5 Eylül 2022 Pazartesi

7 - şems - buruc - tin - kıyamet





ŞEMS SURESİ ( 1 - 10 ) T

SEVGİ VE MERHAMETİ SONSUZ ALLAH 'IN ADIYLA

[ Dile gelsin güneş { ŞEMS } !
Dile gelsin yaydığı aydınlık !
Dile gelsin güneşe ram olmuş ay !
Dile gelsin açtıkça açan gündüz !
Dile gelsin örttükçe örten gece !
Dile gelsin o görkemli yapısıyla gökyüzü !
Dile gelsin o uçsuz bucaksız genişliğiyle yeryüzü !
Dile gelsin üzerine titrenerek yaratılan can !
Dile gelsin günahı da sevabı da esinleyen ilham ! ;
" Kim kendini arındırıp temizlerse kurtulacak .
Kim kendini kirletip günaha gömülürse mahvolacak ! " ]

 
yaratıcının yaratmasındaki incelikler görülmeye keşfedilmeye başladıktan sonra
insanın bu işleyişten nasıl istifade edeceği konusundaki görüşler ikiye ayrılmış
bu oluşu sorgulayan bir sanatkarı olduğunu düşünenler ortak paydayı esas alırken
olayların arka planındaki gücün sahibini görmezden gelerek
varoluşu sadece kendilerine aitmiş gibi yaşamak isteyenler de hak hukuk tanımamış
tahakküm kurmak adanına her türlü haksızlığa başvuran bu zalimler
paylaşmanın önüne geçip her şeye sahip olabilmek için
herkesin ilk başta akıl erdiremediği doğa olaylarına cisimlerin hareketine
yaşam döngüsünün mekanında olan biten her şeye
çıkarlarına hizmet edecek anlamlar yükleyerek günaha batmış
zaman ilerledikçe insan etrafında olan bitene akılcı bilimsel açıklamalar getirdikçe
hayat belli kurallar dahilinde sürüp gittiğini söyleyerek şahitlik yapınca
bu zorbaların sahtekarların maskeleri bir bir düşmüş rezil olmuşlar
kutsalık izafe ettikleri
ve bu kutsallığın dilini sadece kendilerinin bildiğini öne sürdükleri ne varsa
hepsinin birer taş toprak gaz kaya olduğu ortaya çıkınca apışıp kalmışlar
işte bunlar kendilerini mahvedenler
 


 ŞEMS SURESİ  ( 11 - 1 5 ) Y

[ Semud , azgınlıktan günaha gömülerek yalanlamıştı .
İçlerinde en haydutları ileri atılınca ,
Allah 'ın elçisi onlara " Allah 'ın devesine dokunmayın , bırakın sulansın " demişti .
Fakat onlar elçiyi hiçe sayıp yalanladılar ve deveyi küstahça boğazladılar .
Rableri de günahlarıyla birlikte hepsini kırıp geçirdi , yer ile yeksan etti .
Hey hat ! Onlar da ahiret korkusu diye bir şey yoktu . . . ]

 
kendini mahvedenlere bir örnek verilmiş
tarih boyunca zulmün kendi halindeki insanlar tarafından değil
bizatihi akıllı ama aklını kötülükten
zeki ama zekasını haksızlıktan yana kullanan
bilgili ama bilgiyi çıkarı için manipüle eden
haliyle sahip olduklarıyla kabul edilebilir bir değer üretemeyen
sinsi yalancı bir zümre tarafından yapıldığını günbegün okuyarak öğrenen elçi
önceki elçilerden birinin yaşadığı olayı hatırlatıyor
deve diyor
benim anladığım kadarıyla deve önemli bir ayrıntı
bu zulümkar zümreye tabi olanları
ne oluyor diyerek birbirlerine baktıran bir şifre
semud kavmi zorbalığını öyle bir seviyeye getiriyor ki
etrafındaki diğer insanlara ne bir yaşam alanı bırakıyor
ne de hayatlarını idame ettirebilecekleri bir kaynak
hatta öyle de kendilerine güveniyorlar ki
aleylerine yapılan hazırlıkları göremeyecek kadar sağırlaşıp körleşiyorlar
semud kavmini son kez uyaran elçi
bu deveyi ortak istifade edilmesi gereken topraklara salıyor
bu deve yaratıcının devesidir diyor
ona toprakta bitenden bitkiden derede akan sudan payını verin diyor
aslında burada devenin ait olduğu başka bir topluluk var sanırım
yaratıcı bu topluluğun yanında yani zulme uğrayanların tarafında yer alıyor
gözü doymak bilmeyen semud kavminin mensupları
bu uyarının ciddiyetinden bihaber deveyi öldürüyor
yani başkalarının hakkına tecavüz edip haydutluğa devam etmek istiyor
fakat bu yaptıkları son saldırı bardağı taşıran damla oluyor
kendileri için hazırlanan yok oluş planı devreye alınıyor
kurdukları zulüm düzeni başlarına yıkılarak imha ediliyorlar
zaten ahirette hesap vermeyeceklerinden emin bir şekilde
küçücük bir korku duymadan kötülük yapmaktan geri kalmıyorladı
kendilerine yapılan son uyarıyı dikkate almamaları helak olmalarına yetmiş






 BURÛC SURESİ ( 1 - 11 ) Y

SEVGİ VE MERHAMETİ SONSUZ ALLAH 'IN ADIYLA

[ Burçlar {  BURÛC } ile dolu gökyüzü dile gelsin !
Söz verilen gün dile gelsin !
Tanıklar, sanıklar, hepsi dile gelsin ! ;
" Çukur kazanlar { ASHÂB-I UHDUD } kahrolsun !
O alev alev yanan ateşi tutuşturanlar ,
Yaktıkları ateşin etrafında oturmuşlar ,
İman edenlere yaptıklarını bizzat seyrediyorlardı .
Güçlü ve övgüye lâyık Allah 'a imanda direndikleri için ,
onlardan intikam alıyorlardı .
O Allah ki göklerin ve yerin { MÜLKÜ } yalnızca O 'nundur .
Allah her şeyi görüyor .
İman eden erkekleri ve iman eden kadınları ateşten geçirip
sonra pişmanlık duymayanlar kesinlikle cehenneme girecek .
Alev alev yanan bir azap onları bekliyor .
İman edip iyilik , güzellik , doğruluk için çalışanlar ise
kesinlikle altından ırmaklar akan cennetlere girecek .
İste asıl büyük kurtuluş budur . ]

 

enselerine vurulmuş ağızlarındaki lokma alınmış
ölüm korksuyla geçmeyen gecesi olmayan
tüm gün köle olarak çalıştırılan insanlar elçi ile karşılaştıkları anda
çatlayan toprağın suya
yeni doğan yavrunun annesinin memesine sarıldığı gibi birbirlerine sarılırlar
elçi bu beklenen kavuşmanın neticesinde
haksızlığa uğrayan mazlumlara salt ritüel öğretmeye gelmemiştir
zulmedenlere karşı topyekün bir uyanış diriliş ayağa kalkış vaad eder
zalimler sömürü düzeni sürdürmek sadist durgularını tatmin edebilmek için
gökyüzüne bakarak belirledikleri gecelerde katliamlar düzenliyordu
korku salarak üstün görünmeye çalışırken tek yapabildikleri yaratıcıya iftira atmaktı
gerçekte bildikleri ve uyguladıkları tek bir doğru yoktu
verdikleri tüm hükümler yanlıştı
bu katliamları görece meşru bir zemine oturtabilmek için
haksızlık ederek elde ettiklerinin bir kısmını
söyledikleri her yalanı tasdik edecek beyinsiz yalakalarıyla paylaşıyor
ve bu yalancı şahitlerin yardımıyla masum insanları kurban ediyorlardı
kazıdıkları çukurlara yaratıcının yolunda yürümek isteyen insanları doldurup yakıyorlardı
şenlik havasında gecen bu korkunç gecelere katılanlar
işledikleri suçun karşılığını hiç düşünmeden rahat bir şekilde seyre bakıyorlardı
onlara göre bu kendileri gibi yoldan sapmayanlardan alınan bir intikamdı ve doğaldı
bu onların düşmanlarından sonsuza kadar kurtulmaya yönelik atılan önemli bir adımdı
katlettikleri masum insanların yaşam enerjileriyle güçlendiklerine inanıyorlardı
kahrolasıca aptallar
hiçbir şey aslında size ait değil
hepiniz ölümlüsünüz
ölümsüz olan yaratıcı her yaptığınızı her an görmekte
eğer bu yaptığınız kötülükten hemen vazgeçmezseniz
varacağınız son uyguladığınız zulümden farklı olmayacak
içinizden kurtulmak isteyen var ise
hemen doğru yolda yürümek üzere
iyiliğin güzelliğin adaletin peşine düşsün
ve şu korkunç manzaradan ayrılarak gerçek kurtuluşa yönelik bir adım atın



 BURÛC SÜRESİ  ( 12 - 22 ) T

[ Doğrusu Rabbinin yakalayıp tutuşu çok çetindir .
Yaratmayı başlatıp yenileyerek sürdüren O 'dur .
Çok affedicidir , sevgi kaynağıdır .
Görkemi gökleri kuşatmıştır , çok yücedir .
Ve istediği her şeyi yapabilendir O ...
Ordular olayından haberin var mı ?
Hani şu Firavun ve Semud olayından ?
Fakat kâfirler hala yalan deyip duruyorlar .
Oysa Allah onları arkalarından kuşatmıştır .
Bilakis yalan dedikleri bu Kur 'an yüce bir hitabedir .
Çok sağlam bir kaynaktan ,  sağlam yollarla { LEVH-İ MAHFUZ } gelmektedir . ]



gök cisimlerinin konumuna bakarak nefisleri lehine hüküm uyduran zalimler
insanlık tarihine ait bigiyi de düzenli şekilde kayıt altına alıyor
işlerine gelecek bir şekilde kulanabilecekleri zamanı bekleyerek saklıyorlardı
kimsenin bilmediği şeyleri bilmenin
kendilere her şeyi yapabilme gücü verdiğine inanmak hoşlarına gidiyordu
yaradılışın bir noktadan başladığını ve yenilerek sürdüğü biliyorlardı ancak
bunun bir yaratıcı tarafından gerçekleştirildiğini kabul etmek işlerine gelmiyordu
bir yaratıcı varsa da dünyayı kendilerine vermişti başka kimseyi tanımıyorlardı
geçmişte yaratıcının şert karşılığıyla yaşanan helak olaylarını okuyorları fakat yine de
yaratıcının sevgisine merhametine affına sığınıp günahlarından uzaklaşmak istemiyorlardı
inkardan inkara koşarak
ellerindeki bilgi demetini kendileri gibi zalimler yetiştirerek korumaya çalışıyorlardı
peki kötücül zürriyetlerine miras bıramak istedikleri bu kof hazinenin aslı nerede
her şeyin her hareketi özgür iradenin geçerliliğini koruyabilmesi için
hem bu dünyada hem de yaratıcı katında an be an kaydediliyor
en küçük hareket dilimine varıncaya kadar
kare kare resimi çekilerek arşivleniyor
sadece siz bilmiyorsunuz zalimler
asla da sedece siz bilemeyeceksiniz
siz rezilliklerinizin izlerini silmeye çalışarak aldatacak sömürecek yeni topluluklar araya durun
yaratıcı elçileriyle ordularıyla gerçek bilgiye hakim kullarıyla her daim peşinizde olacak
yalan mı
zalim atalarınızdan kalan sayfalar da bile gerçek yazarken
bu neyin inadı şerefsizler
siz istediğiniz kadar yalanlayıp inkar edin
doğru ve gerçek bilgi her zaman yaratıcı tarafından korunur
ve kepazeliğinizi gözler önüne sermek için payderpey açığa vurulur




TİN SURESİ  ( 1 - 8 ) •

SEVGİ VE MERHMETİ SONSUZ ALLAH 'IN ADIYLA
[Dile gelsin incir ve zeytin ağacı !
Dile gelsin Sina Dağı !
Dile gelsin güvenli şehir ! ;
" Biz insanı en güzel biçimde yarattık .
Sonra da çevirdik aşağıların aşağısına attık . "
Ancak iman edip iyilik , güzellik , doğruluk için çalışanlar
hak ettiklerinin karşılığını göreceklerdir .
Peki , ey insan !
Böyle bir dini reddetmeye sebep nedir ?
Allah hükmedenlerin en güzel hükmedeni değil mi ? ]



anlaşılan o ki
elçinin kötülük organizasyonunu direk hedef alarak yüklendiği sözde alimler
ve onların pis işlerini yürüten zengin godomanlar agalar beyler reisler
tüm hatırlatmalara uyarılara rağmen asıllarını inkar etmeye devam ediyor
zorluklar içinde yalvar yakar çıktıkları yolun başlangıcında verdikleri sözleri
iyiye güzele doğruya yönelik niyetlerini yalanlayarak günahlarında ısrar ediyor
güvenli şehrin yakınlarındaki incir ve zeytin ağaçlarının olduğu o dağın yamacında
ne cabuk unuttuğunuz değil mi
sizi oradan alıp yukarıya çıkaran
sonra da yerin dibine batıran kim
içinizden bu nankörlüğe bulaşmayanlar hak ettikleri güzel karşılığa kavuşacak
peki düştüğü acizlikten kurtulur kurtulmaz zulme sapan insan
yaratıcı haklarında güzel hüküm vermişken
ne diye yanlışa yönelip haksızlık yapar
size yaratıcından daha iyi davracak birini mi buldunuz yoksa



KIYAMET SURESİ ( 1 - 6 ) T

SEVGİ VE MERHAMETİ SONSUZ ALLAH 'IN ADIYLA
[ { KIYAMET } günü dile gelsin !
Vicdan azabı çeken nefis dile gelsin !
" İnsan kemiklerini tekrar bir araya getiremeyeceğimizi mi sanıyor ?
Kesinlikle hayır ! Onu parmak uçlarına kadar yeniden var etmeye kadiriz ! "
Fakat insanoğlu önündeki gerçeği inkâra kalkışıyor .
Soruyor : " Şu kıyamet günü ne zaman gelecekmiş ? " ]


kendilerine öğretilen yanlış hükümlerle amel edenler arasından birkaç kişi
elçinin yanına gelerek bilegeldiklerini merak ettiklerini konuşmak istemiş olabilir
sürekli düşünerek hareket etmeleri gereken o gün hakkında
yani kıyamet günü ne olacağına dair bir şeyler öğrenmek isteyen bu kişilerin
pek çok eksi metni okuduklarını geçmişe dair bilgi sahipleri olduğunu düşünebiliriz
içlerinde elçinin söylediklerinin boş olmadığını esaslı hikmetler barındığını düşünenler kadar
bu sözlerin hikayeden ibaret olduğuna kendini inandırmış önyargılı düşüncesizler de vardı
tarih boyunca zulümler her biri kalbi kötülükten katılaşmış zümreler tarafından işlenmiyordu
onlara yardım eden yardım ederken tereddüt eden
her seferinde vicdan azabına gömülen mensupları da vardı
eliçinin kıyamet tasviri yaparken gözlerde canlamasını istediği görüntülerin
katledilen masum insanların başlarına gelenlerle tıpa tıp aynı olması
bazı bilgi sahibi olan ama zamanın zalimine hizmet edenlerin zihinlerinde
tıpkı içlerine sinmeye sinmeye kötülüğe yardım edenlerin hissettiği gibi
bir acabaya yoksa yanlış mı yapıyorum sorusunun meydana gelmesine neden oldu
yaklaşmakta olan tehlikeyi hissedenlerin elçinin safına geçmesinden endişe eden kafirler
kemik yığınlarından geri dönüş olamacağını öne sürünce
elçi parmak uçları vurgusu yaparak
bunun mümkün olduğu kesinlikle gerçekleşeceğini beyan ediyor
sırra sadece kendisinin vakıf olduğuna inanarak kibirle yaşayan inkarcılar
bu vurguyu duyduklarında düştükleri şaşkınlığı gizlemek için sormaya devam ediyor
peki ne zaman gerçekleşecekmiş bu kıyamet
acaba diyorlar elçi ağızından kaçırır mı bu sırrı
hayır
elçi pek çok şey düşünür
aklından pek çok şey geçirir
ancak ayetler yaratıcı dilemeden
benimsenmeden sahiplenilmeden elçi tarafından dile getirilmez



KIYAMET SURESİ ( 7 - 19 ) Y

[ Şimşek çakıp gözler kamaştığında . . .
Ay tutulup karanlığa gömüldüğünde . . .
Güneş ve ay bir araya getirildiğinde . . .
İnsan o gün ' Nereye kaçmalı ? ' diye hayıflanıp durduğunda . . .
Hayır! Kaçacak hiçbir yer yok .
O gün varıp sığınılacak tek yer Rabbindir .
O gün insana yaptığı ve yapmadığı her şey haber verilecek .
Dahası insan mazaret arayıp yaptıklarını gizlemeye çalışsa da . . .
Bizzat kendi vicdanından kaçamayacak .
Öyleyse aceleye getirip yaptıklarına mazeret arayıp durma .
Çünkü yaptıklarının bir bir anlatılması Bize aittir .
Yaptıklarını bir bir anlattığımızda sen sadece dinle.
Yapıp ettiğin her şeyi açıklamak Bize aittir . ]
 

sizin sapkın atalarınız değil miydi her şimşek çaktığında yaratıcı emrediyor diyen
ay tutulduğunda kurban istediğini söylüyor diyerek yaratıcıya iftira atan
güneşle aynı hizaya geldiğinde masumların ölmesi gerekiyor diye törenler düzenleyen
içinizden bazıları bunun çok yanlış olduğunu adı gibi biliyor ama
zorbalardan geçici menfaatler sağladığı için avantasını bırakıp uzaklaşamıyordu
zalimlerden zalimlikten kaçamadığı gibi kimse kaçamaz yaratıcıdan o gün
yaratıcıdan başka sığınacak kimseyi de bulamaz
mecburdum
ben yapmasaydım başkası yapacaktı
ben olmasaydım da o masum insanlar katledilecekti
öldürülmelerini ben istemedim
hayır
bu söylediklerinin bir kelimesine bile inanmıyorsun sen
yaptıkların ve yapma imkanın varken yapmadıkların kaydedildi
ve şimdi şu an hala mazeretler uydurma peşindesin nefsin için
işte o gün bir bir açkılayacağız aklından geçenleri sana
sen sadece dinleyeceksin



KIYAMET SURESİ ( 20 - 25 ) •

[ Hayır ! Siz hep şimdi { ÂCİLE } olanı seviyorsunuz .
Sonrayı { ÂHİRE } bırakıyorsunuz .
Bazı yüzler o gün sevinçten parlayacak .
Rablerinden umacaklar .
Bazı yüzler ise o gün mosmor kesilecek .
Bel kemiklerini çatırdatacak yaman bir hesabın gelmekte olduğunu anlayacaklar . ]


sürekli hayır denmesinin nedeni
galiba bu tür görüşmeler yapılırken elçinin
görüştüğü kişiler tarafından çeşitli abuk tekliflere telkinlere maruz kaldığı için olabilir
hayır diyerek başlayan ifadeleri arka planı böyle düşünülecek olursa
belki daha kolay anlaşılabilir ve bu doğrultuda fikir yürütülebilir
elçiyle görüşenlerden bazılarının elçinin ağzından laf kapmaya çalıştığını
bazılarının da nefislerine uygun sözler duyarak
uyduracakları mazeretlere malzeme bulma arayışında olduğu söylenebilir
bu durum karşısında elçi yine sözü geçmişte yaşanılan zulmün rezil tutanaklarına atıfla
hemen kavuşacakları hayırsızı sonra kavuşacakları hayırlıya değişenlerin tutuma getiriyor
uydurdukları şeylere tapınarak onlardan medet umarak masum insanları katlederken
zalimlerin neşe içindeki gülüş cümbüş halleri hatırlatıyor
kurbanların can verirken şişip moraran yüzlerini görmelerini
işkence altında kırılan bel kemiklerinin çıkardığı sesi duymalarını istiyor
işte kıyamet günü bu azabın aynısının azap edenlerin başına geleceği gündür diyor



KIYAMET SURESİ ( 26 - 40 ) T

[ Hayır ! Ne zaman ki can boğaza dayanır . . .
" Doktor yok mu ? " diye bağrışılır . . .
Ayrılık vaktinin geldiği anlaşılır . . .
El ayak birbirine dolanır . . .
İşte o zaman kişi Rabbi ne gittiğini anlar .
Gel gör ki ne söze inandı , ne yöneldi .
Bilakis yalan dedi , sırt çevirdi .
Hep kibirlendi ; tarafı etrafı kendine yeter sandı .
Yazıklar olsun böylesine , yazıklar olsun !
İnsan başıboş bırakılacağını mı sanıyor ?
O akıtılan bir meni damlası değil miydi ?
Sonra bir pıhtı oldu , yarattı , şekil verdi .
Ve ondan erkek ve dişi iki eş varetti .
Öyleyse düşünün ! Bunu yapan ölüleri diriltemez mi ? ]

anlaşılan görüşme elçinin sözlediklerine itibar edilmemesiyle sonlanıyor
görüşmeye gelen kişilerden birinin veya birkaçının tıp ile ilgilendikleri düşünülebilir
belkide görüşmeye gelirken içlerinde iyiye güzelliğe doğruya yönelme eğilimleri vardı
ancak menfaatlerinine ters düşeceğini anladıkları anda elçiye kulak asmamaya karar verdiler
elçi son bir kez amlayacakları dilden konuşup örnekler vererek görevini tamamlamış
ölüm anı gelen birinin durumunu
ve o an yaratıcının varlığından nasıl da emin olduğunu anlatmış
ona zamanında gelen uyarıyı daveti ve nasıl hayır diyerek kabul etmediğini hatırlatmış
sahip olduğu bilgiye kendini kör ve sağır edecek derecede sımsıkı sarılarak
kibir içinde kendi gibi olanlarla birlikte kimseye muhtaç olmayacağını düşündü
ne büyük bir hata yazıklar olsun böyle beyinsizce hüküm verene
hayran olup peşine düştüğün ilim sana bunların öylesine olup bittiğini mi söyledi
bir damla suyun bir dirhem ete
sonrasında insana dönüştüğünü görmek için kaç masum kadının karnını deştin
seni dünyaya getirmek için anneni babanı yaratan kim bir düşün
tüm bunları yapan yaratıcıya bir yığın kemiği göstererek cahillik ediyorsun
tekrar tekrar yazıklar olsun sana







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder