FURKAN SURESİ ( 1 - 3 )
SEVGİ VE MERHAMETİ SONSUZ ALLAH 'IN ADIYLA
1 - İNSANLIK için uyanışa vesile olsun diye
doğruyu yanlıştan ayıran ölçüyü kuluna indiren ne kutlu , ne yücedir !
2 - Göklerin ve yerin mülkü O 'na aittir . Çocuk edinmemiştir.
Mülkiyetinde ortağı da yoktur .
Her şeyi yaratmış ve yarattığı her şeyin doğasını ve kapasitesini belirlemiştir .
3 - Hal böyleyken hiçbir şey yaratamayan , bilakis kendileri yaratılıp duran ,
kendilerine bile zararı ve faydası dokunmayan , ne öldürmeye , ne yaşatmaya ,
ne de öldükten sonra diriltmeye güçleri yetmeyen ,
O 'ndan başka birtakım tanrılar ediniyorlar .
dili görünüşü dünya üzerinde yaşadığı yer farklı olsa da
vahiy geldikten sonra artık tüm akıl ve irade sahibi canlılar
insan olarak anılmaya ve eylemlerinden dolayı sorumlu tutulmaya başlanmış
olması gerkenin ne olacağı üzerinde yaratıcının görüşüyle sözleştikten sonra
yeryüzünde hayat doğru ve yanlış olmak üzere ikiye ayrılmış
yaşanan bu uyanışın yerini tekrar derin uykulara brakmaması için
insanların davranışlarına çeki düzen veren ölçünün
ortak iletişim vasıtalarıyla gelecek nesillere aktarılması elzem hale gelmiş
belirlenen ilkeler doğultusunda
her topluluğun kendine has bir kültür geliştirmesine mani olumamış
nimetlerin paylaşımında yaşamı idame ettirme noktasında
varolan kaynaklardan herkesin eşit şekilde faydalanacağı vurgulanmış
bir olan yaratıcı en büyük ortak değer olarak kabul edilmiş
onun yüceliği ve verdiği hüküm sevinçle karşılanmış
bu yaklaşımın oy birliğyle alınmadığını da belirtmek gerek
iblisoğullarının isyankar tutumu hariç diyelim
buraya kadar her şey yolundaymış gibi görünüyor
anlaşılan ilk büyük şirk olayı
bazı yavşak idarecilerin kendilerini yaratıcının çocuğu olarak ilan etmesiyle yaşanmış
bu sayede insanların eşitçe yararlanması gerekenler üzerinde
fazladan hak iddia edip mülke çökebilsin
bu uyanık gürüha al hadi senin olsun diyerek çözülemeyek kadar büyüktür sorun
bu aşırı sapkın yaklaşım kantarın topuzunu kaçırır dengeyi bozar ki bozmuşda
canlı cansız her varlığın oluşturduğu birlikteler belirli koşulların saplanmasına bağlıdır
insanlığı oluşturan bir araya getiren değerleri alt üst eden bir tavırdır sadece benim demek
hele bunu bir de yaratıcıya iftira ederek yapıyorsanız çatışma kaçınılmaz olur
tabii hak etmediğine ulaşmayı arzu edinen zibidiler için
sözleşmeye sadık kalan insanların yaratıcıya karşı sürdürmek istedikleri samimi bağ
güç devşirme noktasında koparılması veya ele geçirilmesi gereken bir bağdır
bunun en kolay yolu da araya birini bir şeyi sokmaktır
bu bazen şerefsiz bir kral olur bazen sahtekar bir din adamı
işte taş put para artık ne olduğunun bir önemi yoktur aslında
yeter ki yaratıcına içtenlikle yönelen insan yolundan sapsın
ve bununla aslında yaratıcı ile kuaracağı bağı kuvvetlendireceğine inansın
salak ve nankör insan
düşülür mü bu tuzağa
lan karşına neyi getirirlerse getirsinlersenin gibi yaratılmış olduğunu göreceksin
sana aracılık edenlerin kendilerine var mı bir hayrı önce bir bakacaksın
içler acısı halinle her türlü haksızlığa karşı savunmasızsın
ölçüden uzaklaştığını fark edemezsen sana kimse yardım edemez
varlığının tasarrufunu bu sahtekarların eline bırakırsan
sen de onlarla birlikte acıklı sona ulaşırsın
FURKAN SURESİ ( 4 - 9 )
4 -Üstelik inkâr edenler: " Bu, yalnızca kendisinin uydurup düzdüğü bir yalandır .
Bu konuda başkalarından yardım alıyor ." diyorlar .
Bunların yaptığı apaçık haksızlık ve yalancılıktır.
5 - Yine diyorlar ki :
" Bunlar eskilerin masalları , onları yazdırtmış , sabah akşam kendisine okunup duruyor . "
6 - Söyle onlara: " Onu , göklerin ve yerin bütün sırrını bilen indirdi .
O bağışlayandır , sevgi ve merhamet kaynağıdır ; bundan hiç şüpheniz olmasın . "
7 - Yine : " Bu nasıl peygamber ki yemek yiyor , çarşı pazar dolaşıyor ?
Onunla beraber uyarıcı olarak bir melek indirilmeli değil miydi ?
8 - Veya ona bir hazine verilseydi yahut bağı bahçesi olsa da bol keseden yeseydi . " diyorlar .
Yine o nankörler :
"Siz yalnız büyülenmiş bir adamın peşinden gidiyorsunuz . " demekten geri durmuyorlar .
9 - Senden istedikleri şeye bak . Bunlar sapıtmış bir kere , yola gelecekleri de yok .
neyse ki yaratıcı bu işin peşini bırakmıyor
elçileriyle ölçünün ne olduğunu herkese hayırlatmaya devam ederek
ne kadar bağışlacıyı olduğunu tekrar takrar göstermekten geri kalmıyor
işin aslını çıkış noktasını sözleşmenin yapıldığı günü ve yaşanılanları söyleyen son elçinin
maruz kaldığı haksız ithamların uğradığı iftiraların
gerçeğin ne olduğuna dair çok önemli bilgiler içerdiği kanaatindeyin
önce sen bunları birilerinden yardım alarak uydurdun diyorlar
ardından bu hikayeler eskiden beri anlatılıyor biliyoruz
sen de derlenip toplanan şeyleri bize okuyup duruyorsun işte diyorlar
farkında olmadan kendilerine hatırlatılan mesajın kökenini kabul ediyorlar
yani bu söylenenler bugüne has değil evveliyatı var
bu şaşkın yalancılar bunu bildiklerini itiraf ediyorlar
kendilerince her şeyi bildiğini öne süren
gerçeği herkesten gizleyerek sefa sürebileceğine inananlar
kendileri dışında herkesi yalanlarıyla yaşamaya mahkum edip alay edenler
ağızlarından çıkanın ne anlama geldiğini bilemeyecek kadar sapıtmış durumdalar
size söylenen şey
her şeyin sırrını elinde tutan yaratıcının sözleridir
kandırdıklarınıza ve dilerseniz size karşı
sevgi ve merhamet içinde olmasaydı
ölçünün ne olduğunu size hatırlatmaz
sizi inkarınızla baş başa bırakırdı
ama kime söylüyorsun
size uyarında bulunanlar sizden para istemiyor
yaratıcının evladıyım diyerek avanta peşinde koşmuyor
yaratıcı ile aranızı bulayım diyerek sizden bir şey istemiyor
iki put dikip cebinizdeki almaya çalışmıyor
malı yok mülkü yok
la yeri geliyor kendisi de karnına taş bağlayıp geziyor açlıktan
tek derdi size unuttuğunuz görmezden gelmek istediğiniz ölçüyü hatırlatmak
peki neyle karşılaşıyor
vay efendim niye uçmuyormuş nasıl kaçamazmış
gözlerinden ateş çıkattırsın koruma ordusuyla gezsin
etrafında sıktığı her palavraya doğru diyecek yalakalar bulunsun
erkeğe dişi dediğinde kimse korkudan itiraz edemesin
gemicikleri altın madenleri olsun paranın gözüne koysun
yediği önünde yemediği arkasında olsun diyorlar
vay anasını
lavuklardaki güç anlaşıyına bakar mısın ne kadar adi
bu sonuca nasıl vardın diye sorsan
gök cisimlerini gösterip iki saat daha traş yapar sana
la beynine tükürdüğüm sapığı onlar da yaratılmış birer varlık
böyle söyleyince seni
bir çulsuz tarafından büyülenmiş biri olarak görürler
kim bir fakir garibanın lafına uyup hırsız godomanlara karşı gelsin ki
aklı başında hiçbir kafir böyle hareket etmez
mabatlarından uydukları zırvalarla kendilerini büyüleyen zavallılar
aga bunlar yola gelmez
sapıtmanın zirvesindeler
hiçbir doğru söz onları kendilerine getiremez
üstüne bir de elçiyi kendilerine tabi olmaya davet ediyorlar
bu ne aymazlık
bu ne beyinsizlik ey insan
FURKAN SURESİ ( 10 - 16 )
10 - Öyle yüce , öyle cömerttir ki O ,
isterse sana onların istediklerinden daha hayırlısını verir .
Altından ırmaklar akan bağlar bahçeler de verir , sana köşkler de yapar .
11 - Fakat onlar kıyameti inkâr ediyorlar .
Biz de o kıyamete yalan diyenlere alev alev yanan bir ateş hazırladık .
12 - O ateş uzaktan karşılarına çıkınca yükselen alevlerin hışırtısını duyacak
ve onları sabırsızlıkla beklediğini görecekler .
13 - Zincire vurulup daracık bir yerden alevlerin içine atıldıkları zaman :
" Yetiş ey ölüm ! " diye bas bas bağıracaklar .
14 - Bugün bir ölüm yetmez , defalarca ölmek için yalvarın bakalım !
15 - Söyle onlara : " Bu mu daha hayırlı ,
yoksa Sakınanlara bir mükâfat ve yerleşme yeri olarak söz verilen o ebedi yurt cennet mi ?
16 - Öyle ki o cennette her istedikleri olacak . Orada sonsuza dek yaşayacaklar .
Bu , Rabbinin üzerine sorumluk alarak verdiği sözüdür .
sahip olduklarını ve sonsuza sahip olacaklarını düşündükleri köşklerin
bağların bahçelerin ve sulak arazilerin kendilerine yaşattığı geçici mutluğa teslim olanlar
elçiye dilerse bunları kendisiyle paylaşabileceklerini söylemiş olmalı
ancak elçi keriz mi
gücü her şeye yeten yaratıcıya sırtını döner mi
aveller ölüm gelip çatınca görecem ben sizi
ki bu sapkınlar ölünce verecekleri hesabı inkar ediyorlar
la şunun gerçekleşttiği gün
ateşe atılmanıza gerek yok alev alev yanmanız için
mevzuyu aydığınız an içiniz paramparça olup kavrulacak
ayrıca bu manzarayı nerden hatırladığınız hemen bileceksiniz
hani küfrünüze boyun eğmeyen güzel insanları içine atmak için tuturduğunuz ateşi izlerken
onun büyüyen alevlerinin çıkardığı hışırtıyı mest edici bulup dinlerken
masum insanların cayır cayır yanacağı o korkunç anı sabırsızlıkla beklerken
zincire vurulmuş mazlumların dar bir çıkıntıdan alevlere itlmesini emrederken
hadi yetişsin ya bir olan ilahınız diye böğürüyordunuz
ardından bir değil bin ilahınız olsa kutulamazsınız elimizden diyerek höykürüyordunuz
bakın bunlar unutulmaz
görüyorsunuz ki unutulmamış da
temelli unutulmadığından emin olacağınız o gün elbette gelecek
o güne bir yalanlayıcı olarak varmak mı güzel olur
yoksa o günün vereceği acıdan çekinip hatırlatılana tabi olmak mı
bakın yaratıcı yapılan zulme karşılık o günü gerçekleştirecek
bu sözü vermiş kendine
daha ötesi var mı
aklını başına alanlara da tüm bu eziyetlerden uzak ebedi bir yaşam sunmuş
bencil olmak kötü bir şey değil
ancak ahireti hesaba katarsan
FURKAN SURESİ ( 17 - 19 )
17 - Rabbinin , Allah 'tan başka taptıkları şeyleri bir araya toplayıp :
" Siz mi yoldan çıkardınız kullarımı , yoksa kendileri mi yoldan çıktılar ? "
diye soracağı gün gelecek elbet !
18 - O zaman onlar : " Seni tenzih ederiz , senden başka dostlar edinmemiz bize yakışmazdı .
Fakat onları ve atalarını zevku sefaya daldırdın . Böylece hatırlamayı unuttular .
Çünkü bunlar iyilikten nasibi olmayan kimselerdi " diyecekler .
19 - İşte söylediklerinizin yalan olduğu ortaya çıktı .
Artık azaptan kurtulamazsınız , yardım edecek kimse de yok .
İçinizden her kim zulmetmişse ona büyük bir azap tattıracağız .
sanırım geçmişte bir vakit zulüm düzenin alçak idarecileri
yaratıcıya ilk yaptıkları adil sözleşmeye bağlı kalan dürüst insanları
yaktıkları ateşe atmadan önce elleri kolları bağlı şekilde karşılarına getirmiş
diğer atarafa da alim geçinen sihirbazları büyücüleri dinci adamları dizip sormuş
tek bir yaratıcıdan söz edenleri siz mi bana karşı kışkırttınız yoksa kendileri mi isyan etti
o haramzadeler de söyle söylemiş
hayır yüce tanrı kral
seni bu sapkınların sözlerinden yenzih ederiz
senin bize verdiklerini unutup başkasına yönelmek bize yakışmaz
fakat bize davrandığın gibi onlara da güzel davrandın
biz hep senin mükemmel bir tanrı olduğunu söyledik
bizi dinlemediklerinde onlara karşı merhametli davrandın
onlar da şımardıkça şımardılar ve senin ne kadar kudretli olduğunu unuttular
bunlara iyilik yaramaz bunlardan sana kul olmaz demişler
yavşak sahtekar kralın bu düzmece mahkemesi sonucu
masum insanlara dönerek şu şekilde konuştuğu düşünülülebilir
işte sizin birer yalancı olduğunuz ortaya çıktı
artık size yakışan ateşe atılmaktır
hadi gelsin de kurtarsın sizi bir olan ilahınız
bana karşı gelmeniz sonucu hepinizi cezalandıyorum
elbette gerçek mahkeme yaratıcının gücüne yaraşır şekilde o gün kurulacaktır
kimseye haksızlık edilmeden yalancı şahitler bulunmadan
yaşanılan tüm olaylar doğru delillerle değerlendirilip doğru hüküm verilecektir
zalimce hüküm verenlerin başlarına elleriyle yaptıklarından başkası gelmeyecek
FURKAN SURESİ ( 20 - 31 )
20 - SENDEN ÖNCE de yiyip içen ,
çarşıda pazarda dolaşan elçilerden başkasını göndermiş değiliz .
Kimin ne olduğu ortaya çıkıp iyice belli olsun diye sizi imtihan ediyoruz .
Yoksa Rabbin zaten her şeyi olduğu gibi görüyor .
21 - Bizimle karşılaşacaklarını ummayanlar :
" Bize niçin melekler gönderilmedi ? "
veya " Neden Rabbimizi görmüyoruz ? " diye sorup duruyorlar .
Açıkçası onlar küstahça büyüklendiler ve azdıkça azdılar .
22 - Günaha batmış olanlar , melekleri görecekleri gün hiç de sevinemeyecekler :
" Biz bittik , mahvolduk ! " diye dövünüp duracaklar .
23 - Yaptıkları her işi darmadağın edip boşa çıkaracağız .
24 - O gün , cennetlikler en iyi yerde kalacak , en güzel yerde dinlenecekler .
25 - O gün , gök bulutlarıyla yarılacak ve melekler peş peşe inecek .
26 - O gün , gerçek mülkiyetin Rahman 'a ait olduğu ortaya çıkacak .
Kâfirler için çok zorlu bir gün olacak.
27 - O gün , zâlim dizlerini dövecek ve :
" Eyvah ! Keşke peygamberin gösterdiği yolda yürüseydim .
28 - Eyvah ! Keşke falancayı dost edinmeseydim .
29 - Bana hatırlatıcı gelmişti , ama şeytan beni saptırdı .
İşte böyle yapayalnız , yardımsız bırakır şeytan adamı ! " diyecek .
30 - Peygamber de diyecek ki :
" Ey Rabbim , benim halkım bu Kur 'an 'ı bir kenara attı . "
31 - İşte böyle biz her peygambere , günaha batmış kimseler içinden düşmanlar çıkardık .
Fakat yol gösterici ve yardımcı olarak Rabbin yeter .
mülkün tamamının kendilerine ait olduğunu öne sürerek
yanlarına aldıkları bir grup dışında herkesin hakkını yok sayan
canlarına haksızca kasteden ve köle olarak kullanıp sömürenler
silahlı adamlarıyla yaratıcıya yönelen masum insanları ezdikçe eziyorlardı
kendilerini ilah ilan eden yavşak krallarının azap melekleri olarak görüyorlardı
suçsuz insanlara fütursuzca saldırırken
hadi rabbiniz de zalim kralımız gibi görünse ya
meleklerini gönderip karşımıza dikecek kadar cesareti yok mu
işte şimdi bittiniz mahvolduğunuz
şerefsiz reislerimize karşı gelmenizin bedelini ödeceksiniz
bugün sizin için çok zorlu bir gün olacak
bizi gördünüze hiç sevinmeyeceksiniz
tüm emeklerinizi evinizi yuvanızı darmadağın edeceğiz
elinizdeki her şeyi alıp yaptıklarınız boşa çıkaracağız
mülk kiminmiş acı bir şekilde öğreteceğiz size
keşke diyeceksiniz bugün keşke yüce tanrı krala boyun eğseydik
otoritesini sağlayan dinci adamlarının sözlerini dinleseydik
keşke sapkın elçilerin sözlerine uymasaydık diyeceksiniz
hadi şimdi sizi bekleyen ateşe doğru sürüklenirken dizlerinizi dövün diyorlardı
kudurdukça kudurup küstahlaşan bu zalimlere karşı gönderilen eliçiler
hiçbir zaman diğer insanlardan gereksinim olarak farklı olmamış
tüm insanlar gibi fiziksel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için çaba sarfetmiş
daha önce akıllı insan türleri arasında yapıldığını düşündüğüm sözleşme bozulduktan sonra
kimin hangi doğrultuda ilerlediği meydana kesin olarak çıksın
kendileri de ne mal olduklarını görüp inkar edemesin diye
yaratıcı elçileri aracılığıyla sözleşmeyi hatırlatmaya devam etmiş
yoksa kimin ne yapacağını bilmek yaratıcı için zor değildir
ilk toplantıda belirlenen ölçüden uzaklaşan zalimlerin
şeytanoğullarıyla bir olup arzularına kulak vererek doğru yoldan sapanların
gelen elçilere düşmanlık edeceği ortadayken
yaratıcı onları kavganın çekişmenin tam ortasına göndermiş
elçiler de yol gösterici ve yardımcı olacak yaratıcıdan başkasına güvenmemiş
FURKAN SURESİ ( 32 - 34 )
32 - Yine kâfirler diyor ki :
" Kur 'an peygambere bir defada toptan indirilmeli değil miydi ?
" Oysa biz Kur 'an 'ı olaylar oldukça safha safha indirdik ki kalbine iyice yerleşsin .
33 - Sordukları her soruya , sana gerçekleri en güzel şekilde açıklayarak cevap veririz .
34 - Yüzükoyun cehennemi boylayacak olanları , işte o yoldan çıkmışları ,
çok berbat bir yer bekliyor .
son kitap meydana gelirken yaratıcının izlediği yolu anlayabilmek için
insanlar arasındaki hukukun resmen başladığı tarihten
son kitabın oluştuğu zamana kadar geçen sürede neler yaşandığını bilmemiz gerekir
her olayı değil elbette ancak bugüne nasıl gelindiğini anlayabilmek için ne gerekiyorsa
öyle ikinci elden çarpıtılmış yontulmuş kırpılmış bilgiden hayır gelmez
neyse o diyebileceğimiz doğru bilgi herkese açık olmalı ve herkes tarafından bilinmelidir
ilk sözleşmenin yapıldığı tarihte insanlar her ne kadar fikirleriyle de ayağa kalmış olsalar bile
nihayetinde iletişim araçları ve yöntemleri
yaratıcının görüşüyle alınan ortak kararları
sözleşmenin tarafı olan tüm insanlara olduğu bir duyurmaya yetmiyordu
peki ne oldu da bu mücadelenin son kitapla başka bir boyuta taşınması gerekti
galiba ölçü ilk konulduğu andan itibaren korunabilseydi
yani herkes tarafından ne olduğu ilk belirlendiği gibi kalsaydı
insanlar arasında oluşacak olan anlaşmazlıklar oy çokluğuyla çözülebilir
yaratıcıya iftira atılmadan daha az çatışma yaşanarak çözülebilirdi
her çöküşte doğru yoldan sapışta bir elçiye ihtiyaç duyulmazdı
herkes ölçüye bakar davranışlarını tartar çevresini de bu şekilde değerlendirebilirdi
ölçüyü korumak için çabalayan güzel insanlar bunda başarılı olmasalardı
onun tahrif edilemeyecek zaman ulaşmasını sağlayamazlardı
elbette bunu yaratıcın desteği olmadan gerçekleştirmeleri mümkün değil
böyle tuğla şeklinde bir kitap indirilmesini istemek de çok hatalı
belki ilk sözleşme birkaç sayfaydı ve çetrefilli maddeleri uzun açıklamaları yoktu
fakat zaman geçtikçe mücadele sırasında yaşanılan olayların sayısı arttıkça
ve bunun yanında değişen koşullar hayata dair diğer gelişmeler
sözleşmenin özünü ve gelişimini aktarırken daha fazla söz söylenmesine neden oldu
hala birkaç sayfaya sığabilecek kadar olan ölçü
medeniyetin aldığı yol itibariyle bir kitaba dönüştü
ve peyderpey gelen her elçiyle zamanın ruhuna uygun şekilde
yaratıcının hükümleriyle nihayi boyutuna erişti
ölçünün yok sayılması için
veya haksızca kendilerinden yana ağır basması için uğraşan zalimler
doğru yoldan çıkmakla suçlayarak masum insanları attıkları o berbat yere
yüzü koyun sürüklenerek atılacak
FURKAN SURESİ ( 35 - 44 )
35 - İYİ DİNLEYİN ! Musa 'ya kitabı verdik . Kardeşi Harun 'u da yardımcısı yaptık .
36 - " Ayetlerimizi yalanlayan o topluluğa gidin ! " dedik .
Sonunda o topluluğu yerle bir ederek helak ettik .
37 - Nuh halkını da elçilerine kâfirlik ettiklerinde suda boğduk
ve kendilerini insanlara bir ibret yaptık . Zâlimlere de acı bir azap hazırladık .
38 - Ad , Semud , Ress halkı ve bunlar arasında gelip geçen nice nesiller ...
39 - Bunların her birine örneklerle nice öğütler verdik . Sonunda hepsini yerle bir ettik .
40 -Açın gözünüzü! O afet yağmuruna tutulan memleketin yanından geçtiler .
Orada neler olduğunu görmediler mi ?
Hayır , bunların dirilip hesap vermeye dair hiçbir endişeleri yok .
41 - Seni görünce : " Allah , peygamber olarak bunu mu göndermiş ?
42 - Eğer direnmeseydik ciddî ciddî bizi tanrıları mızdan saptıracaktı ." diye alay ediyorlar .
Fakat kendilerini bekleyen azabı görünce kimin sapıtmış olduğunu görecekler .
43 - Heva ve hevesini tanrılaştırana bak ? Böyle birinden sen mi sorumlu olacaksın ?
44 - Yoksa sen onların çoğunun sözden anladıklarını
veya akıllarını kullandıklarını mı sanıyorsun ?
Hayvan gibidir onlar , hatta daha da aşağılık bir yoldalar ...
kendilerine uyarı yapıldıktan sonra yanlış yolda ilerlemeye devam eden topluluklar
inkar ve yalan üzere öldüklerinde haklarındaki azap hükmü gerçekleşmiş demektir
yani kıyametleri kopmuştur ve herkesin toplanacağı o günü beklemeye başlamıştır
yaratıcı elinde yeterli delil bulunmadan kimseyi cezalandırmaz
delil yetersizliğinden zalimlerin beraat etmesine de izin vererek mazlumlara haksızlık etmez
elçiler uyarıcılar toplumda bulunan sağduyulu insanlar da bu kararın alınmasına şahitlik eder
ismi anılan elçiler kardeşti ve yahudiydiler
diğer elçiler gibi sapkın bir topluma sözleşmeyi hatırlatmak için görevlendirildiler
anlaşılan o ki hiçbiri elçilere kulak asmamış ve inkar üzere ölerek kendilerine yazık etmişler
başlarına gelen felaketin elçilerin gelişinden kısa süre sonra yaşanmış olması dikkat çekici
zamanın ve mekanın ötesinde olan yaratıcı yaklaşmakta olan sonu net bir şekilde görüyordu
haklarındaki hükmün verilmesine yarayacak olan tebliğ kendilerine yapıldı
hem bir son fırsat hem de azabın üzerlerine kesinleşeceği önemli bir andı
buna benzer çok azının kurtulduğu kalanların ise helak olduğu pek çok an yaşandı tarihte
bu toplumların kurdukları şehirlerden arta kalanlar şu an turistik yerler olarak görülüyor
onlara bakarak geçmişimizi görüp geleceğimizi düşünmemize neden olmak için varlar
yok olup gideceğiz diyenler nasıl hayat bulduklarını hesaba katmadan yaşıyorlar
yaşamın tekrar devam edeceğini anladıklarında iş işten geçmiş olacak
son elçiyi kendilerin biri olmadığı için alaya alarak yalanlayan kuduz yahudiler
kibirlenerek sarıldıkları putlarına karşı olan bağlarını yüceltip elçiyi sapkınlıkla suçlamış
bu küstah tavır
anlaşmayı üstün olduğunu öne sürerek kabul etmeyen şaytanoğullarının tavrına benziyor
o günkü bilinen dünyada sözleşmek için toplanan akıllı canlıların genel görünüşü
iki ayağında yürüyen konuşabilen ahlak anlayışı olan özgür iradesi gelişmiş yaratıklardı
zeka seviyeleri farklı olsa da verdikleri sözün ağırlığını taşıyabilecek kadar bilinçliydi
bu canlılar kendilerini insan ismi altında eşit haklarla birleştirirken iblis buna yanaşmadı
yeryüzündeki diğer canlıların da hayvan olarak tanımlandığını düşünecek olursak
iblisin insanları da hayvan olarak gördüğü sonucuna varabiliriz
yani kuduz yahuler içlerinden çıkmayan son elçiye insan gözüyle bakmıyorlardı
heva ve hevesini ilah edinen bu zalim topluluğun yola gelmeyeceği
elçinin bu sapkın yaklaşımı benimseyenleri dert etmemesi gerektiği vurgulanmış
yani yaratıcı kötü sözü sahibine iade etmiş
FURKAN SURESİ ( 45 -52 )
45 - EY İNSANOĞLU ! Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmüyor musun ?
İsteseydi onu durdururdu . Sonra güneşi ona nasıl yol gösterici yapmışız .
46 - Sonra da onu kendimize doğru yavaş yavaş nasıl çekmişiz .
47 - Sizin için geceyi örtü , uykuyu dinlenme ,
gündüzü de yeniden hayata başlama vakti yapan O 'dur .
48 - Rüzgârları sevgi ve merhametinin muştulayıcısı olarak gönderip ,
ardından gökten tertemiz su yağdıran O 'dur .
49 - Böylece ölü bir beldeyi canlandırıyor ,
yarattığımız nice hayvanları ve insanları suya kavuşturuyoruz .
50 - Doğrusu böyle yapmakla biz bütün bunları gözler önüne seriyoruz .
Belki ibret alıp üzerinde düşünürler diye .
Ne var ki insanların çoğu inat etmekte ve nankörlükten başkasına yanaşmamaktadır .
51 - Eğer lâyık görseydik elbette her köyden bir uyarıcı çıkarırdık .
52 - Şu halde kâfirlere uyma ve ayetlerimizle onların karşısına çıkarak var gücünle çalış .
elçilerin ve yanında bulunanların çabaları
karanlığa gömülen insanlığın tekrar aydınlığa çıkması içindir
eğer yaratıcı güneşin tekrar doğmasını dilemeseydi
elbette insanlık adına istenen tüm güzel şeyler sonuçsuz kalırdı
ancak yaratıcının sevgi ve merhametinden ümit kesmeyen güzel insanlar
onun iyiliklere karşı kayıtsız kalmayağından emin oldukları için
kurtuluşu yavaş yavaş tekrar insanların üzerine çekmeyi başarmışlardır
diğer manada gece rahat bir uyku çekmekilmesi için yeryüzünü örter
gökyüzüne bakıp aslı astarı olmayan şeyleri uydurmayı bırakın
güneş batınca yatın uyuyun istirtatinize bakın güç toplayın
sabah olunca çalışıp çabalayıp yorgun düşeceksiniz yine
yine yaratıcının rahmetinin yeryüzündeki canlıların üzerine gelmesini isteyenler
fikir fırtınaları estirip onu hakkıyla ananlar onun dilediği gibi hareket edenler
tüm canlıların muhtaç olduğu suyun gökten eşitçe indirilmesini sükür ve sevinçle karşılarlar
nihayetinde bunun gerçekleşmesini sağlayan yaratıcı ölü beldelere hayat verir
uyanışları başlatır dirilişleri sağlar yok olup gitmelerin önüne geçer
doğa olayları ele alınırken yaratılmışların değil yaratıcının isteği göz önünde tutulmalı
ibret alırken ders çıkarırken dilekte bulunurken yaratıcıdan başka bir şey düşünülmemeli
yoksa kalk gece gök cisimlerine bak sana bi şey diyen olmaz
ancak baktıktan sonra bir olan yaratıcıya şükretmiyorsan
onun kudreti karşısında irkilip kendine gelmiyorsan
boynun tutulur bir de üzerine nankörlüğün yüzünden rahmetinden mahrum kalırsın
yapılan ilk sözleşme sonunda yeryüzündeki kaydadeğer bilinçli canlıların
iblisoğulları hariç insan ismi altında birleşmeye karar verdiklerini düşünüyorum
o toplantı sırasında yaratıcı aynı zamanda birden fazla kişiye vahyetmiş olabilir
ancak sözleşme yapıldıktan sonra gelen hatırlatıcılar uyarıcılar herkesin muhatabı olduğu için
böyle her topluluğa özel elçi gönderme şeklinde bir uygulamaya gerek olmadığı vurgulanmış
nasıl ki günümüzde süper güç denilen ülkeler ve toplumları var
tahminim o gün de bilinen dünyada zulmü domine eden topluluklarda vardı
bu tarih boyunca da bu böyle olmuştur diyebiliriz
işte elçiler en azgın topluluklara idarecilere bulundukları yere gönderilmiş
insanlar birlik oldukları birlik olacaklarına söz verdiklerini hatırladıkları anda
gönderilen elçinin herkese mesaj verdiğini çok rahat anlayabilirler
elçiler lokal olarak bu zalimlerin karşısına çıkıp
var güçleriyle mücadele ediyor gibi görünseler de
aslında gösterdikleri gayret tüm insanların iyiliği içindir
elçiler bu görevi yerine getirirken
inkarcıların çeşitli tahriklerle meseleyi kişiselleştimek istedikleri düşünebiliriz
yaratıcı elçisinden onlara uyup durumu istedikleri seviyeye düşürmemesini istiyor
FURKAN SURESİ ( 53 - 62 )
53 - İKİ DENİZİ birbirine salıveren O 'dur .
Bunlardan biri tatlı ve susuzluğu giderici diğeri tuzlu ve acıdır .
Aralarına karışmayı önleyen bir engel koyan da O 'dur .
54 - İnsanı sudan yaratıp ona soy sop duygusu veren O 'dur . Rabbinin her şeye gücü yeter .
55 - Durum buyken kimileri Allah 'ı bırakıp kendilerine ne faydası ,
ne zararı dokunmayacak şeylere tapınıp duruyor .
Zaten kâfir de Rabbine sırtını dönen kişidir .
56 - Biz seni ancak bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik .
57 - Söyle onlara : " Ben , buna karşı sizden bir ücret değil ,
Rabbinizin yolunda yürüyen kimseler olmanızı istiyorum . "
58 - Sen ölümsüz yaşam kaynağına dayan , O 'nun yüceliğini övgüyle an .
Kimse kullarının günahlarından O 'nun kadar haberdar değildir .
59 - Gökleri , yeri ve bu ikisi arasında olan her şeyi altı günde yaratan ,
sonra görkemi ile gökleri kaplayan Rahman O 'dur .
Haydi , ne isteyeceksen O her şeyi bilenden iste !
60 - Ne var ki " Rahman'a secde edin" denildiği zaman , " Rahman da neymiş ?
Bize emrediyorsun diye secde mi edeceğiz ?" diyorlar .
Bu nefretlerini daha da artırıyor .
61 - GÖĞÜ yıldızlarla donatan ,
oraya ışık saçan güneşi ve parıldayan ayı asan ne kutlu , ne yücedir !
62 - Düşünmek veya şükretmek isteyenler için
gece ile gündüzü birbiri ardınca getiren O 'dur .
yatacının elçilerleri ile yalanlayıp inkar edenler zalimlerin karşılaşmasını
biri tatlı diğeri acı iki denizin karşılaşmasına benzetenlerin fikrine katılıyorum
bu iki deniz böyle birbirlerini her gördüklerinde silahlarına sarılmıyorlardı elbet
belki de birbirlerine karşı çoğu zaman sükunetle yaklaşabiliyorlardı
konuşup tartışabiliyorlardı öne sürdükleri tezlerle üstünlük kurmaya çalışıyorlardı
elbette hakem olan yaratıcı belirliyordu uzlaşmanın mümkün olmadığı hususları
ademoğullarının yani ademin görüşünün en önemli maddesi içerik olarak şu olabilir
ddoğayı izledim ve biliyorum ki bir olan yaratıcı tarafından hepmiz sudan yaratıldık
her ne kadar kaynağımız bir olsa da çiftleşerek ürediğimiz için
soyumuzun bilinirliği önemli olmalı
aileler kurarak belirli kurallar çerçevesinde çoğalmalıyız
sorumluluklarımızı bu şeklide daha güzel yerine getirebiliriz
dayanışmadaki önceliğimiz ailemizden başlayıp
bulunduğumuz toplumun diğer üyelerine
ardından da tüm insanlara ulaşacak şekilde genişlemeli
ademin bu düşüncesi yaratıcı tarafından benimsenmiş
diğer topluluklara da kabul edilmesi emredilmiş
iblis teker patlatıp yoldan çıkmış
yaratıcı da ne halin varsa gör
bunun hesabını sana ve sana uyanlara muhakkak soracağım demiş
son elçinin karşısına geçen zalimler bunu bilmiyor mu
biliyorlar ama inkar ediyorlar
bu uyarıyı dikkate alırsanız yaratıcı geçmişte olanı hesaba katmayacağını
af edileceğinizi müjdeliyor diyen elçiyi yalanlıyorlar
alışmışlar yaratıcıya iftira ederek hak yemeye para yığmaya dincilik yapmaya
avantalarından vazgeçemedikleri için putlarına sarılıp yaratıcıya sırt çeviriyorlar
şirk koşup kopamadıkları şeylere bir bak kendilerine ne fayda ne de zarar veribilirler
sen bunların putları hakkındaki boş sözlerine kulak asma
onlara yaratıcının yüceliğinden övgüyle bahset
inkarcılar gökleri ve yeri altı günde yaratanın ilahları olduğunu söylüyorlar
hayır gökleri ve yeri altı günde yaratan bir olan yüce yaratıcıdır de
sanki yaratıcı kaç günde yarattığını söylemek zorundaymış gibi
hem kime göre neye göre altı gün
sonsuz bakış açısından sınırsız incelikteki yaratılıştan haberleri yok
zaten anlayabilselerdi gün demezler zamandan bahsetmezlerdi
söyledikleri her şeyin kaynağı olarak yaratıcıyı gösterdiğinde
ona boyun eğmeye çağırdığında deliye dönüp daha da kuduruyorlar
kafanızı kaldırıp bakarak nefsinize göre saçma hükümler verdiğiniz gök cisimlerini
geceyi ve gündüzü ardı ardına getirenin yüce yaratıcı olduğu söyle
duydukları gerçekler karşısında iyice çıldırsınlar
ölümsüzlüğün kaynağı gücü her şeye yeten yaratıcından bir şey istemek için
gök cisimlerinin şekillerine bakmama gerek yok dedikçe fıttırsınlar
FURKAN SURESİ ( 63 - 66 )
63 - Rahman 'ın kulları öyle kimseler dir ki
yeryüzünde tevazu ile yürürler ve cahiller kendilerine lâf attıkları zaman
" Selâm ! " der geçerler .
64 - Onlar , gece yarılarında ayakta durarak , yerlere kapanarak Rablerini anarlar .
65 - Onlar : " Ey Rabbimiz , cehennem azabını bizden uzak tut .
Onun azabı çok korkunç bir şey .
66 - Gerçekten orası ne berbat , ne kötü bir yer " derler .
zorbalıkla elde ettikleri geçici dünya malına güvenerek
böbürlene böbürlene yürüyen ahmaklarla karşılaşınca
eğer seni incitmek için sana laf atacak olurlarsa
onlara selam de geç
ilk sözleşmenin amacını hatırlat
ne anlama geldiğini biliyorsa utanır
inkar ediyorsa da bi nane yiyemez için için kudurur
gece uyanınca onlar gibi gökyüzüne bakıp saçmalama
sadece yaratıcıyı düşünerek vakit geçir
üzerine batığın yerin un ufak olacağı
üzerinde duran dökülüp dağılacağı o korkunç dünün azabından
bir olan yaratıcına sığın
kötü ve berbat bir dönüş yerine gitmemek için ondan af dile
FURKAN SURESİ ( 67 - 77 )
67 - Onlar , harcamalarında israfa kaçmazlar ,
cimrilik de yapmazlar ; ikisi arasında dengeli giderler .
68 - Onlar , Allah ile beraber asla bir takım düzmece tanrılara yalvarıp yakarmazlar .
Allah 'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler .
Kim bunları yaparsa ağır bir cezaya çarpılır .
69 - Kıyamet günü azabı katlanır ve aşağılanmış bir şekilde o azabın içinde kalakalır .
70 - Ancak tövbe ederek iman eden ; iyilik, güzellik ve doğruluk için çaba sarf edenler başka .
Çünkü bunların kötülüklerini Allah iyiliklere çevirir .
Allah çok bağışlayıcıdır , sevgi ve merhamet kaynağıdır .
71 - Zaten kim tövbe edip iyilik , güzellik , doğruluk için çalışırsa ,
makbul bir kimse olarak Allah 'a dönmüş olur .
72 - Onlar , yalana dolana kulak asmazlar . Boş konuşulan yerden vakar içinde geçip giderler .
73 - Onlar , Rablerinin ayetleri hatırlatılınca kör ve sağır kesilmezler .
74 - Onlar : " Ey Rabbimiz , eşlerimizi ve çocuklarımızı bizim için gözümüzün nuru ,
gönlümüzün neşe kaynağı yap . Bizleri Sakınmada önde gelenlerden eyle ." derler .
75 - İşte bunlar güçlüklere göğüs germelerinden ötürü sıhhat ,
sağlık ve esenlik dilekleri arasında cennetin başköşesine buyur edileceklerdir .
76 - Orada sonsuza kadar yaşayacaklar . Ne güzel bir yer , ne hoş bir makam !
77 - Sonuç olarak de ki :
" Dua ve ibadetlerinizle karşılık vermeniz olmasa Rabbim sizi ne yapsın ?
Siz ise bunları yalan saydınız. Bunun da karşılığını yakında görecekseniz ... "
ilk sözleşmenin hükümlerinden söz edilmeye devam ediliyor sanki
yeryüzü nimetlerinin nasıl kullanılacağına paylaşımın nasıl yapılacağına dair
kimsenin durduk yere kimseyi öldüremeyeceği ilan edilmiş
yaratıcının tek olduğu
ona şirk koşmak için tanrı uydurulamayacağı söylenmiş
alinen temeli anne ve babanın karşılıklı rızasıyla kurulur
ve insanlar ilan edilmiş eşi dışında cinsel ilişki yaşayamaz denmiş
bu suçları işleyen toplum huzurunda mahkeme edilir ve cezalandırılır
mutlak hüküm ise yaratıcının katındaki mahkemede verilir
suçlular cezalarını çektikten sonra bir daha suç izlemez
ve iyi işler yaparlarsa yaratıcı onları bağışlar
yaratıcın merhametine sevgisine sığınıp günahtan uzak kalanlar
kötülükten kutulur ve iyiliğe yönelerek kazanç sağlar
her söylenene hemen inanmazlar
baktılar boş söz var
kendilerinden emin bir şekilde o ortamı terk ederler
yaratıcının oluşa ve işleyişe dair hükmüne karşı ilgisiz kalmazlar
yaratıcının bilimsel yolunu takip etmekte geri kalmazlar
ailelerini bu güzel ilkelerle genişletmek isteyen insanların duası
yaratıcıya verdikleri sözü huzur ve mutluluğa kavuşmak için unutmamayı istemektir
yaratıcıdan sakınan ailelerin oluşturduğu toplumda hayat cennet hayatıdır
barış ve esenlik vardır
haksızlık adaletsizlik olmaz
tarih boyunca bu şekilde yaşayan toplumların toplanacağı yer
yaratıcın katındaki ebedi cennettir
zor zamanlarda yardımlaşan destekleşen insanoğlu buna hak kazanır
içinizden barış içinde yaşayalım kavga etmeyelim
içinde bulunduğumuz hayatı sorgulayalım
hep birlikte var olmanın bir yolunu bulalım
bunu en güzel şekilde gerçekleştirmenin çaresini arayalın diyenler çıkmasaydı
yaratıcı sizinle muhatap olmazdı
niye olsun ki
bu bilinç seviyesine eriştikten sonra sapıtırsanız bunun bedelini ödersiniz
11 Eylül 2022 Pazar
13 - furkan
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder