15 Eylül 2022 Perşembe

16 taha

 


TAHA SURESİ ( 1 - 135 )



SEVGİ VE MERHAMETİ SONSUZ ALLAH 'IN ADIYLA
1 -Ta Ha .
2 - Kur ' an 'ı sana mutsuz olasın diye indirmedik .
3 - Ancak içinde korku ve titremesi olana bir öğüt olsun diye indirdik .
4 - Yeryüzünü ve o görkemli gökleri yaratan tarafından aşama aşama bir indirmedir bu .
5 - O Rahman görkemiyle gökleri kuşattı .
6 - Göklerde , yerde , ikisinin arasında ve yerin altında bulunan her şey O 'nundur .
7 - Sen bu sözü ilan edeceksen de O , gizliyi de daha gizliyi de kesinlikle biliyor ,
8 - Allah ! O 'ndan başka hiçbir tanrı yok ! En güzel isimler hep O 'nundur .

( sanırım son elçinin okuması için kendisine gelen kitaplar
ilk başlarda bilim doğa genel kültür vb üzerine kitaplardı
son elçi okuduklarıyla yaratıcı arasında kurduğu bağı güçlendirdikçe
din felsefe inanç konularıla ilgili yazılara geçiş yaptı
vahiy geldikten sonra ise geçmişteki elçilerin hayatlarına dair
ayrıntılı gerçeklerin yer aldığı çok özel bilgilere ulaştı
özellikle iniş sırasına göre bir önceki surede
kendisinden hemen önce gelen elçilerin şehit edilişinin
ve tabii yaratıcıya iman eden tüm masum insanların katledilişinin
son elçiyi çok üzdüğü ve kederlendirdiği düşünülebilir
son kitabın çevirisini iniş sırasına göre okumaya başladıktan sonra
her surenin aslında birer kitap özeti olduğunu düşünmeye başladım
her sure sanki bir sonraki surenin içeriği hakkında ip ucu veriyor
yine her sure bir önceki surede ele alınan konuyu biraz açıp netleştiriyor
insanlık tarihi boyunca yaşanan mücadelenin katmanları sırayla açılıyor
keza göğün de buna uygun şekilde karşılıklı açıldığı düşünülebilir
gerçekler bizi mutsuz ediyor gibi görünse de öğüt almak için bilinmesi gerekir
yaratıcın gökyüzünü kuşatması bana evrenin bir sınırı olabileceğini düşündürüyor
gökyüzüne bakarak asılsız şeyler uyduranları da çevreledim anlamına gelebilir
aynı şekilde yeryüzünde ve yeraltına kazdıkları gizli yerlerde ne yaptıklarını biliyorum
çünkü gerçeğin tek sahibi benim beni ve hükmümü gizliyorlar diyor )

9 - ŞİMDİ , Musa olayından haberin var mı ?

( son elçinin firavunlar tarafından yönetilen bir ülkeye gönderilen
bir elçi ve yaşadıkları hakkındaki gerçekleri ayrıntılı şeklide araştırıp
öğrenmeye üzerinde düşünmeye başladığını var sayıyorum
o elçiden bahsederken mısırlı elçi diyeceğim )

10 - Bir zamanlar Musa bir ateş gördü de ailesine :
" Durun bakalım , gözüme bir ateş ilişti , belki size ondan bir kor getiririm
veya ateşin yanında ne olduğunu soracak birini bulurum . " dedi .

( nereden duyduğumu hatırlamıyorum ama ateş höyüğü diye bir şey duymuştum
böyle çok uzak ama birbirini gören dağlara tepelere kurulmuş
işte ne bileyim haberleşme için veya acil durumlarda kullanılmak için yapılmış olabilir
ne olduğu hakkında düşünceme yakın bir şey bulamadım ama
mısırlı elçinin ateş gördüm deyişi bana bunu hatırlattı
ayrıca deniz feneri gemilerde projektörle mors alfabesi kullanılarak iletişim
ancak mısırlı elçiye bir haberci gelmiş olma olasılığı daha yüksek
bir buluşma ayarlanmıştı ve yeri zamanı kendisine bildirilmişti
oraya gideceğini söyleyerek ailesinin yanından ayrıldı )

11 - Ateşe yaklaştığında ona : " Ey Musa ! " diye seslenildi .
12 - " Benim ben , senin Rabbin ! Haydi , papuçlarını çıkar çünkü sen kutsal geçittesin . "
13 - Ve ben , seni seçtim . Şimdi vahyedileni dinle .

(  sanırım bir kızıl derili atasözüydü
" birisinin ayaklarıyla birkaç vadi yürümeden o kişi hakkında peşin hüküm verme "
anlaması gerekeni anlamış olmalı ki mısırlı elçiden papuçlarını çıkarması isteniyor
ayakkabısız yürümek zordur ama sen buna hazırsın mı denmek istenmiş
seçildiğin yolda yürürken bugünlerin tecrübesi işine yarayacak veya
ayaklarından daha önemli şeyler düşünmek zorunda kalacaksın mı denmiş )

14 - Gerçekten Benim Ben ; Allah ! Benden başka Tanrı yoktur .
Onun için Bana ibadet et ve Beni hatırlamak için destek iste / dua et .
15 - Kıyamet kesinlikle kopacak .
Vaktini gizliyorum ki herkes peşinde koştuğunun karşılığını görsün .
16 - Sakın kıyamete inanmayıp kendi keyfine uyan kimse ,
seni ibadetten alıkoymasın , yoksa sana yazık olur .

( görüştüğü kimseler çok büyük olayların yaklaştığını haber veriyor
ancak ne zaman olacağına dair bilgi vermiyor ama uyarıyor
bu yıkımda önemli bir görev üstelenecek olan mısırlı elçiye
etrafında sana destek olanlar arasında zayıf kişiler olabilir
sakın onlara uyup her şeyi kendinle beraber yazık etme
bu sırrı sonuna kdar sakla ki kimin ne olduğu çıksın meydana
sadece yaratıcıdan destek belke ve ondan başka kimseye güvenme )

17 - O sağ elindeki nedir , ey Musa ?
18 - Musa : " Bu benim asam , buna dayanırım , bununla koyunlarıma yaprak silkelerim .
Daha başka işlerde de kullanırım . " dedi .
19 - " Asanı yere at , ey Musa ! " dedi .
20 - Onu attı . O da ne , canlanmış koşuyor !
21 - Allah : "Tut onu ve korkma . Biz onu önceki haline döndüreceğiz . " dedi .
22 - 23 - Şimdi de elini koynuna sok . Diğer bir ayet olarak sana
en büyük ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kusursuz bembeyaz çıksın .

( anlaşılan mısırlı elçi hayvancılıkla uğraşıyor yani çobanlık yapıyor
haliyle dağ bayır elinde bir asayla dolaşıyor ve ondan faydalanıyor
ateşin başında buluştuğu kişiler mısırlı elçiye tabiri caizse bir numara çekiyor
ilk defa şahit olup korktuğu anlaşılan mısırlı elçiye
yeni görevinde kendisine gerekli olacak bilgi veriliyor
tüm numaralar öğretiliyor ve yapması gerekenler anlatılıyor
iş bitene kadar sihir ve büyü gibi gözüken
ama aslında birer sahtekarlık olan bu işlerle uğraşacağı için
ellerinin günaha bulanıp kararmayacağı tam tersine kalbini bozmadıkça
niyetin gibi bembeyaz kalacağı izah ediliyor )

24 - Artık Firavun 'a git , çünkü o iyice azıttı .
25 - Musa dedi : " Ey Rabbim , içimi rahatlat .
26 - Üstlendiğim işi kolaylaştır .
27 - Dilimdeki düğümü çöz .
28 - Sözümü iyi anlasınlar .
29 - Ve bana yakınlarımdan yükümü hafifletecek birisini ver .
30 - Şu kardeşim Harun 'u ,
31 - Onunla gücüme güç kat .
32 - Onu sorumluluğuma ortak et .
33 - Ki birlikte şanını yüceltelim .
34 - Her yana yayalım .
35 - Sen bizi görürsün ; bundan hiç şüphem yok ! "

( hedefin firavun olduğu açıklanıyor
mısırlı elçi bu görevde kendisine yardımcı olması için
kardeşinin de resmen görevlendirilmesini istiyor )

36 - Allah : " İstediğin her şey tamam , haydi ey Musa! " dedi .
37 - Zaten biz sana bir kere daha lütufta bulunmuştuk .
38 - Hani bir zamanlar annene esinlenme yoluyla vahyetmiştik :
39 - " Çocuğu bir sandığın içine koy , denize bırak , deniz de onu sahile bıraksın .
Hem bana düşman , hem ona düşman birisi evlât edinsin . "
Böylece seni sevimli bir bebek kıldım ki alsınlar ve gözümün önünde yetişesin ey Musa !

( mısırlı elçinin bu isteği yaratıcı tarafından kabul ediliyor
ayrıca çocukken nasıl hayatta kaldığına ve yetirtirildiğine dair bir hatırlatma yapılıyor
annesi onu bir sandığa koyup suya bırakmış
onun hem yaratıcıya hem de kendisine düşman olan birinin evlat edinilmesi sağlanmış
sanırım onu evlat edinenlerin bir zaafından faydalanılmış
ayrıca mısırlı elçiyi içeride koruyup kollayacak iyi insanlar da varmış
yani çocuk aslında bir ajan gibi düşmanın karargahına sokulmuş
bir bakıma ona zalimlerin papuçları giydirilmiş ki olayı çözsün
yaratıcının gizli dostlarının gözetiminde korunarak kollanarak
ama küfürbazlara kaptırılmadan güven içinde yetiştirilebilsin )

40 - O zaman kız kardeşin gitmiş ve " Bebeğe iyi bir bakıcı bulayım mı ? " demişti .
Böylece seni tekrar annene kavuşturduk ki onun da yüzü gülsün ve üzülmesin .
Yine bir adam öldürmüştün de seni sıkıntıdan kurtarmıştık .
Velhasıl seni çok denemelerden geçirmiştik .
Bu nedenledir ki yıllarca Medyen halkı arasında kalmıştın .
Sonunda ey Musa , hayat seni buralara getirdi ...
41 - Ve artık seni kendim için seçtim .

( devamında çocuğun ablası evlat edinenlerle irtibat kurup
bakımı için annesini önermiş ve çok geçmeden tekrar kavuşmuşlar
böylece hem annesi üzülmemiş
hem de çocuğun sapmadan yetişmesi için önlem alınmış
ayrıca mısırlı elçin bir adamı öldürüğü düştüğü sıkıntıdan kurtarıldığı hatırlatılıyor
bu olay sonucunda başka bir şehre gitmek zorunda kaldığı söyleniyor
bu kısmı özetleyecek olursak
büyüyüp yetine kadar düşmanın papuçlarıyla gezdi
bir olaya karıştıktan sonra da gittiği yerin papuçlarını giydi
en sonunda ise yaratıcının görevini üstlenip papuçsuz kaldı
hayat )

42 - Sen ve kardeşin mesajlarımla gidin . Beni anmakta gevşeklik göstermeyin .
43 - Firavun 'a gidin çünkü o iyice azıttı .
44 - Varın da ona yumuşak bir üslûpla konuşun . Belki öğüt alır da korkup titrer .
45 - " Ey Rabbimiz ! Bize şiddetle tepki göstermesinden
veya azgınlığının artmasından korkuyoruz . " dediler .
46 - Allah : " Korkmayın , çünkü Ben sizinle beraberim .
Her şeyi işitiyor ve görüyorum ." dedi .

( mısırlı elçi kardeşler
bir önceki surede yer alan elçilerin kardeş olabileceği gelmişti aklıma
neyse iyice azıtan firavuna yaratıcının mesajını iletmek üzere gönderiliyorlar
hata yapma lükslerinin olmadığı söylenerek uyarılıyorlar
firavun karşısında sert bir tavır takınmamaları tembihleniyor
az bir ihtimal de olsa firavunun yola gelme olasılığı yok sayılmıyor
ortamı bilen elçiler sorun çıkmasından endişe ettiklerini belirtiyor
hem kendilerine hem de ezilenlere karşı firavun temelli sapıtabilir
yaratıcı korkmamalarını içiride onları kollamaya devam edeceğini söylüyor
yani bir yerde iş bağlı bekleniyorlar )

47 - Haydi , varın ona deyin : " Haberin olsun , biz Rabbinin elçileriyiz .
Gel İsrail oğullan'nı bizimle gönder , onlara işkence etme .
Biz sana Rabbinden mesaj getirdik , doğru yola girenlere selâm olsun ,
48 - Çünkü bize yalan deyip aldırış etmeyenlerin azaba uğrayacağı vahyolundu . "

( mısırlı kardeş elçiler firavundan
işkenceye bir son verip ezilenleri serbest bırakmasını istiyorlar
bu yaratıcının kesin emri
aksi takdirde azaba uğrayacağını haber veriyorlar
en başta olduğunu gibi barışın tekrar sağlanabilmesi için
bunun muhakkak yerine getirilmesi gerektiğini söylüyorlar )

49 - Firavun : " Kimmiş bu sizin Rabbiniz , ey Musa ? " dedi .
50 - Musa : " Bizim Rabbimiz , her şeyi yaratan ve sonra da yaratılışı sürdürendir ." dedi .
51 - Firavun : " Öyleyse önceki çağlarda yaşayanların durumu ne olacak ? " dedi .
52 - Musa : " Onların bilgisi Rabbimin katın da yazılıdır . Rabbim şaşmaz ve unutmaz .
53 - Yeryüzünü sizin için bir döşek yapan , orada size yollar açan
ve gökten su indiren O 'dur " dedi .
İşte biz , bu susayesinde çeşitli bitkilerden çifter çıkarmaktayız .
54 - Hem yiyiniz , hem de hayvanlarınızı güdünüz .
Bütün bunlarda akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır .
55 - Sizi topraktan yarattık , yine ona döndüreceğiz
ve yine sizi ondan tekrar diriltip çıkaracağız .

( firavun sakin bir şekilde elçilere yaratıcılarının kim olduğunu soruyor
elçiler yaratıcının here şeyi yaratan ve yaratmaya devam eden olduğunu söylüyor
ya merak ettiğinden veya elçilerin köşeye sıkışacağını düşündüğü için
ilk çağlarda bir bakıma ilk barış sözleşmesi yapılmadan önce
yaratılanların durumunun ne olacağını soruyor
elçiler onların unutulmadığını ve haklarındaki hükmün yaratıcıya ait olduğunu söylüyor
devamında hayatın nasıl meydana geldiğini ve nasıl sürüp gittiğini anlatıyorlar
yaratıcın ilmi ve kudretiyle yaşamı nasıl sürdürdüğünü örnekler vererek izah ediyorlar )

56 - İYİ DİNLEYİN ! Biz Firavun 'a bütün ayetlerimizi gösterdik .
Fakat o yine de bütün bunlar yalan dedi ve diretti .
57 - " Ey Musa , sen sihrinle bizi yerimizden etmek için mi geldin ?
58 - Madem öyle , biz de sana onun gibi bir sihirle karşılık vereceğiz .
Şimdi , aramızda mutabık olacağımız bir buluşma yeri ve zamanı söyle " dedi .
59 - Musa : " Tamam , ahalinin toplanacağı bayram günü öğleye doğru uygundur . " dedi .

( firavun kendine söylenen gerçekleri büyülü sözler olarak algıladı ve yalanladı
çünkü inandığını söylediği anda hükümdarlığın hiçbir anlamı kalmayacaktı
bunu düşmanca bir tavır olarak görmesine rağmen elçilere zarar vermedi
madem büyücüsünüz diyerek elçileri bir duelloya davet etti
yer ve zaman belirleyin ben de büyücülerimi çağırayım dedi
mücadeleyi çekip sürdürmek istediği zeminin
yaratıcı tarafından onaylanmadığını biliyor olmalıydı
o kulvarda bir şansı olduğunu düşünüyordu veya kendisine öyle söylenmişti
mısırlı elçi kardeşler doelloyu kabul ettiler
ve yaklaşmakta olan yöreye ait bir bayram gününü söyleyip saat verdiler
firavunun akıl hocaları arasında ikili oynayanların olduğu söylenebilir
hem onu hem de kendine fazla güvenen yalakalarını dolduruşa getirmişlerdi
firavununun ikna olma ihtimalini pas geçmiyorlardı
saray büyücülerinin de tüm numaralarını öğrenip çoktan önlem almışlardı )

60 - Bunun üzerine Firavun dönüp hazırlıklara başladı .
Bütün numaralarını derleyip toparladı . Nihayet beklenen gün geldi ...
61 - Musa : " Yazıklar olsun size , Allah 'a yalan yere iftirada bulunmayın ,
sonra bir azap ile kökünüzü keser .
Yalan yere iftirada bulunan zaten baştan kaybetmiştir . " dedi .
62 - Sihirbazlar aralarında tartışıp anlaştılar ve gizli gizli fısıldaştılar :
63 - " Bu iki sihirbaz , sihirleriyle sîzi yerinizden etmek ve rejiminizi yıkmak istiyor .
64 - Şu halde bütün maharetlerinizi birleştirin ve karşılarında tek bir saf olun .
Açıkçası bugün yenersek bir daha sırtımız yere gelmez . "

( firavunun bu sihirbazları bedavaya mahiyetine alıp beslediği düşünülemez
elbette pek çok pis işinde kullanmış yeni numaralar gösterdikçe ödüllendirmişti
elbette sahtekarlık yaparken faydalandıkları ilim yaratıcınındı
ancak kendi alçak nefisleri için insanları kandırıp sömürmek için kullanıyorlardı
artık ne fırıldaklar çevirdilerse firavun bile etkilenip hoşlanmıştı
firavun sihirbazlarına hadi bakalım tüm hünerinizi gösterin dedi
kazandığı takdirde ne elde edeceğini çok iyi biliyordu
ilahlığını pekiştirecek ve artık önünde kimse duramayacaktı
mısırlı elçi bunu görebildiği için rakiplerini son kez uyardı
bu yaratıcıya iftira edenlerin imtihana çekildiği bir andı
ve sonucunda kaybedecekleri kesindi
ancak vazgeçerlerse azaptan kurtulabilirlerdi
sarayın sahtekar büyücüleri bunu aralarında bunu fısır fısır tartıştılar
ardından firavuna dönüp bağlıklarını sundurlar
ve zalim tahtını çarpık inancını sihirle korumaya kararlı olduklarını söylediler
firavun da onları cesaretlendirip izin verdi
mısırlı elçi kardeşleri mağlup ettiği takdirde her şey onun olacaktı )

65 - Sihirbazlar : " Ey Musa önce sen mi atacaksın , yoksa ilk biz mi atalım ? " dediler .
66 - Musa : " Haydi , siz atın ! " dedi .
Bir de baktı ki , onların ipleri ve asaları yaptıkları sihirle
kendisine sanki koşuyorlarmış gibi görünüyor .
67 - Musa 'nın içine korku düştü .
68 - Dedik ki : " Korkma ! Üstün gelecek olan sensin , kesinlikle ! "
69 - Sağ elindekini at , onların yaptıklarını yakalayıp yutsun .
Çünkü onların yaptıkları yalnızca sihirbaz hilesidir .
Sihirbaz ise her nerede olsa felah bulmaz . "

( saray sihirbazlarının içinde azıcık adalet duydusu olan biri var mıydı bilmiyorum
en azından önce kimin başlacağını belirlemek için kura çekelim diyebilirdi
ancak mücadelenin bu noktaya geleceği bilindiği için
elçi kardeşleri kollayanlardan biri veya birkaçı kendini feda etmiş olmalı
bu noktadan sonra önce kimin atacağı rakibe sorulmalıydı ve öyle oldu
mısırlı elçilerin hazırlığı saray büyücülerinin en iyi numaralarına karşı yapılmıştı
önce firavunun sahtekarları sanhe alacaktı
ardından elçiler ellerindekini atıp hepsini silip süpürecekti
anlaşıla elçiler neyle karşılaşacaklarını tam olarak bilmiyordu
çünkü gördükleri kaşısında hem çok etkilenmiş hem de kaybetmekten korkmuşlardı
ancak elçiler açısından korkulan olmadı
elçilerin elindeki panzehir tasarlandığı gibi iş gördü
ahmak firavun ve sahtekar saray bürücüleri mağlup oldu )


70 - Sonunda bütün sihirbazlar secdeye kapandılar :
" Harun ile Musa 'nın Rabbine iman ettik . " dediler .
71 - Firavun : " Demek benden izin almadan iman ettiniz , öyle mi ?
Size sihri öğreten ustanız bu olmalı .
Ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve kesinlikle sizi hurma dallarına asacağım .
O zaman göreceksiniz hangimizin azabı daha şiddetli ve daha kalıcıymış . " dedi .
72 - Sihirbazlar : " İmkanı yok , bize gelen bu açık ayetlere
ve bizi yaratana karşı seni tercih edemeyiz . Artık ne yapacaksan yap .
Senin hükmün olsa olsa bu dünyada geçer ;
73 - Açıkçası biz , günahlarımıza ve bize zorla yaptırdığın sihre karşı ,
bizi bağışlasın diye Rabbimize iman ettik .
Asıl Allah 'tır hayırlar veren ve hayrı kalıcı olan . " dediler ...

( uğradıkları hezimet kaşısında neye uğradıklarını şaşıran büyücüler
kendilerini yera atarak kapandılar ve yaratıcıya iman ettikleri beyan ettiler
sihirbazların bu tutumun karşın firavun daha sakin kaldığı söylenebilir
en azından bunun nasıl olduğuna dair tepki vermekte geçikmemiş
ben firavunun yaprığı tespitin kısmen doğru olduğunu düşünüyorum
kafirleri küçük düşüren bu gösteri önceden hazırlanmıştı
mısırlı elçi kardeşler sadece birer görevliydi
bunu organize eden bir olan yaratıcıydı
ancak firavunun gözden kaçırdığı veya görmek istemediği husus
bu çatışmadan son ana kadar vazgeçme fırsatının olduğuydu
bu her aklına geldiğine iradesini galibiyetin sahte getirisine teslim etti
ve kaybedenlerden oldu
ardından öfkesini kaybetmesinden sorumlu tuttuğu büyücülere yöneltti
belkide hala bu durumu lehine çevirebileceğini düşüyordu
ancak her türlü dümeni birlikte çevirdiği itaatkar büyücüleri
büyük mısır kralını bırakıp yaratıcıya secde ediyordu
onları korkutup tekrar kendine secde ettirebilmek tehdit etti
eğer büyücüleri tekrar kendine çekebilirse patronun kim olduğunu gösterebilirdi
lakin büyücüler kimin büyük olduğunu çoktan anlamışlardı
ve firavun yapacağı bir olan yaratıcın yapacağı yanında bir hiçti
peşlerinde oldukları geçici dünya nimetlerini bırakıp
zalim firavunun geçici azabını kabul ederek
yaratıcının kalıcı azabından kurtulmayı ümid ettiler )

74 - HER kim Rabbine günah dolu bir hayat ile gelirse cehennem onu bekliyor .
Cehennemde ne ölmek var, ne de yaşamak .
75 - Her kim de iman eder iyilik , güzellik
ve doğruluğa adanmış bir hayat ile gelirse
işte onlara çok büyük dereceler vardır .
76 - Altından ırmaklar akan ebedi cennetlerin orta yeri onları bekliyor .
İşte budur kendini arındırıp temizleyenleri bekleyen karşılık .

( zalim firavun günah dolu bir hayatta ısrar ederek kendini azabın kucağına attı
ne ölüp kurtulabileceği ne de yaşamaktan tat alabileceği bir evrene kendini mahkum etti
ancak iyiliğe güzelliğe doğruluğa yönelenler evrenleri tek tek aşarak yükselebilir )


77 - İYİ DİNLEYİN ! Sonra Musa 'ya şöyle vahyettik :
" Kullarımla geceleyin yürü , onlara denizde kuru bir yol aç ,
yakalanırız diye korkup kaygılanma . "
78 - Firavun askerleriyle onları takip etti .
Derken denizden üzerlerine kapanan kapandı .
79 - Velhasıl Firavun halkını sapıklığa sürükledi , doğru yola götürmedi .

( mısırlı elçi furavunun serbest bırakmadığı ezilenleri de yanına alarak
bir gece mısırdan ayrılıp denize doğru ilerliyor
firavun askerleriyle peşlerine düşüyor ancak
elçi ve yanındakilerin geçtiği sırada kuru olan geçit
firavur ve askerleri geçerken kapanıyor ve hepsi boğulurak ölüyor
zalim kral peşine taktığı halkını da yanlış yola sürüklüyor )

80 - Ey İsrailoğulları ! Sizi gerçekten düşmanınızdan kurtarmıştık .
Sina Dağı 'nın sağ yamacında sizden söz almış
ve sizlere kudret helvası ile bıldırcın indirmiştik .
81 - Size verdiğimiz rızıkların en hoşlarından yiyin
ama helal sınırını aşmayın . Sonra öfkemi çekersiniz .
Her kim öfkemi çekerse artık iflah olmaz .
82 - Bununla birlikte , tövbe eden , iman edip iyilik , güzellik ve doğruluk için çalışan
ve böylece doğru yolda yürüyen kimse için çok affediciyimdir .

( israiloğullarına sesleniliyor
yaratıcı tarafından düşmanlarından kurtulmaları hatırlatılıyor
yaratıcıya bir söz vermişler
bu sözü verdikten sonra hep birlikte helva ve bıldırcın yemişler
sanırım mısırdan çıktıktan vardıkları bölgenin meşhur yemekleri bunlardı
yaratıcı ne yendinin o kadar önemli olmadığını belirtiyor
önemli olan yiyeceğin maddi manevi olarak temiz olmasıdır diyor
helal yoldan çalışarak elde edilmesini vurguluyor
geçmişteki gibi yaparsanız azabıma maruz kalırsınız diyor
öncekiler için af dileyin
iyi güzel doğru işler yapın
yaratıcı doğru yolda yürüyeni bağışlar diyor )


83 - ÖYLE halkının yanından çabucak ayrılıp gelmene neden olan nedir ey Musa ?
84 - Musa : " Onlar benim izimden yürürler .
Acale ettim ki sen benden razı olasın ey Rabbim ! " dedi .
85 - Allah : " Öyle san , senin ardından halkını sınadık
ve Samiri onları çoktan yoldan çıkardı bile . " dedi .

( mısırlı elçi söz veren israiloğullarının yanından ayrılıyor
gittiği yerde bu ayrılış acele olarak görülüyor ve nedeni soruluyor kendisine
mısırlı elçi geride bıraktığı toplumun sözünü tutacağından emin bir şekilde konuşuyor
acele etmiş çünkü yaptığı işin karşılığında memnun kalındığını görmek istemiş
ancak samiri isimli birinin önderliğinde çoktan yoldan saptıklarını haber alıyor )

86 - Musa öfkeli ve morali bozuk bir şekilde halkına döndü .
" Ey halkım , Rabbiniz size son derece güzel vaatlerde bulunmadı mı ?
Çok mu uzadı vaat ? Yoksa üzerinize Rabbinizden öfke yağmasını mı istediniz de
bana verdiğiniz sözü tutmadınız ? " dedi .
87 - Onlar : " Biz sana verdiğimiz sözden kendiliğimizden caymadık .
Fakat biz Mısır 'dan çıkarken halktan borç olarak bir takım süs eşyaları almıştık .
Onları ateşe attık , aynı şekilde Samiri de attı . " dediler .
88 - Senin ardından halkına böğüren bir buzağı heykeli yapıp çıkardı .
" İşte sizin tanrınız ve Musa 'nın tanrısı bu . Fakat Musa bunu unuttu . " dediler .
89 - Peki görmüyorlar mıydı ki , o onlara cevap veremez .
Onlara ne zarar verebilir , ne de fayda sağlayabilir .

( firavunun elinden kurtarılan halk yaratıcıya verdiği sözü çok geçmeden bozmuş
yaratıcının kendilerine vaad ettiğine ulaşmak yerine kaçtıkları yere öykünmüşler
mısırlı elçinin bu sert tavrı nedeniyle afallayan halk bu fikrin samiriden çıktığını
yanlarında getirdikleri değerli eşyalardan kendilerine böğüren bir boğa yaptığını
aslında sözlerini tuttuklarını tutmak istediklerini eveleyip geveliyorlar
hem bizim tanrımız buymuş sen de biliyormuşsun ama unutmuşsun diyorlar
samiri bize bunu hatırlattı biz yanlış bir şey yapmadık şeklinde kendilerini savunuyorlar
yoldan çıkan halka soruluyor
mısırda ezilirken yardım çığlığınıza bu boğa mı cevap verdi
bu boğamı yardım edip sizi firavunun elinden kurtardı
yoksa size işkence eden bu boğa mıydı )

90 - İşin doğrusu , önceden Harun onlara :
" Ey halkım , siz bununla fena halde kandırılıyorsunuz .
Sizin Rabbiniz kesinlikle Rahman olandır .
Gelin bana uyun ve sözümü dinleyin ! " demişti .
91 - Onlar ise :
" Biz Musa dönünceye kadar ona saygı duymaktan asla vazgeçmeyeceğiz ! " dediler .

( mısırlı elçi kurtarılan halkın yanından ayrıldığında geride kalan kardeşi
herkese kandırıldıklarını yaratıcılarının bir boğa olmadığını
sözünün dinlenerek hata yapılmaması gerektiği söylemiş
ancak mısırın göz alıcı sahte zenginliğinden kopamayan halk
abisi gelene kadar boğanın büyüsünden çıkmayacaklarını belirtmiş
belki şu an bulundukları yeri bilselerdi esareti zulmü isteyeceklerdi
mısırın şaşası debdebesiyle avunmayı sevimli bulacaklardı
ki öyle bir bozukluk varmış içlerinde ilk fırsatta sihire teslim olmuşlar
asıl istekleri zalimden kurtulmaktan değil zalimin yerinde olabilmekmiş )

92 - Musa gelince :
" Ey Harun ! Bunların yoldan çıktığını gördüğün halde neden engel olmadın ?
93 - Neden bana uymadın , emrime karşı mı geldin ? " dedi .
94 - Harun : " Kardeşim benim , yakamı bırak .
' Sözümü tutmayıp İsrailoğulları arasında ayrılık çıkardın ' demenden tabiî ki korktum ." dedi .

( mısırlı elçi gelir gelmez kardeşinin yakasına yapışıp hesap soruyor
kardeşi israiloğlulları arasında ayrılık çıkmasına izin verenin
ben olduğumu söylemenden korktum için olara bu işten vazgeçin dedim diyor )

95 - Musa: " Peki, senin derdin neydi ey Samiri?" dedi.
96 - Samiri: " Ben onların görmediklerini gördüm .
Musa 'nın öğretisinden bir kısmını attım . Bence böylesi daha doğru ." dedi .
97 - Musa : " Yıkıl karşımdan ! Senin cezan ömür boyu toplumdan tecrit edilmendir .
Ayrıca sana asla kurtulamayacağın bir ceza daha var .
O büyük saygı gösterdiğin düzmece tanrına bak ,
onu nasıl yakıp un ufak ederek denize atacağız .

( ardından mısırlı elçi samiriye dönerek senin derdin ne diyor
samirinin söyledikleri çok ilginç
kurtardıkların kendilerine itiraf edemedikleri şeyi gördüm
senin onlara öğrettiğim şeyden bir bölümü çıkardım
onu çıkarır çıkarmaz işte bu hale geliverdiler
bence böyle akılsızlara bu yakışır
doğru olan bu diyor
savunduğu korumaya azabtan uzak tutmaya çalıştığı halk tarafından
büyük hayal kırıklığına uğratılan mısırlı elçi samiriyi kovuyor
boğayı da parçalayıp denize atacağını söylüyor
boğa nezdinde bu toplumu mu cezalandıracağını söylüyor bilmiyorum
belki de bır kısmını ayırıp hepsini gerisin geri denize doğru sürdü )


98 - Açın kulağınızı ! Sizin tanrınız ancak Allah 'tır .
O 'ndan başka ilâh yoktur ! Allah , bilgisiyle her şeyi kuşatmıştır ! " dedi ...
99 - İŞTE BÖYLE sana geçmiş çağların önemli olaylarını anlatıyoruz .
Unutma ki Bizden sana gelen , insanlara özünü hatırlatan bir mesajdır .
100 - Her kim bu hatırlatmadan yüz çevirirse kıyamet gününe büyük bir yük taşımış olur .
101 - Sonsuza dek bu yükün altında kalır . Kıyamet günü ne berbat bir yüktür o !

( mısırlı elçi kardeşlerin yaşamları hakkında bilgi edinen son elçinin
yaşadığı üzüntü ne kadar azaldı azaldı mı bilmiyorum
ancak kendisinden hemen önceki elçileri şehit eden zalimler ile
mısırlı elçiyi hayal kırıklığına uğratıp öfkelendirenler aynı beyinsiz topluluk
özlerinde hep bir sapış yoldan çıkış var
bir olan yaratıcıyı nefisleri için hemen yok saymaya meyilliler
kaç defa kendilerine hatırlatıldı kaç defa uyarıldılar ama hep yüz çevirdiler
yüklendiğiniz mal mülk değil aslında azaptır dendi dinlemediler
kıyamet gününde çok berbat bir duruma düşecekler )

102 - O gün diriltici soluk esince günaha batmış olanları
gözleri kan çanağına dönmüş bir vaziyette huzurumuzda toplayacağız .
103 - Kendi aralarında : " Daha on gün bile olmadı ." diye fısıldaşacaklar .
104 - En akıllıları : " Bir gün bile olmadı ." dediği zaman ne diyeceklerini Biz biliriz ...

