NECM SURESİ ( 1 - 1 8 ) V
SEVGİ VE MERHAMETİ SONSUZ ALLAH 'IN ADIYLA
[ Doğan yıldız { NECM } dile gelsin !
Arkadaşınız ne şaşırdı ne de aldatıldı .
Ne de kendi heva ve hevesinden konuşuyor .
O , indirilmiş bir vahiyden başka bir şey değildir .
Ona muazzam bir güce sahip olan öğretti .
Eşsiz güzelliğe sahip görkemi her yanı kapladı .
Yüksek ufuk çizgisinde belirdi . Sonra yaklaşarak iyice sarktı .
Aralarında iki yay mesafesi kalıncaya kadar ; hatta daha da yakınına .
Böylece vahyetmeyi uygun gördüğünü kuluna vahyetmiş oldu .
Gözün gördüğüne kalp yalan demedi .
Peki , şimdi siz ne gördüğü hakkında onunla tartışmaya mı girişiyorsunuz ?
Doğrusu onu diğer bir inişte de görmüştü .
Son ufuk çizgisindeki hayret { SİDRETU ' L - MÜNTAHA } makamında . . .
Söz verilen o cennetin { CENNETU ' L - ME ' VA } yanında . . .
Hayretin nura garkolduğu yerde . . .
Göz ne şaştı , ne aştı .
Doğrusu Rabbinin ayetlerinden en büyüğünü gördü . ]
vahiy almaya başlamadan önce elçinin her inançtan dostları arkadaşları tanıdıkları vardı
içlerinden yıldızlara bakarak kehanette bulunan geleceğe dair çıkarımlar yapan
tıpkı geçmişte olduğu gibi gök cisimlerinin hakereketlerinden manalar üretenler vardı
kahin büyücü alim vs denilen ve görece akıllı sayılan bu kişiler bu işlerle meşgul oluyor
atalarından miras aldıkları şekilde kendilerine ulaşan gökyüzü okuma klavuzuna bakarak
atalarının oluşturduğu kehanet sözlüklerini okuyarak zalimler lehine hükümler veriyorlardı
vahiy almaya başladığını duyurarak eliçiliğini ilan ettikten sonra
elçinin yanında bulunanlar ile beraber bu kahin ekibiyle bir görüşme yapmış olabilir
vahyin mahiyetine ve elçinin güvenilirliği üzerine bir konu açılmış ve sözler söylenmiş
elçinin şaşırmadan aldatılmadan heva ve hevesine uymadan konuştuğu vurgulanmış
kahinlerin olayı daha iyi anlayabilmesi için başvurdukları bir yöntemden yola çıkarak
hayal bile edilemeyecek güce sahip olan yaratıcının elçi ile nasıl iletişime geçtiği anlatılmış
elçinin bu eşsiz güzellikteki güç karşısında gördüğüne kalben inandığı özellikle vurgulanmış
başka bir deyişle kahinlere hüküm verirlerken nasıl kendilerinden emin oldukları sorulmuş
yarım ay gecesinde ufka yakın bir yıldızın diğer bir yıldıza olan mesafesine bakarak
yaratıcının mülkü ve kulları üzerinde nasıl haksızca hüküm verdikleri açıklamarı istenmiş
tabiri caiz ise olm siz kafayı mı yediniz denmiş
diyelim ki ortada bir hilekarlık söz konusu
diyelim ki siz o şekilde vahiy aldığınızı öne sürüyorsunuz
elçi de vahiy aldığını söylüyor
kim haklı
hanginiz doğru söylüyor
verdiğiniz hükümleri karşılaştıralım
siz o gök cisimlerine bakıp uydurduğunuz bir takım saçmalıklara
çoğu zaman kendiniz bile inanmakta güçlük çekerken
elçinin sözleri karşısında kalbi olan herkes akıbeti hakkında durup düşüncelere dalıyor
peki vahiy nasıl gerçekleşiyor
bence fizik ile metafizik alem arasında bir perde olsa da iletişim hiç kesintisiz devam etmekte
yatıcının bu iletişimin bilinmesini dilediği hallerde içimizden bazıları elçi seçildiğini bilebiliyor
diğer durumlarda bunu adı sağduyu vicdan gönül gözü vs olarak tanımlanıyor
ve kişi bu seslere ya kulak veriyor ya da duymazdan gelerek yaşamaya devam ediyor
gökyüzüne bakarak heva ve hevesleri doğrultusunda haksız hüküm verenlere
vardığınız asılsız sonuçları saçma sapan çıkarımları hiç olmayacak kehanetleri
elçinin ne görüp görmediyle kıyaslama konusunda hala ısrarcı mısınız deniyor
sanırım biraz daha ısrar etmek isteyen kahinlere elçinin
maddeden oluşan her şeyin yani evrenin bir sonu olduğu
ve sonunda ne olduğuna dair bilgisi olduğu söyleniyor
sayılamayacak kadar çok yıldızı barındıran gökyüzünün
ilk benzetildiği şeyin ağaç olabildiğinden yola çıkarsak
metafizik alemin başlangıcında bizi bekleyenin ne olduğunu bildiği söyleniyor
birbirinden bağımsız ve aşılması yaratıcının iradesine bağlı olan sınırlarla ayrılmış
büyük ağaçlardan oluşan bir ormanın resmi çizilmek istenmiş olabilir
elçinin bu bilgiye vakıf olduktan sonra karakter olarak hiçbir bozunmaya uğramadığı
ve görevini layıkıyla sürdürmeye devam ettiği belirtiliyor ki
elçinin eriştiği bu bilgi hiç de hafife alınacak bir bilgi değil
NECM SURESİ ( 1 9 - 3 2 ] V
[ Şu { LÂT } ve { UZZA } nedir öyle ? Üçüncüleri öteki { MENAT } ?
Erkek size dişi O 'na ha ? Bu yaptığınız çok insafsızca bir iş !
Onlar sizin ve atalarınızın içi boş kuruntularından başka bir şey değildir .
Allah onlara öyle bir güç vermedi .
Onlarınki yalnızca tahmin , heva ve kendi kuruntularının peşinden gitmek .
Oysa Rablerinden kendilerine yol gösterici gelmiş bulunuyor .
Yoksa insan canı ne isterse ona sahip olacağını mı sanıyor ?
Oysa dünya ve ahiret Allah ' ındır .
Allah dileyip razı olduğuna izin vermedikçe
göklerdeki bunca meleğin arabuluculuğu hiç bir işe yaramaz .
Evet , ahirete inanmayanlar meleklere dişi adı takıp duruyorlar .
Onların bu hususta bilgileri yoktur , sadece zanna uyuyorlar .
Oysa zan gerçekten yana hiç bir şey ifade etmez .
Şu halde Bizi anmaktan yüz çevirip de
dünya hayatı / malından ötesini istemeyenlere aldırış etme .
İşte bildikleri topu topu bu kadar .
Rabbin kimin doğru yoldan çıktığını , kimin de doğru yolda yürüdüğünü çok iyi biliyor .
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah 'ındır .
Bu , kötülük yapanların karşılıksız kalmaması ,
güzellik yapanların ise daha güzeliyle karşılıklarını bulması içindir .
Onlar ki arada bir hataya düşseler de büyük günahlardan { KEBÂİRE ' L - İSM }
ve çirkin davranışlardan kaçınırlar .
Rabbinin mağfireti geniştir . O sizin her halinizi çok iyi biliyor .
Sizi topraktan var ederken de , analarınızın karınlarında bir çiğnemlik et iken de
O ' nun bilgisi dâhilindeydiniz . Şu halde kimse kendini temize çıkarmasın .
Kimin günahlardan sakınıp korktuğunu en iyi bilen O ' dur . ]
okuduğum kuran çevirisini yapan yazar ihsan eliaçık
bu ayetleri yaşayan kuran eserinde çok güzel şekilde açıklamış
ben de onun açıklamaları üzerinden düşüncelerimi aktarmaya devam edeceğim
de
bazen diyorum acaba ben de
okuduklarımı yorumlarken heva ve heveslerime mi kapılıyorum
yüzlerce yıl kitabı okuyup yorumlayanlar kendilerinden hep emin miydiler
gök cisimlerinin konumlarına bakarak haksız hükümler çıkarıldığı gibi
yazılanlar ifade ettikleri anlamlardan uzaklaştırılıp yanlış yorumlar yapılamaz mı
elbette yapılabilir ancak bunun sağlaması yine kitapta yazanlarla kolayca yapılabilir
kitaba bakılarak söylenen söz
otoriteyi ele geçiren bir avuç kurnazın kişisel menfaatine yönelikse
gücü tekelinde toplayan haydutların çıkarını kollayacak şekildeyse
mal ve para biriktirenler tahakküm kurmasını sağlayacak özellikteyse
kitabı nasıl okuduğunun hangi gök cisimini izlediğinin hangi fala baktığının bir önemi olmaz
o hüküm geçersizdir zalimcedir ki böyle bir hükme yaratıcı kesinlikle onay vermez
kahinler büyücüler sihirbazlar zorbalarla bir olup arzularını putlaştırarak
onları cinslere ayırıp sapma sapan iftiralarla yaratıcya ortak koşuyorlardı
yaratıcı kendilerine yaradılışa ve işleyişine dair bir güç vermediği halde
bu gücü uydurdukları bir takım isimlerle üzerlerine aldıklarını sanıyorlardı
işte milleti yaratıcı ile kandırıp kurdukları yönetimlerle zulmederek keselerini dolduyorlardı
yaratıcı böyle canlarının her istediğini yaparak her şeye sahip olabileceğini zannedenlere de
doğru yolu gösteren elçilerini göndererek dünya ve ahiretin yaratıcıya ait olduğunu söylüyor
melek kavramının yaratıcının kanunları kuralları güçleri yasaları
ifade edilirken kullanıldığını düşünenlere katıldığımı söylemiştim
yaratıcının koyduğu bu yasalar
kafirler tarafından ne zaman nefislerine göre putlaştılmaya başlandı
ve özellikle dişil isimler verilmek suretiyle tapınılmaya geçildi bilmiyorum
ancak bunun ademin birden fazla eşi olabileceği
ve bu işin o zamanlara kadar gittiğini tahmin ediyorum
bu boş zanna uyanların da hiçbir bilgisi olmadığı kesin
nihayetinden doğru bir hüküm değil ve yaratıcının katında bir anlam ifade etmiyor
bu durumda yapılacak en doğru iş
bir olan yaratıcının gücünü en iyi şekilde anlamaya çalışmak
fiziki alemin ötesini isteyenlere aldırış etmeden yaratıcının sözleri üzerine düşünmektir
göklerde ve yerde olan her şeyin yaratıcya olduğunu bilmek
tüm iyilik ve kötülüklerin muhakkak karşılığını bulacağından emin olmaktır
yatacıyı anarken elçinin sözünü dinlerken kitabını okurken
toplum içerisinde yaşarken doğaya karışırken hiç mi hata yapmayacağız
elbette bilmeden küçük günahlar işlenilebilir yanlışlar yapılabilir
ancak aslolan büyük hataların bile isteye yapılarak kötülükte ısrar etmemektir
bizim gerçekte neyin peşinde olduğumuzu gayet iyi bile yaratıcının affına sığınmaktır
ki o biz dünyaya gelirken topraktaki hangi atomlardan oluşacağımızı
annelerimizin karnında bir parça et iken nasıl gelişeceğimize kadar her şeyi bilmektedir
maddi mavevi onun güçleriyle sarılmış durumdayız ve onun bilgisi dışına çıkamayız
hal böyleyken kimse kendini kurtulmuş sayamaz
yaratıcı izin vermedikçe meleklerinin sahip olduğu güçlerden faydalanamayız
kötülüklerden uzak durmakta ne kadar samimi olduğumu en iyi bilen yine odur
NECM SÜRESİ ( 33 - 35 ) T
[ Baksana şu gerçeklere burun kıvırana ?
Biraz verip gerisini istif edene ?
Gaybın bilgisi yanında da görüyor mu ? ]
tek bildiği millet kıvranırken biriktirip yığmak
verdiği de daha çok alabilmek için
daha çok daha daha çok alabilmek için
biliyor ki azıcık vermesi gerek
böylece cimrice sarılabileceği geçici menfaatini büyütebilsin
buna mecbur kalmayacağı bir yol bulsun onu da vermez
sahip olmakla övündüğü süreli küçük şeyler karşısına
elçi yaratıcının kudretini anlayabileceği örneklerle çıkardı
sonuç
gerçekler karşısında burun kıvıran
elçinin söylediklerini hafife alan bir kafirin boş inadı
sanki yaratıcının bildiklerini biliyor inkarcı zalim
NECM SÜRESİ (3 6 -5 5 ) •
[ Yoksa Musa 'nın sahifelerinden haberi yok mu ?
O vefalı İbrahim 'in sahifelerinden ?
Şunlardı o sahifelerde söylenen :
" Birinin yükü { VİZR } başkasına yüklenmez .
İnsan için emeğinden { SAY } başkası yoktur .
Emeğinin karşılığını mutlaka görecektir .
Hiçbir şey karşılıksız bırakılmayacaktır . . .
Her şey dönüp dolaşıp Rabbi 'ne varacaktır .
Zira O 'dur güldüren de ağlatan da . . .
Öldüren de yaşatan da . . .
Saçılmış bir su damlasından erkeği ve dişiyi iki eş halinde yaratan da . . .
Sonra yeniden yaratacak olan da . . .
Zengin eden de fakir eden de . . .
Şi 'ra yıldızının Rabbi { RABBU 'Ş - Ş 'İRA } de . . .
Önce ki çağlar da yaşamış Ad kavmini helak eden de . . .
Semud 'un yerinde yeller estiren de . . .
Çok daha önceki çağlarda daha zâlim ve daha azgın Nuh kavmini helak eden de . . .
Şehirlerin altını üstüne getiren de . . .
Başlarına daha neler neler getiren de hep O 'dur ."
Şu halde ey insanoğlu ! Rabbinin hangi nimetine nankörlük edip
hala kudretinden şüphe duyarsın ? " ]
tarihi olayların üzerini örten veya çarpıtanların
daha önceki elçilerin sözlerini tahrif ederek nefislerine göre uyarlayanların
tüm bunları gerçekler diyerek derledikleri uyduruk eseleri okuyup aktaranların
mal biriktip yığmak için kurdukları zulüm çetesinin reisleri büyücüleri sapık dincileri
elçi karşısında neler zırvalamış öğreniyoruz
anlaşılan o ki ellerindeki bozuk külliyatı aslı astarı olmayan iftiralarla dolu bilgileri savunarak
hayatın nasıl yaşanması gerektiği konusunda elçiden bir öğüt almalarına
geçmişin doğru anlaşılmasına yönelik bir hatırlatmaya ihtiyaç duymadıklarını beyan etmişler
ki bu zalimler bir şekilde başlarına gelebilecek olan bir azabı
sahip olduklarını düşündükleri şeylerle öteleyip kurtulabilirler
bir malı zenginliği diledikleri gibi elde edebilirler ve o artık sonzuza kadar onlarındır
bu hakkı ister soylarına isterseler de kanlarına dayandırarak almakta özgürdürler
hatta kendileri dışındaki her şey onlara itaat etmek zorundadır vermezlerse öldürülürler
ki öldüren de onlardır ağlatanda da dirilten de onlardır güldüren de keyiflerine kalmıştır iş
ister fakir bırakırlar isterseler de zengin ederlermiş canları ne isterse onu yapabilirlermiş
gökteki yıldızlar hayatın başladığı ilk günden bu yana bu hakkı kendilerine vermiş
buna karşılık elçi de kendinden önceki elçilerin söylediklerini aynen hatırlatıyor
yaratıcının katında bir kaşılığı olmayan uyduruk hükümlerle kimse işlediği suçtan aklamaz
kimse hesap gününde malını veya bir başkasını kurban edip günahlarından arınıp kurtulamaz
emek verip kazandığı dışında kimse yaratıcın mülkünde ortaklık öne süremez
kişi ancak çalışarak elde ettiğinden ihtiyacı kadar olanını üzerine alıp faydalanabilir
öldüren yaşatan güldüren ağlatan fakir ve zengin bırakan sadece yaratıcıdır
bakıp bakıp sapkın hükümler verdiğiniz yıldızların yaratıcısı odur
elbette sizi bir damla sudan yaratan da yine odur
ve kimseye haksızlık etme yetkisi verip mülküne ortak etmemiştir
salt kan ve soy üzerinden kimseye üstünlük tanıyarak adaletsizlik dilememiştir
gerçeklerin üzerini örtüp anlattığınız işin aslı böyledir
okuyup işinize gelmeyen yerleri değiştirdiğiniz sayfaları ne yaptınız
asılları bizde duruyor ve üzerinden çok zaman geçmiş olsa da
hiç değişmemiş şekilde aynen size okuyoruz
helak olan tüm kavimlere okuduğumuz gibi
başlarına ne geldiyse yaratıcının sözlerini inkar ettikleri için geldi
şu halde verilen nimetlere şükretmenize engel olan
yaratıcının gücünden şüphe duymanıza neden olan şey nedir
NECM SÜRESİ (5 6 -6 2 ) •
[İşte bu önceki çağlardaki uyanış çağrılarından bir uyanış çağrısıdır .
Zira yaklaşıyor yaklaşmakta olan .
Onu Allah 'tan başka kimse bilemez .
Demek bu sözü tuhaf buluyorsunuz ?
Ağlayacağınıza gülüyorsunuz .
Oyalanıp duruyorsunuz .
Haydi , secde edin Allah 'a ; çalışın ibadet edin ! ]
her elinize geçen belgeyi hevanıza uyarak değiştirmişsiniz
kulaktan kulağa anlatılan hurafelere sürekli yeni zırvalar eklemiş
gerçeğin doğrunun işinize gelmeyen yanlarıp saklayıp yalan yüklü tarihler yazmışsınız
tapınakta oturmuş ya para satıyorsunuz
veya para karşılığı milleti uyutup arınma temizlenme vaad ediyorsunuz
öyle batmışsınız ki günaha yaklaşmakta olan tehlikeye karşı kör ve sağır kesilmişsiniz
hesapta uyanıksınız ama söylediğiniz yalanlara siz bile inanıp uyulamaktasınız
elçi sizi yaratıcının sözleriyle sarsıp kendinize getirmek istediğinde
duyduğunuzu tuhaf karşılayıp gerçeklerle gülerek alay ediyorsunuz
insan yaptığı kötü işi düşünce dehşete yapılır oturup başına gelecekler karşısında ağlar
tutturmuşunuz bir menfaat oyunu onunla oyalanıyorsunuz
gerçekten çıkarını ön planda tutan kişi ahirette vereceği hesaba göre hareket eder
hadi yaratıcının davetine boyun eğin
bırakın boş beleş işlerle avanta kovalamayı
alnınızın teriyle elinizin emeğiyle çalışıp kazanmaya yönelin
ibadetin en güzelini icra edin
İNFİTAR SURESİ ( 1 - 19 ) •
SEVGİ VE MERHAMETİ SONSUZ ALLAH 'IN ADIYLA
1 - GÖK yarılıp parçalandığı zaman ,
2 - Yıldızlar dökülüp saçıldığı zaman ,
3 - Denizler kabarıp taştığı zaman ,
4 - Mezarlar altüst edildiği zaman ,
5 - Herkes ne kazanıp ne kaybettiğini görmüş olacak !
6 - EY İNSAN ! Cömertliği bol Rabbine karşı seni umursamaz kılan nedir ?
7 - O Rab ki seni yarattı , eli yüzü düzgün , adam akıllı bir varlık yaptı .
8 - Sana lâyık gördüğü şekilde binbir çeşit yetenek verdi .
9 - Fakat hayır ! Siz hesap gününe inanmıyorsunuz ,
10 - Oysa hafızaya kaydediliyorsunuz .
11 - Değerli kaydediciler ,
12 - Siz her ne yaparsanız biliyorlar .
13 - İyiler nimet içinde yüzecek .
14- Kötüler ise ateşe atılacak .
15 - Hesaplaşma günü oraya girecekler .
16 - Ondan kurtulamayacaklar .
17 - Bilir misin , nedir hesaplaşma günü ?
18 - Evet , nedir hesaplaşma günü ?
19 - O gün , kimsenin kimseye bir faydasının dokunmayacağı gündür .
O gün artık söz Allah 'ındır!
ilah edinilen
hareketleri takip edilerek hüküm verilen
aslı olmayan güçler izafe edilerek kutsanan ne varsa
tıpkı insan gibi sonludur ve formunu yitirerek dağılır gider
ancak insan varoluşuna özgürce kattığı anlamın ne ifade ettiğini görmesi için
mezarından tekrar çıkarılır ve ne kazanıp ne kaybettiği kendisine açıklanır
özüne etrafında olup bitene kayıtsız kalan insanın bu tutumu sorgulanır
insana en çok benzeyen hayvan düşünüldüğünde
görünüş olarak ne kadar estetik olduğu olabildiği rahatça görülebilir
beslenmesindeki kalite topraktan ve diğer kaynaklardan faydalanmak için
yeteneklerini geliştirip üst düzeyde kullanma konusunda insana yaklaşabilen bir canlı yoktur
elçi okudukça insanın dünyadaki ilk günlerine doğru düşüncelere dalmış olmalı
ayrıca parçalanacakları zamanı bekleyen tapınç objelerinin
cismani özellikleri yok sayılarak ilahlaştırılmasını
bu yolla insanların kandırılarak sömürülmesini yaratıcıya iftira atılmasını
insanın bu yaptıklarının hesabının sorulmayacağı şeklinde vehme kapılmasını
kabul edilemez bulmuş olmalı
hesap gününde tüm olup bitenin nasıl gözler önüne serileceğini düşünürken
tıpkı yanında bulunan vahiy katiplerinin ya da bir toplantı sırasında yazıcıların yaptığı gibi
her şeyin anbean noktası virgülüne kadar kaydediliyor olması aklına gelmiş olmalı ki
bu düşünce yaratıcı tarafından kitapta yer alması için ayet olarak belirlenmiş
bunun kainatı ve içindeki her şeyi kapsacak şekilde yapıldığını ayrıca düşünmek
hem yaratıcının kudreti karşısında irkilmemize
hem de ilmi hakkında bizimle paylaştıklarını araştırmamıza neden olacaktır
bu şekilde delilli ispatlı görülecek hasap iyilerin kalıcı nimetlere kavuşmasını garantiler
kötülerin ateşe atılmasını da daha önceden de belirttiğim gibi
ilk ateşe atılma olayının nasıl meydana geldiğini
ve sürdürüldüğüne kafa yorarsak belki daha kolay anlayabiliriz
maddi veya manevi şekilde insanları ateşe atanlar ateşe girmekten kurtulamayacaklar
hesaplaşma gününde ne malları ne de tapındıkları eşyalar onlara bir fayda vermeyecek
o gün söz yaratıcının olacak
bu vurgu
hani görsek ya yaratıcıyı
bizimle de konuşsa diyen inkarcıları korkutmuyorsa işleri gerçekten çok zor olacak
İNŞİKAK SURESİ ( 1 - 25 )
SEVGİ VE MERHAMETİ SONSUZ ALLAH 'IN ADIYLA
1 - GÖKYÜZÜ yarıldığı zaman ,
2 - Doğası gereği Rabbine kulak verdiği zaman ,
3 - Yeryüzü dümdüz edildiği zaman ,
4 - İçindekileri atıp tamamen boşaldığı zaman ,
5 - Doğası gereği Rabbine kulak verdiği zaman ,
6 - Ey insan !
Hayat boyu , adım adım Rabbi'ne doğru gidecek , sonunda O 'na varacaksın .
7 - O zaman sicili temiz çıkanın ,
8 - Hesabı çok kolay görülecek .
9 - Ve dostlarının yanına sevinçle dönecek .
10 - Fakat sicili bozuk çıkan ,
11 - Ölüp yok olmak isteyecek .
12 - Alev alev yanan ateşe girecek .
13 - Çünkü o yandaşlarının arasında keyifle yaşamaktaydı .
14 - Çünkü o yaşadığı halin hiç değişmeyeceğini sanıyordu .
15 - Hâlbuki Rabbi onu görmekteydi .
16 - HAYIR ! Tan yeri dile gelsin !
17 - Üzerini örttüğü her şeyi bir bir ifşa edecek gece dile gelsin !
18 - Yılın her ayını dolanan Ay dile gelsin !
19 - " Sizler halden hale geçeceksiniz ! "
20 - Şu halde onlara ne oluyor da iman etmiyorlar .
21 - Karşılarında Kur'an okunduğu zaman saygıyla kabullenmiyorlar .
22 - Tam tersi o kâfirler bütün bunlar yalan diyor .
23 - Oysa Allah içlerindekini biliyor .
24 - Onlara acı bir azabı haber ver .
25 - Fakat unutmayın ki ,
iman edip iyilik , güzellik , doğruluk için çalışanları
hak ettikleri bir karşılık bekliyor .
maddenin birbiriyle bağlar oluşturarak meydana getirdiği cisimler
büyük küçük fark etmeksizin zamanla dağılamaya
tekrar birleşmek üzere savrulmaya mahkumdurlar
bu yaratıcın koyduğu kanun
gökteki ve yerdeki her şey için geçerlidir
parça parça yaşanan bu ayrışma ve birleşme
nihayetinde tüm maddeyi kapsayacak şekilde olacaktır
bu dönüşün eksiksiz toplanmanın yaşanacağı merkezde de yaratıcının kudreti vardır
insan da maddi manevi olarak çeşitli evrelerden geçerek yatacıya doğru yol almaktadır
bu bir girdaba kapılmak gibi mi olur
yoksa bir kürenin yüzeyine gelince akarak bir noktada toplanmaya mı benzer bilmiyorum
başka bir varoluş formuna her şey geçebilir mi
kapı ya da geçide benzeyebilecek bu noktada filtreye benzer bir yapı var mıdır
bu sorular yatıcıya iftira atarak fiziksel nesneleri ilah edinenlere
işi aslını yaratıcının yaratma doğasını döngünün yasalarını anlatmaya yardımcı olabilir
yaratıcıya varınca neler yaşanacağı hesap gününde neler olacağı
sanırım geçmişte yaşanan bir mahkeme olayı
ve sonucunda yaşanan katilam hatırlatılarak anlatılıyor
bu infaz mahkemelerinin yıllar boyu her ay ayın belli gecelerinde yapıldığı
ve sabahına doğru yakılan büyük ateşlerde masum insanların yakıldığı düşünülebilir
bu korkunç vahşetin tutanaklarından bir kısmının elçiye ulaştığını düşünüyorum
anlaşılan zalimler halkın arasındaki ajanları vasıtasıyla herkesi fişliyorlarmış
ayda bir toplanan düzmece mahkemenin satılmış üyeleri
güç ve makam sahiplerini kollayacak şekilde haksız hükümler veriyor
zorbalar için tehdit görülen mazlumları da ölüme mahkum ediyorlardı
zenginler hırsızlar katiller işledikleri suçlardan kolayca aklanabilirken
yolsul ve gariban insanlar üzerlerine atılan iftiralarla suçsuz yere katlediliyordu
sadece paranın konuştuğu bu sistemde parası olan sicilini tertemiz tutabiliyordu
anlatıda dikkat çeken bir nokta ise bir ihanetin ifşa ediliyor olabileceği yönünde
biri davasına ihanet ederek günahsız arkadaşını bu mahkemede kurban etmiş
sonra neşe içinde artık rahata erdim diyerek sözde düşmanlarının arasına katılmış
yaratıcı bu ayrıntıyı ben her şeyi görüyordum diyerek vurguluyor olabilir
belkide caniler ateşe atılmadan önce masum insanlara
sizi dönüştürüyoruz başka bile geçiriyoruz diyorlardı alay ederek
zalimce düzeni korumak için oluşturulan bu mahkemelerde yaşananlar
yaratıcı tarafından hesap günü tam tersi yaşatılarak adaletin sağlanacağı anlatılıyor
bu vahşet uygulamasının yıllar boyu aşağı yukarı aynı şekilde sürdüğü aşikar
elçinin ulaştığı bilgiyi günün zalimleri ve sözde alimlerine karşı dile getirmesi sonucu
kafirlerin hayır diyerek inkar etmeleri gerçeği doğruyu duyduklarında kabul etmemeleri
içlerindeki çıkmazdan kutuluş olarak yalanlamayı seçmeleri kendilerini azaptan kurtarmıyor
belkide zulüm mahkemelerinin elçiye ulaşan tutanaklarından kendi ellerinde de var
yapılan uyarıyı doğruluğuna rağmen kabul etmeyişlerinin nedeni
sadece bir yaratıcıya veya hesap gününe inanmıyor oluşları olmayabilir
elçinin bu tür açıklamalarda bulunarak güç devşirmenin peşinde olduğunu düşünüyorlardı
tamam elçi doğruyu söylüyor olabir ama amacı sadece elimizdekileri almak
o yüzden biz elçiye ve kitaba tabi olmayız ki bizi tehdit ettiği her şey de boş
saygı duyup iman etmemizi istiyorsa o bize katılsın diyorlardı
bu rağmen içlerinden elçiye kulak verebilecekler için umut var deniyor
pişman olup iyiliğe güzelliğe doğruluğa yönelenlerin emekleri zayi olmayacak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder