetle bana uyduklarını ben bilemem ?
113 - Biraz düşünseniz onların hesabının ancak Rabbime ait olduğunu bilirdiniz .
114 - Hem ben iman edenleri /güvenenleri kovmaya memur değilim .
115 - Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım ." dedi .
116 - Dediler ki : " Ey Nuh , eğer vazgeçmezsen kesinlikle seni taşa tutacağız . "
117 - Nuh : " Ey Rabbim , öyle anlaşılıyor ki halkım beni benimsemeyecek ,
118 - Artık benimle onlar arasında kararını ver .
Beni ve beraberimdeki mü 'minleri kurtar . " dedi .
119 - Bunun üzerine Biz de onu ve beraberindekileri ,
o dolu gemide taşıyarak kurtardık .
120 - Sonra da arkasında kalanları boğuverdik .
121 - Bu olayda ibret alınacak büyük dersler vardır . Gel gör ki çoğu iman etmez .
122 - Rabbin çok güçlüdür , sevgi ve merhamet kaynağıdır .
123 - AD HALKI da gönderilen elçilerini yalanladı .
124 - Bir zamanlar kardeşleri Hud onlara : " Sakınmayacak mısınız ?
125 - Ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim .
126 - Gelin Sakının ve bana itaat edin .
127 - Buna karşı sizden maddi bir karşılık da beklemiyorum .
Benim mükafatım ancak âlemlerin Rabbine aittir ." diye çağrıda bulundu .
128 - Ve devam etti : " Ne kadar güçlü ve zengin olduğunuz görünsün diye
dağa taşa binalar yaparak gönül mü eğlendiriyorsunuz ?
129 - İçinde ebedi kalacakmışsınız gibi villâlar , kâşaneler dikiyorsunuz .
130 - Önünüze gelene merhametsiz zorbalar gibi saldırıyorsunuz .
131 - Artık Sakının ve bana itaat edin .
132 - Size bildiğiniz nimetleri bol bol veren Allah 'a saygılı olun
133 / 134 - Size davarlar , oğullar , cennet gibi bağlar , bahçeler , pınarlar verdi .
135 - Açıkçası büyük bir azaba uğrayacağınızdan korkuyorum . "
136 - Dediler ki : " Sen , ha öğüt vermişsin ha vermemişsin , bizce birdir .
137 - Bunlar bizim geleneklerimizdir .
138 - Azaba uğrayacak da değiliz . "
139 - O 'na yalan dediler . Biz de kendilerini helak ettik .
Bunda ibret alınacak büyük dersler vardır . Gel gör ki çoğu iman etmez .
140 - Rabbin çok güçlüdür , sevgi ve merhamet kaynağıdır .
141 - SEMUD HALKI da gönderilen elçilerini yalanladı .
142 - Bir zamanlar kardeşleri Salih onlara : " Sakınmayacak mısınız ?
143 -Ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim .
144 - Gelin Sakının ve bana itaat edin .
145 - Buna karşı sizden maddi bir karşılık da beklemiyorum .
Benim mükafatım ancak âlemlerin Rabbine aittir . " diye çağrıda bulundu .
146- Ve devam etti :
" Siz burada hep böylerahat ve lüks içinde yaşayacağınızı mı sanıyorsunuz ?
147 - Cennetler , pınarlar ...
148 - Salkım salkım hurmalar , ekinler içinde ?
149 - Dağları oyup saray yavrusu evler yapıyorsunuz ?
150 - Gelin Sakının ve bana itaat edin .
151 / 152 - Yeryüzünde yapıcı olmayan , hep yıkıcı olanların peşinden gitmeyin . "
153 - Cevapları şu oldu : " Sen iyice büyülenmişlerden birisisin .
154 - Sen de bizim gibi bir beşerden başka bir şey değilsin .
Madem öyle bize mucize getir , eğer söylediklerin doğruysa . "
155 - Salih : " İşte size şu dişi deve ...
Bir gün o , bir gün sizin develeriniz sulanacak .
156 - Sakın ona bir kötülük yapmayın , yoksa büyük bir azaba uğrarsınız . " dedi .
157 - Onu küstahça boğazladılar , fakat sonra çok pişman oldular .
158 - Çünkü kendilerini azap yakalayı verdi .
Bu olayda ibret alınacak büyük dersler vardır . Gel gör ki çoğu iman etmez .
159 - Rabbin çok güçlüdür , sevgi ve merhamet kaynağıdır .
160 - LUT HALKI da gönderilen elçilerini yalanladı .
161 - Bir zamanlar kardeşleri Lut onlara : " Sakınmayacak mısınız ?
162 - Ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim .
163 - Gelin Sakının ve bana itaat edin .
164 - Buna karşı ben sizden maddi bir karşılık da beklemiyorum .
Benim mükafatım ancak âlemlerin Rabbine aittir . " diye çağrıda bulundu .
165 / 166 - Ve devam etti : " Sizin için yarattığı eşleri bırakıyorsunuz da
insanlar içinden erkeklere mi gidiyor sunuz ? Açıkçası siz yoldan çıkmışsınız ! "
167 - Onlar :
" Ey Lut , eğer bu laflara bir son vermezsen seni buralardan kovarız . " dediler .
168 - Lut : " Yaptığınız bu iş bana tiksinti veriyor ,
eleştirmekten asla vazgeçmem . "  dedi ve ekledi :
169 - " Ey Rabbim ,
beni ve benimle birlikte olanları bunlann yaptıktan kötülüklerden kurtar ! "
170 - Biz de onu ve onunla birlikte olanların hepsini kurtardık .
171 - Ancak geride bir yaşlı karısı kaldı .
172 - Sonra geride kalanların hepsini yerle bir ettik .
173 - Ve başlarına lav yağdırdık .
Uyarılara kulak asmayanların başlarına yağan o lavlar ne korkunç bir şeydi .
174 - Bu olayda ibret alınacak büyük dersler vardır . Gel gör ki çoğu iman etmez .
175- Rabbin çok güçlüdür, sevgi ve merhamet kaynağıdır .
176- EYKE HALKI da elçilerini yalanladı .
177 - Bir zamanlar Şuayb onlara : " Sakınmayacak mısınız ?
178 - Ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim .
179 - Gelin Sakının ve bana itaat edin .
180 - Buna karşı sizden maddi bir karşılık da beklemiyorum .
Benim mükafatım âlemlerin Rabbine aittir . " diye çağrıda bulundu .
181 - Ve devam etti : " Ölçeği tam ölçün , hak yiyenlerden olmayın .
182 - Doğru terazi ile tartın .
183 - İnsanların malına mülküne göz dikmeyin .
Yeryüzünde bozgunculuk yaparak sağa sola saldırmayın .
184 - Sizi ve sizden önceki nesilleri yaratanın öfkesini çekmekten sakının . "
185 - Şöyle cavap verdiler : " Sen kesinlikle büyülenmişlerdensin .
186 - Sen de bizim gibi bir beşerden başka nesin ?
Açıkçası senin yalancının teki olduğunu sanıyoruz .
187 - Madem öyle üzerimize gökten bir parça düşür bakalım ,
eğer söylediklerin doğruysa . "
188 - Şuayb : " Rabbim yaptıklarınızı çok iyi biliyor . " dedi .
189 - Ona da yalan dediler .
Onları da kopkoyu gölgelerle kaplı günün azabı yakalayıverdi .
 Gerçekten o , büyük bir günün azabı idi . "
190 - Bu olayda da ibret alınacak büyük dersler vardır . Gel gör ki çoğu iman etmez .
191 - Rabbin çok güçlüdür , sevgi ve merhamet kaynağıdır .
192 - AÇIN KULAĞINIZI ! Bu Kur 'an âlemlerin Rabbinden gelmektedir .
193 - Senin kalbine , onu güvenilir Ruh indirdi ,
194 - Ki onunla insanları uyanışa çağırasın .
195 - Sade bir Arapça ile ...
196 - Doğrusu önceki çağlarda da böyle kitaplar indirilmişti .
197 - İsrailoğulları bilginlerinin onu bilmesi , onlar için bir delil değil mi ?
198 - Eğer onu Arapça bilmeyen bir yabancıya indirseydik de
199 - O yabancı onlara okusaydı , yine iman etmeyeceklerdi .
200 - Biz onu , günaha batmış olanların bir kulağından girip diğerinden öyle çıkardık ki
201 - Acı bir azabı görmedikçe imana gelmeyecekler .
202 - O azap kendilerine hiç beklemedikleri bir anda ansızın gelecektir .
203 - O zaman " Acaba biraz ertelenemez mi ? " diyecekler .
204 - Yoksa azabımızın hemen şimdi gelmesini mi istiyorlar ?
205 - Şu halde düşün ; onları yıllarca bolluk ve refah içinde yaşatmışsak ,
206 - Sonra kendilerine söz verilen azap gelip çatmışsa ...
207 - O bolluk ve refahın kendilerine hiçbir faydası olmaz .
208 - Kaldı ki Biz , hiçbir toplumu önceden uyanışa çağırmadan helak etmemişizdir .
209 - Uyanışa çağıran mesajlar göndermeden hiçbir topluma zulmedecek değiliz .
210 - İyi dinleyin ! Bu Kur'an 'ı şeytanlar indirmedi .
211 - Çünkü bu , onların harcı değildir . Zaten bunlara güçleri de yetmez .
212 - Ayrıca onların inen vahyi dinlemeleri diye bir şey de asla söz konusu değildir .
213 - EY İNSANĞOLU ! Sakın Allah ile beraber başka bir tanrıya yalvarma ki
kendini azap edilenler arasında bulmayasın .
214 - En yakınlarından başlayarak herkesi uyanışa çağır .
215 - Çağrına kulak verenlere kol kanat ger .
216 - Tepkiyle karşılaşırsan ; " ben sizin yaptıklarınızdan uzağım " de .
217 - Hep O gücü , sevgisi ve merhameti sonsuz olana güvenip dayan .
218 - O , seni kıyama kalktığın zaman görüyor
219 - Secde edenler arasında yer aldığını görüyor .
220 - Çünkü her şeyi işiten , her şeyi bilen O 'dur .
221 - Sana o şeytanların kime indiğini haber vereyim mi ?
222 - Günaha kendini kaptırmış her sahtekarın üzerine inerler .
223 - Onlar , şeytanlara kulak verirler ve çoğu da yalan söylerler .
224 - Şairlere gelince bunların arkasına da sapkınlar düşer .
225 - Görmüyor musun , bunlar her vadide şaşkın şaşkın dolaşırlar .
226 - Hem de yapmayacakları şeyleri söylerler.
227 - Ancak iman edip iyilik , güzellik , doğruluk için çalışanlar ,
Allah 'ı çokça ananlar ve zulme uğradıktan sonra kendilerini savunanlar başka ...
O zulmedenler , nasıl bir devrimle yıkılıp gittiklerini çok yakında öğrenecekler !




son elçi gönderilen son uyarıcı olduğunu ne zaman öğrendi bilmiyorum
ancak kendisine gelene kadar dünya üzerinde yaratıcının dilediği gibi yaşanmadığını
kalıcı bir şekilde barış ve adaetin tesis edilemediğini elbette görebiliyordu
belki var gücüyle çalışırsa kendisinin bunu başarabileceğini düşünüyordu
olası bir başarısızlıkta elinden geleni yapmadığını düşünmek istemiyordu
yaratıcıya çok yakındı
onun gerçekten var olduğunu bilmenin ne demek olduğunu biliyordu
sözleri şaka değildi
azaba sürüklenenlere çok acıyordu
belkide geçmişte helak olanlar için bile üzülüyordu
göz göre göre kendilerine yazık ediyordu insanlar
herkese vahiy etmesi herkesi elçi ilan etmesi de işe yaramazdı
herkese vahyetmesi herkesi elçi ilan etmesi de işe yaramazdı
iblis bu isyanın lideriydi
yaratıcıyı adı gibi biliyordu
ademi ve eşini kandırdı
adem de yaracıyı çok iyi biliyordu
yani yaratıcının var olduğunu bilmek yetmiyor
onu doğru şekilde anlamak ve ona uyum sağlamaktı aslolan
çünkü o böyle istiyor
ona güveniyorsan sözünü dinlersin
dinlemeyince ne olacağını ciddiye almazsan kaybedersin
günlük hayatta her an karşı karşıya olduğumuz bir durum değil mi bu
görece güçlü canlılar doğada ve ikili ilişkilerde
istediklerini yapmadığınızda çıkarlarına ters düştüğünüzde sorun yaşanmıyor mu
yaratıcı her şeyin sahibiyken
görüşlerinin bir değeri olmamasını kim isteyebilir
vahiy yetmiyor dedmiştim
yani vicdan
akıl
fikir
duru görü
illa ki sır perdesi kalkacak bazılarımız için
ve çok geç olacak artık
ama şimdi zaman var
aleylerine işlese de saat dolana kadar
hala şansları var
son elçinin aklından neler geçiyordu tahmin etmek güç değil
çırpınıyor çabalayır endişe ediyor sabrediyor
tüm insanı özelliklere sahip senin benim kadar
o da insan
galiba yalanlamalarını bir türlü aklı almıyor
ölüm varken nasıl olur ardında bırakacaklarına deliler gibi bağlanmak
iniş sırasına göre bir önceki surede
hitabet sanatının ne olduğu coşkulu ve kesin bir dil ile gösterilmişti inkarcılara
yalaka şairlere kahinlere lafazanlara boş konuşmayın denmişti
bu surede de daha ağırbaşlı ve kararlı bir üslupla devam edilmiş
tane tane anlatılmış önceki elçilerin yaşadıkları
olağanüstü benzetmelerin hikmetini düşünürken
bilinen fizik kurallarından çok
edebi yaklaşımları dikkate almak gerekir diye düşünüyorum
elbette bu sözlerin ahiret hayatıyla ilgili bir karşılığı da olmalı
en azından ben öyle olduğuna inanıyorum
yaratıcı ders vermeyi seviyorsa
ders almayı sevmeni öneririm
anladığın dilde oku yaratıcının sözünü
sadece onu düşünerek okursan
araya karışan parazitleri ayıklayabilirsin
ama balıklama atlarsan her söylenene
kusuru kendinde ara
yaratıcı almaz verir
yaratıcı biriktirmez dağıtır
lan vermeyecek olsaydı bu canı vermezdi sana
sana canı vermiş
canını muhtaç kılmış
ondan başkasına muhtaç değilsin
araya gireni çözemiyorsan eğer
sen yaratıcıyı içtenlikle düşündümüyorsun demektir
bak bu konuyu ayıktıran şair ve yazarlar yok değil
dilleri döndüğünce seslediriyorlar doğruyu
dertleri para kazanmak da değil
istersen okuyabilirsin





18 Eylül 2022 Pazar

KRT TV CANLI YAYINI

19 - rahman

 

RAHMAN SURESİ ( 1 - 78 )

SEVGİ VE MERHAMETİ SONSUZ ALLAH 'IN ADIYLA
I - Rahman
2 - Kur 'an'ı  öğretmiş
3 - İnsanı yaratmış ,
4 - Kendini söz ile ifade etmeyi öğretmiş ...
5 - Güneş 'e ve Ay 'a yörüngesini çizmiş , dakik bir hesapla akıyorlar ,
6 - Çimeni ve ağacı secdeye durdurmuş , saygıyla selâmlıyorlar ...
7 - Bak şu göğe , nasıl yükseltmiş , hassas bir denge koymuş .
8 - O halde dengeyi bozup ölçüyü şaşırmayın ,
9 - Ölçülü davranın , adalet ve eşitlikten şaşmayın , dengeyi kaybetmeyin .
10 - Bak şu yeryüzüne , canlılar için nasıl serip yaymış ,
11 - Meyveler ve salkım salkım hurma ağaçları yetiştirmiş ,
12 - Filizlenip dal veren tohumlar , hoş kokulu güzelim bitkiler bitirmiş ,
13 - Artık Rabbinîzin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz ?
14 - Görünen insanı çömlek gibi bir kuru çamurdan yaratmış ,
15 - Görünmeyen varlıkları saf ateşten yaratmış ,
16 - Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz ?
17 - Bütün doğuşların ve bütün batışların Rabbi O 'dur .
18 - Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz ?
19 - Birbiriyle temas halinde iki denizi salıvermiş ,
20 - Aralarına aşamayacakları bir engel koymuş ,
21 - Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz ?
22 - O denizlerden inci ve mercan çıkıyor .
23 - Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz ?
24 - Denizde akıp giden ve dağlar gibi yükselen gemiler O 'nundur ,
25 - Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz ?
26 - VAROLAN her şeyin bir sonu vardır ,
27 - Fakat görkem ve kerem sahibi Rabbinin zatı sonsuzdur .
28 - Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz ?
29 - Göklerde ve yerde olan her şey O 'na muhtaçtır .
O , her gün yeni bir iş ve oluştadır .
30 - Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz ?
31 - SİZDEN hesap soracağız ey günah yüklüler !
32 - Artık Rabbinizin nimetlerindenhangisini yalanlayabilirsiniz ?
33 - Ey görünen , görünmeyen tüm varlıklar !
Eğer göklerin ve yerin ötesine nüfuz edebileceğinizi sanıyorsanız , haydi edin .
Ama bir güce sahip olmadan edemezsiniz .
34 - Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz ?
35 - Üzerinize bir alev topu ve zehirli duman salınır .
Hiçbir yardım da göremezseniz .
36 - Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz ?
37 - Gök yarılıp yanık yağ gibi kıpkırmızı olduğu zaman ,
38 - Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz ?
39 - O gün görünen , görünmeyen tüm varlıklara günahlandan sorulmayacak ,
40 - Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz ?
41 - GÜNAHA batmış olanlar yüzlerinden tanınacak ,
yaka paça derdest edilecek ,
42 - Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz ?
43 - İşte günaha batmış olanların " yok öyle bir şey " dedikleri cehennem !
44 - Cehennem ile kaynar su arasında gidip gelecekler .
45 - Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz ?
46 - RABBİNİN makamından korkan kimseleri ise iki cennet bekliyor ,
47 - Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz ?
48 - Orada her birinden türlü meyveler , çeşitli ağaçlar olacak ,
49 - Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz ?
50 - O iki cennetten iki pınar akacak ,
51 - Artık Rabbinizin nimetlerindenhangisini yalanlayabilirsiniz ?
52 - Her ikisinde de her meyveden çift çift bulunacak ,
53 - Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz ?
54- Atlastan halılara yaslanacaklar , meyvelere kolayca uzanabilecekler ,
55 - Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz ?
56 - O cennetlerde daha önce görünen görünmeyen ,
hiç kimseyle ilişkisi olmamış candan eşler olacak ,
57 - Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz ?
58 - Görsen onları yakut ve mercan sanırsın .
59 - Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz ?
60 - Güzelliğin karşılığı güzellik değilse nedir ?
61 - Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz ?
62 - Ötelerinde iki cennet daha olacak ,
63 - Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz ?
64 - Yemyeşil iki cennet ...
65 - Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz ?
66 - İkisinden de fışkıran pınarlar olacak ,
67 - Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz ?
68 - İkisinde de meyve , hurma ve narlar olacak ,
69 - Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz ?
70 - İkisinde de bütün iyilikler ve güzellikler bulunacak ,
71 - Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz ?
72 - Çadırlar içinde bekleyen göz aydınlığı eşler ,
73 - Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz ?
74 - Öyle ki daha önce görünen , görünmeyen hiç kimseyle ilişkileri olmamıştır ,
75 - Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz ?
76 - Yeşil yastıklara ve güzel işlemeli döşeklere yaslanacaklar .
77 - Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz ?
78 - Görkem ve kerem sahibi Rabbinin adı yüce , çok yücedir !



evrenin kapalı bir sistem olduğunu kabul ederek düşünülecek olursa
yaratıcının evren ve evrenin dışındaki her şey ile tek bağ olduğu söylenebilir
bu bağın kontrolü tamamen elinde ve tek iletişim yetkisi onda
evrende de özgür iradesi olan tek canlının insan olduğunu kabul edersek
bir insanın evren dışındaki bilgiye yaratıcının izni olmadan
veya onun verdiğinden fazlasına ulaşamayacağı sonucunu çıkarabiliriz
bu önkabuller üzerinden vahiy konusunu yazmaya devam edecek olursak
yaratıcının elçileriyle kurduğu iletişimin nasıl gerçekleştirdiğine kafa tormamız gerekir
evren dışındaki dile dair hiçbir bilgi vermediğini düşünüyorum
iki insanın konuşması gibi bir diyalog da kurmuyor
ne kendini ne de bir başka varlığı gösteriyor
vahiy sadece elçilerin tarif edebileceği bir his
yarattığı her şeyin varlığını sürdürmesi
ve sürekliliği sağlarken halden hale geçişe ara vermemesi
evrenin kapalı bir sistem olduğuna dair bir kanıt olabilir
evren dışında bu yaratılış nasıl oluyor peki
yaratıcı elçilerine bu konuyla ilgili bilgi vermek isterse
bunu elçisini evrenin dışına çıkarmadan nasıl yapabilir
insan beyni görmediği şeyi hayal edemez rüyasında göremez
ilk kez duyduğu bir sesin bir kelimenin bir ismin tanımını öğrense bile
ona dair bir resmi kafasında canlandırması tam olarak mümkün olmaz
onun hakkında istediğiniz kadar benzetme yapın bilgiyi tam olarak aktaramazsınız
hal böyleyken görmeden iman etme veya etmeme noktasında
insan verdiği karardan nasıl sorumlu tutulabilir
yaratıcı insanın bu sorumluluktan kurtulamaması için nasıl bir önlem almış
evren evren dışındaki hakkında bilgi taşımak zorunda
her ne kadar hayal edemesek de bir şeylere benzetemesek de
evren dışında olanla bir şekilde bir noktada buluşmak zorunda
burada benzemiyor derken insan benzetemiyor demek istiyorum
çünkü evrenin dışına dair hiçbir resim yok elimizde
elimizde benzetebileceğimiz bir şey var ama
neye benzediğine dair kesin bir bilgi yok
ancak elçilerin bize yaratıcının sözleri diyerek aktardıkları var
son elçi tarafından son kitapta toplanmış bir eser
bu eser binlerce yılda yaratıcıdan öğrenilen bilgilerle dolu
insanın yaratılışından ölümüne kadar geçerliliğini koruyacak kadar güçlü
kitap oluşturulurken elçinin bir ses duymadığını söylemiştim
vahyin nasıl olduğuna dair aklımın yattığı bir ihtimal var
elçi beynine depoladığı bilgiyle yaratıcının doğru yolunda ilerliyor
yaşadığı bir olayı üzerine kafa yorduğu bir düşünceyi ifade ederken
öyle kemiler kullanıyor onlarla öyle cümleler kuruyor ki
o anda yaratıcı bu ifadeyi işte benim sözüm diyerek elçiye hissettiriyor
bu elbette kolay bir iş değil
elçi o ifadeyi dile getirene kadar neler söylüyor kimbilir
işte bu noktada herkesin neden elçi olamadığını anlayabiliriz
tüm yarattıklarının özünü bilen yaratıcı
hayata bakış açısıyla olaylara yaklaşımıyla hassas görüşleriyle
dilediği sözü en güzel şekilde ifade edecek olanı seçiyor aramızdan
peki kitap evren yok olduktan sonra hikmetini kaybedecek mi
bence şöyle olacak
öldükten sonra tekrar dirileceğiz
kitap hepimizin ezberinde olacak
gördüklerimiz karşısında şunu diyeceğiz
çimen ve ağacın secde etmesi şu gördüğümüze karşılık geliyormuş
ay ve güneşin dakik bir şekilde yörüngesinde hareket etmesi unun yansımasıymış
şahit olacağımız dengeyi meğer hayatımız boyunca her yerde görmüşüz
günahlarımız suçlarımız yalanlayıp inkar etmeyiz hep ölçünün dışına çıkmakmış
işte bak meyveler hurma ağaçları çatlayan tomurcuklar mis kokan çiçekler
meğer hepsi evren dışında olan bitene dair çok şey anlatıyormuş denilecek
kuru bir çarmur muydu evrenimiz
saf ateş buymuş demek
şuna bak iki denizin birbirine karışmaması gibi
tıpkı inci gibi değil mi
istenmeyen olmaması gereken üzerinden kat kat oluşuyor
pırıl pırıl ve harika görünüyor
merkezde kalan için ne güzel ve acıklı bir kapan
mercanlar gibi çoğalıp büyüyenlere ne demeli
hiç bu gözle bakmamıştın onlara
şu sonsuzlukta akan gemilere bak
oysa ben hiç öyle düşünmemiştim yaşarken
dünyada gördüklerimin sonu geldi
ancak anladım ki yaratıcının görkemi asla son bulmaz
sürekli tekrarlanan şu sözlerin
" Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz ? "
tam o anda inkarcılara söylendiğini bir düşün
tek tek ne gördülerse hemen ardında
kitapta öldükten sonrasına dair tüm betimlemelerin karşılığı gösterip gösterip
hadi şimdi de yalan desenize diyerek
kitapta geçen sözlerin düşündürdüklerinden yola çıkarak
insan ister gönül gözüyle görüp yaratıcıya yönelsin
isterse bilimsel gelişmeleri yakından takip ederek
yaratılıştaki mesajları doğru okuyup yaratıcının varlığına inansın
önemli olan ona yöneldikten sonra
ölçünün dışına çıkmadan düzgün bir yaşam sürmek
binlerce yıl önce bilinli canlılar arasında bir barış anlaşması yapıldığını söylemiştim
elbette bu benim olduğunu düşündüğüm bir olay
bu sözleşme sonunda iblisoğulları hariç diğer canlılar
renk dil vs gib farklılıkları önemsemeden insan ismi altında birleşmişlerdi
bu noktadan sonra iblisoğulları insana hayvan gözüyle bakmış
onları avlamış köleleştirmiş ve zulüm etmiş
ilk çağlarda insanın iblisoğullarını tanımlarken kulladığı kelime
bence yabancı kelimesiydi ve zamanla başka anlamlarda da kullanılmaya başladı
evrenden evrenin dışına
evrenin dışından evrene geçiş engellenmiş
arada geçmek isteyeni mahvedecek bir engel var
bunu aşmak mümkün ancak bu güç sadece yaratıcıda mevcut
evrende insan dışında başka bir bilinçli varlık olmadığını düşünüyorum demiştim
ancak surede bahsedilenler bana evrenin dışında böyle canlıların olabileceğini düşündürüyor
bu dünyadaki cinselliğin nasıl bir boyut kazanacağını bilmiyorum
ancak erişilen seviyede her canlı tertemiz olacak
yine dünyadaki hayattan örnekler veriliyor
verilen her örneğin ahiret hayatında bir karşılığı olduğuna inanıyorum
inkar edenlere de bu nimetler tek tek gösterilecek ve
hadi şimdi de inkar etsene denilecek
kimse sureyi okumadan ölüp gitse bile
anlatılanlar hepimizin her gün yüzlerce kez şahit olduğumuz şeyler
ancak okuyup üzerine kafa yormak daha etkileyici
yaratıcının yüceliğine yakışır bir yaratılış içindeyim
umarım benden razı olur








17 Eylül 2022 Cumartesi

18 - rum

 


RUM SURESİ ( 1 - 60 )

SEVGİ VE MERHAMETİ SONSUZ ALLAH 'IN ADIYLA
1 - Elif , Lâm , Mim .
2 / 4 - ROMALILAR sınıra yakın bir yerde yenildi .
Fakat yenilgilerinin ardından birkaç yıl içinde tekrar galip gelecekler .
Geçmişiyle geleceğiyle bütün iş ve oluş Allah 'ındır .
Bir gün mü 'minler de Allah 'ın yardımıyla sevinecek  .
5 - Allah , yardımıyla kimi lâyık görürse onu destekler .
O güçlüdür , sevgi ve merhamet sahibidir .
6 - Bu , Allah 'ın verdiği sözdür . Allah verdiği sözden caymaz .
Fakat insanların çoğu bunun bilincinde değildir .

( meryem suresinde romalılarla birlikte şehit edilen elçilerin başlarına gelenler anlarılmıştı
taha suresinde mısırlı elçilerin firavunla giriştiği mücadelede hakkında bilgi verilmişti
bu surenin başında ise romalıların perslerle
yani mecusilerle olan savaşından bahsediliyor
yenilgiye uğrayan romalıların kısa zamanda toparlanıp
üstünlük sağlayacağı haber veriliyor
bir kehanetmiş gibi algılanan
gerçekleştiğinde mucize olarak görülen bu sözlerin hikmeti ne
bence son elçinin gelişi bilinen dünyanın tamamında çoktan duyulmuş
yaratıcının bir olduğuna inanve dünyanın değişmesini isteyenler için umut olmuş
bu doğrultuda herkes pozisyon alırken
yaratıcıya iman denlerin birkaç adım önde oldukları söylenebilir
dahası yaratıcın yardımını da yanlarındayken boş durmamışlar
konumları görünüşleri bilinen görevlerinin arkasında
yaratıcıya yönelmiş belkide binlerce insandan söz edilebilir
bu çok büyük bir etki gücü ve istihbarat ağı anlamına gelir
son elçinin yakınlarında bulunan düşmanlarıyla verdiği mücadele
bölgesel gibi görünse de aslında kavganın boyutu dünya çapında
ve anlaşılan o ki dünyanın her noktasına varıncaya kadar da büyüyecek
yaratıcının kimi desteklediği ise ortada
bunun dışında kimi destelemek isterse onu destekler
ancak yaratılışta koyduğu ilkeleri de asla çiğnemez )



7 - ONLAR bu dünya hayatının dış yüzünü bilirler ,
ahireti ise unutup gitmişlerdir .
8 - Vicdana gelip düşünmediler mi ?
Allah gökleri yeri ve ikisi arasındaki şeyleri hak olarak
ve belirli bir süre için yaratmıştır .
Durum buyken insanlardan çoğu Rablerine kavuşmayı inkâr etmektedir .
9 - Yeryüzünde gezip bir baksınlar kendilerinden öncekilerin sonu nasıl olmuş ?
Onlar kendilerinden çok daha güçlüydüler .
Dünyada derin izler bırakmışlar
ve bunların imar ettiklerinden daha çok imar etmişlerdi .
Elçileri de onlara söze dayalı apaçık deliller ile gelmişlerdi .
Allah onlara zulmetmedi , fakat onlar kendi kendilerine zulmettiler .
10- Allah 'ın ayetlerini yalanlayıp ,
alay ederek kötülük işleyenler çok pişman olacak !

( atomların birbirleriyle bağ kurabilmesi belirli koşulların sağlanmasına bağlı
kurdukları bağ sonucu meyda gelen ne varsa formlarını koruyabilmesi
bu koşulların sürekli sağlanmasıyla mümkün
sanırım bunun sonsuza kadar sürmesini engelleyen şeye entropi deniyor
bu fizik kuralların şimdiye kadar öğrenilebilen kısmı
daha derinlere indikçe durum bilinenin tam tersi bir hal alıyor
yani bu işin bir de diğer tarafı var
peki bu kural başta insanlar olmak üzere organik canlılar için nasıl işliyor
galiba neredeyse aynı
doğuyor yaşıyor ve ölüyor
dünyadaki koşullar canlılığın sürmesini sağlayacak döngüyü karşılıyor
peki canlıların kurdukları düzenlerde ve birbirleriyle olan ilikilerinde süreç nasıl işliyor
hemen hemen yanı dediğime bakmayın aslında hiç değişmeden yaşanıyor
yeryüzü yıkılıp yok olmuş toplulukların bıraktıkları harabelerle dolu
üstelik daha zor koşullarda daha fazla güç harcayarak
çok daha fazla eser bıraktıkları halde neden varlıklarını sürdüremediler
elçilerin ideal bir toplumun maksimum süre ayakta kalabilmesi için
gereken davranış kurallarını kendilerine bildirmiş ama kulak asmamışlar
alay etmişler ve çöküşlerini hızlandırarak kendilerine yazık etmişler )


11 - ALLAH yaratmayı başlatır sonra yenileyerek sürdürür .
Dönüp dolaşıp O 'na geleceksiniz .
12 - Kıyamet koptuğu gün ,
günaha batmış olanlar hayal kırıklığına uğrayacaklar .
13 - Koştukları ortaklardan onları kayıran çıkmayacak .
Onlar kendilerine ortak koşulmuş olunmasını da inkâr edecekler .
14 - Kıyamet koptuğu gün herkesin ne olduğu ayan beyan ortaya çıkacak .
15 - İman edip iyilik , güzellik , doğruluk için çalışanlar
bağlar , bahçeler içinde sevinç içinde ağırlanacaklar .
16 - Ayetlerimize ve ahiret buluşmasına kâfirlik edip ,
bütün bunlar yalan diyenler kendilerini azabın içinde bulacaklar .
17 - ŞU HALDE gün doğarken ve batarken Allah 'ı anıp yüceltin .
18 - Göklerde ve yerde övüp yüceltilmesi gereken yegâne varlık O 'dur .
Gün ortasında ve günün sonuna doğru da O 'nu anıp yüceltin .
19 - O , ölüden diri , diriden de ölü çıkarır .
Ölü toprağa hayat verir . Sizler de işte öyle diriltileceksiniz .
20 - Sizi topraktan yaratması O 'nun ayetlerindendir .
Sonra dağılıp yayılan insan oldunuz .

( entropinin belirli kurallar çerçevesinde kesintisiz sürmesi
bu hengamede aralıksız devam eden yaratılış
dünya ve üzerindekiler için o gün geldiğinde son bulacak
peki sonra
bu döngünün başka bir boyutta sürmemesi bir neden yok
bunu yapabilen güç daha fazlasını çok büyük ölçeklerde yapabilir
kainat ekip biçilen topraktan farklı olmayabilir
farklı boyutlarda entropiyi yok edecek şekilde düzenler kurulabilir
varlıkların enerjilerini ayakta kalabilmek yıkılmamak için değil
gelişmek ve genişlemek için harcadığı
tam birlik ve beraberliğin sağlandıyığı uyumun en üst düzeye ulaştığı
bozunuma yol açacak nedenlerin sıfıra indigenip yok edildiği
kendine haz fizik kurallarının olduğu veya fizik kurallarına hiç tabi olmadan
tek bir tohumla sonsuza kadar hasat alınabilen topraklarda
çürümenin olmadığı yenilenmenin artarak sürdüğü bir ortamda
bir de bunun tam tersi olan bir yer hayal edin
yaşama arzusuyla birlikte
entorpinin eş zamanlı arttığı bir yaşam biçiminde
hayatta kalmak için mücadele etmek durumunda kaldığınızı
ölümü istemenin mükmün ancak ölümün mümkün olmadığı
durmanın sadece acıyı çoğalttığı bir mekanda
hiç durmadan çabaladığınızı bir düşünün
bunu yapabilen güç övgüye layık olan tek varlıktır )



21 - Sizin için nefislerinizden , kendilerine ısınasınız diye eşler yaratması
ve aranızda sevgi ve şefkat var etmesi de O 'nun ayetlerindendir .
Bunda fikir yürütmesini bilen bir toplum için büyük ibretler vardır .
22 - Göklerin ve yerin yaratılışı ile dillerinizin
ve renklerinizin farklı oluşu da O 'nun ayetlerindendir .
Bunda bilgi sahibi olanlar için büyük ibretler vardır .
23 - Hem gece hem gündüz uyumanız
ve engin cömertliğinden nasip aramanız da O 'nun ayetlerindendir .
Bunda dinlemesini bilen bir toplum için büyük ibretler vardır .
24 - Size şimşekler çaktırarak korku ,
gökten yağmurlar yağdırıp bununla ölü toprakları canlandırarak umut vermesi de
O 'nun ayetlerindendir .
Bunda aklını kullanabilen bir toplum için büyük ibretler vardır .
25 - Göğün ve yerin O 'nun emriyle durması da O 'nun ayetlerindendir .
Bir de bakmışsınız ki tek bir seslenişle yerden çıkarılıyorsunuz .
26 - Göklerde ve yerde kim varsa hepsi O 'nundur. Hepsi O 'na divan durmaktadır .
27 - Yaratmayı başlatan O 'dur . Sonra sürekli yeniden yaratan O 'dur .
Bu O 'na çok kolaydır . Göklerin ve yerin bütün görkemi O 'na aittir .
O çok güçlü , çok bilgedir .

( bir insanın doğması büyümesi yetişkin bir birey olması kolay değil
çok emek isteyen bu iş sevgi şevkat azru istek duymadan yapılamaz
eğer bir çırpıda bilinç sahibi aklı başında yetişkin varlıklar olarak gözümüzü açsaydık
birlikte yaşayabilmek için gerekli olan duygularımızı asla geliştiremezdik
ve aramızda çıkacak olan kavgaya son verecek çareler üretemezdik
bu halimizle en azından ne yapmamız gerektiğine dair bir fikrimiz var
gökyüzüne yakından bakıldığında her insan bir gökada gibi değil mi
başlangıç noktasından sonra her birey uzayın derinliklerinde
kendine has özellikleriyle vücut bulmuş ve
farklılıkların meydana getirdiği zenginliğe katkıda bulunmuş
uzaktan bakıldığında ise hepsinin yanyana oluşturduğu resim
yaratıcının görkemine yaraşır şekilde muazzam ve harika değil mi
tornadan çıkmış yıldızların asker gibi hizaya geçtiği bir gökyüzü mü isterdin
ister gece uyu ister gündüz
uyanınca her muhtaç canlı gibi bir şeylerin peşine düşüyorsun
nerede olduğunu ne yaptığını soruyor her gün sana hayat duymuyor musun
vicdanın sana nasıl olacağını söyleken seni kimi dinliyorsun
şimşek çaktığında bir kuytu bulup gizlenen insanları düşün
onun ardından yağan yağmur ile canlanan toprağı
kurak geçen yıllarda özlemez misin korkmayı
o korkunun ardına gizlenmiş nimeti
karanlığın ortasında parlıyor her şey
nedir karanlığın her yanı kaplamasını engelleyen
kimdir tüm bunların sahibi
ne zaman kapanacak bu ışıltılı güncenin perdesi
yolculuk nereye bir sonraki buluşmamız ne zaman
nasıl bu son dersin bunca güzelliğe şahit olduktan sonra )


28 - Kendi hayatınızdan bir örnekle açıklarsak :
Hiç size bahşettiğimiz zenginlikleri elinizin altındaki kölelerle ortak
ve eşit bir şekilde paylaşmayı kabul eder misiniz ?
Aranızda birbirinizi saydığınız gibi , onları da sayar mısınız ?
Aklını kullanmayı bilen bir toplum için ayetleri işte böyle açıklıyoruz .
29 - Fakat zulmedenler bilinçsizce heva ve heveslerine uydular .
Artık Allah 'ın şaşırttığını kim yola getirebilir ? Bu işte onlara kim yardım edebilir ?
30 - ŞU HALDE bütün benliğinle , sağduyudan şaşmadan dine yönel ;
Allah 'ın fıtratına ... İnsanlık o fıtrat üzerinedir . Allah 'ın fıtratında bir değişme göremezsin .
İşte gerçek hayat dini budur. Fakat insanların çoğu bunun bilincinde değildir.
31 - Başkasını bırakın ; yürekten O 'na yönelin . O 'nun bilinciyle yaşayın .
Canı gönülden destekleşme / dayanışma içinde olun. O'na ortak koşanlardan olmayın .
32 - Onlar dinlerini parça parça edip guruplara ayrıldılar .
Her biri kendi gurubuyla böbürlenip duruyor .

( cennet hayatını bir yerde yatacının seçtiği insanlara
gücünden ve iradesinden bir parça vermesi olarak düşünüyorum
elbette bu dünyada sahip olduğumuz bilinç ve akıl ile
bir dereceye kadar doğaya karşı koyabiliyor onunla baş edebiliyoruz
dahası onlarla insanları tahakküm altına alıp sömürebiliyoruz
ki sahip olduğumuz güç ve yeteneği doğanın tüm gücüyle kıyaslarsak
aslında bir hiç olduğumuzu çok kolay anlayabiliriz
hal böyleyken dünyaya hakim olmak için yapmadığımız rezillik yok
iki koyuna sahip çıkamayan çobana koca sürü teslim edilir mi
ya da akıllı çoban sürüsünü kurtlara teslim edip evine gidebilir mi
bu dünyanın geçici şeylerine hiç ölmeyecekmiş sarılan beyinsize
kalıcı olanı vermenin ne gibi bir anlamı olabilir ki
yaratıcının tasarladığı ahiret yurdunda istediği insan modelini düşün
sanırım eksiksiz ve sorunsuz bir dayanışmanın sağlanacağı toplum istiyor
tek bir fire vermeden herkesin canı gönülden katılım sağlayacağı bir hayat
her şeyin olduğu kusursuz bir dünyada kusursuz sürdürülen bir yaşam
parçalamayan bölmeyen bütünlüğü korumada zafiyet göstermeyen
farklılıkların arkasındaki bir oluşu birliği kavrayabilen
 nerede olursa olsun herkesin mutluğu eşitçe paylaştığı )



33 - MALÛM , insanlara bir sıkıntı dokunduğu zaman
her şeyi unutarak Rablerine yalvarır , yakarırlar .
Sonra merhamet edip de bir iyilik tattırdığımız zaman ,
kimileri tutar Rablerine ortak koşar .
34 - Kendilerine verdiğimiz nimetlere nankörlüklerini göstermek istercesine !
Hele biraz daha tadını çıkarın bakalım , az kaldı ...
35 - Yoksa onlara ortak koşmalarını söyleyen bir buyruk mu indirmişiz ?
36 - Malûm , genelde insanlar merhamet edip bir iyilik tattırdığımız zaman sevinirler .
Fakat kendi elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir belâ gelse
hemen umutsuzluğa kapılırlar.
37 - Allah 'ın , kendi iradesiyle kiminin rızkını alabildiğine genişlettiğini ,
kiminin de sıktıkça sıktığını görmüyorlar mı ?
Bunda iman edecek bir toplum için nice ibretler vardır .
38 - O halde garibe , yoksula , sokakta kalmışa hakkını verin .
Allah 'ın rızasını kazanmak isteyenler için en hayırlısı budur .
Sevinecek olanlar da işte onlardır .
39 - İnsanların malları sayesinde verdiğiniz faiz Allah katında artmaz .
Allah 'ın rızasını umarak verdiğiniz zekât ise kat kat artar.
40 - Allah sizi yaratıp rızık verdi sonra öldürüp yeniden diriltecek .
Ortak koştuklarınız arasında bunlardan birini yapacak var mı ?
O ortak koştuklarından uzaktır ; çok yücedir .
41 - İnsanlar kendi yaptıklarıyla karada ve denizde tahribata yol açıyorlar .
Belki akılları başlarına gelir diye Allah ,
yaptıklarının kötü sonuçlarını kendilerine tattıracaktır .
42 - Söyle onlara :
" Yeryüzünde gezin de önceki çağlarda yaşayanların sonu ne olmuş bir bakın . "
Onların da çoğu ortak koşanlardan idi .
43 - Öyleyse Allah'ın kaçınılmaz günü gelmezden önce
yüzünü o gerçek hayat dinine çevir .
O gün kimin ne olduğu ayan beyan ortaya çıkacak .
44 - Her kim kâfirlik ederse sonucuna katlanır .
Kim de iyiliğe , güzelliğe , doğruluğa kendini adarsa iyi bir hazırlık yapmış olur .
45 - İman edip iyilik , güzellik , doğruluk için çalışanların karşılığını
engin cömertliğinden bol bol verecektir . Allah kâfirleri asla sevmez .
46 - Emriyle yağmuru müjdeleyen rüzgârlar göndermesi ,
yelkenli gemileri onunla yüzdürmesi ; böylece siz karada ve denizde
O 'nun lütfunu ararken üzerinize sevgi ve merhametini yağdırmış olması ,
O 'nun ayetlerindendir . Artık şükür diye bir şey aklınıza gelir herhalde !

( cennete gidebilmenin yolu hakkında bilgi veriliyor
insanın bu iki yüzlü tavrıyla oraya gitmesinin mümkün olmadığını söylüyor
geçici nimetler karşısında bu kadar bocalayıp sapıtanlar oraya giremez diyor
güçlüklerle karşılaştığında yardım isteyen
güç bulduğunda gücün sahibini unutana daha fazlası verilmez diyor
ibret almıyor öğüt dinlemiyor geleceğini düşünemiyor
bir kaya parçasının üzerinde tek yapabildiği kavga gürültü bozgun
gerçek din hakkında bilgisi olup kendini geliştirenlerle bir olamaz diyor
o boyuttaki bir hayatın ferdi olabilecek insanların profili çiziliyor
aklıma böyle uzay gemilerine binmiş iyi insanların
cennete doğru gittiği sahneler canlanıyor gözümde
çok filmi yapıldı kitapları yazıldı aslında
gerçekte ne olacağını elbette yaratıcı biliyor
zihnimdeki kıstlı bilgilerle bu kadarını hayal edebiliyorum
bu hayalleri zenginleştirecek tek şey bilimdeki gelişmeler olur herhalde )



47 - SENDEN önceki çağların halklarına kendi içlerinden birçok peygamber gönderdik .
Onlara söze dayalı apaçık deliller getirdiler .
Günaha batıp gitmiş olanlardan intikam alırken ,
iman edenlere / güvenenlere yardım etmek üzerimizde bir hak oldu .
48 - Bulutları yükseklere kaldırsın diye rüzgârları estiren O 'dur .
Öyle ki bulutları göklerde dolaştırıp dizi dizi yayar .
Derken içlerinden yağmurların boşaldığını görürsün .
Nihayet istediği kullarının üzerine yağdırarak onları sevince boğar .
49 - Oysa daha önce hasretle bekledikleri yağmurdan artık ümitlerini kesmişlerdi .
50 - Allah 'ın sevgi ve merhametinin yansımalarına bir bakın ;
ölü toprağa nasıl hayat veriyor .
Ölüler de işte böyle canlanacak ; kesinlikle ! O 'nun her şeye gücü yeter .
51 - Böyleyken gönderdiğimiz rüzgârın , bitkilerine zarar verdiğini görünce
insanoğlu hemen nankörlük etmeye başlar .
52 - Demek ki sen ölülere duyuramazsın .
Çağrına sırtını dönmüş giden sağırlara da duyuramazsın .
53 - Körleri de sapıklıktan vazgeçirip doğru yolda yürütemezsin .
Sen ancak ayetlerimize iman etmeye meyyal olanlara duyurabilirsin .
Ancak onlar Müslüman olurlar .

( peki o gemilere binecek doğru insanlar
yeryüzünde nasıl bir düzen kuracak ve nasıl bir yaşam sürecek
hayatı nasıl okuyacak ve neye göre hakeret edecek
yaratıcı ilk hatasında kimseyi kaldırıp bir kenara atmıyor
ancak iflah olmaz biriysen kaybetmen gerekiyorsa hiç acımıyor
yaratıcın desteklediği tarafta yer almak için uyanık olmak
asla ümitsizliğe kapılmadan o gemileri getirecek rüzgarları gözlemek gerek
dünya paramparça olabilir kainat ölü bir toğrağa dönüşebilir
nasıl ki yağmur yağınca yeşeriyor doğa
evren de aynı şekilde ışığına renklerine tekrar kavuşabilir
ya da biz gideriz o evrenlere oluşlara yeni pırıl pırıl dünyalara
gözümüzü kulağımız dört açmalıyız gemileri kaçırmamak için
yaratıcı bu yaratmayı burada kestirip atmaz )



54 - SİZİ biçare bir halde yaratan , sonra güç kuvvet veren ,
sonra tekrar yaşlı bir biçareye çeviren O 'dur . O neyi uygun görürse onu yaratıyor .
O her şeyi biliyor , O 'nun her şeye gücü yeter .
55 - Kıyamet gelip çattığında , günah küpü haline gelmiş olanlar ,
dünyada bir saatten fazla kalmadıklarına yemin edecekler .
Zaten böyle kendilerini kandırıp durmuşlardı .
56 - Oysa bilgi ve imanla donanmış olanlar :
" Açıkçası siz , Allah 'ın kitabı hakkında kıyamete kadar bekleyip durdunuz .
İşte o kitapta sözü edilen kıyamet günü bu !
Fakat sizin gözünüz hiç bir şey görmüyordu . " diyecekler .
57 - Ne var ki zâlimlerin mazeret beyan edip yola gelmeleri için o gün artık çok geç !
58 - VELHÂSIL bu Kur 'an 'da vermediğimiz örnek neredeyse kalmadı .
Fakat yine de ne söylersen söyle o kâfirler : " Hikâye , boş lâflar bunlar . " diyorlar .
59 - Bilginin kadrini bilmeyenlerin kalplerini Allah işte böyle mühürler .
60 - Sen bunlara aldırma . Allah 'ın vaadi haktır ; bundan hiç şüphen olmasın .
Şüphe kurdu içlerini kemirip duranların ,
senin de zihnine şüphe tohumları ekmelerine izin verme !

( zamanın mekanın olmadığı bir yere
ne geç gidebilirsin
ne de erken varabilirsin
aslında biz kim olduğumuzu çoktan öğrendik
sayılı anlarımız çoktan üst üste geldi ve görünüşümüz son halini aldı
inkar edemeyelim diye tek tek gösteriliyor bize hallerimiz
belkide hayat son kez baktığın albümdeki resimlerini değiştirme fırsatıdır
hiç denedin mi
seslendiklerini duyabiliyor musun
yolunu değiştirebileceğini görmüyor musun
bu dünyadaki fiziksel özelliklerimize ihtiyaç duymadan da var edilebiliriz
bizi birbirimizden ayıran özelliklerimizi yansıtabileceğimiz
bir sozsuzluk aynası yaratabilir yaratıcı )




15 Eylül 2022 Perşembe

17 - vakıa

 



VAKIA SURESİ ( 1 - 96 )



 

SEVGİ VE MERHAMETİ SONSUZ ALLAH 'IN ADIYLA
1 - BÜYÜK OLAY patlak verdiği zaman .
2 - Onun oluşuna yalan diyen dil olamaz .
3 - Kimini alçaltır , kimini yükseltir .
4 - Yeryüzü şiddetle sarsıldığı zaman .
5 - Dağlar ufalanıp ,
6 - Toz duman haline geldiği zaman ,
7 - İşte o gün siz üç sınıfa ayrılmış olacaksınız ;
8 - İyilikle dolu dürüst bir hayat yaşayanlar ; ne bahtiyardır onlar !
9 - Kötülükle dolu berbat bir hayat sürenler ; ne bedbahttır onlar !
10 - Ve önde gidenlerin o öncüleri ...
11 - ONLAR Allah 'ın yakın dostları arasına girecekler .
12 - Cennet nimetlerine nail olacaklar .
13- Çoğu eski çağlardan
14 - Azı da sonraki çağların insanlarından
15 - Onlar altın işlemeli tahtlara oturacaklar .
16 - Karşı karşıya kurulacaklar .
17 - Çevrelerinde taptaze , küpeli genç hizmetçiler dolaşacak ;
18 - Tertemiz kaynak suyundan doldurulmuş kâseler ,
ibrikler ve fincanlarla içecekler ,
19 - Ne başları ağrıyacak , ne de içtikçe tükenecek .
20 - Beğendikleri her türden meyve olacak .
21 - Canlarının istediği her çeşit kuş etinden yiyecekler .
22 - Göz aydınlığı tertemiz eşler ;
23 - Saklı inciler gibi ,
24 - Y aptıklarının karşılığı olacak .
25 - Orada ne boş bir lâf işitecekler , ne de günaha sokan bir söz ;
26 - Duydukları sadece " Barış , esenlik , mutluluk " olacak ...
27 - İYİLİKLE dolu dürüst bir hayat yaşayanlar ...
Nedir acaba bunların karşılaşacakları ?
28 - Dalbastı kirazlar ...
29 - Salkım salkım muzlar ...
30 - Yayılmış gölgeler ...
31 - Fışkıran sular ...
32 - Her türden meyveler ...
33 - Hiç eksilmeyen , tükenmeyen meyveler ...
34 - Yüksek döşekler üzerinde sere serpe ...
35 - Y eni bir yaratışla yeniden var ettik onlarla
36 - El değmemiş hale getirdik hepsini
37 - Eşlerine meftun , o yaşıt sevgililer ...
38 - Bunların hepsi iyilikle dolu dürüst bir hayat yaşayanlar için ;
39 - Birçoğu önceki çağlardan
40 - Birçoğu da sonraki çağlardan ...
41 - KÖTÜLÜKLE dolu berbat bir hayat sürenler ...
Nedir acaba bunların karşılaşacakları ?
42 - İçlerine işleyen bir ateş ve kaynar su ...
43 - Kapkara boğucu bir duman ...
44 - Ne serinletir ne rahatlatır ...
45 - Çünkü onlar geçmişte keyiflerinin peşine düşmüşlerdi ,
46 - Çok kötü günahlar işliyorlardı .
47 - Diyorlardı ki ; " Biz ölüp toz toprak olduktan sonra ,
tekrar mı diriltileceğiz ? "
48 - Üstelik önceki atalarımızla birlikte ! "
49 - Söyle onlara ; " Öncekilerin ve sonrakilerin hepsi ,
50 - Belli bir günün belli bir vaktinde toplanacaklar . "
51 - Sonra siz , ey sapkın inkarcılar !
52 - Mutlaka zakkum ağacından yiyeceksiniz ,
53 - Karınlarınızı onunla dolduracaksınız ,
54 - Üstüne de kaynar su içeceksiniz ,
55 - Doymak bilmez susuz develer gibi içeceksiniz .
56 - Hesap günü onların karşılaşacakları işte bunlardır .
57 - SİZİ Biz yarattık , hala kabul etmeyecek misiniz ?
58 - Attığınız o meniyi hiç düşündünüz mü ?
59 - Onu siz mi yarat ıyorsunuz , yoksa yaratan Biz miyiz ?
60 - Aranızda ölümü Biz takdir ettik . Bizim önümüze geçilemez .
61 -Varoluşunuzu değiştirmek
ve bilemeyeceğiniz bir yaratılışla sizi yeniden var etmek üzereyiz .
62 - Madem ilk yaratılışı biliyorsunuz .
O halde bu düşüncesizlik neden ?
63 - Yine toprağa ektiğiniz tohumu hiç düşündünüz mü ?
64 - Onu siz mi bitiriyorsunuz , yoksa bitiren Biz miyiz ?
65 - Hiç şüpheniz olmasın , istesek onları çere çöpe çevirirdik de
ağzınızda şöyle geveler dururdunuz :
66 - " Eyvah mahvolduk ,
67 - Gitti her şey elimizden ! "
68 - Peki içtiğiniz suyu hiç düşündünüz mü ?
69 - Buluttan onu siz mi indiriyordunuz yoksa indiren Biz miyiz ?
70 - İstesek onu iyice acı ve tuzlu yapardık . Bu şükürsüzlük neden?
71 - Peki tutuşturduğunuz ateşi hiç düşündünüz mü ?
72 - Onun ağacını siz mi yaptınız , yoksa yapan Biz miyiz ?
73 - Biz onu hem bir hatırlatma , hemde çöl yolcularına faydalı kıldık .
74 - O halde Rabbini o büyük adıyla an ve yücelt !
75 - HAYIR ! Dalga dalga inen dile gelsin !
76 - Bilseniz ne büyük dile gelmedir bu , ah bir bilseniz !
77 - Bu çok değerli bir Kur 'an 'dır ; hiç kuşkusuz !
78 - Korunmuş bir kaynaktan gelmektedir .
79 - O kaynağa tertemiz olanlardan başkası dokunamaz .
80 - Âlemlerin Rabbi tarafından indirilmektedir .
81 - Şimdi bu hitaba siz küçümseyerek mi bakıyorsunuz ?
82 -Ve bu küçümsemeyi geçim kaynağınız olarak mı görüyorsunuz ?
83 - Madem öyle can boğaza geldiğinde ,
84- Siz çaresiz bakıp dururken,
85 / 87 - Eğer iddianızda doğru iseniz ,
sizin göremediğiniz fakat bizim çok yakınımızda olan o canın çıkışını ,
eğer ceza günü diye bir şey yoksa durdurun bakalım !
88 - SONUÇ OLARAK kim Allah 'a yakın olursa ;
89 - Rahatlık , güzel bir rızık ve cennet nimetleri onu bekliyor .
90 - Eğer iyilikle dolu dürüst bir hayat sürmüşse
91 - Bütün iyi ve dürüst insanlardan " selâm olsun sana " denir .
92 - Ama kim de hayatını inkâr ve sapkınlıkla geçirmişse
93 - Kaynar sular
94 - Ve cehennem onu bekliyor .
95 - Kesin gerçek budur işte !
96 - Öyleyse sen Rabbini büyük ismiyle anıp yüceltmeye bak !







neden yaşıyorum hayatın amacı ne
buraya nereden geldim
ölünce ne oluyor
daha birkaç yüzyıl öncesine kadar
insanlar neredeyse binlerce yıldır aynı yaşam zorluklarıyla mücadele ediyordu
ancak yakın denilebilecek bir tarihte bu şartlar değişti
hayatta kalmak kolaylaştığı gibi özenilen arzulanan istenilen şeyler de
bu minvalde farklılaşarak karşımıza yeni bir bakış açısı getirdi
ancak bu koşulların bozulması ve taş devrine dönmemiz an meselesi
savaşlar kıtlıklar doğal felaketler bizi bir anda binlerce yıl öncesine götürebilir
bu surenin yazıldığı tarihte insanların hayal edebileceği cennet tasvirinde
nasıl bir hayata özlem duyulabileceğini düşünecek olursak
modern keşiflerin aletlerin araçların ve tabii mekanların çoğunu göremeyiz
yine bu surenin yazıldığı zamandan binlerce yıl öncesine gidip yaşayanlara sorulsa
cennet nasıl bir yer olsun istersin diye
günümüzden birkaç asır önce yaşayanlarla benzer bir yer tarif eder
benzer şekilde cehennem nasıl bir yer olabilir diye sorsan
işte alevler işkenceler hastalık pislik korku dehşet
yani yine olup bitenler dışından bir şey söyleyemez
dünya nasıl yok olacak tahmin et desen
etrafında ne varsa hepsinin dağılıp parçalanacağı bir resim çizer
peki bunların ne kadarı doğru ne kadarı eksik veya fazla
yaratma gücün olsa ne yaratırsın anlat desen
kulakla gözü yer değiştirir renkleri tersyüz eder gördüğün dışına çıkamaz
bunun bir adı vardı aklıma gelmedi
hülasa beynindekinin dışana çıkıp bir şey ortaya koyamaz
gücü her şeye yeten bir varlık var desen
gücün her şeye yetmesini tam olarak tanımlayamaz
şu bir insana hadi gücün her şeye yetiyor ne istiyorsan yapabilirsin denen
ilk önce ne yapabilir ki
en fazla söyleyeceği şeylerden biri her şeyi bilmek istiyorum demek olur
ancak her şeyin ne olabileceği hakkında bir fikri yoktur
diyelim ki evrenin bir sınırı var ve evren hakkında her şeyi öğrendi
gücün her şeye yetiyor hadi buyur bir şeyler yarat desen tıkanır kalır
ya evrenin sonu yoksa nasıl olacak
bil babam bil bil babam bil bilsen ne yapacaksın
her yerde olmak isteyen ve olsan ne olur
beyin kapasitesini genişletme gücün var ya genişlet
hatta gücün her şeye yetiyor beyine ihtiyacın mı var
yerine başka bir şey koy yarat ne istiyorsan
diyelim ki kendin gibi birini yarattın onunla ne yapacaksın
ikinizin de gücü her şeye yetiyor sence sonuç ne olur
ve ya dünya benzeri bir canlılık yarat
yarattığın canlılara ne verebilirsin
yeni hayatlar onlar bunlar atık ne istersen
gücün her şeye yetiyor
her şeyi biliyorsun
her yerdesin
bunlar seni memnun etmeye yeter mi
yaratıcı deyince tam olarak ne düşünmemiz gerektiğini bile bilmiyoruz
saraylar köşkler ışınlanmalar çiftleşme hizmetkarlar uşaklar
altın gümüş ıvır zıvır dışında bir şey istemek gelmiyor kimsenin aklına
bana seni gerek seni diyenler yok değil ama ne istediğine dair onun da bir fikri yok
yaratıcı geçmişi kapatmış
geleceğe dair erişimi de engellemiş
elinde sadece bilinç var
bir süre bu bilinci taşıyorsun
iyi de ne için bu bilinç bende sorusuna cevap bulamıyorsun
acı var keder var haz var iyi var kötü var
duygular düşünceler hayaller var ama bu neyin nesidir sorusuna cevap yine yok
sonra biri çıkıp diyor ki
yaratıcı bana vahyetti
sizi yaratan bir varlık var
eşi benzeri yok
şu şu şekilde yaşanırsa
bunlar böyle yapılırsa ölümden sonra sizi mükafatlandıracak
aksini yaparsanız cezalandıracak
ister ister yapın ister yapmayın siz bilirsiniz diyor
hadi buyur
şimdi gücü her şeye yeten bir varlık olsan ne istersin
gücü her şeye yeten bir valık
senin bu güce erişmene izin verir mi
peki sana ne kadar güç verebilir
yok diyerek kestirip atabilirsinde
bu gücün nereden geldiğini merak etmeni ne yapacağız
elçilerin söylediklerini takrar gözden geçirip
doğru söyleyip söylemediğini de düşünebilirsin
ne istiyorumuş yaratıcı
üzerine biraz kafa yorup mantık yürütebilirsin
gücün her şeye yetse böyle bir hayat yaratmak ister misin
bak bunu isteyebilirsin
en azından gördün yaşadın
yarattıklarından nasıl yaşamalarını isterdin
onları eylemlerinden dolayı sorumlu tutmak ister misin
yoksa boş ver deyip sıkılır mıydın
bir ilke kural kanun belirlemez miydin
en büyük eserin bir varlık çorbası mı olurdu
dönüp dolaşıp bilmemeye
bilsek bile ne yapacağımıza geliyor mevzu
en iyisi arabayı her yıl yenilemek
bir giydiğini bir daha giymemek
cehennemde yaşayanların ülkesine turist olarak gidip birkaç foto çekmek
dönüşte cennet adalarına uğrayıp sahilde kokteyl içmek
masaj yaptırıp rahatladıktan sonra haberleri açıp savaşta kaç kişi ölmüş ona bakmak
aklıktan ölen insanlar varken borsanın durumuna üzülmek
ölüm yaklaşınca da yok olmanın zamanı geldi diyerek rahatlamak
gücün her şeye yetse böyle birini yaratmaya utanmaz mıydın
peki acı çekenlerin durumu nasıl olacak diye sorulursa
gücün her şeye yetse bunun olmasına izin verir miydin
verdiğin takdirde bundan sorumlu tutulabilir miydin
hiçbir şey yaratmasaydın olmaz mıydı
acı da olmasaydı mutluluk da olmasaydı ne olurdu
yaratıcı hakkında net bilgi sahibi olacağın gün gelseydi
ki inanmış ol veya olma
yani öyle işler yapmışsın ki
senden hoşnut kalmış ikramda bulunmak istemiş
ne istersin diye sormuş sana
yaşadığın çağın en lüks hayatından başka ne gelir aklına
gücü her şeye yatan varlıktan ne istersin
menüyü mü istersin
sen bilirsin mi dersin
bak gücü her şeye yeten valık ile tanışmaktan söz ediyorum alooooo
konunun diğer boyutu çok sıkıntılı
ola ki senden memnun kalmadı
hatta öyle işler yaptın ki seni cezalandırması gerekti
yaptığın kötülüklerin cezasını nasıl tatmak istersin
bir kere kafadan kaybettin boş ver cezayı
benim senin gibi bir bilinçle işin olmaz dedi
ya o saatten sonra yansan ne olur haşlansan ne olur
öldür beni diye yırtarsın kendini
hadi git yaşa
seni unutuyorum dese sen onu unutabilir misin
yediğim önümde yemediğim arkamda bir hayat yaşamadım
kötülük de yaptığım oldu ama ısrarcı olmadığımı düşünüyorum
yani olsun mu olmasın mı desen
amelime güvenip olsun diyemem
olmamasını daha garanti bulurum
kendimi cennetlik bulur olsun derim
sakat bir iş yapmışımdır cehennemi göze alamam
yine de kimseye zarar vermeden geçirmek istiyorum kalan ömrümü
yaratıcının var olduğuna inanıyorum
onu aklım erdiği kadar anlamaya çalışıyorum
çok önlerde giden biri olmadığımı biliyorum
geri kalıp kendime yazık edenlerden de olmak istemiyorum
işte böyle sonunda bahtiyar olmanın hayalini kuruyorum


















16 taha

 


TAHA SURESİ ( 1 - 135 )



SEVGİ VE MERHAMETİ SONSUZ ALLAH 'IN ADIYLA
1 -Ta Ha .
2 - Kur ' an 'ı sana mutsuz olasın diye indirmedik .
3 - Ancak içinde korku ve titremesi olana bir öğüt olsun diye indirdik .
4 - Yeryüzünü ve o görkemli gökleri yaratan tarafından aşama aşama bir indirmedir bu .
5 - O Rahman görkemiyle gökleri kuşattı .
6 - Göklerde , yerde , ikisinin arasında ve yerin altında bulunan her şey O 'nundur .
7 - Sen bu sözü ilan edeceksen de O , gizliyi de daha gizliyi de kesinlikle biliyor ,
8 - Allah ! O 'ndan başka hiçbir tanrı yok ! En güzel isimler hep O 'nundur .

( sanırım son elçinin okuması için kendisine gelen kitaplar
ilk başlarda bilim doğa genel kültür vb üzerine kitaplardı
son elçi okuduklarıyla yaratıcı arasında kurduğu bağı güçlendirdikçe
din felsefe inanç konularıla ilgili yazılara geçiş yaptı
vahiy geldikten sonra ise geçmişteki elçilerin hayatlarına dair
ayrıntılı gerçeklerin yer aldığı çok özel bilgilere ulaştı
özellikle iniş sırasına göre bir önceki surede
kendisinden hemen önce gelen elçilerin şehit edilişinin
ve tabii yaratıcıya iman eden tüm masum insanların katledilişinin
son elçiyi çok üzdüğü ve kederlendirdiği düşünülebilir
son kitabın çevirisini iniş sırasına göre okumaya başladıktan sonra
her surenin aslında birer kitap özeti olduğunu düşünmeye başladım
her sure sanki bir sonraki surenin içeriği hakkında ip ucu veriyor
yine her sure bir önceki surede ele alınan konuyu biraz açıp netleştiriyor
insanlık tarihi boyunca yaşanan mücadelenin katmanları sırayla açılıyor
keza göğün de buna uygun şekilde karşılıklı açıldığı düşünülebilir
gerçekler bizi mutsuz ediyor gibi görünse de öğüt almak için bilinmesi gerekir
yaratıcın gökyüzünü kuşatması bana evrenin bir sınırı olabileceğini düşündürüyor
gökyüzüne bakarak asılsız şeyler uyduranları da çevreledim anlamına gelebilir
aynı şekilde yeryüzünde ve yeraltına kazdıkları gizli yerlerde ne yaptıklarını biliyorum
çünkü gerçeğin tek sahibi benim beni ve hükmümü gizliyorlar diyor )

9 - ŞİMDİ , Musa olayından haberin var mı ?

( son elçinin firavunlar tarafından yönetilen bir ülkeye gönderilen
bir elçi ve yaşadıkları hakkındaki gerçekleri ayrıntılı şeklide araştırıp
öğrenmeye üzerinde düşünmeye başladığını var sayıyorum
o elçiden bahsederken mısırlı elçi diyeceğim )

10 - Bir zamanlar Musa bir ateş gördü de ailesine :
" Durun bakalım , gözüme bir ateş ilişti , belki size ondan bir kor getiririm
veya ateşin yanında ne olduğunu soracak birini bulurum . " dedi .

( nereden duyduğumu hatırlamıyorum ama ateş höyüğü diye bir şey duymuştum
böyle çok uzak ama birbirini gören dağlara tepelere kurulmuş
işte ne bileyim haberleşme için veya acil durumlarda kullanılmak için yapılmış olabilir
ne olduğu hakkında düşünceme yakın bir şey bulamadım ama
mısırlı elçinin ateş gördüm deyişi bana bunu hatırlattı
ayrıca deniz feneri gemilerde projektörle mors alfabesi kullanılarak iletişim
ancak mısırlı elçiye bir haberci gelmiş olma olasılığı daha yüksek
bir buluşma ayarlanmıştı ve yeri zamanı kendisine bildirilmişti
oraya gideceğini söyleyerek ailesinin yanından ayrıldı )

11 - Ateşe yaklaştığında ona : " Ey Musa ! " diye seslenildi .
12 - " Benim ben , senin Rabbin ! Haydi , papuçlarını çıkar çünkü sen kutsal geçittesin . "
13 - Ve ben , seni seçtim . Şimdi vahyedileni dinle .

(  sanırım bir kızıl derili atasözüydü
" birisinin ayaklarıyla birkaç vadi yürümeden o kişi hakkında peşin hüküm verme "
anlaması gerekeni anlamış olmalı ki mısırlı elçiden papuçlarını çıkarması isteniyor
ayakkabısız yürümek zordur ama sen buna hazırsın mı denmek istenmiş
seçildiğin yolda yürürken bugünlerin tecrübesi işine yarayacak veya
ayaklarından daha önemli şeyler düşünmek zorunda kalacaksın mı denmiş )

14 - Gerçekten Benim Ben ; Allah ! Benden başka Tanrı yoktur .
Onun için Bana ibadet et ve Beni hatırlamak için destek iste / dua et .
15 - Kıyamet kesinlikle kopacak .
Vaktini gizliyorum ki herkes peşinde koştuğunun karşılığını görsün .
16 - Sakın kıyamete inanmayıp kendi keyfine uyan kimse ,
seni ibadetten alıkoymasın , yoksa sana yazık olur .

( görüştüğü kimseler çok büyük olayların yaklaştığını haber veriyor
ancak ne zaman olacağına dair bilgi vermiyor ama uyarıyor
bu yıkımda önemli bir görev üstelenecek olan mısırlı elçiye
etrafında sana destek olanlar arasında zayıf kişiler olabilir
sakın onlara uyup her şeyi kendinle beraber yazık etme
bu sırrı sonuna kdar sakla ki kimin ne olduğu çıksın meydana
sadece yaratıcıdan destek belke ve ondan başka kimseye güvenme )

17 - O sağ elindeki nedir , ey Musa ?
18 - Musa : " Bu benim asam , buna dayanırım , bununla koyunlarıma yaprak silkelerim .
Daha başka işlerde de kullanırım . " dedi .
19 - " Asanı yere at , ey Musa ! " dedi .
20 - Onu attı . O da ne , canlanmış koşuyor !
21 - Allah : "Tut onu ve korkma . Biz onu önceki haline döndüreceğiz . " dedi .
22 - 23 - Şimdi de elini koynuna sok . Diğer bir ayet olarak sana
en büyük ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kusursuz bembeyaz çıksın .

( anlaşılan mısırlı elçi hayvancılıkla uğraşıyor yani çobanlık yapıyor
haliyle dağ bayır elinde bir asayla dolaşıyor ve ondan faydalanıyor
ateşin başında buluştuğu kişiler mısırlı elçiye tabiri caizse bir numara çekiyor
ilk defa şahit olup korktuğu anlaşılan mısırlı elçiye
yeni görevinde kendisine gerekli olacak bilgi veriliyor
tüm numaralar öğretiliyor ve yapması gerekenler anlatılıyor
iş bitene kadar sihir ve büyü gibi gözüken
ama aslında birer sahtekarlık olan bu işlerle uğraşacağı için
ellerinin günaha bulanıp kararmayacağı tam tersine kalbini bozmadıkça
niyetin gibi bembeyaz kalacağı izah ediliyor )

24 - Artık Firavun 'a git , çünkü o iyice azıttı .
25 - Musa dedi : " Ey Rabbim , içimi rahatlat .
26 - Üstlendiğim işi kolaylaştır .
27 - Dilimdeki düğümü çöz .
28 - Sözümü iyi anlasınlar .
29 - Ve bana yakınlarımdan yükümü hafifletecek birisini ver .
30 - Şu kardeşim Harun 'u ,
31 - Onunla gücüme güç kat .
32 - Onu sorumluluğuma ortak et .
33 - Ki birlikte şanını yüceltelim .
34 - Her yana yayalım .
35 - Sen bizi görürsün ; bundan hiç şüphem yok ! "

( hedefin firavun olduğu açıklanıyor
mısırlı elçi bu görevde kendisine yardımcı olması için
kardeşinin de resmen görevlendirilmesini istiyor )

36 - Allah : " İstediğin her şey tamam , haydi ey Musa! " dedi .
37 - Zaten biz sana bir kere daha lütufta bulunmuştuk .
38 - Hani bir zamanlar annene esinlenme yoluyla vahyetmiştik :
39 - " Çocuğu bir sandığın içine koy , denize bırak , deniz de onu sahile bıraksın .
Hem bana düşman , hem ona düşman birisi evlât edinsin . "
Böylece seni sevimli bir bebek kıldım ki alsınlar ve gözümün önünde yetişesin ey Musa !

( mısırlı elçinin bu isteği yaratıcı tarafından kabul ediliyor
ayrıca çocukken nasıl hayatta kaldığına ve yetirtirildiğine dair bir hatırlatma yapılıyor
annesi onu bir sandığa koyup suya bırakmış
onun hem yaratıcıya hem de kendisine düşman olan birinin evlat edinilmesi sağlanmış
sanırım onu evlat edinenlerin bir zaafından faydalanılmış
ayrıca mısırlı elçiyi içeride koruyup kollayacak iyi insanlar da varmış
yani çocuk aslında bir ajan gibi düşmanın karargahına sokulmuş
bir bakıma ona zalimlerin papuçları giydirilmiş ki olayı çözsün
yaratıcının gizli dostlarının gözetiminde korunarak kollanarak
ama küfürbazlara kaptırılmadan güven içinde yetiştirilebilsin )

40 - O zaman kız kardeşin gitmiş ve " Bebeğe iyi bir bakıcı bulayım mı ? " demişti .
Böylece seni tekrar annene kavuşturduk ki onun da yüzü gülsün ve üzülmesin .
Yine bir adam öldürmüştün de seni sıkıntıdan kurtarmıştık .
Velhasıl seni çok denemelerden geçirmiştik .
Bu nedenledir ki yıllarca Medyen halkı arasında kalmıştın .
Sonunda ey Musa , hayat seni buralara getirdi ...
41 - Ve artık seni kendim için seçtim .

( devamında çocuğun ablası evlat edinenlerle irtibat kurup
bakımı için annesini önermiş ve çok geçmeden tekrar kavuşmuşlar
böylece hem annesi üzülmemiş
hem de çocuğun sapmadan yetişmesi için önlem alınmış
ayrıca mısırlı elçin bir adamı öldürüğü düştüğü sıkıntıdan kurtarıldığı hatırlatılıyor
bu olay sonucunda başka bir şehre gitmek zorunda kaldığı söyleniyor
bu kısmı özetleyecek olursak
büyüyüp yetine kadar düşmanın papuçlarıyla gezdi
bir olaya karıştıktan sonra da gittiği yerin papuçlarını giydi
en sonunda ise yaratıcının görevini üstlenip papuçsuz kaldı
hayat )

42 - Sen ve kardeşin mesajlarımla gidin . Beni anmakta gevşeklik göstermeyin .
43 - Firavun 'a gidin çünkü o iyice azıttı .
44 - Varın da ona yumuşak bir üslûpla konuşun . Belki öğüt alır da korkup titrer .
45 - " Ey Rabbimiz ! Bize şiddetle tepki göstermesinden
veya azgınlığının artmasından korkuyoruz . " dediler .
46 - Allah : " Korkmayın , çünkü Ben sizinle beraberim .
Her şeyi işitiyor ve görüyorum ." dedi .

( mısırlı elçi kardeşler
bir önceki surede yer alan elçilerin kardeş olabileceği gelmişti aklıma
neyse iyice azıtan firavuna yaratıcının mesajını iletmek üzere gönderiliyorlar
hata yapma lükslerinin olmadığı söylenerek uyarılıyorlar
firavun karşısında sert bir tavır takınmamaları tembihleniyor
az bir ihtimal de olsa firavunun yola gelme olasılığı yok sayılmıyor
ortamı bilen elçiler sorun çıkmasından endişe ettiklerini belirtiyor
hem kendilerine hem de ezilenlere karşı firavun temelli sapıtabilir
yaratıcı korkmamalarını içiride onları kollamaya devam edeceğini söylüyor
yani bir yerde iş bağlı bekleniyorlar )

47 - Haydi , varın ona deyin : " Haberin olsun , biz Rabbinin elçileriyiz .
Gel İsrail oğullan'nı bizimle gönder , onlara işkence etme .
Biz sana Rabbinden mesaj getirdik , doğru yola girenlere selâm olsun ,
48 - Çünkü bize yalan deyip aldırış etmeyenlerin azaba uğrayacağı vahyolundu . "

( mısırlı kardeş elçiler firavundan
işkenceye bir son verip ezilenleri serbest bırakmasını istiyorlar
bu yaratıcının kesin emri
aksi takdirde azaba uğrayacağını haber veriyorlar
en başta olduğunu gibi barışın tekrar sağlanabilmesi için
bunun muhakkak yerine getirilmesi gerektiğini söylüyorlar )

49 - Firavun : " Kimmiş bu sizin Rabbiniz , ey Musa ? " dedi .
50 - Musa : " Bizim Rabbimiz , her şeyi yaratan ve sonra da yaratılışı sürdürendir ." dedi .
51 - Firavun : " Öyleyse önceki çağlarda yaşayanların durumu ne olacak ? " dedi .
52 - Musa : " Onların bilgisi Rabbimin katın da yazılıdır . Rabbim şaşmaz ve unutmaz .
53 - Yeryüzünü sizin için bir döşek yapan , orada size yollar açan
ve gökten su indiren O 'dur " dedi .
İşte biz , bu susayesinde çeşitli bitkilerden çifter çıkarmaktayız .
54 - Hem yiyiniz , hem de hayvanlarınızı güdünüz .
Bütün bunlarda akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır .
55 - Sizi topraktan yarattık , yine ona döndüreceğiz
ve yine sizi ondan tekrar diriltip çıkaracağız .

( firavun sakin bir şekilde elçilere yaratıcılarının kim olduğunu soruyor
elçiler yaratıcının here şeyi yaratan ve yaratmaya devam eden olduğunu söylüyor
ya merak ettiğinden veya elçilerin köşeye sıkışacağını düşündüğü için
ilk çağlarda bir bakıma ilk barış sözleşmesi yapılmadan önce
yaratılanların durumunun ne olacağını soruyor
elçiler onların unutulmadığını ve haklarındaki hükmün yaratıcıya ait olduğunu söylüyor
devamında hayatın nasıl meydana geldiğini ve nasıl sürüp gittiğini anlatıyorlar
yaratıcın ilmi ve kudretiyle yaşamı nasıl sürdürdüğünü örnekler vererek izah ediyorlar )

56 - İYİ DİNLEYİN ! Biz Firavun 'a bütün ayetlerimizi gösterdik .
Fakat o yine de bütün bunlar yalan dedi ve diretti .
57 - " Ey Musa , sen sihrinle bizi yerimizden etmek için mi geldin ?
58 - Madem öyle , biz de sana onun gibi bir sihirle karşılık vereceğiz .
Şimdi , aramızda mutabık olacağımız bir buluşma yeri ve zamanı söyle " dedi .
59 - Musa : " Tamam , ahalinin toplanacağı bayram günü öğleye doğru uygundur . " dedi .

( firavun kendine söylenen gerçekleri büyülü sözler olarak algıladı ve yalanladı
çünkü inandığını söylediği anda hükümdarlığın hiçbir anlamı kalmayacaktı
bunu düşmanca bir tavır olarak görmesine rağmen elçilere zarar vermedi
madem büyücüsünüz diyerek elçileri bir duelloya davet etti
yer ve zaman belirleyin ben de büyücülerimi çağırayım dedi
mücadeleyi çekip sürdürmek istediği zeminin
yaratıcı tarafından onaylanmadığını biliyor olmalıydı
o kulvarda bir şansı olduğunu düşünüyordu veya kendisine öyle söylenmişti
mısırlı elçi kardeşler doelloyu kabul ettiler
ve yaklaşmakta olan yöreye ait bir bayram gününü söyleyip saat verdiler
firavunun akıl hocaları arasında ikili oynayanların olduğu söylenebilir
hem onu hem de kendine fazla güvenen yalakalarını dolduruşa getirmişlerdi
firavununun ikna olma ihtimalini pas geçmiyorlardı
saray büyücülerinin de tüm numaralarını öğrenip çoktan önlem almışlardı )

60 - Bunun üzerine Firavun dönüp hazırlıklara başladı .
Bütün numaralarını derleyip toparladı . Nihayet beklenen gün geldi ...
61 - Musa : " Yazıklar olsun size , Allah 'a yalan yere iftirada bulunmayın ,
sonra bir azap ile kökünüzü keser .
Yalan yere iftirada bulunan zaten baştan kaybetmiştir . " dedi .
62 - Sihirbazlar aralarında tartışıp anlaştılar ve gizli gizli fısıldaştılar :
63 - " Bu iki sihirbaz , sihirleriyle sîzi yerinizden etmek ve rejiminizi yıkmak istiyor .
64 - Şu halde bütün maharetlerinizi birleştirin ve karşılarında tek bir saf olun .
Açıkçası bugün yenersek bir daha sırtımız yere gelmez . "

( firavunun bu sihirbazları bedavaya mahiyetine alıp beslediği düşünülemez
elbette pek çok pis işinde kullanmış yeni numaralar gösterdikçe ödüllendirmişti
elbette sahtekarlık yaparken faydalandıkları ilim yaratıcınındı
ancak kendi alçak nefisleri için insanları kandırıp sömürmek için kullanıyorlardı
artık ne fırıldaklar çevirdilerse firavun bile etkilenip hoşlanmıştı
firavun sihirbazlarına hadi bakalım tüm hünerinizi gösterin dedi
kazandığı takdirde ne elde edeceğini çok iyi biliyordu
ilahlığını pekiştirecek ve artık önünde kimse duramayacaktı
mısırlı elçi bunu görebildiği için rakiplerini son kez uyardı
bu yaratıcıya iftira edenlerin imtihana çekildiği bir andı
ve sonucunda kaybedecekleri kesindi
ancak vazgeçerlerse azaptan kurtulabilirlerdi
sarayın sahtekar büyücüleri bunu aralarında bunu fısır fısır tartıştılar
ardından firavuna dönüp bağlıklarını sundurlar
ve zalim tahtını çarpık inancını sihirle korumaya kararlı olduklarını söylediler
firavun da onları cesaretlendirip izin verdi
mısırlı elçi kardeşleri mağlup ettiği takdirde her şey onun olacaktı )

65 - Sihirbazlar : " Ey Musa önce sen mi atacaksın , yoksa ilk biz mi atalım ? " dediler .
66 - Musa : " Haydi , siz atın ! " dedi .
Bir de baktı ki , onların ipleri ve asaları yaptıkları sihirle
kendisine sanki koşuyorlarmış gibi görünüyor .
67 - Musa 'nın içine korku düştü .
68 - Dedik ki : " Korkma ! Üstün gelecek olan sensin , kesinlikle ! "
69 - Sağ elindekini at , onların yaptıklarını yakalayıp yutsun .
Çünkü onların yaptıkları yalnızca sihirbaz hilesidir .
Sihirbaz ise her nerede olsa felah bulmaz . "

( saray sihirbazlarının içinde azıcık adalet duydusu olan biri var mıydı bilmiyorum
en azından önce kimin başlacağını belirlemek için kura çekelim diyebilirdi
ancak mücadelenin bu noktaya geleceği bilindiği için
elçi kardeşleri kollayanlardan biri veya birkaçı kendini feda etmiş olmalı
bu noktadan sonra önce kimin atacağı rakibe sorulmalıydı ve öyle oldu
mısırlı elçilerin hazırlığı saray büyücülerinin en iyi numaralarına karşı yapılmıştı
önce firavunun sahtekarları sanhe alacaktı
ardından elçiler ellerindekini atıp hepsini silip süpürecekti
anlaşıla elçiler neyle karşılaşacaklarını tam olarak bilmiyordu
çünkü gördükleri kaşısında hem çok etkilenmiş hem de kaybetmekten korkmuşlardı
ancak elçiler açısından korkulan olmadı
elçilerin elindeki panzehir tasarlandığı gibi iş gördü
ahmak firavun ve sahtekar saray bürücüleri mağlup oldu )


70 - Sonunda bütün sihirbazlar secdeye kapandılar :
" Harun ile Musa 'nın Rabbine iman ettik . " dediler .
71 - Firavun : " Demek benden izin almadan iman ettiniz , öyle mi ?
Size sihri öğreten ustanız bu olmalı .
Ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve kesinlikle sizi hurma dallarına asacağım .
O zaman göreceksiniz hangimizin azabı daha şiddetli ve daha kalıcıymış . " dedi .
72 - Sihirbazlar : " İmkanı yok , bize gelen bu açık ayetlere
ve bizi yaratana karşı seni tercih edemeyiz . Artık ne yapacaksan yap .
Senin hükmün olsa olsa bu dünyada geçer ;
73 - Açıkçası biz , günahlarımıza ve bize zorla yaptırdığın sihre karşı ,
bizi bağışlasın diye Rabbimize iman ettik .
Asıl Allah 'tır hayırlar veren ve hayrı kalıcı olan . " dediler ...

( uğradıkları hezimet kaşısında neye uğradıklarını şaşıran büyücüler
kendilerini yera atarak kapandılar ve yaratıcıya iman ettikleri beyan ettiler
sihirbazların bu tutumun karşın firavun daha sakin kaldığı söylenebilir
en azından bunun nasıl olduğuna dair tepki vermekte geçikmemiş
ben firavunun yaprığı tespitin kısmen doğru olduğunu düşünüyorum
kafirleri küçük düşüren bu gösteri önceden hazırlanmıştı
mısırlı elçi kardeşler sadece birer görevliydi
bunu organize eden bir olan yaratıcıydı
ancak firavunun gözden kaçırdığı veya görmek istemediği husus
bu çatışmadan son ana kadar vazgeçme fırsatının olduğuydu
bu her aklına geldiğine iradesini galibiyetin sahte getirisine teslim etti
ve kaybedenlerden oldu
ardından öfkesini kaybetmesinden sorumlu tuttuğu büyücülere yöneltti
belkide hala bu durumu lehine çevirebileceğini düşüyordu
ancak her türlü dümeni birlikte çevirdiği itaatkar büyücüleri
büyük mısır kralını bırakıp yaratıcıya secde ediyordu
onları korkutup tekrar kendine secde ettirebilmek tehdit etti
eğer büyücüleri tekrar kendine çekebilirse patronun kim olduğunu gösterebilirdi
lakin büyücüler kimin büyük olduğunu çoktan anlamışlardı
ve firavun yapacağı bir olan yaratıcın yapacağı yanında bir hiçti
peşlerinde oldukları geçici dünya nimetlerini bırakıp
zalim firavunun geçici azabını kabul ederek
yaratıcının kalıcı azabından kurtulmayı ümid ettiler )

74 - HER kim Rabbine günah dolu bir hayat ile gelirse cehennem onu bekliyor .
Cehennemde ne ölmek var, ne de yaşamak .
75 - Her kim de iman eder iyilik , güzellik
ve doğruluğa adanmış bir hayat ile gelirse
işte onlara çok büyük dereceler vardır .
76 - Altından ırmaklar akan ebedi cennetlerin orta yeri onları bekliyor .
İşte budur kendini arındırıp temizleyenleri bekleyen karşılık .

( zalim firavun günah dolu bir hayatta ısrar ederek kendini azabın kucağına attı
ne ölüp kurtulabileceği ne de yaşamaktan tat alabileceği bir evrene kendini mahkum etti
ancak iyiliğe güzelliğe doğruluğa yönelenler evrenleri tek tek aşarak yükselebilir )


77 - İYİ DİNLEYİN ! Sonra Musa 'ya şöyle vahyettik :
" Kullarımla geceleyin yürü , onlara denizde kuru bir yol aç ,
yakalanırız diye korkup kaygılanma . "
78 - Firavun askerleriyle onları takip etti .
Derken denizden üzerlerine kapanan kapandı .
79 - Velhasıl Firavun halkını sapıklığa sürükledi , doğru yola götürmedi .

( mısırlı elçi furavunun serbest bırakmadığı ezilenleri de yanına alarak
bir gece mısırdan ayrılıp denize doğru ilerliyor
firavun askerleriyle peşlerine düşüyor ancak
elçi ve yanındakilerin geçtiği sırada kuru olan geçit
firavur ve askerleri geçerken kapanıyor ve hepsi boğulurak ölüyor
zalim kral peşine taktığı halkını da yanlış yola sürüklüyor )

80 - Ey İsrailoğulları ! Sizi gerçekten düşmanınızdan kurtarmıştık .
Sina Dağı 'nın sağ yamacında sizden söz almış
ve sizlere kudret helvası ile bıldırcın indirmiştik .
81 - Size verdiğimiz rızıkların en hoşlarından yiyin
ama helal sınırını aşmayın . Sonra öfkemi çekersiniz .
Her kim öfkemi çekerse artık iflah olmaz .
82 - Bununla birlikte , tövbe eden , iman edip iyilik , güzellik ve doğruluk için çalışan
ve böylece doğru yolda yürüyen kimse için çok affediciyimdir .

( israiloğullarına sesleniliyor
yaratıcı tarafından düşmanlarından kurtulmaları hatırlatılıyor
yaratıcıya bir söz vermişler
bu sözü verdikten sonra hep birlikte helva ve bıldırcın yemişler
sanırım mısırdan çıktıktan vardıkları bölgenin meşhur yemekleri bunlardı
yaratıcı ne yendinin o kadar önemli olmadığını belirtiyor
önemli olan yiyeceğin maddi manevi olarak temiz olmasıdır diyor
helal yoldan çalışarak elde edilmesini vurguluyor
geçmişteki gibi yaparsanız azabıma maruz kalırsınız diyor
öncekiler için af dileyin
iyi güzel doğru işler yapın
yaratıcı doğru yolda yürüyeni bağışlar diyor )


83 - ÖYLE halkının yanından çabucak ayrılıp gelmene neden olan nedir ey Musa ?
84 - Musa : " Onlar benim izimden yürürler .
Acale ettim ki sen benden razı olasın ey Rabbim ! " dedi .
85 - Allah : " Öyle san , senin ardından halkını sınadık
ve Samiri onları çoktan yoldan çıkardı bile . " dedi .

( mısırlı elçi söz veren israiloğullarının yanından ayrılıyor
gittiği yerde bu ayrılış acele olarak görülüyor ve nedeni soruluyor kendisine
mısırlı elçi geride bıraktığı toplumun sözünü tutacağından emin bir şekilde konuşuyor
acele etmiş çünkü yaptığı işin karşılığında memnun kalındığını görmek istemiş
ancak samiri isimli birinin önderliğinde çoktan yoldan saptıklarını haber alıyor )

86 - Musa öfkeli ve morali bozuk bir şekilde halkına döndü .
" Ey halkım , Rabbiniz size son derece güzel vaatlerde bulunmadı mı ?
Çok mu uzadı vaat ? Yoksa üzerinize Rabbinizden öfke yağmasını mı istediniz de
bana verdiğiniz sözü tutmadınız ? " dedi .
87 - Onlar : " Biz sana verdiğimiz sözden kendiliğimizden caymadık .
Fakat biz Mısır 'dan çıkarken halktan borç olarak bir takım süs eşyaları almıştık .
Onları ateşe attık , aynı şekilde Samiri de attı . " dediler .
88 - Senin ardından halkına böğüren bir buzağı heykeli yapıp çıkardı .
" İşte sizin tanrınız ve Musa 'nın tanrısı bu . Fakat Musa bunu unuttu . " dediler .
89 - Peki görmüyorlar mıydı ki , o onlara cevap veremez .
Onlara ne zarar verebilir , ne de fayda sağlayabilir .

( firavunun elinden kurtarılan halk yaratıcıya verdiği sözü çok geçmeden bozmuş
yaratıcının kendilerine vaad ettiğine ulaşmak yerine kaçtıkları yere öykünmüşler
mısırlı elçinin bu sert tavrı nedeniyle afallayan halk bu fikrin samiriden çıktığını
yanlarında getirdikleri değerli eşyalardan kendilerine böğüren bir boğa yaptığını
aslında sözlerini tuttuklarını tutmak istediklerini eveleyip geveliyorlar
hem bizim tanrımız buymuş sen de biliyormuşsun ama unutmuşsun diyorlar
samiri bize bunu hatırlattı biz yanlış bir şey yapmadık şeklinde kendilerini savunuyorlar
yoldan çıkan halka soruluyor
mısırda ezilirken yardım çığlığınıza bu boğa mı cevap verdi
bu boğamı yardım edip sizi firavunun elinden kurtardı
yoksa size işkence eden bu boğa mıydı )

90 - İşin doğrusu , önceden Harun onlara :
" Ey halkım , siz bununla fena halde kandırılıyorsunuz .
Sizin Rabbiniz kesinlikle Rahman olandır .
Gelin bana uyun ve sözümü dinleyin ! " demişti .
91 - Onlar ise :
" Biz Musa dönünceye kadar ona saygı duymaktan asla vazgeçmeyeceğiz ! " dediler .

( mısırlı elçi kurtarılan halkın yanından ayrıldığında geride kalan kardeşi
herkese kandırıldıklarını yaratıcılarının bir boğa olmadığını
sözünün dinlenerek hata yapılmaması gerektiği söylemiş
ancak mısırın göz alıcı sahte zenginliğinden kopamayan halk
abisi gelene kadar boğanın büyüsünden çıkmayacaklarını belirtmiş
belki şu an bulundukları yeri bilselerdi esareti zulmü isteyeceklerdi
mısırın şaşası debdebesiyle avunmayı sevimli bulacaklardı
ki öyle bir bozukluk varmış içlerinde ilk fırsatta sihire teslim olmuşlar
asıl istekleri zalimden kurtulmaktan değil zalimin yerinde olabilmekmiş )

92 - Musa gelince :
" Ey Harun ! Bunların yoldan çıktığını gördüğün halde neden engel olmadın ?
93 - Neden bana uymadın , emrime karşı mı geldin ? " dedi .
94 - Harun : " Kardeşim benim , yakamı bırak .
' Sözümü tutmayıp İsrailoğulları arasında ayrılık çıkardın ' demenden tabiî ki korktum ." dedi .

( mısırlı elçi gelir gelmez kardeşinin yakasına yapışıp hesap soruyor
kardeşi israiloğlulları arasında ayrılık çıkmasına izin verenin
ben olduğumu söylemenden korktum için olara bu işten vazgeçin dedim diyor )

95 - Musa: " Peki, senin derdin neydi ey Samiri?" dedi.
96 - Samiri: " Ben onların görmediklerini gördüm .
Musa 'nın öğretisinden bir kısmını attım . Bence böylesi daha doğru ." dedi .
97 - Musa : " Yıkıl karşımdan ! Senin cezan ömür boyu toplumdan tecrit edilmendir .
Ayrıca sana asla kurtulamayacağın bir ceza daha var .
O büyük saygı gösterdiğin düzmece tanrına bak ,
onu nasıl yakıp un ufak ederek denize atacağız .

( ardından mısırlı elçi samiriye dönerek senin derdin ne diyor
samirinin söyledikleri çok ilginç
kurtardıkların kendilerine itiraf edemedikleri şeyi gördüm
senin onlara öğrettiğim şeyden bir bölümü çıkardım
onu çıkarır çıkarmaz işte bu hale geliverdiler
bence böyle akılsızlara bu yakışır
doğru olan bu diyor
savunduğu korumaya azabtan uzak tutmaya çalıştığı halk tarafından
büyük hayal kırıklığına uğratılan mısırlı elçi samiriyi kovuyor
boğayı da parçalayıp denize atacağını söylüyor
boğa nezdinde bu toplumu mu cezalandıracağını söylüyor bilmiyorum
belki de bır kısmını ayırıp hepsini gerisin geri denize doğru sürdü )


98 - Açın kulağınızı ! Sizin tanrınız ancak Allah 'tır .
O 'ndan başka ilâh yoktur ! Allah , bilgisiyle her şeyi kuşatmıştır ! " dedi ...
99 - İŞTE BÖYLE sana geçmiş çağların önemli olaylarını anlatıyoruz .
Unutma ki Bizden sana gelen , insanlara özünü hatırlatan bir mesajdır .
100 - Her kim bu hatırlatmadan yüz çevirirse kıyamet gününe büyük bir yük taşımış olur .
101 - Sonsuza dek bu yükün altında kalır . Kıyamet günü ne berbat bir yüktür o !

( mısırlı elçi kardeşlerin yaşamları hakkında bilgi edinen son elçinin
yaşadığı üzüntü ne kadar azaldı azaldı mı bilmiyorum
ancak kendisinden hemen önceki elçileri şehit eden zalimler ile
mısırlı elçiyi hayal kırıklığına uğratıp öfkelendirenler aynı beyinsiz topluluk
özlerinde hep bir sapış yoldan çıkış var
bir olan yaratıcıyı nefisleri için hemen yok saymaya meyilliler
kaç defa kendilerine hatırlatıldı kaç defa uyarıldılar ama hep yüz çevirdiler
yüklendiğiniz mal mülk değil aslında azaptır dendi dinlemediler
kıyamet gününde çok berbat bir duruma düşecekler )

102 - O gün diriltici soluk esince günaha batmış olanları
gözleri kan çanağına dönmüş bir vaziyette huzurumuzda toplayacağız .
103 - Kendi aralarında : " Daha on gün bile olmadı ." diye fısıldaşacaklar .
104 - En akıllıları : " Bir gün bile olmadı ." dediği zaman ne diyeceklerini Biz biliriz ...

( saray sihirbazlarının mısırlı elçi kardeşler ile kapışmalarından az önce
kendi aralarında yaptıkları fısıldaşmaları hatırlatan sözler )

105 - SANA dağlar hakkında soruyorlar .
Onlara söyle : " Rabbim onları un ufak edip savuracak .
106 - Yerlerini dümdüz , boş bir halde bırakacak .
107 - Orada ne bir kıvrım , ne de bir tepe göremeyeceksin . "
108 - O gün bir sese çaresiz uyacaklar .
Öyle ki Rahman 'ın görkeminden sesler kısılacak .
Mırıldanmalardan başka bir şey işitmeyeceksin .
109 - O gün Rahman 'ın izin verdiği
ve sözünden hoşnut olduğu kimseden başka ,
hiç kimsenin arabuluculuğu fayda vermeyecek .
110 - Çünkü Allah onların gelecekleri ni de bilir geçmişlerini de .
Fakat onların bilgisi O 'nu kuşatamaz .
111 - O dipdiri yaşam kaynağı
ve yarattıkları üzerinde titreyenin önünde yüzler saygıyla eğilecek .
Üzerinde kul hakkıyla gelenin soluğu kesilecek !
112 - Her kim de iman ederek iyilik , güzellik , doğruluk için çalışmışsa ,
ne haksızlığa uğramaktan , ne de hakkının yenmesinden korkmasına gerek kalmayacak ...

( bu bölüm yukarıda geçenler düşünülecek olursa
sorulan dağların mısır piramitleri olduğu anlaşılabilir
her ne kadar firavun ve askerleri suda boğulup öldüyse de
kötülüğün varisleri aracılığıyla zalimler mısırda bir müddet daha hüküm sürecek
ancak sonunda un ufak edilip dümdüz olacaklar
yaratıcının ilmini kullanarak insanları kandıran kafirlerin sesi
zulüm krallığının çöküsü ve yok oluşu sırasında çıkardığı gümbürtüyle kısılacak
akıbetlerinin ne olacağı hakkında sadece mırıldanabilecekler
firavunun halkından doğru yolda olan iyi insanlar hariç
kimse kurtuluş noktasında kendine ameliyle yardımcı olamayacak
ilmin gerçek sahibi ve kaynağı karşısında yüzler saygıyla eğilecek
onun ilmini kötülük için kullanıp hak yiyenlerin nefesi kesilecek
kim de herkese faydalı olmak için çabalamışsa emeğinin karşılığını alacak )


113 - İŞTE BÖYLECE Biz onu Arapça bir Kuran olarak indirdik .
Onda her tür uyarıyı apaçık yaptık ki belki onu okuyan ,
Allah 'ın öfkesini çekmekten sakınır veya titreyip kendine döner .
114 - Demek ki mülkün gerçek sahibi olan Allah yüceler yücesidir !
Dolayısıyla vahyi bütünüyle okumadan Kur 'an 'dan sonuç çıkarmada acele etme
v e :  " Rabbim bilgimi artır ! " de .

( kitap çağlar boyunca dilden dile korunarak aktarıldı
son elçiye geldiğinde ise arapça olarak kayda geçirildi
vahiy sadece son elçiye gelenle sınırlı değildir
son kitap denilince tarih boyunca elçilerin tamamı gelmeli akla
ve vahiy bir bütün olarak dikkate alınmalı ve anlamaya çalışılmalı )

115 - İYİ DİNLEYİN ! Çağlar öncesinde Âdem 'e bir emir vermiştik ,
ama o unutmuştu , onda bir dirayet bulmamıştık .
116 - Meleklere : " Âdem 'i selâmlayın! "
deyince hemen selâmlamışlar ancak İblis diretmişti .
117 - Bunun üzerine Biz de : " Ey Âdem !
Bu sana ve eşine düşmandır . Sakın sizi o yemyeşil diyardan çıkarmasın ,
sonra perişan olursunuz . " dedik .
118 - Çünkü orada ne aç ne de açıkta kalırsınız
119 - Ne susarsınız ne de güneşte yanarsınız dedik .
120 - Derken şeytan ona sinsice fısıl dayarak :
" Ey Âdem , sana son sınırına kadar toplamayı
yani yıkılmayacak bir mülkün yolunu göstereyim mi ? " dedi .
121 - Böylece her ikisi de yasak ağaçtan yediler .
Çirkin yerleri kendilerine açılıp göründü .
Üzerlerine yeşil bahçe yaprağından örtmeye başladılar .
Âdem Rabbine karşı gelmiş , yoldan çıkmıştı .
122 - Sonra Rabbi onu seçti , tövbesini kabul ederek doğru yola iletti .
123 - Allah : " Hep birlikte dağılın ; kiminiz kiminize düşman olarak .
Sonra ne zaman size benden bir doğru yolu gösteren gelir de ,
her kim benim bu yoluma uyarsa , işte o , sapıklığa düşmez ve mutsuz olmaz .
124 - Her kim de beni unutursa darlanır durur
ve onu kıyamet günü kör olarak diriltiriz . " dedi .
125 - O der ki: "Ey Rabbim beni niçin kör olarak dirilttin .
Oysa ben gayet iyi görüyordum ? "
126 - Allah : " Öyle , sana ayetlerimiz geldi de sen onları unuttun .
Bugün de sen böyle unutulacaksın " buyurur .
127 - İşte haddi aşıp Rabbinin ayetlerine inanmayanların Bizden göreceği karşılık budur .
Ahiret azabı çok daha çetin ve çok daha kalıcıdır .

( akıl sahibi bilinçli canlıların bir araya gelerek
yaptığı bir toplantının gerçekleştiğini düşündüğümü söylemiştim
iblis isyan ederek bu sözleşmeye imza atmamıştı
bu toplantıya adem görüşleriyle damga vurmuş ve yaratıcıdan tam destek almıştı
ardından her topluluk insan ismi altında barış içinde yaşayacaklarına söz vererek
kendi yaşam alanlarına dönmüş ve hayat mücadelesini sürdürmüş
adem ve eşinin bulundukları bölgenin özellikleri sayılıyor
bir insanın ideal bir şekilde yaşayabileceği her türlü nimet var
adem ve eşinin tek yapması gereken yurtlarına sahip çıkmak
düşmanları olan iblise uymadan güçlü bir toplum olma yolunda
yardımlaşarak destekleşerek haksızlık etmeden ilerlemek
yaratıcın emirlerini harfiyen uygulayarak doğru yoldan şaşmamak
ancak adem ve eşi unutuyor ve iblisin kurduğu tuzağa düşüyorlar
içinde yaşadıkları güzel ortamın ellerinin altındaki nimetin fazlasını istiyorlar
güzel başladıkları işi mahvederek pisliğe gömülüyorlar
sonra yaptıkları çirkinliği örtbas etmek için
bahaneler uydurup süslü sözler söylyorlar ama nafile
ben bu olayı ademin yaratıcın verdiği güç sarhoşluğuyla
sözleşmenin bazı maddelerine aykırı hareket ederek
hak yemesi günah işlemesi şeklinde düşünebiliyorum
bilerek veya bilmeyerek eşiyle birlikte iblisoğulların safına geçti
bir noktada kendisine değer veren yaratıcın güvenini boşa çıkardı
iblise işte çok değer verdiğin kulların meğer benden azgınlarmış dedirtti
yine de pişman olan adem yaratıcı tarafından affedildi ve doğru yola iletildi
ancak olan olmuştu
sözleşme tamamen rafa kalmış herkes canı ne isterse onu yapmaya başlamıştı
akıl yaratıcının rızasını almaya çalışmak dışında her işte kullanılıyordu
yaratıcı da vahiy ile işin içine resmen girdiği için
bilinçli her canlı ona karşı sorumluydu
böyle olunca olanları hatırlatmak olacaklar için uyarmak gerekti
bağışlanan adem bu işe memur kılındı
artık yaratıcının dostları ve düşmanları olarak yol ikiye ayrılmıştır
bu çatışma bilinçli insanların kendi aralarında ve yaratıcıya karşı şiddetlenerek sürecekti
bu mücadelede yaratıcı elçileriyle taraf olarak ortaya çıktığında
kim uyarılara kulak verirse doğru yola girecek
kim de elçiye uymazsa sapkınlıkta kalacaktı
yaratıcıya ve ayetlerine karşı kör olanlar
sonsuza kadar kör kalacak )

128 - KALINTILARI üzerinde gezinip durdukları ,
o yok ettiğimiz önceki çağların nesillerine bakıp da doğru yola gelmezler mi ?
Akıl sahipleri için bunda nice ibretler vardır .
129 - Eğer Rabbin tarafından önceden verilmiş bir söz olmasaydı
kesinlikle azap yakalarına yapışırdı , fakat tanınmış bir süre var .
130 - Şu halde onların dediklerine sabret , güneşin doğmasından önce
ve batmasından önce Rabbini överek yücelt .
Gece saatlerinde de gündüzün uçlarında da O 'nu yücelt ki hoşnutluğa eresin .
131 - Sakın , onlardan çoğunu sınamak için
dünya hayatının parlak cazibesi olarak sunduğumuz şeylere gözünü dikme .
Rabbinin rızkı hem daha hayırlı , hem daha kalıcıdır .
132 - Çevrendekilere birbirine destek olmayı / dayanışmayı emret ,
sen de ona sabırla devam et .
Biz senden bir rızık istemiyoruz , seni Biz rızıklandırırız .
Unutma ki gelecek , sakınanlarındır !
133 - DİYORLAR Kİ : " Rabbinden bir mucize getirse ya ! "
Peki , daha önceki sayfalarda yer alan , o söze dayalı apaçık deliller onlara da gelmedi mi ?
134 - Eğer Biz onları bundan önce azap ile helak etmiş olsaydık bu sefer :
" Ey Rabbimiz , ne olurdu bize bir peygamber gönderseydin de
böyle rezil rüsva olmadan önce ayetlerine uysaydık ! " diyeceklerdi .
135 - Söyle onlaram: " Hepimiz gözlemekteyiz , siz de gözleyin bakalım .
Yakında kimin doğru yolda olduğunu ,
dosdoğru yürüyenlerin kimler olduğunu bileceksiniz ... "

( iblisoğulları hariç yapılan sözleşmenin ömrü kısa sürmüştü
ancak yaratıcın verdiği söz kıyamete kadar geçerliydi
kimse işlediği suçtan dolayı hemen helak edilmeyecekti
yaratıcı sözünde durmasaydı yıkılmış şehirler de olmazdı
hepsi çöküp gitmeden önce elçiler tarafından dafalarca uyarıldı
son elçiye yaratıcıyı hangi zamanlarda anması gerekti söyleniyor
belkide o vakitlere yakın vakitlerde zalimler putlarını anıyorlardı
zulmedenlerin yerlerinde yeller eserken
bir olan yaratıcıyı ananlar hala ayakta
acaba biri bu ibadetleri sırasında yaratıcıya
eskiler gibi yiyecek sunmak mı istedi bilmiyorum
rızkı veren yaratıcı ne yapsın yiyeceği onun buna ihtiyacı yok
birbirinizle yardımlaşın dayanışma içinde olun ve sabredin denilmiş
eğer yaratıcı elçi göndermeye devam etmeseydi
zalimlerin yaptıkları yanlarına kar kalabilirdi
bu nedenle ademden yani ilk anlaşmadan yani ilk vahiyden sonra
bunu bir noktaya gelene kadar sürdürmek gerekti
ve son elçiyle resmi vahiy tarihi sona geldi
kitap tüm gerçekleriyle kıyamete kadar insanlığın karşısında duracak
o artık her sayfasıyla silinmemek üzere toplandı ve hazır
aç bak kim doğru yolda kim sapmış görürsün
elçi olarak artık sadece kitap var
onu öldüremezler
onu yakamazlar
onu şehit edemezler
onu taşlayıp katledemezler
buyursun herkes baksın ve söylesin ne gördüğünü
kimmiş onu doğdoğru okuyan çıksın meydana