( saray sihirbazlarının mısırlı elçi kardeşler ile kapışmalarından az önce
kendi aralarında yaptıkları fısıldaşmaları hatırlatan sözler )

105 - SANA dağlar hakkında soruyorlar .
Onlara söyle : " Rabbim onları un ufak edip savuracak .
106 - Yerlerini dümdüz , boş bir halde bırakacak .
107 - Orada ne bir kıvrım , ne de bir tepe göremeyeceksin . "
108 - O gün bir sese çaresiz uyacaklar .
Öyle ki Rahman 'ın görkeminden sesler kısılacak .
Mırıldanmalardan başka bir şey işitmeyeceksin .
109 - O gün Rahman 'ın izin verdiği
ve sözünden hoşnut olduğu kimseden başka ,
hiç kimsenin arabuluculuğu fayda vermeyecek .
110 - Çünkü Allah onların gelecekleri ni de bilir geçmişlerini de .
Fakat onların bilgisi O 'nu kuşatamaz .
111 - O dipdiri yaşam kaynağı
ve yarattıkları üzerinde titreyenin önünde yüzler saygıyla eğilecek .
Üzerinde kul hakkıyla gelenin soluğu kesilecek !
112 - Her kim de iman ederek iyilik , güzellik , doğruluk için çalışmışsa ,
ne haksızlığa uğramaktan , ne de hakkının yenmesinden korkmasına gerek kalmayacak ...

( bu bölüm yukarıda geçenler düşünülecek olursa
sorulan dağların mısır piramitleri olduğu anlaşılabilir
her ne kadar firavun ve askerleri suda boğulup öldüyse de
kötülüğün varisleri aracılığıyla zalimler mısırda bir müddet daha hüküm sürecek
ancak sonunda un ufak edilip dümdüz olacaklar
yaratıcının ilmini kullanarak insanları kandıran kafirlerin sesi
zulüm krallığının çöküsü ve yok oluşu sırasında çıkardığı gümbürtüyle kısılacak
akıbetlerinin ne olacağı hakkında sadece mırıldanabilecekler
firavunun halkından doğru yolda olan iyi insanlar hariç
kimse kurtuluş noktasında kendine ameliyle yardımcı olamayacak
ilmin gerçek sahibi ve kaynağı karşısında yüzler saygıyla eğilecek
onun ilmini kötülük için kullanıp hak yiyenlerin nefesi kesilecek
kim de herkese faydalı olmak için çabalamışsa emeğinin karşılığını alacak )


113 - İŞTE BÖYLECE Biz onu Arapça bir Kuran olarak indirdik .
Onda her tür uyarıyı apaçık yaptık ki belki onu okuyan ,
Allah 'ın öfkesini çekmekten sakınır veya titreyip kendine döner .
114 - Demek ki mülkün gerçek sahibi olan Allah yüceler yücesidir !
Dolayısıyla vahyi bütünüyle okumadan Kur 'an 'dan sonuç çıkarmada acele etme
v e :  " Rabbim bilgimi artır ! " de .

( kitap çağlar boyunca dilden dile korunarak aktarıldı
son elçiye geldiğinde ise arapça olarak kayda geçirildi
vahiy sadece son elçiye gelenle sınırlı değildir
son kitap denilince tarih boyunca elçilerin tamamı gelmeli akla
ve vahiy bir bütün olarak dikkate alınmalı ve anlamaya çalışılmalı )

115 - İYİ DİNLEYİN ! Çağlar öncesinde Âdem 'e bir emir vermiştik ,
ama o unutmuştu , onda bir dirayet bulmamıştık .
116 - Meleklere : " Âdem 'i selâmlayın! "
deyince hemen selâmlamışlar ancak İblis diretmişti .
117 - Bunun üzerine Biz de : " Ey Âdem !
Bu sana ve eşine düşmandır . Sakın sizi o yemyeşil diyardan çıkarmasın ,
sonra perişan olursunuz . " dedik .
118 - Çünkü orada ne aç ne de açıkta kalırsınız
119 - Ne susarsınız ne de güneşte yanarsınız dedik .
120 - Derken şeytan ona sinsice fısıl dayarak :
" Ey Âdem , sana son sınırına kadar toplamayı
yani yıkılmayacak bir mülkün yolunu göstereyim mi ? " dedi .
121 - Böylece her ikisi de yasak ağaçtan yediler .
Çirkin yerleri kendilerine açılıp göründü .
Üzerlerine yeşil bahçe yaprağından örtmeye başladılar .
Âdem Rabbine karşı gelmiş , yoldan çıkmıştı .
122 - Sonra Rabbi onu seçti , tövbesini kabul ederek doğru yola iletti .
123 - Allah : " Hep birlikte dağılın ; kiminiz kiminize düşman olarak .
Sonra ne zaman size benden bir doğru yolu gösteren gelir de ,
her kim benim bu yoluma uyarsa , işte o , sapıklığa düşmez ve mutsuz olmaz .
124 - Her kim de beni unutursa darlanır durur
ve onu kıyamet günü kör olarak diriltiriz . " dedi .
125 - O der ki: "Ey Rabbim beni niçin kör olarak dirilttin .
Oysa ben gayet iyi görüyordum ? "
126 - Allah : " Öyle , sana ayetlerimiz geldi de sen onları unuttun .
Bugün de sen böyle unutulacaksın " buyurur .
127 - İşte haddi aşıp Rabbinin ayetlerine inanmayanların Bizden göreceği karşılık budur .
Ahiret azabı çok daha çetin ve çok daha kalıcıdır .

( akıl sahibi bilinçli canlıların bir araya gelerek
yaptığı bir toplantının gerçekleştiğini düşündüğümü söylemiştim
iblis isyan ederek bu sözleşmeye imza atmamıştı
bu toplantıya adem görüşleriyle damga vurmuş ve yaratıcıdan tam destek almıştı
ardından her topluluk insan ismi altında barış içinde yaşayacaklarına söz vererek
kendi yaşam alanlarına dönmüş ve hayat mücadelesini sürdürmüş
adem ve eşinin bulundukları bölgenin özellikleri sayılıyor
bir insanın ideal bir şekilde yaşayabileceği her türlü nimet var
adem ve eşinin tek yapması gereken yurtlarına sahip çıkmak
düşmanları olan iblise uymadan güçlü bir toplum olma yolunda
yardımlaşarak destekleşerek haksızlık etmeden ilerlemek
yaratıcın emirlerini harfiyen uygulayarak doğru yoldan şaşmamak
ancak adem ve eşi unutuyor ve iblisin kurduğu tuzağa düşüyorlar
içinde yaşadıkları güzel ortamın ellerinin altındaki nimetin fazlasını istiyorlar
güzel başladıkları işi mahvederek pisliğe gömülüyorlar
sonra yaptıkları çirkinliği örtbas etmek için
bahaneler uydurup süslü sözler söylyorlar ama nafile
ben bu olayı ademin yaratıcın verdiği güç sarhoşluğuyla
sözleşmenin bazı maddelerine aykırı hareket ederek
hak yemesi günah işlemesi şeklinde düşünebiliyorum
bilerek veya bilmeyerek eşiyle birlikte iblisoğulların safına geçti
bir noktada kendisine değer veren yaratıcın güvenini boşa çıkardı
iblise işte çok değer verdiğin kulların meğer benden azgınlarmış dedirtti
yine de pişman olan adem yaratıcı tarafından affedildi ve doğru yola iletildi
ancak olan olmuştu
sözleşme tamamen rafa kalmış herkes canı ne isterse onu yapmaya başlamıştı
akıl yaratıcının rızasını almaya çalışmak dışında her işte kullanılıyordu
yaratıcı da vahiy ile işin içine resmen girdiği için
bilinçli her canlı ona karşı sorumluydu
böyle olunca olanları hatırlatmak olacaklar için uyarmak gerekti
bağışlanan adem bu işe memur kılındı
artık yaratıcının dostları ve düşmanları olarak yol ikiye ayrılmıştır
bu çatışma bilinçli insanların kendi aralarında ve yaratıcıya karşı şiddetlenerek sürecekti
bu mücadelede yaratıcı elçileriyle taraf olarak ortaya çıktığında
kim uyarılara kulak verirse doğru yola girecek
kim de elçiye uymazsa sapkınlıkta kalacaktı
yaratıcıya ve ayetlerine karşı kör olanlar
sonsuza kadar kör kalacak )

128 - KALINTILARI üzerinde gezinip durdukları ,
o yok ettiğimiz önceki çağların nesillerine bakıp da doğru yola gelmezler mi ?
Akıl sahipleri için bunda nice ibretler vardır .
129 - Eğer Rabbin tarafından önceden verilmiş bir söz olmasaydı
kesinlikle azap yakalarına yapışırdı , fakat tanınmış bir süre var .
130 - Şu halde onların dediklerine sabret , güneşin doğmasından önce
ve batmasından önce Rabbini överek yücelt .
Gece saatlerinde de gündüzün uçlarında da O 'nu yücelt ki hoşnutluğa eresin .
131 - Sakın , onlardan çoğunu sınamak için
dünya hayatının parlak cazibesi olarak sunduğumuz şeylere gözünü dikme .
Rabbinin rızkı hem daha hayırlı , hem daha kalıcıdır .
132 - Çevrendekilere birbirine destek olmayı / dayanışmayı emret ,
sen de ona sabırla devam et .
Biz senden bir rızık istemiyoruz , seni Biz rızıklandırırız .
Unutma ki gelecek , sakınanlarındır !
133 - DİYORLAR Kİ : " Rabbinden bir mucize getirse ya ! "
Peki , daha önceki sayfalarda yer alan , o söze dayalı apaçık deliller onlara da gelmedi mi ?
134 - Eğer Biz onları bundan önce azap ile helak etmiş olsaydık bu sefer :
" Ey Rabbimiz , ne olurdu bize bir peygamber gönderseydin de
böyle rezil rüsva olmadan önce ayetlerine uysaydık ! " diyeceklerdi .
135 - Söyle onlaram: " Hepimiz gözlemekteyiz , siz de gözleyin bakalım .
Yakında kimin doğru yolda olduğunu ,
dosdoğru yürüyenlerin kimler olduğunu bileceksiniz ... "

( iblisoğulları hariç yapılan sözleşmenin ömrü kısa sürmüştü
ancak yaratıcın verdiği söz kıyamete kadar geçerliydi
kimse işlediği suçtan dolayı hemen helak edilmeyecekti
yaratıcı sözünde durmasaydı yıkılmış şehirler de olmazdı
hepsi çöküp gitmeden önce elçiler tarafından dafalarca uyarıldı
son elçiye yaratıcıyı hangi zamanlarda anması gerekti söyleniyor
belkide o vakitlere yakın vakitlerde zalimler putlarını anıyorlardı
zulmedenlerin yerlerinde yeller eserken
bir olan yaratıcıyı ananlar hala ayakta
acaba biri bu ibadetleri sırasında yaratıcıya
eskiler gibi yiyecek sunmak mı istedi bilmiyorum
rızkı veren yaratıcı ne yapsın yiyeceği onun buna ihtiyacı yok
birbirinizle yardımlaşın dayanışma içinde olun ve sabredin denilmiş
eğer yaratıcı elçi göndermeye devam etmeseydi
zalimlerin yaptıkları yanlarına kar kalabilirdi
bu nedenle ademden yani ilk anlaşmadan yani ilk vahiyden sonra
bunu bir noktaya gelene kadar sürdürmek gerekti
ve son elçiyle resmi vahiy tarihi sona geldi
kitap tüm gerçekleriyle kıyamete kadar insanlığın karşısında duracak
o artık her sayfasıyla silinmemek üzere toplandı ve hazır
aç bak kim doğru yolda kim sapmış görürsün
elçi olarak artık sadece kitap var
onu öldüremezler
onu yakamazlar
onu şehit edemezler
onu taşlayıp katledemezler
buyursun herkes baksın ve söylesin ne gördüğünü
kimmiş onu doğdoğru okuyan çıksın meydana







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder