5 Eylül 2022 Pazartesi

11 - mülk - hakka - mearic

 

 

 

 

 
MÜLK SURESİ  ( 1 - 30 )



SEVGİ VE MERHAMETİ SONSUZ ALLAH 'IN ADIYLA

1 - Mülk elinde olan ne yücedir ! O 'nun her şeye gücü yeter !
2 - En güzel işi hanginiz yapacak diye hayatı ve ölümü yaratan O 'dur .
O güçlüdür , affedicidir .
3 - Ahenk içinde yedi kat göğü yaratan O 'dur .
O Rahman 'ın yarattığında hiç bir dengesizlik göremezsin .
Haydi , çevir gözünü ; bir kusur görebiliyor musun ?
4 - Sonra tekrar tekrar bak ; aradığını bulamayacak , yorulup aciz kalacaksın .
5 - Biz o yakın göğü ışık saçan yıldızlarla süsledik .
Onları şeytanların atıp tutmalarına konu yaptık . Çılgın bir ateş onları bekliyor .
6 - Böyle yaparak Rablerini inkâr edenleri cehennem azabı bekliyor. Ne berbat bir son !
7 - Onlar cehenneme atıldıklarında , onun kaynarken çıkardığı sesi duyacaklar .

8 - Cehennem kudururcasına yanacak .
İçine bir grup atıldıkça her defasında bekçileri onlara soracak :
" Size bir uyarıcı gelmedi mi ? "
9 - Onlar : " Evet , bize bir uyarıcı gelmişti , ama biz ona inanmamıştık .
Üstelik ' Allah hiç bir şey indirmedi ,
siz düpedüz sapkınsınız ' diye yalanlamıştık . " diyecekler .
10 - Ve ekleyecekler : " Zatenç dinleseydik veya aklımızı kullansaydık ,
bu çılgın ateşin içinde olmazdık . "
11 - Böyle itiraf edecekler ama heyhat , olmaz olsun böyle cehennem sürüleri !
12 - Öte yandan ,
ıssız tenhalarda Rablerine karşı korku ve titreme içinde yaşayanları
bağışlanma ve büyük bir karşılama bekliyor .
13 - EY İNSANLAR ! İnancınızı ister gizleyin ister açığa vurun ,
Allah iç dünyanızda neler olup bittiğini çok iyi biliyor .
14 - O yarattığını bilmez mi  ? O en gizli sırları biliyor , her şeyi duyup haber alıyor .
15 - Yeryüzünü sizin hizmetinize sunan O 'dur .
Haydi , üzerinde dolaşında ürünlerinden yiyin . Sonunda dönüp dolaşıp O 'na geleceksiniz .
16 - O görkem sahibinin sizi yere batırmayacağına dair garantiniz mi var ?
17 - Yoksa O görkem sahibinin başınıza taş yağdırmayacağından emin misiniz ?
Azabım nasılmış yakında göreceksiniz ?
18 - Onlardan öncekiler de yalanlamışlardı . Azabım nasılmış gördüler !
19 - Üstlerinde sıra sıra kanat çırparak uçan mı ?
Onları havada tutan ancak Rahman 'dır ! O her şeyi görüyor .
20 - Rahman 'a karşı size yardım edecek kimmiş ? Ordunuz mu ?
Kâfirler gerçekten büyük bir yanılgı içindeler .
21 - Peki rızkınızı keserse sizlere rızık verecek olan kimse var mı ?
Tabiî ki yok ; ama hala azgınca , kör kütük inat ediyorlar .
22 - Yüz üstü sürünerek giden mi ,
yoksa doğru yolda dimdik yürüyen mi hedefe daha iyi ulaşır ?
23 - ŞİMDİ HAYKIR ! Sizi inşa eden ; kulaklar , gözler , gönüller veren O 'dur !
Ne kadar az şükrediyorsunuz ?
24 - Sizi yeryüzünde üreten O 'dur ! O 'nun huzurunda toplanacaksınız .
25 - Böyleyken ; " Doğru söylüyorsan ne zamanmış bu ? " diyorlar .
26 - Cevap ver ; " Onu ancak Allah bilir . Ben sadece uyarıcıyım . "
27 - Kıyametin ayak seslerini duymayabaşlayınca , kâfirlerin yüzleri mormor kesilecek .
Onlara ; ' Ne zamanmış bu ? ' diyerek alay edip durduğunuz şey bu ! " denilecek .
28 - SÖYLE ONLARA ; " Diyelim ki , Allah beni ve beraberimdekileri öldürdü veya yaşattı .
Peki , siz kafirler , sizi kim kurtaracak korkunç azaptan ? "
29 - Herkes duysun : "O Rahman 'dır . Biz O 'na iman etmişiz . O 'na dayanmışız .
Yakında bileceksiniz kimmiş sapıtan ? "
30 - Herkes düşünsün ; " Diyelim ki bir sabah sular kurudu . Kim geri getirebilir suyunuzu ? "




MÜLK SURESİ  

sureyi defalarca okudum
çok çok yavaş da okudum hızlı hızlı da okudum
her okuduğumda bir çiceğin yapraklarını yavaş yavaş açışı gibi açıyor kendini mevzu
yaşar nuri öztürk 'ün çevirisinden de okudum keşke tüm çevirileri okuyabilsem
her insanın yazılanlar hakkında ne düşündüğü dinlemek isterdim
sureden ne anladığımı bana neler düşündürdüğü bu sefer çalakalem yazacağım
kısa surelerde dikkatim kafam dağılmadan daha hızlı yazabiliyorum sanki
ancak sureler uzamaya başlayınca sevmediğim bir sıkılganlık basıyor
bu nedenle aklıma geleni olduğu gibi yazıp zamana bırakacağım
umarım ileride tekrar okurum ve belkide daha düzgün bir şekilde yazabilirim

kitapta yazanların alkı vicdanı iradesi olan herkesi ilgiledirdiğini düşünüyorum
ancak bu süreye gelene kadar söyledikleriyle yaratıcının haliyle elçinin hedefinde
en birinci hedefinde kökleri söylemleri binlerce yıl öncesine dayanan bir grup var
bu grubun herkese açık olmayan kütüphaneleri kitapları söylemleri
geçmişe dair anlatıları geleceğe yönelik hedefleri var
düne bugüne yarına dünyaya üzerinde yaşayanlara
dünyanın ötesine bilinmeyene bakış açılarında ve yaptıklarında
yaratıcıyı çok ama çok kızdıran bir yön var
bu grubun üyleri görece alim bilgin okumuş yazmış
onurlu yüce şerefli haysiyetli itibarlı zengin üstün kimseler
diğer surelerde olduğu gibi
bu surenin nişangahında yer alanların en büyük zaaflarından biri mülk
belkide en büyüğü
yalnız surenin girişi çok fena
hele ihsan eliaçık çevirisinde
yani tek atmış
kafadan
mülk ne tatlı demi
ohh mis
mülkü elinde olan ne yücedir he
canı ne istiyorsa yapar
yücelir de yüzelir
herkese boyun büktürür
isterse yerlerde süründürür
sahip olduklarıyla hükmeder
herkesi kendine köle eder
lan o biçim hissettirir insana kendini mülk
insan derken
üstün insan
yetmez
tanrının oğlu
o da yetmez bizatihi tanrı ilan ettirir kendini
yalnız bir o harfi geçiyor girişte
o
o sen misin
hahahhaaaaaaaa
yoksa avelin önde gideni misin
gücün ölüme yetebiliyor mu senin
şu ana kadar boş beleş yaşadığın hayatı
ve aşmak içi çareler aradığın ölümü yaratan kimdir hiç düşündün mü
elbette düşündün
o kadar malı mülkü yanında götüremeyeck oluşun acısına ilaç aradın aramaktasın
daha kötüsü bazen bulduğunu sanıyorsun
o güce hak ettiği şekilde yönebilsen
onu affedici bulacaksın ama nerdeee
sen çürük kadrini üç kuruş avanta için takdir edenleri yaşatıyor
zorbalığını beyinsizliğini yüzüne vuran güzel insanları ölüme gönderiyorsun
ütelik bunu göklere bakarak aptal saptal hükümler vererek yapıyorsun
göktekileri sayıyor onların hareketlerinden sapkın sonuçlara varıyor
onlara öykünerek yapılar inşa edip yanlış adımlarını onlara uydurmaya çalışarak
sahip olduğunu sandığın mülkten ayrılmamanın çaresini arıyorsun
hadi yedi kat olduğuna karar verdiğin göğe bak
ne kadar güzel değil mi
kusursuz
ahhh
o ahenk içinde dans edenler keşke senin olabilseydi
keşke o sen olsaydın değil mi
pes etme bir daha bir daha bir daha bak
ki kendini bildin bileli bakarsın o göğe
sana onu verecek birini bulamadın
aciz olduğunu yol bulamayacağını anladığında
yorgun bitkin halinle yeryüzüne öfkeyle yöneldin
parıl parlayan yıldızlar güzel insanlar için harika birer kandilken
sen şeytanlaşıp onları kendini yakıp dağlayan kor ateşlere çevirdin
çılgın bir ateş bekliyor seni
senin yaptığın gibi yapanları korkunç bir azap bekliyor
şu an yaşadığın çaresizlik daha başlangıç
varacağın yer hor kullandığın her nefesi aratacak kadar berbat
acziyet içinde öfke dolu yüzünü yeryüzüne çevirdiğinde yaktırdığın ateşle övünüyorsun
karşısına geçip çıkardığı korkunç uğultuyla mest oluyordun
ateşin kudurdukça kuduruşuna bakıp derin homurtusuyla zulüm diyordun zulüm
sapkın hükümlerine boyun eğmeyen insanları karşında topluyordun hani
soruyordun sorduruyordun onlara
size benim ilahınız olduğumu söyleyen habercilerim gelmedi mi
evet diyorlardı geldi
ama biz senin bizim gibi yaratıcı tarafından yaratılmış bir kul olduğunu söyledik
habercilerinin inanılacak bir söz söylemediğini bilecek görebilecek kadar vizdan sahibiydik
onlara eğer sizi gönderen gibi zanna kapıldıysanız
hepiniz doğru yoldan sapmışsınız dedik
ve ekliyorlardı
biz de aklımızı kullanmasaydık veya üç kuruş geçici menfaate tav olsaydık
bir olan yaratıcının doğru yolundan sapanlardan olur bu ateşin içine atılmayı beklemezdik
bak o varacağın berbat yerde var ya
olmaz olsun böyle kölem diyerek ateşe grup grup sürdüğün masum insanlar
ciğerini parçalayarak edeceğin itirafları dileceğin afları duymak için hazır bulunacaklar
onlar ki zalim eline düştükten sonra ve öncesinde
zulmünden kaçmak için korku içinde ıssız yerlerde açbilaç saklanırken
ve de korkulmaya layık olanın yaratıcıları olduğunu anlayıp
ateşe atılmadan önce yüzüne kafirliğini haykırırlarken
öyle hoşnut ettiler ki yaratıcılarını
hani o yıldızlar var ya
sahibi olmak için deli divane olduğun yıldızlar
onlar ne ki
yaratıcı aklının alamayacağı kadar fazlasını verecek onlara
ya da onlara verdiğini gösterir belki sana
yanarken çektiğin azabın katlanması için
şunun gerçek olduğunu biliyorum
böyle zalim zorba aklını iyi kullanamayan kim varsa
en az kötülük beslemeyen biri kadar fark edebiliyordur olan biteni
kimi gizliyor kimi açığa vuruyor kimi de inkar edip şeytanlaşıyor
bu insanın temel bir özelliği
yanılmıyorsam galiba buna içkin deniyor
aşçı yemeğe ne kattığını bilmez mi
elçinin bu gruba sızdığı düşünüyorum
belkide grubun içinden biri gönüllü oldu
kötülüğün arşivini getirdi elçinin ayağının dibine attı
ve sağ olduğu müddetçe görevini tamamlayana kadar ona haber gönderdi
işte bazı kıt kafalar gökyüzüne bakıp umduğunu bulamayınca
yeryüzüne dönüp acısını masum insanlardan çıkarıyor
oysa yeryüzü üzerinde yaşayanların huzu dalet vebarış içerisinde bir hayat sürmeleri için var
yicen işçen gezcen kimseye zarar vermicen ve teşekkür etcen
la bu kadar basit la yaşamak
ölünce de yaratıcına gidecen
yaratıcı yok mu diyorsun
lan yine böyle yaşa
böyle yaşamanın neresi kötü
gökyüzünün görkemine kapılıp sapıtan beyinsizlerin sapkınlığı
dünyadaki canlılığı alt üst eden büyük gök taşlarını bilecek kadar eski
hatta ne zaman bir taş düşse dünyanın başına bayram ederler
arzularına yönelik bir mesaj bulabilmek umuduyla gökten düşen taşta bir göz ararlar
henüz kendileri de yok olmadıkları için
fener alayından hallice gelir kendilerine yaklaşmakta olan azap
tahminim güzelliklerine sahip olduklarını düşünürek avunmak için kafesleyen
belkide öncesinde yumurtalarını yiyebilmek için güvercin besleyen kişiler
bu kuşların yön bulma konusundaki yeteneklerini
eşlerine er ya da geç döndüklerini keşfetmiş
ne yapmışlar bu kuşlara
haaaaa
mülk genişledikçe
bilime hakim oldukça
gözleri doymak bilmedikçe
iletişimin kıtmeti meydana çıktıkça
hakkı sırra çevimenin güzü artırdığını anladıkça
uçurmuşlar
da
o kuşları havada tutan kim hiç düşünmemişler
düşünme konusundaki vasıfsızlıkarı öyle berbat bir noktaya gelmiş ki
salak salak tapındıkları yıldızlardan
arzuladıkları mülkü kendilerine teslim edecek ordular geleceğini haya etmişler
lan harbiden kuş beyinli bu kafirler
he uzaydan bölük bölük askerler gelecek
işçinin emeğini çalmanıza
öksüzün yetimin hakkınız yemenize
istediğinizi köle yapmanıza dilediğinizi sömürmenize yardım edecek
ateş olsam sizi yakmaya ar ederim
sizi yakan ateş kimliğini kaybeder
böyle bir aptallık nasıl olur
elleri çapa tutmaz tohum savurmaz
değirmene ekin taşımaz un ıslatmaz hamur yoğurmaz
aç kalsalar ne yapacaklarını kime gideceklerini bilmezler
ama gökten ordu bekler beyinlerine tükürdüğüm salakları
acziyetine bir kulak ver de teşekkür et karnının doyduğuna
ne mülküymüş aptal insan
yıldızmış yedi katmış hepsi benimmiş
üç kuruşluk egonla yaratıcıya ortak olmaya çalışıyorsun
ne diyordunuz yüzlerini sürüyerek ateşe attığınız masum insanlara
dimdik yürümek varken neden bana karşı geldiniz mi
hayır insana olup bitni algılayabilecek donanım verildi
buna rağmen yanlışa kararlar verip teşekkür etmemesi iradesinin suçu
nasıl ürediğine bakıp iradesini verene döneceğini düşünmüyor
üstüne ne zamanmış bu dönüş diyerek alayla soraken
edineceği bilgiden bir menfaat elde etmeyi tasarlıyor
yaratıcının böyle bir bilgiyi sana vereceğini mi sanıyorsun
elçine dahi bu konuda bir şey açıklamamışken sana mı
görevi sadece uyarmak olan elçiden yaratıcının sırlarını öğrenemezsin
mazlumların katledilmek üzere toplanmasını emrettiğinizde
zalim askerlerinizin çıkardığı ayak seslerinden daha korkunç bir ses duyacaksınız
yüzünüz teslim olmak istemeyen masum insanların
o zalim askerlerin kollarıyla sıkılıp moraran yüzlerinden beter olacak
ki o suçsuz insanların haykırarak
o gün gelince hepinizden hesap sorulacak dediklerinde
ne zaman gelecekmiş o gün diyerek alay ettiğiniz o günün gelmiş olduğunu anlayacaksınız
elçi ve beraberindekiler ölür veya yaşar
uğruna mücadeler ettikleri değerlerin üstünlüğü ortadayken
sizi rezilliğinizi kepazeliğinizi örtecek birini nereden bulacaksınız
kimse tanrıyı gözüyle görmediğine gör tüm bunlar bir inanç meselesi denilebilir
tamam
öyle olsun
yaratıcıya inananlar ona güvenenler biz buradayız diyor
sapıtmaksa mevzu çıksın ortaya sonunda kimin sapıttığı
ha bu arada
bu kadar yazdık çizdik
bahse konu kafirlerin şaşalı düzeni
hani şu sular kesilince yıkılan dillere destan düzeni
aga ne gökten ne yerden su verecek bir yardımcıları yokmuş
haliyle yıkılıp yok olmuşlar
düşününen olur belki diye hatırlatmakta fayda var






HAKKA SURESİ ( 1 - 52 )

SEVGİ VE MERHAMETİ SONSUZ ALLAH 'IN ADIYLA
1 - Hak !
2 - Nedir hak ?
3 - Anlayabiliyor musun , nedir hak ?
4 - SEMUD ve AD yalanladı o büyük gerçeği .
5 - Semud büyük bir afet ile yok edildi .
6 - Ad ise korkunç bir çöl fırtınası ile yok oldu .
7 - Afet bir hafta boyunca aralıksız devam etti .
Öyle ki insanların kof hurma kütükleri gibi nasıl yerlere serildiğini
gözünde canlandır artık ...
8 - Şimdi onlardan geriye ne kaldı , görebiliyor musun ?
9 - Firavun da ondan öncekiler de alt üst olmuş o şehirler de hep aynı yanlışı yaptılar .
10 - Hep Rablerinin peygamberine karşı geldiler .
Allah da onları her defasında şiddetle yakalayıverdi .
11 - Oysa biz , sizin atalarınızı o korkunç tufan günlerinde gemilerle kurtarmıştık .
12 - Artık bütün bunlar ibret olsun ; varsa kulağı olan duysun .
13 - DİRİLTİCİ soluk tek bir üflemeyle estiği zaman ,
14 - Yer yüzü ve dağlar kaldırılıp birbirine çarpıldığı zaman ,
15 - İşte o zaman , o kıyamet kopmuş olacaktır !
16 - O gün , gök paramparça olacak ; lime lime dökülecek ,
17 - Melekler de kenarlarında bekleyecek ve
üstlerinde o gün Rabbinin tahtını sekiz melek taşıyacak ,
18 - O gün hesaba çekilecekseniz ; en gizli işiniz bile ifşa edilecek ,
19 - İşte o zaman sicili iyi ç ıkan haykıracak : " Gelin bakın sicilime !
20 - Zaten bir gün hesabımın böyle önüme konacağını biliyordum . "
21 - Artık böyle olan mutlu bir hayat sürecek ;
22 - Muhteşem bahçeler içinde ,
23 - Her yanından meyveler sarkacak
24 - Onlara , " Dünyadayken yaptıklarınızın karşılığı olarak
yiyin , için , afiyet olsun . " denilecek .
25 - Sicili bozuk çıkana gelince ;
" Eyvah , ben bittim ! Keşke sicilimi hiç görmeseydim ,
26 - Hesabımın ne olduğunu öğrenmeseydim ,
27 - Ne olurdu o ölümle iş bitseydi ,
28 - Malım bir şeye yaramadı ,
29 - Saltanatım yer ile yeksan oldu , mahvoldum ben ! " diyecek .
30 - Ve bir ses ; " Tutun onu , bağlayın
31 - Atın cehenneme
32 - Sıkı sıkıya zincirleyin , atın gitsin ! " diyecek .
33 - Çünkü o , yüce Allah 'a inanmıyordu
34 - Yoksul , bir dilim ekmeğe muhtaçken kılını bile kıpırdatmıyordu .
35 - Bugün de burada ona sahip çıkacak kimse olmayacak ,
36 - İğrenç yiyeceklerden başka bir şey de verilmeyecek ,
37 - Ki onu günahkârlardan başka kimse yemez .
38 - 39 - FAKAT HAYIR ! Gördüğünüz görmediğiniz her şey dile gelsin !
40 - " O Kur 'an şerefli bir peygamberin sözüdür ! "
41 - O , bir şair sözü değildir . Ne de az inanıyorsunuz .
42 - Bir kâhin sözü de değildir . Ne de az düşünüyorsunuz .
43 - Bu Kur 'an Âlemlerin Rabbi 'nden indirilmedir .
44 - Eğer bizim adımıza bazı lâflar uydurmaya kalkışsaydı ,
45 - Onun elini kolunu koparırdık .
46 - Kesinlikle iliğini keser , canına okurduk .
47 - Sizden hiç kimse de buna engel olamazdı .
48 - Açın kulağınızı ! Bu Kur 'an , sakınmak isteyenlere bir hatırlatmadır !
49 - Ancak içinizde buna yalan diyenler olduğunu da bilmiyor değiliz .
50 - Kâfirler , Kur 'an 'ı reddetmekle çok pişman olacaklar .
51 - Çünkü Kur 'an haktır !
52 - Öyleyse yüce Rabbi 'nin ismini yücelt !






bize hep nasıl anlatıldı
etrafımızdan hep nasıl duyduk
öyle söyleme çarpılırsın
sakın öyle yapma taş olursun
peki yaratıcıyı inkar etmenin elçinine karşı gelmenin yanlışta ısrar etmenin sonucu
toplumların başına gelen felaketlet sonucu yok olmalarını nasıl anladık
işte yaratıcı elçisini gönderiyor doğruları anlatıyor anlatıyor anlatıyor ama
kafirlerde en küçük bir düzelme belirtisi yok
ardından elçi ve beraberindekiler kurtarılırken diğerleri helak olup gidiyor
nasıl helak oluyorlar
doğa olaylarıyla
fırtına deprem sel vb afetler neticesinde veya yoluyla yok edildikleri anlatılıyor
bahse konu kavimlerin yok oluşlarıyla ilgili günümüze ulaşan ne var peki
yıkılmış duman olmuş şehirlerinden arta kalan molozlar
kemik yığınları belki biraz da yazılı kaynak ama daha çok kulaktan kulağa şeyler
günümüzde pek çok doğal afet bazen kısa olmasına rağmen öncesinden tahmin edilebiliyor
bu tür yıkımlara yok oluşlara neden olabilecek tehlikelere karşı önlemler alınabiliyor
kitapta geçmişteki silinip gitmeler üzerinde bu kadar durulmasının nedeni
sanırım lokal felaketlerin sonunda
engellenemeyen kitlesel bir yok oluşun gerçekleşeceğini bilmemiz için
yani hakkı hesaba katarak düşünmemiz isteniyor
bulunduğumuz bir oluşun işleyişin varacağı nokta istisnasız yıkımdır ve bu doğaldır
bunu sadece maddi bir bakış açısıyla değerlendirirsek eksik kalacağını söyleyebiliriz
toplumlardaki kaçınılmaz çöküşler sadece fiziki açıdan değerlendirilirse yanılabiliriz
insanın manevi yönü de dikkate alınmazsa kalıcı olanın ne olduğunu bulamayabiliriz
yani zulüm üzerine kurulmuş hiç bir düzen sonsuza kadar ayakta kalamaz
bu zayıf bünyesiyle karşılaşacağı doğal tehlikeleri aşamayacağı bir anda yok olur gider
hak ve adalete önem veren bunu ilke edinen oluşumların ömrü uzun olur
hatta doğru yanlış herkesin hayatına son verecek olan o büyük doğal felaketten sonra bile
bir şekilde yoluna devam edebilir evet bunun olmaması için bir neden yok
inananlar için böyle bir şeyin gerçekleşmesi imkansız değil
gerçi inanmayanlar da bunun gönüllerince gerçekleşmesi için mücadele ediyor
ancak gönüllerinde her şeye gücü yeten yaratıcıya yer vermek istemiyorlar
sahip oldukları mal ve ihtirasın kendilerine yetebileceği bir yol arıyorlar
bu sapkınlar arasından bir örnek verilmiş surede
ilah olduğunu ilan eden beyinsiz bir zorbanın
yiyip içen sonrasında dışkı üreten bir yaratık olduğunu unutup
berbat bir koreografiyle kendini nasıl rezil ettiği anlatılmış
yaratıcı bu pespayelik karşısında neden katındaki durum hakkında bil versin ki
o tahtta oturan benim etrafında bulunanlar benim meleğim diyerek kısa kesmis
hem anlatsa ne olur anlayabilecek kapasitede kimse yok aralarında
ancak bu sözü kulağı duyan anlar ve ona göre hareket eder
zaten yaratıcı da öyle insanlara insalığa son verecek olan felaketten
kalıcı nimetlerine ulaşabilecek nitelikte olanları çekip almayı diliyor
her insan aslında hayatıyla bir kitap yazar diyenlere katılıyorum
yaratıcıyı da bu kitapları değerledirip not veren bir varlık olarak hayal ediyorum
nasıl ki hepimiz bu dünyada ağlayarak nefes lamaya başladıysak
insanlığın ölümünden sonra benzer şekilde aynı anda hayat bulmamız da mümkün
işte o gün yaratıcı herkese anlat hadi bana hayatını oku kitabını diyecek
belkide bu zalim hükümdarların masum insanlara zulmetmeden önce
yaptığı ezik bir güç gösterisine gönderme de olabilir
veya kafirlerin sapkın kitaplarında okudukları sözde kutsal bir hesaplaşmadır
tabii gerçek güç sahibin karşısında roller ve söylenenler tam tersi olacaktır
verilen ayrıntılar sapkın inanca sahip olanları ürkütmek ve doğru yola gelmeleri sağlamak için
ancak yalanlayıcıların inatlarını kırmadığı anlaşılıyor
onlar heva ve heveslerine hoş gelen sözler söyleyen kahinlerin şairlerin ne dediğine bakıyor
elbette elçi onlardan biri değil ve söyleyecekleri yaratıcının dilediklerinden başkası olamaz
yoksa teklif ettiklerinize kanıp size uyacak olursa
sapkın yolunuza girmeyen suçsuz insanlara yaptığınız gibi yapar
onun elini keser buynundaki damarı koparırdık
elçinin söylediklerinin içinizde açtığı yaraları görebiliyoruz
inanıyormuş gibi yapanlar da gözümüzden kaçmıyor
gerçekleri haber verip hatırlatan kitabı yok sayanlar pişman olacak
hak ona tabi olmaktır
hakka tabi olanlar ise ancak yaratıcının ismini yüceltir
kendini dev aynasında gören zalimleri değil







MEARİC SURESİ ( 1 - 44 )



SEVGİ VE MERHAMETİ SONSUZ ALLAH 'IN ADIYLA
1 - O SORAN ADAM gelecek azabı soruyor .
2 - Kâfirler için azabın gelmesine mani olacak yoktur .
3 - O azap , yükseliş ufuklarına sahip Allah 'tandır .
4 - Melekler ve Ruh süresi elli bin yıl tutan bir günde ona yükselip çıkarlar .
5 - Sen güçlüklere en güzel şekliyle göğüs ger .
6 - Onlar azabı kesinlikle uzak görüyorlar .
7 - Biz ise yakın görüyoruz .
8 - O gün gök erimiş bir maden gibi olacak ,
9 - Dağlar hallaç pamuğu gibi savrulacak ,
10 - Dost dostunun halini soramayacak ,
11 - 14 - Herkes birbirine bakacak . Günahkâr o günün azabında kurtulmak için çocuk la r ını ,
karısını , kardeşini , yedi ceddini ve de bütün dünyayı verip kurtulmak isteyecek .
 15 - Hayır ! Oysa onu bekleyen tek şey alev saçan ateştir .
16 - Derileri yakıp kavuran bir ateş !
17 - Sırtını dönüp kaçanı çağıracak ,
18 - O toplayıp toplayıp kasaya yığanı ...
19 - AÇIKÇASI insan sürekli bir açlık ve tatminsizlik içindedir .
20 - Başına bir kötülük gelince şikayetlenir durur .
21 - İşler yoluna girerse şımarmaya başlar .
22 - Ancak destekleşme / dayanışma içinde olanlar hariç ;
23 - Onlar canı gönülden destekleşme / dayanışma içindedirler .
24 - 25 - Malları üzerinde muhtaçların ve mahrumların hakkı olduğunu kabul ederler .
26 - Hesap gününü doğru kabul ederler .
27 - Rablerinin azabından korkup titrerler
28 - Hiç kimsenin Rabbin azabı karşısında bir garantisi yoktur .
29 - Onlar ar ve namus sahibidirler ,
30 - Eşleri yani yemin / sözleşme ile sahip olduklarından dolayı da kınanamazlar .
31 - Bundan ötesini arayanlar ise haddi aşanlardır .
32 - Onlar emanete hıyanet etmez , sözü namus bilirler .
33 - Gördüklerini dürüstçe aktarırlar , çarpıtmazlar .
34 - Destekleşme / dayanışma faaliyetlerini aksatmadan sürdürürler .
35 - İ şte bunlardır cennetler de ağırlanacak olanlar ...
36 - ŞU KÂFİRLERE ne oluyor ki senin önünde tafralanıp duruyorlar ?
37 - Sağında solunda gruplar halinde dolanıyorlar .
38 - Her biri bu şekilde cennete gireceğini mi sanıyor ?
39 - Hayır ! Biz onları o bildikleri şeyden yarattık .
40 - Doğuların ve batıların Rabbi 'ne yemin olsun ki bizim her şeye gücümüz yeter !
41 - Kâfirleri yok edip yerlerine başkalarını getirebiliriz .
Bunu yapmamıza engel olacak hiçbir şey de yoktur .
42 - O halde bırak onları , o g ün gelinceye kadar oyunda oynaşta vakit harcasınlar .
43 - O gün , sanki bir hedefe doğru yarış startı almış gibi
mezarlarından fırlayarak çıkacaklar .
44 - Gözleri belermiş ve zillet içinde ... Haber verilip durulan gün , işte bu gün !



yükseklerde olmayı istemenin pek çok nedeni olabilir
kendinizi güvende hissedersiniz
aşağıda olup biteni daha net görürsünüz
avantaj sizdedir
isterseniz yanınıza kimseyi yaklaştırmazsınız
eğer oraya ilk çıkan sizsenin
fazla efor sarfetmeden dilediğinizi aşağıya itebilirsiniz
eski çağlarda
sadece yeme içme barınma dışında bir amacın olmadığı günlerde
hayatta kalmanın her şey olduğu zamanlarda
yüksekte olmak bugünküne yakın bir anlam ifade ediyor muydu
soru soru sorular
soru sormak iyi midir
öğrenirsin
işi biliyorsan öğretirsin
işi bilmiyorsan kendini rezil edersin
yüksek bir yere çıktıktan sonra
daha yüksekleri unutup
kibir içinde hani neredeymiş o diye sorarsan
sana yaşamak için aşağı inmen gerektiğini hatırlatırlar
ama sen kurnazsın ya
ihiyacın olanı getirene yanında bir yer vaad edersin
onu aşağı iteceğin tuzağı kurduktan sonra
asılsız değerler üretirsin işkemdenden
bulunduğun mevkide tek söz sahibi olduğuna dair
yükselerde saltanat kurmanın kitabını yazarsın
sana aşağı inmeden ihtiyacın olanın getirilmesi için
aşağıdaki kavgayı iplerini elinde tutabilecek şekilde katına taşırsın
senin katın
hükümranlığın
riksi azaltarak çoğaltırsın çevreni
ama çok değil
ama hemen değil
bu kadar yeter
anlayan anlar
nasıl bir kullandıklarını
hangi zaman kavramına göre konuştuklarını bilmiyorum
ancak elçinin karşısındaki çok bilmiş güruh
tabi oldukları kitaplarının sapkın yasalarının elli bin yıllık olduğunu söylemiş olabilir
isterse bir milyon yıllık olsun
başlarına gelecek olandan kaçmaya güçleri yetmeyecek
tahmin edemeyecekleri kadar yüksekte duruyor yaratıcı
onların uzak dediği şey yaratıcın avucunun içinde
kıyamet ve azaba ilişkin çizilen tasvirleri
katledilen masum insalar yapılan zulmün bir yansıması olarak düşündüğümü söylemiştim
zalimlerin madenleri eriterek mazlumları öldürüşü geliyor aklıma
ama o üzerine çıkıp zorbalaştıkları kibir dağları toz duman olacak
tahakküm kurmak için dost edindiği sapkınlardan bir şey isteyemecek
canları karşılığında çocuğunu eşini kardeşini yedi ceddini elindeki her şeyi
fidye olarak istediği suçsuz insanların yerine o geçecek
neyi varsa vermeye hazır olduğunu söylese de hayır
güzel insanları attığı o ateşe kendisi de girecek
derisi kavrulacak
tamam seni affediyoruz diyerek alay edildikten sonra
sıtını dönüp kurtuldum diyerek uzaklaştığı ateşe
bu sefer yüzü koyun sürüklenerek atılacak
kim o
o şerefsiz
bulunduğu mevkiden inmemek için
aşağıdan geleni biriktirip yığan
irkip sarıldığı malla gözünü daha yükseklere çeviren ahmaktır
ucuz taktiği bellidir
yaratılışında bulunan özelliğini şerre yorar kötülüğe yontar sinsizliği besler
malı çoğalsa bile dümenden sızlanır
onunla dilediğini elde ettiğinde artan memnuyetini gizler
şımarıklığını açığa vurmak için zulüm eder cinayet işler
ancak yükseklere çıkıp güzel iş yapanlar da vardır
güven içinde yaşayabilmek için konumlarını iyilerle paylaşan
yukarıya çıkarılanı paylaşan bölüşen
bu uğurda verilen mücadeleyi yardımlaşarak sürdüren
gücü yetmeyenleri sırtında yanlarına taşıdıktan sonra
sizin de hakkınız var diyerek elindeki ikram eden
yaşanılan her anın sonsuzlukta yankılandığına canı gönülden inanan
velakin tüm bunlara rağmen yaptığı iyi işleri koz bilerek
daha yüksekte olana karşı kendini güvende hissedip şımarmayan
sürekli içinde ona karşı bir korku ve bir o kadar ümit besleyenler de var
bu kimseler ailenin korunmasına önem veren
soyun bilinirliğini ön plana çıkaran
sadece eşleriyle başbaşayken hayatın tadına varabilen
bundan fazlasına gerek duymayan kimselerdir
ellerine bakanları hükmü altına isteyerek girenleri satmazlar
sözü nasılsa öyle hiç deiştirmeden aktarırlar
şahitliklerine baş vurulduğunda neyse onu söylerler
bu kişiler bulundukları yerin hakkını veren ve daha yücesini hak eden kişilerdir
elçiyi bakışlarıyla davranışlarıyla taciz eden yalancıla sahtekarlar
bu makama böyle yaparak mı ulaşacaklarını sanıyorlar
hayır
onlar mecbur kaldıklarında baş vuracaklarına nefisleri için sarılmaktalar
gerçeği saptırarak istedikleri yöne çekebilirler ancak
yaratıcı ne tarafa giderlerse gitsinler karşılarında olacak kadar güçlüdür
en çok korktukları şey
bulundukları yüksekliğin başkalarının eline geçmesidir
bu en yüksekte olan için çok kolaydır
dilediği an sizi aşağı iter ve yerinize bir başkasını getirir
tıpkı sizin kalleşliğinize boyun eğmeyenlere yaptığınız gibi
tek fark yaratıcı zalim değildir
hadi bakalım biraz daha eğlenin yukarıda olduğunuzdan emin olarak
ceberrut liderleriniz sizi çağırdığında nasıl fırlıyorsanız yataklarınızdan
o gün gelince de öyle koşacaksınız azabınıza doğru
pespaye bakışlarınızla utanç içinde
uyarıldığınıza kavuşacağınız gün geldi mi ?























Hiç yorum yok:

Yorum Gönder