FELAK SURESİ ( 1 - 5 ) T
SEVGİ VE MERHAMETİ SONSUZ ALLAH 'IN ADIYLA
[ De k i : { FELAK } 'in Rabbine sığınırım { İSTİ ' ÂZE }
Yarattıklarının { ŞERR } 'inden ,
Bastırılmış dürtülerinşerrinden ,
Nefisleri kışkırtan cazibenin{ NEFFÂSÂT } şerrinden ,
Haset ettiğinde hasetçinin şerrinden . ]
daha öncekiler gibi kureyşin de genel olarak yoldan çıktığı
başta verdikleri sözleri unuttuğu ve gücü tamemen ele geçirerek
halka zulmettiği zorbalığı ayyuka çıkardığı bir ortamda
zalimlere kararlı bir şekilde karşı gelmenin
kahrolaso düzenlerini kökünden devirmek için verilen mücadelenin
bir noktadan sonsa sıcak çatışmaya kavgaya dönüşmemesi mümkün görünmüyordu
doğru yolda yılmadan ilerleme uğruna kendilerini hedef haline getiren
elçi ve yanında bulunanlar artık çok daha dikkatli olmalıydılar
karşı karşı kalacakları tehditleri bertaraf ederken yapmaları gerekenler hatırlatılıyor
elçinin attığı uyanış tohumları yarılıp ilk filizlerini vermeye başlayınca
düşmanlaının başvuracakları yöntemlerden bahsediliyor
ve bunlara karşı alınacak tedbirlerin ana hatları çiziliyor
görev paylaşımı yapıldıktan sonra saldırının geleceği noktalar işaret ediliyor
alncak ele ele verilerek bu sorunların üstesinden gelmenin mümkün olduğu
mücadele sırasında bu birliği hırslanarak önce çıkmanın peşinde koşarak
içindeki olumsuz dürtüleri kuvvetle bastıramayıp dışarıdan gelen tahriklere kapılarak
haset duygusunu dizginleyemeyerek bozmaması gerektiği bildiriliyor
keza düşmanları bunları başaramayarak heva ve heveslerine yenik düşerek kafirleşmişlerdir
bu nedenle yaratıcıya gönülde bağlanılmalı ve aynı şeyin başa gelmemesi için
yaratıcı akıldan kalpten gönülden hiç çıkarılmamalıdır
bireysel olarak düşmana benzememenin yanında birlik olarak da aynı duruş sergilenmelidir
yaratıcının yolunda yürüyenler
kendilerini yoldan çıkaracak davranış ve düşüncelere karşı hazırlıklı olmalıdır
bu surenin ağılıklı olarak içeride oluşabilecek sorunlara
ve o sorunların çözümüne dair bilgiler sunduğunu düşünüyorum
NÂS SURESİ ( 1 - 6 ) T
SEVGİ VE MERHAMETİ SONSUZ ALLAH 'IN ADIYLA
[ De ki : Şüphe yayan sinsi fısıldayıcıların ,
Halkın { NÂS } içine fitne tohumları { VESVESE } ekenlerin
Görünür { İNS } görünmez { CİNN } hepsinin şerrinden ,
Halkın { RABB } 'ine ,
Halkın { MELİK } 'ine ,
Halkın { İLAH } 'ına sığınırım . ]
elçiye ve yanında bulunanlara direkt saldırmaktan çekinen
veya asıl saldırıyı düzenlemeden önce psikolojik yıpratma uygulamak isteyen inkarcılar
en iyi yaptıkları işe yani yalan ve iftiraya başvurmuşlar
bunun için diğer şehirlerden uzak beldelerden
daha önce kimsenin görmediği yabancıları yardımlarına çağırmışlar
dedikodu yaparak asılsız haberler uydurup yalanlar söyleyerek
fitne çıkarmaya yönelik her türlü girişimde bulunmaya devam etmişler
elçinin elini zayıflatmayı çevresindekileri ona cehpe alacak şekilde kışkırtmayı sürdürmüşler
belkide silahlı çatışmaya gerek kalmadan elçiden kurtulmayı umuyorlardı
bu surede de ağırlıklı olarak dışarından gelecek tehditler ve nasıl savuşturulacağı anlatılıyor
düşman tarafından sistemli bir şekilde aç bırakıldıkları sefalete sürüklendikleri
yoksulluğa mahkum edildikleri sömürüldükleri haklarının yendiği unutulmamalıdır deniyor
ancak bir olan yaratıcıdan sakınan ve sadece ona sığınan yalnızca ondan karşılık bekleyen
onun dilediği gibi kan soy mevki eş dost ayrımı yapmadan
adaletle hükmeden insanların önderliğindeki toplumların fakirlikten
eşitsizlikten adaletsizlikten uzak bir şekilde huzur içinde yaşayabileceği söyleniyor
böyle bir toplumu meydana getirip bir üyesi olarak içinde yer alabilmenin yolu
öncelikle yaratıcı dışında kimseyi ilah edinmemektir ona eş koşmamaktır deniyor
bu şekilde yaşamayadan hayır gelmez
bu kişiler mülkün yaratıcıya ait olduğunu inkar ederler
zalimlerle birlikte hareket edenler önünde sonunda feda edilir harcanırlar
ancak yaratıcı kendisine yönelenin çabasını boşa çıkarmaz
sığınılacak tek güçlü varlık bir olan yaratıcıdır hatırlatması yapılıyor
ABESE SURESİ ( 1 - 5 ) T
SEVGİ VE MERHAMETİ SONSUZ ALLAH 'IN ADIYLA
[ Surat astı ve öte tarafa döndü
Yanına kör (ve yoksul ) bir adam geldi diye . . .
Ne biliyor , belki arınıp temizlenecek ?
Veya öğüt alacak da öğüt ona fayda verecek ?
Zenginliğini her şeye yeterli görene { MÜSTAĞNİ } bak.]
elçinin hatırlattıklarını
özellikle sure halinde klitapta yer almaya başlayan yaratıcının ayetlerini
inananlarla birlikte inkarcılarda duyuyor ve takip ediyordu
herkes tabi olduğu dine sarılsın diyerek son verdiği görüşmelerin ardından
ortam bir çatışma iklimine girmiş sinirler olabildiğince gerilmişti
soğuk savaş dönemi denilebilecek bu süreç devam ederken
elçinin düşmanları giriştikleri psikolojik harekatattan bir sonuç alamayacaklarını anlamaları
veya harekatın bir parçası olarak elçiden gelen bir görüşme talebini kabul etmiş
belki de elçiyi kendileri bir toplantıya davet etmiş olabilirler
anlaşılan görüşme sırasında elçinin söylediklerini duymak isteyen görme engelli fakir bir kişi
böyle pat diye toplantı yapılan mekana dalmış ve birinin yanına oturmuş
yanına oturduğu godoman da bu hareketi hiç hoş karşılamadığını aşırı rahatsız olduğunu
yüzünü asık bir vaziyete getirip bu yoksul ve engelli kişiden çevirerek belli etmiş
şımarık zengin züppenin gelen kişinin öğüt almak isteyebileceğini
bu öğütten yararlanarak arınıp temizlenebileceğini aklına getirmeden
böyle itici ve çirkin bir tavra bürünmesi
elçiyi bir anda sorgulayıcı düşüncelere sevk etmiş olmalı
ABESE SURESİ ( 5 - 10 ) T
[ Sen ise tutmuş onu muhatap alıyorsun
Sana ne onun arınıp temizlenmesinden ?
Fakat sana can atarak geleni
Asıl korkusu ve titremesi olanı
Sen onu bırakıp boşuna oyalanıyorsun . ]
elçi bu iki kişinin yan yana gelerek oluşturduğu resme bakarak
kendine şöyle söylemiş olabilir
muhatap aldığı şu kibirli haramzadeye bak
yaptığı rezil harekete bir bak
daha dün nal diyor mıh demiyordu
kendisine gelen hak sözü yalanlıyordu
peki bugün şu an ne değişti
hiçbir şey değişmediğini şu iğrenç duruşuyla belli etmiyor mu
bu ve bunun gibilerden kimseye hayır gelmez
bu şerefsizler güzel sözden anlamaz nasihat kar etmez bunlara
bunların doğru yolu bulması için harcanan çaba boşuna
ya ben ne uğraşıyorum bunun gibi küfürbazların temize çıkıp arınmasıyla
bana ne
bir de şu yanındaki garibana bak
nasıl da isteyerek hevesle gelip geçti karşıma
onun dışındakilerin gözleri görüyor da ne oluyor
hiçbiri onun kadar geleceğinden endişeli değil
hiçbiri onun kadar korku duymuyor başına gelebileceklerden
sokaklar onun gibi ilgiye muhtaç doğru yolu kurtuluşu bulmak isteyen insanlarla doluyken
uğraştığın yaramaz adamlara bir daha bak
benim zamanım kıymetli görevim belli
yaratıcının sözlerini duymak için can atanlar dışarıda beklerken
bu şerefsizlerle daha fazla vakit kaybedemem
zamanımı boşa harcayanlarla bundan fazla oyalanamam
ABESE SURESİ ( 11 - 22 ) •
[ Hayır ! Bu sadece düşünmeye çağıran bir öğüttür .
Kim istekliyse düşünüp öğüt alır .
Değerli sayfalardadır bu çağrı ;
üstün , tertemiz sayfalar da . . .
Elçilerin elleriyle her yana yayılır ;
saygıdeğer , kıymetli elçilerin . . .
Şu kahrolasıca insan ne kadar nankördür .
Hiç düşünmez mi , hangi şeyden yaratılmış ?
Allah bir damla sudan yaratır insanı , sonra doğasını belirler .
Sonran yürüyeceği yolu kolaylaştırır .
Sonunda ölüm verir , mezara koyar .
Vakti zamanı gelince de onu yeniden diriltip ortaya çıkarır ! ]
hayır diyor ardından
ve sanırım görme engeli garibanın koluna girerek
işe yaramaz süslü meclisin hırsız vekilleriyle yaptığı toplantıyı yarıda kesip dışarı çıkıyor
soran sorgulayan düşünen ve öğüt almak isteyen yeni dostuyla sokalarda yürümeye başlıyor
ona yaratıcının mesajını okuyor
ona yaratıcının kitabını kitabında yer alan değerleri açıklıyor
ayetlerin tertemiz düşüncelerden oluştuğunu
yaklaşımların tavsiyelerin yönlendirmelerin yaklaşımların
çok üstün ahlaki değerler taşıdığını açıklıyor
iyiliğe güzelliğe doğruluğa gerçek kurtuluşa
kalıcı olana yapılan çağrılardan ibaret olduğunu döylüyor
insanlık tarihi boyunca bu davetin
kıtmetli güvenilir şerefli ve saygın elçiler tarafından
dünyanın her tarafında kesintisiz yapıldığını anlatıyor
insanoğlunun nankörlüğünü yapılan uyarılara kulak asmayışını
üzüntü ve kızgınlıkla tekrar hatırlatıyor
bir insan nasıl ve neyden yaratıldığını hiç düşünmez mi diye sorduktan sonra izah ediyor
insan bir olan yaratıcı tarafından bir damla sudan yaratılır
maddi manevi özellikleri tayin edildikten sonra
çevresindeki her şey onun hayatını idame ettireceği
ihtiyaçlarını kolayca karşılayabileceği şekilde düzenlenir
bir süre yaşadıktan sonra hayatı son bulur ve bir mezara konulur
ancak bu nihai bir son değildir
nasıl bir zamanlar bir damla sudan yaratılmış ise
tekrar o mezardan çıkarılıp ayağa kaldırılır
ABESE SURESİ ( 23 - 42 ) •
[ Hayır ! Gerçek şu ki ( insan ) ,
O 'nun emrini hiçbir zaman yerine getirmedi .
Bir baksın insan yediklerine ,
Nasıl suyu bolca indirmekteyiz ,
Sonra toprağı sürüp ekmekteyiz .
Böylece orada nasıl tahıllar yetiştirmekteyi z ;
üzüm bağları , yonca tarlaları . . .
Zeytin ağaçları , hurmalıklar . . .
Yemyeşil ormanlar , meyveler ve çayırlar bitirmekteyiz . . .
Bütün bunlar hep sizin ve hayvanlarınızın faydalanması için . . .
Çığlık duyulduğu zaman . . .
O gün kişi kaçar kardeşinden , anasından , babasından ,
eşinden ve çocuklarından ,
O gün herkes kendi derdine düşer .
O gün yüzler vardır ; mutluluktan parıldar ;
güler , sevinç çığlıkları atar .
O gün yüzler vardır ;
toza toprağa bulanır , katran karası simsiyah olur .
İşte bunlardır günaha batmış nankörler ! ]
sanki bunları söyledikten sonra sohbet koyulaşıyor
ve elçi bir daha hayır dedikten sonra
biraz daha ayrıntılı ifadelere giriyor
insanların binlerce yıldır yaratıcının sözlerine kulak tıkadığını
duyup tamam diyenlerin de asla sözlerinde durmadını
yaşamak için muhtaç olduğu rızkın
nasıl ve kimden geldiğini hiç düşünüp hesaba katmadığını
tıpkı bugün seni yanında görmekten rahatsız oldukları gibi
bu gerçeği de görmekten rahatsız olduklarını
yağan yağmuru toprağın işlenişini yetişen ürünleri
tarlaları bağları bahçeleri meyveleri peş peşe tazelenen çayırları
ağaçları ormanları bunların faydalarını ve bunlardan faydalanan hayvanları
bu döngüyü sağlamak için kölelerin yoksulların biçarelerin verdiği emeği
nimetlerin herkesçe paylaşılmasını isteyen yaratıcının
bu eşsiz var oluşun tek mimarı olduğunu
ancak iş bölüşmeye gelince
ne tanrıya ne de işçiye hakkının verilmediğini söylüyor
bu oluş ve oluşun kaynağına
dahası bu oluşa emek veren emekçilere karşı
hep böyle gidecekmiş gibi arsızca kayıtsız kalan nankörlerin
acı bir cığlıkla varacakları sonu haber veriyor
o gün herkes gerçeği görür ama görmemek için
bilerek veya bilmeyerek haksızlık ettiği herkesten
ailesinden bile köşe bucak kaçıp saklanmak ister
çünkü en ufak günahın bulunup önüne koyulacağından emin olmuştur
dünyadaki gibi yine sadece kendini düşünmektedir ancak bu dert başkadır
aleyhine şahitlik edecek kişi bu sefer kendisidir
ve kendinden kaçacak saklanacak bir yer yoktur
bütün bunlara rağmen
o gün öyle yüzler vardır ki
mutluluktan etraflarına ışık saçarlar
gülümseyerek sevinç çığlıkları attıklarını görürsün
fakat o gün öyle yüzler vardır ki
gece gündüz tarlada madende çalıştırıp hakkını yedikleri işçilerin yüzleri gibi
toza toprağa kara balçığa bulanmış bir şekildedir
onlardan da bugün senden yüz çevirildiği gibi yüz çevirilmiştir
senin gibi yüzlerine bakan birini de bulamayacaklardır
onlar günaha batmış günahlarında boğulmuş işe yaramaz kimselerdir
bu güzel sohbetin ne kadar sürdüğünü bilmiyorum
KADİR SURESİ ( 1 - 5 ) T
SEVGİ VE MERHAMETİ SONSUZ ALLAH 'IN ADIYLA
[ Biz Kur 'an 'ı { KADR } Gecesi 'nde indirdik .
Bilir misin , nedir Kadr Gecesi ?
Bin aydan hayırlıdır Kadr Gecesi .
Melekler ve ruh , Rablerinin izniyle
her iş ve oluş için dalga dalga iner o gece .
Tan yeri ağarıncaya kadar barıştır , esenliktir o gece . . .
bin ayda bir olan nedir ki
ilk ve son kez olanın karşısında
bunun ne anlama geldiğini düşünebilecek kadar yürekli misim söyle
söyle yaratıcının bir kulu olmaya yetecek cesaretin var mı
zihnin bu yükü taşıyabilecek kadar güçlü hissediyor mu kendini
binlerce yıldır süregelen vahye son şeklini verecek olan kitabın ışığı
sönmeye mahkum olan güneşin gözden kaybolmasıyla birlikte parlamaya başlayacak
son elçininin muhabbetiyle harmanlanarak insanoğlunun huzuruna getirilecek
söyle yaratıcının kanunlarından o kanunları algılayabilme kapasitedenden haberin var mı
her zerrenin birbiriyle kurduğu bağı ve meydana getirdiği güzelliği görmeye hazır mısın
bu gece açılıyor ebedi kurtuluşa yaratıcının sırlarına giden yolun kutsal kapısı
bu gece kimse kıymetsiz taşların bulundukları konum kıymetli görülerek yakılmayacak
bu gece kimse ateşler saçarak savrulan yıldızlara bakarak katledilmeyecek
bu gece kimse zalimlerin nefisleri adına uydurdukları şekiller için kurban edilmeyecek
bu gece barışın huzurun mutluluğun gecesidir
bu gece masum hiç kimse ölmeyecek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder