8 Eylül 2022 Perşembe

12 - sad - yasin

 




SAD SURESİ ( 1 - 88 )

 


SEVGİ VE MERHAMETİ SONSUZ ALLAH 'IN ADIYLA
1 - Sad . Size özünüzü hatırlatan ve uyanışa çağıran kitap dile gelsin !
2 - " Hayır ! O kâfirlerin üstünlük taslamalarına rağmen yürekleri paramparçadır . "
3 - Önceki çağlarda nice nesilleri helak ettik .
Feryat ettiklerinde ise artık vakit çok geçti .
4 - Kendilerine içlerinden uyanmaya çağıran bir elçi gelmesini tuhaf karşıladılar .
" Bu , büyüleyici lâflar eden yalancının biri . " diyerek kâfirlik ettiler .
5 - " İlahları bir tek ilah mı yapmış ? Bu gerçekten tuhaf bir şey , çok tuhaf " dediler .
6 - İçlerinden elebaşları öne atılarak şöyle dedi :
" Yürüyün , ilahlarınızı koruyun , yapılması gereken şey kesinlikle budur .
7 - Öteki dinlerin hiçbirinden böyle bir şey duymadık , bu kesinlikle uydurma .
8 - İlâhî vahiy aramızdan başka kimse kalmadı da ona mı indiriliyor ? "
Aslında onlar bu vahyi indirenin Ben olmasına inanamıyorlar .
Doğrusu henüz azabımı tatmadılar .
9 - Yoksa sana vahyi indiren , çok güçlü ve cömert Rabbinin
sevgi ve merhamet hazineleri onların yanında mı ?
10 - Yoksa bütün o göklerin , yerin ve arasındakilerin mülkiyeti onların elinde mi ?
Öyleyse bütün yollara başvurarak gökleri , yeri ve arasındakileri ele geçirsinler bakalım .
11 - Onlar , küçük bir darbeyle hezimete uğrayacak kabile döküntüsü bir güruhtur .
12 - Önceki çağlarda Nuh halkı , Ad halkı ve piramitler kralı Firavun da elçileri yalanlamıştı.
13 - Semud , Lut ve Eykeliler de ... İşte o hezimete uğramış güruhlar bunlardı .
14 - Hepsi de gönderilen elçilere bütün bunlar yalan demişler
ve azabıma müstahak olmuşlardı .
15 - Bunların sonu da sadece bir tek azap çığlığına bağlı .
Öyle ki çığlık sökün etti mi artık geri dönüşü yoktur .
16 - Bir de " Rabbimiz ! Hesap gününden önce payımıza düşen ne ise
hemen şimdi ver . " diyorlar .
17 - ŞİMDİ , sen onların laflarına katlan ve güçlü kulumuz Davud 'u hatırla !
Çünkü o ömrünü Allah ile yürümeye adamış birisiydi .
18 - Biz dağları onun emrine amade kılmıştık .
Sabah akşam onunla birlikte Allah 'ı yüceltirlerdi .
19 - Kuşları da toplu olarak onun emrine amade kılmıştık .
Hepsi de onun Allah ile olan yürüyüşüne katılırlardı .
20 - Böylece hem egemenliğini güçlendirmiş ,
hem de kendisine açık sözlü bir bilgelik vermiştik .
21 - Bir de Davud 'un huzuruna gelen iki davacı olayı var ,
onlardan haberin var mı ? Hani duvarı tırmanarak
22 - Davud 'un yanına gelmişlerdi de adamlardan bayağı korkmuştu .
Davud 'a : " Korkma ! " demişlerdi . " Biz iki davacıyız , birimiz diğerinin hakkını yedi .
Sen aramızda adaletle karar ver , haksızlık yapma , aramızı bularak bize doğru yolu göster . "
23 - Ardından : " Bu benim kardeşim , onun doksan dokuz koyunu ,
benimse tek bir koyunum var .
' Onu da bana ver ' diye tutturdu ve dediğinide yaptırdı. " diye anlattı .
24 - Davut dedi ki :
" Koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle doğrusu sana haksızlık etmiş .
Zaten toplumda birçok kişi birbirine böyle haksızlık yapıyor.
İman edip iyilik , güzellik , doğruluktan ayrılmay anlar ancak uzak kalabiliyor .
Ama onlar da maalesef çok az ... " Davut kendisini imtihan ettiğimizi sanmıştı .
Hemen Rabbinden af diledi , rükû ederek yere kapandı ve O 'na yöneldi .
25 - Biz de bu şekilde kendisini affettik .
Dahası ona katımızdan bir yakınlık ve güzel bir dönüş hazırladık , hiç kuşkusuz .
26 - Ey Davut ! Biz seni yeryüzünde bir halife yaptık . İnsanlar arasında adaletle hükmet .
Heva ve hevesine uyma ki seni Allah yolundan saptırmasın .
Çünkü Allah yolundan sapanları hesapgününü unuttukları için şiddetli  bir azap bekliyor .
27 - BİZ göğü , yeri ve arasındakileri kâfirlerin sandığı gibi boş yere yaratmadık .
Cehennemi boylayacak o kâfirlerin vay haline !
28 - Yoksa iman edip
iyilik , güzellik , doğruluk için çalışanları yer yüzünü karıştıranlarla bir mi tutsaydık ?
Sakınanları hiç yoldan çıkmışlarla aynı kefeye koyar mıyız ?
29 - Çağlar boyu yankısı sürecek bu kitabı , sana , aklı ve vicdanı olanlar
ayetleri üzerinde düşünsünler ve ibret alsınlar diye indirdik .
30 - YİNE Davud ' a Süleyman 'ıbahşettik . O ne güzel kuldu .
Bütün ömrünü Allah 'ı yüceltmeye ve O 'nun ile yürümeye adamıştı .
31 - Kendisine akşam üstü üç ayağını basıp
dördüncüsünü tırnağının üzerine dikerek durabilen
safkan koşu atları gösterildiğinde bile :
32 - " Ben güzel olan her şeyi severim çünkü bana Rabbimi hatırlatır ." derdi .
Atlar gözden kayboluncaya kadar böyle söylenirdi .
33 - Sonra : " Geri getirin onları bana ! " der bacaklarını ve boyunlarını şefkatle sıvazlardı .
34 - Süleyman 'ı imtihan etmiştik .
Sağlığı öyle bozulmuştu ki tahtında sanki bir ceset oturuyordu .
Sonra dönüp tekrar sağlığına kavuşunca :
35 - " Rabbim , beni affet ve bana ardımdan kimsenin ulaşamayacağı bir mülk ver .
Çünkü sen daima veren elsin ; bundan hiç şüphem yok . " diye dua etmişti .
36 - Bu tevazu karşında biz de rüzgârı onun emrine verdik .
Emriyle istediği yöne kolayca akardı .
37 - Bozgunculuk çıkaran bütün yapı ustalarını ve dalgıçlıkları da emrine verdik .
38 - Ve zincirlere bağlanmış diğerlerini de ...
39 - " İşte bu bizim engin cömertliğimizdir .
Artık dilersen başkasına ver , dilersen tut , hesabı yok . " dedik .
40 - Dahası ona katımızda bir yakınlık ve güzel bir dönüş hazırladık , hiç kuşkusuz .
41 - KULUMUZ Eyyub 'u da hatırla . Hani bir zamanlar Rabbine şöyle seslenmişti :
" Şeytan şu acı ve dert dolu hayatımdan iyice ümidimi kesmemi telkin edip duruyor . "
42 - Biz de : " Ayağını yere sağlam bas !
İşte sana yıkanılaca k ve içilecek soğuk bir su . " dedik .
43 - Böylece Eyyub 'a sevgi ve merhametimizin inişiyle
onunla beraber olanlar giderek ikiye katlandı .
Aklı ve vicdanı olanlar düşünüp ibret alsın artık .
4 4 - Bir de : " Elinle bir demet al da onunla vur ; sözünde durmamazlık etme . " dedik .
Doğrusu Biz onu olağan üstü direnme gücüne sahip birisi olarak bulduk .
Ömrünü Allah ile yürümeye adamış , ne güze l bir kuldu o !
45 - İBRAHİM 'İ , İshak 'ı ve Yakup 'u hatırla .
Bunlar kalp gözleri açık , iradeleri güçlü kullarımızdı .
46 - Saf bir yürek temizliği içinde ahiret yurdunu düşünmeleri sebebiyle
onları katıksız bir imana sahip kılmıştık .
47 - Çünkü onlar bizim gözümüzde nadiren bulunan seçilmiş , erdemli insanlardı .
48 - İsmail 'i , Elyesa 'ı ve Zülkifl 'i de hatırla ! Hepsi de erdemli kimselerdi ...
49 - İŞTE BU dinlediğiniz , kendi özünüzdekini hatırlatmadır .
Sakınanları mutlu bir gelecek bekliyor .
50 - Onlar kapıları ardına kadar açılmış sonsuz mutluluk cennetlerine girecek .
51 - Orada uzanıp dinlenecekler , her türlü meyve ve içecek ,
istedikleri an yanlarında olacak .
52 - Yanlarında gözlerinin içine bakan harika eşleri olacak .
53 - İşte bu , hesap günü için size verilen sözdür .
54 - Bu bizim hiç tükenmeyecek engin cömertliğimizdir .
55 - Bu böyledir . Fakat sınırları çiğneyip geçerek tağutluk yapanları ise
kötü bir gelecek bekliyor ,
56 -Hepsi cehennemi boylayacak , ne berbat bir yataktır orası !
57 - Onlara kaynar su ve irin içirilecek , tatsınlar bakalım nasılmış ?
58 - İşte bu şekilde azap üstüne azap tadacaklar .
59 - O tağutlara : " İşte peşinize taktığınız kalabalıklar ! " denince
" Rahat yüzü görmesinler , hepsinin canı cehenneme ! " diyecekler.
60 - Kalabalıklar : " Hayır , asıl siz rahat yüzü görmeyin .  Sizin yüzünüzden bu hallere düştük .
Şu girdiğimiz yere bakın , ne korkunç ! " diyecekler .
61 - " Ey Rabbimiz , bizi bu hallere düşürenlerin cehennem azabını kat kat artır , " diyecekler .
62 - Ve ekleyecekler : " Bir zamanlar hor görüp aşağıladığımız o adamlar da nerede ?
63 - Kendileriyle alay edip duruyorduk . Yoksa buradalar da biz mi göremiyoruz ... "
64 - Cehennemi boylamış olanların birbiriyle tartışması işte böyle olacak , hiç !
65 - ÖYLEYSE HAYKIR : " Ben sadece uyanışa çağıranım .
Karşı konulmaz gücüyle tek Allah 'tan başka hiçbir tanrı yoktur .
66 - Göklerin , yerin ve ikisi arasındakilerin güçlü ve bağışlayıcı Rabbi O 'dur .
67 - Bu Kur 'an muazzam mesajlar veriyor .
68 - Ona nasıl aldırış etmezsiniz ?
69 - Gerçi melekler yüce mecliste tartışırlarken ben orada yoktum ,
70 - Fakat ben apaçık bir uyanışa çağıran olduğum için o bilgi bana vahy olunuyor ... "
71 - Hani bir zamanlar Rabbin meleklere demişti ki :
" Ben çamurdan bir insan yaratacağım .
72 - Ona son şeklini verip ruhumdan üfleyince onu selâmlayın ! "
73 - Bunun üzerine meleklerin hepsi toptan selâma durdular .
74 -Yalnız İblis büyüklük tasladı ve kâfirlerden oldu .
75 - Allah : " Ey İblis , kendi elimle yarattığımı selamlamaktan seni alıkoyan nedir ?
Büyüklük taslayıp kendini üstün mü görüyorsun ? " dedi .
76 - İblis : " Ben ondan hayırlıyım . Beni ateşten , onu ise çamurdan yarattın . "
77 - Allah : " Hemen çık oradan , çünkü artık sen kovuldun .
78 - Lanetim kıyamete kadar senin üzerindedir , kesinlikle . " buyurdu .
79 - İblis :
" Ey Rabbim , o halde insanların diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver ." dedi .
80 - 81 - Allah : " Peki , isteğin mühlet verildi . " buyurdu .
82 - İblis :
 " Öyleyse bütün yüceliğinle tanığım ol ki onların hepsini sapıtıp yoldan çıkaracağım .
83 - Fakat saf bir yürek temizliği içinde sana bağlı olanları sapıtacağımı sanmıyorum ,
onlar hariç . " dedi .
84 - Allah buyurdu : " Gerçeği sadece gerçeği söylüyorum ,
85 - Açın kulağınızı ! Cehennemi seninle ve sana uyanlarla tıka basa dolduracağım . "
86 - HAYKIR YÜZLERİNE :
" Yaptığım peygamberliğe karşı sizden maddî bir karşılık beklemiyorum .
Ben olduğundan fazla görünmeye çalışan birisi de değilim .
87 - Şu Kur 'an insanlığa kendi özünü hatırlatmadan başka bir şey değildir !
88 - Zaman onu haklı çıkaracak ; bunu bir gün anlayacaksınız , kesinlikle !



iniş sırasına göre okuduğum çevirinin otuz sekizinci suresi
bu kitabı kim hangi amaçla okuyor bilmiyorum
ben bu kitabı okurken taraf tutuyorum
evet yaratıcının elçilerinin bilimin adaletin penceresinden bakıyorum
mazlumun haksızlığa uğrayanın ezilenin dertlerine çare gördüğüm için okuyorum
bunu yaparken zalimlere haddinden fazla yüklenmem mümkün müdür
olabilir
nihayetinde ben yaratıcı değilim
her konuyu tüm yönleriyle değerledirip noksansız hüküm veremem
zaten amacım da bu değil
yorumlarımın haddini aştığı olayların özünden uzaklaşarak saptığı
mesajı canımın çektiği şekilde anlamaya yöneldiği anlar olabilir
olsun
hatam varsa imkan bulur bulmaz düzeltirim
ben hakem değilim
fikrimi söylüyorum sadece
ve tarafım belli diyorum
zalime hak yiyene katile hırsıza şerefsize malzeme çıkarmak için okumuyorum bu kitabı
derin bir uykudan uyanma niyetiyle karıştırıyorum sayfalarını
benimle konuşsın istiyorum
onu hak ettiği şekilde anlamak için çabalıyorum
şu kitabı okuyup da hala zalimlerin yanında yer alabilenin
veya onları hoşnut edecek şekilde söylenenleri çarpıtanların yüreklerindeki
cam parçalarına basarak yolumda yürümeye kararlıyım
önünde sonunda kalbini bana açan güzel insanların
sevgi dolu tahtlarına kurulup keyif çatacağımı umuyorum
evet derdim sefa sürmek
hayatın tadını çıkarmak
bunun bilenen manada olamayacağını düşündüğüm için suçluysam suçluyum
çünkü yaratıcıya canı gönülden inanmak istiyorum ve inanıyorum
o yoksa bile onu yaratmak istiyorum
lütfen iyiliğe güzelliğe doğruluğa kıymet vermek için var olsun
neyse
çalakalem böyle bir şey işte
mevzunun çıkış noktasına gidip biraz kafa yorumca
işte tek dertleri maruz kaldıkları açlığı gidermek
güvenli bir şekilde geceyi atlatmak
yani kısaca hayatta kalabilmek için ne gerkiyorsa onu yapmak
onun dışında ne yapıyordu bu ilkel denilen canlılar
hava kararınca gökyüzüne bakıyorlardı başka ne yapabilirler ki
en fazla yaktıkları ateşin etrafında toplanıp alevleri seyrediyorlardı
olan bitene bir anlam verebilmek için düşünüyorlardı
dünyanın farklı coğarafyalarında yaşamaya çalışan insanları hayal edersek
elbette daha ilginç ortamlar değişik karakterler canlanabilir gözümüzde
insanın bu hayat mücadelesinden sayısız efsane hurafe tanrı çıkması şaşılacak bir şey değil
bunların binlerce yıl boyunca oluşturdukları düzeni hop kardeşim ne yapıyorsunuz siz
diyerek değiştirmeye çalışan bir elçi çıktığında yaşanılan şoku bir düşünün
dinciler safsatacılar uyanık sahtekarlar en güzel yerlere kurulmuş
akarı kendilerine haz kılan godomanlar züppeler tezgahı o biçim kurmuş
sömürü had safhada elit kesim kaymağa çökmüş öküz gibi tıkınıyor
ya bu kahpe düzenin bugün yaşananlardan bir farkı yok aslında
şimdi biri çıkıp yok bu iş böyle olmaz dediği zaman
ne diyo la bu şaşkın diyenlerin şekline şemaline bir bakın
hepsi çeşit çeşit putların arkasına saklanmış avantacı sülük tipler
yaratıcı tektir yarattıcı her şey üzerinde herkes eşit hakka sahiptir denildiğinde
bunun kabul edilemez olduğunu ileri sürmelerinin nedeni şerefsiz olmaları
ki etkileşimde bulunkları diğer dünya toplulukarında da
sarıldıkları zulüm düzenin farklı uyduruk isimlerle sürdürlmekteyken
tek yaratıcı ha
bir tane mi
eşitlik adalet hak
bunları duyduklarında endişe edecekleri tek şey haksızca elde ettikleridir
hal böyle olunca feryat figan ayağa kalkarlar
din elden gidiyor naralarıyla uyduruk ilahlarının savunulmasını isterler
yaratıcı hariç herkese açıktık tam gaz yolunda oldukları tapınakları
yani bir yaratıcı varsa bile
neden bu işin piri olarak gördükleri kendilerinden çıkmaz ki
la sövmeden yazacam söz verdim kendime
he aranızdan birini elçi olarak seçsin de
kafanıza göre ayar çekip ilan edin kutsallaştırın çürük arzularınızı
beyinlerine tükürdüğüm salakları
birkaç geniş aile bir araya gelmiş gerçek büyüklüğün ne olduğundan habersiz
dar ufuklarında abarttıkları sayılarla nüfuslarının çokluğuna güvenip
güçlerinin her şeye yetebileceğine dair bir vehve kapılıyorlar
niceleri helak olup gitti üstelik bu zibidiler
onların ülkesindeki bir köyü ancak yarım yamalak doldurabilirlerdi
bu akılsız tipler karşısında elçiye düşen sabırdır ya sabır
zulümleri karşısında başlayan kıpırdanmalar büyüyerek sonlarını getirmeye yeter
bu kısmı biraz hızlı geçeye çalışacağım
çünkü verilen örnekler anılan isimler
günümüzde hepimizin aşina olduğu bir güruha yönelik
yahudiler
ben yahudileri kendi fikir dünyamda ikiye ayırdım
bir kısmı yaratıcıyı dikkate alan almak isteyen yahudiler
diğerleride kuduruk olanları
ben onlara kuduz yahudi diyorum
kitapta ismi geçen yahudi elçilerle bir sonurum yok
onların hikayelerini dinlemekten
onlar üzerinden tanrının bana vereceği tüm mesajlara açığım
öğütlerini dinlerim
onları içtenlikle yad ederim
hepsinden yaratıcı razı olsun
ancak mülk peşinde koşan kuduz yahudilerin
onların güzel hatıralarını kirletmelerine de razı olamam
ismi anılan yahudilerin büyük devletler kurduğunu söylüyor elçi
adil olduklarını bazı hatalar yapmalarına rağmen
sonunda pişman olduklarını ve kendilerini hemen düzelttiklerini biliyorum
bilimden faydalanırken zorbalığı değil eşitliği esas aldıklarını anlıyorum
hükmederken adaleti gözettiklerini
yaratıcıdan mal mülk isterken
tek gayelerinin paylaşmak bölüşmek olduğunu görebiliyorum
bu zevki tadıp yaratıcının katında itibar kazanmak için istiyorlardı her şeyi
bu güzel insanlar işi  çözmüş on numara beş yıldız idarecilerdi
güzelliğe sahip olabilmenin
onu yaratıcısına yakışır şekilde takdir edip herkesle paylaşmak olduğunu kavramışlardı
attıkları her adım aldıkları her nefes bu doğrultudaydı
sadece kendileri bu şeklide yaşmıyorlardı
etrafındaki herkesin de bu inceliği kavrayabilmelerini sağlıyorlardı
başlarına bir sıkıntı geldiğinde onunla başa çıkabiliyorlardı
doğruluktan dürüstlükten ödün vermeden direnerek kazanmasını biliyorlardı
doğayı yaratıcının izlerini takip ederek anlamaya çalıştıklarında
su ekmek iletişim plan hedef neye ihtiyaçları varsa muhakkak erişiyorlardı
bilmediklerini yartıcın yardımıyla öğreniyor
öğrendiklerini onu hoşnut edecek şekilde hayata geçiriyorlardı
cehennemde kafirler arasında yaşanacak bir itiş kakışa dair betimlemeye gelince
surenin başındaki bölünmüşlük ve kendi aralarındaki kopukluk işaret ediliyor olmalı
hani böyle bir çete çuvallayıp hapise düşer de
tecritte birbilerine girer senin yüzünde diyerek
işte böyleboş beleş bir ayrıntı aslında
ama belki ibret alan olur belki diyerekı hatırlatılıyor
kitap dediğime bakmayın
bir kitaptan fazlasıdır son elçiyle gelen
insan geçmişine özüne karşı nasıl bu kadar ilgisiz kalabilir
surede değinmek istediğim üzerine birkaç söz söylemek istediğim yerler vardı
surenin sonunda yer alan anlatıya duyduğum merak
bunları gözden kaçırmış olmama neden olmuş olabilir
kitabı birkaç kez okuduğum için
o konulara tekrar değineceğimiz yerlerin geleceğini az çok biliyorum
bu nedenle içim rahat
yaratıcı elçileriyle gerçeği takrar tekrar hatırlatmadan bırakmaz insanı kendi haline
sonunda kulak asmayanı pejmürde bırakır orası kesin
evrim teorisi üzerinden bakacağım mevzuya
yani yaşadığım dönem itibariyle başka bir şey yok denilebilir
ha bu konuda derinlemesine bilgi sahibiyim dersem de yalan olur
ancak başta dediğim gibi sadece yorum yapıyorum
kendimce
tarafımı da belli ettiğime göre konuşabilirim
bu benim hakkım
yanlışsam düzeltirim
ben inkarcı değilim
birleşmiş milletler adıyla kurulan örgütün resmi yaşı bugün yetmişten fazla değil
fakat bu örgütün ruhu insanın idol olarak tarih sahnesine çıktığı yaşta
elbette bir tapınç odağı olarak kast etmiyorum insanı
davranışına görüşüne yaklaşımına tabi olunacak bir görüş şeklinde algılıyorum insanı
binlerce yıl önce bir toplantı yapılmış
evrimin düşünceyle ahlak ile birlik ve beraberlik konusundaki ilk uzlaşı girişimi
kabul edilebilir yaşam biçiminin ne olacağına dair bir tartışma yaşanmış
günümüzdeki bilimsel çalışmalar sonucunda sınıflandırılan homo türleri arasında
insan diye anılan türün öne sürdüğü bakış açısı genel kabul görmüş
buna itiraz sadece iblis soyundan gelmiş
neden olarak da yaşadığı coğrafyayı ve hayatta kalmak için maruz kaldığı zorlukları göstermiş
ne kadar aptalca değil mi
bu soğuk iklime adapte olarak yaşamını sürdüren tip
sıcak iklimde ayakta kalanlara karşı üstünlük taslamış
tam olarak neyi savunduğunu anlamak hiç de güç değil
nasıl yönetildiğinizin farkına varın yeter
şeytanın bu şerhi hala devam eden savaşın başlamasına neden olmuş
elçinin bu tarihi olayı okuduğu kaynakları bilmiyorum
ancak okuduktan sonra yaratıcı tarafından kabul gören sözlerini okuyorum
her şey gerçek olmayabilir
bazen gerçeğe en yakın olanla yetinmeniz gerekebilir
bu kadarı yeter size yeter diyen bir tanrıyı iş bilmezlikle suçlayamam
nihayetinde ona döneceğim
o gün anlayamadığım şeyleri bana söyleyeceğine eminim
kesinlikle






YASİN SURESİ ( 1 - 12)


SEVGİ VE MERHAMETİ SONSUZ ALLAH 'IN ADIYLA
1 - EY İNSAN !
2 - Dile gelsin bilgelik dolu Kur 'an !
3- " Hiç şüphen olmasın ki sen elçilerden birisin ,
 4 - Doğruluk ve dürüstlük yolundasın .
5 / 6 - Görevin , yüce sevgi ve merhamet kaynağının indirdiğiyle ,
ataları uyarılmadığı için derin uykulara dalmış bir halkı uyanışa çağırmaktır . "
7 - Unutma ki onların çoğu üzerine söz hak olmuştur ,
artık ne yaparsan yap imana gelmezler .
8 - Çünkü biz onların boyunlarına , çenelerine kadar uzanan demir halkalar taktık .
Bu yüzden burunları yukarıda gözleri aşağıda somurtur dururlar .
9 - Önlerine ve arkalarına set çektik . Büsbütün karanlıkta bıraktık ;
artık baksalar da göremezler .
10 - Onları uyanışa çağırsan da çağırmasında fark etmez , inanmazlar.
11 - Sen ancak Kur 'an 'ı can kulağı ile dinleyen ,
görmediği halde Rahman 'a karşı korku ve titreme içinde olanı uyandırabilirsin .
İşte böylelerine bağışlanma ile birlikte en güzel karşılığın verileceğini müjdele!
12 - Ölüleri dirilteceğiz ! Bunu yapacak olan biziz , biz .
Gelecek için ne yapıyorlarsa ve geride ne bırakıyorlarsa hepsini kayda geçiyoruz .
Her şeyin apaçık önlerine konacak şekilde tek tek hesabını tutuyoruz .


insan
ismini kendine mi verdi
yoksa ortak bir vicdan tarafından mı belirlendi
hak ve eşitliğin sağlanabilmesi için farklılıkları zenginlik olarak tanımlayanlar
bu kavram üzerinde uzlaşarak medeniyete doğru ilk adımı atarak
barış ve huzur içine dünyada yaşamayı kabul mü etti
ya öncekiler
bir elçi tarafından uyarılmayanlar
sanırım bilmeden işledikleri hatalardan sorumlu olmayacaklar
ama içlerinden gelerek yaptıkları güzel işlerin karşılığını verecek bir yaratıcıya inanıyorum
insanın fikir olarak iki ayağı üzerinde durmaya başladığı tarihte
ilk elçinin yaratıcının sözünü resmi olarak duyurduğu gün
yeryüzündeki akıllı canlılar doğruluk ve dürüstlük yolunda yürümeye başlamıştır
sevgi ve merhameti sonsuz olan yaratıcı
son elçisine kadar bu yolda yürüyenlere bilgelik dolu sözleriyle yardımcı olacaktır
nihayetinde kurtuluş insanın bu sözlere içtenlikle sarılıp
yaratıcıdan gelecek olan şımarıp yoldan çıkmadan beklemesiyle mümkündür
yapılan cehennem tasvirinin bende düşüdürdüklerine gelecek olursak
böyle yaratıcıyı işkence meleklerini toplamış bir vaziyette
günahkarları şiş kebap yaparken hayal edecek kadar uzak değilim hayata
son elçi bu manzarayı tam olarak gözüyle bir yerde görmediyse
bu betimlemenin birebir yer aldığı bir kaynağı okumuş veya
böyle korkuç bir olaya şahit olan biriden yaşananları dinlemiş olmalı
zalim bir idareci tanrılığını ilan etmiş abeci bir kral canlanıyor gözümde
etrafına sahtekar dincileri kendini bir şey zanan zengin züppeleri toplamış şov yapıyor
kendisine ve zorbalık üzerine kurduğu düzene karşı gelen güzel insanları
boyunlarında demir halkalar takılmış bir şekilde zincirlerle sürükleyerek karşısına getiriyor
acımasız yalakaları tarafından çeşit çeşit işkencelerden geçirttiği masum insanların
artık kendisine boyun eğmeyeceğinden emin olduğu için
işleyeceği cinayeti gözdağı vermek üzere bir şölen havasına sokmak istemektedir
bu olayı izleyen haklı korkudan tir tir titretek patronun kim olduğunu belletme derdindedir
zulüm ve haksızlığı ilke edinen topluluklar bir süre sonra
tek bir yaratıcı tarafından yaratıldıklarına dair gerçek bilgiden yoksun bırakılırlar
menffatlerinden başka bir şey düşünmeyen yöneticiler ve din adamları
bu işi öyle istirasla yaparlar ki
bir süre sonra nefislerine tapmayı hayatın terk gerçeği olarak görmeye başlarlar
onlara bir şey anlatamazsın
onlar yaşayan ölülerdir
güneş doğsa bile zifiri karanlıktadırlar
boş boş konuşur
kendilerini uyuttukları zehirli ninnilerle etraflarında bulunanları da kendilerinden geçirirler
kendilerine gelmeleri için dürtüklesen de işe yaramaz
böyle ölü toplulukları uyandıracak bilgi
yaratıcıdan korkan varacağı yer için endişe duyan aklı başında kişilerdedir
inkar komasına girmiş zalimlerin her yaptığını da anbean kaydetmektedirler
işledikleri suçların hesabını sormak üzere emin bir yerde saklanmaktadır

YASİN SURESİ ( 13 - 32 )

13 - ONLARA , elçiler gelen , o şehir halkını örnek olarak anlat .
14 - Bir zamanlar onlara iki peygamber gönderdik .
İkisini de yalanlayıp karşı çıktılar . Biz de bir üçüncüsüyle onları destekledik .
"Biz sizlere gönderilmiş elçileriz . " dediler .
15 - Onlar : " Siz bizim gibi insandan başka bir şey değilsiniz .
Hem Rahman hiçbir şey indirmedi . Bütün bunlar yalan . " dediler .
16 - Elçiler . " Rabbimiz biliyor , biz size gönderilmiş elçileriz .
17 - Açıkça tebliğden ötesi bizim üstümüze vazife değildir . " dediler .
18 - Onlar : " Siz bizim bahtımızı kararttınız .
Eğer bu işe bir son vermezseniz sizi taşa tutarız ve çok fena yaparız , kesinlikle ! " dediler .
19 - Elçiler : " Bahtınız kendi elinizdedir . Aklınızı başınıza toplamanız istense de , öyle mi ?
Tam tersi siz kendi kendinizi bitiriyorsunuz . " dediler .
20 - O esnada şehrin uzak taraflarından bir adam koşarak geldi ve :
" Ey halkım , o elçilere uyun ,
21 - Onlar doğru yoldalar , sizden maddî bir karşılık da beklemiyorlar , uyun onlara .
22 - Neden derseniz ; Beni yaratana niçin ibadet etmeyeyim ,
zaten dönüp dolaşıp O 'na gitmeyecek miyiz ?
23 - O ' ndan başka ilâhlara neden tapayım ?
Eğer O Rahman , beni bir sıkıntıya düşürürse ,
onların aracı olmaya kalkışmalarıhiçbir işe yar amaz ve beni asla kurtaramazlar .
24 -Doğrusu böylesi bir durumda açıkça sapıtmış olurum .
25 - Ben Rabbinize iman ettim , gelin dinleyin beni ! "
26 - " Gir cennete! " denildi . O : " Ah , keşke halkım bilseydi .
27 - Rabbimin beni bağışladığını ve beni saygın bir yere koyacağını ... "
28 - Bundan sonra halkının üzerine gökten bir ordu indirmedik , indirecek de değildik .
29 - Olan sadece korkunç bir gürlemeydi , olduklan yere yığılıp kaldılar .
30 - KENDİLERİNE gelen her peygamberi alaya alan kullara yazıklar olsun !
31 - Geçmiş çağlardan beri helak ettiğimiz nice nesillere dönüp bir bakmazlar mı ?
Giden gelmiyor , görmüyorlar mı ?
32 - Onların hepsi toplanıp huzurumuza gelecek .

hepmiz insanız
kimimiz açık tenli kimizi koyu
farlı sesler çıkarsak da aynı güzel manada buluşabilriz
aramızda üstünlük ancak yaratıcıdan sakınıp doğruluktan ayrılmayışımızda olur
bunun dışında hepimiş eşitiz dedikten
anlaşılan bir topluluk teker patlatarak yoldan çıkmış
bu toplum yaratıcıyı inkar etmiyor diyebiliriz
kendilerine uyarıda bulunmak için gelen elçilerin söylediklerini yalanlıyorlar
en başta yaptıkları anlaşmanın hükümlerini çiğnediklerini kabul etmiyorlar
ancak sözleştiklerini kendilerine hatırlatan şahitlerin ardı arkası kesilmiyor
kurdukları avanta düzenin yıkılacağını anladıklarında
görevi sadece kendilerine gerçeği söylemek olan elçilere karşı düşmanca bir tavır takınarak
işleyişinden memnun oldukları zulüm düzenini yıkmaya çalışanları bozgunculukla suçlayarak
karşılarına geçen herkese şiddetle karşı koyacaklarını
ve onlara zarar vermekten çekinmeyeceklerini beyan ediyorlar
yoldan sapan bu topluluğu uyarmak için dışarıdan gelen elçilere
bu sefer içlerinden vicdanlı biri destek vererek kendini ortaya atıyor
ve elçilerin doğruyu söylediğini hatırlatarak
halkına yaptıkları sözleşmeye bağlı kalmaları gerektiğini söylüyor
bunu söylerken yaptığı maddi beklenti vurgusu
elçilere inatla direnen zalimlerin sahtekar dinci oladuklarını düşünmemize yeter de artar bile
belkide elçiler bu zorba toplumdan alacaklarını almaya gelen haklı kimselerdi
istedikleri haktı
talep ettikleri şey maddi değil maneviydi
bu zalim topluluğun kötü idaresine karşın diğer topluluklar sabretmişti
gün saymıştı
anlaşma gereği idarenin kendilerine geçmesi gereken vakit geldiğinde
sömürü düzeninden ayrılmak istemeyenler
yaratıcı ile aldatmanın kaymağına doyamayanlar
bu görev değişikliğine direnerek kavga çıkarmak istiyorlardı
ne kadar ciddi olduklarını göstermek için de
içlerinden hakkı adaleti savunan o mert kişiyi katlettiler
direkt elçileri öldürmemişlerdi çünkü amaçları onlara boyun eğdirmekti
savaşın karsız olduğu durumlarda kafirler öylesine barıştan yana olurlar
ancak it gibi hırlamaktan ve masumları katletmekten de geri kalmazlar
nihayetinde bu anlaşmazlık haksız olan toplumun aleyhine sonuçlanmış
vahşice öldürülen şahit şehit olarak yaratıcı tarafından ödüllendirilmiş
o şehidin şehadetine şahitlik edenlerin yaydığı huzursuzluk kıpırtıları
çığ gibi büyüyerek bir çığlığa dönüşmüş ve
yoldan sapan dincilerin oldukları yere yığılarak yok olup gitmelerine neden olmuş
cennetten kovulma olayına benzetiyorum ben bu olayı
ne güzel bir düzen kurmuşsunuz
bir sözleşme yapmışsınız
sonra biri gelmiş sizi dolduruşa getirmiş
getirisine tav olup kendiniz dışındakileri yok saymışsınız
ama iş öyle bir hal almış ki
sonunda yok olan siz olmuşsunuz
helak olup gidenler geri gelebilmiş mi
kendileri değil ama kendileri gibi düşüncesiz yaratıklar hep var olmuş
gelen uyarıcıları dikkate almadıkları için de aynı rezil sona kavuşmuşlar
yazıklar olsun
hepsi yatatıcının huzurunda o gün bir araya gelecek

YASİN SURESİ ( 33 - 44 )


33 - Ölü toprak onlar için bir ayettir .
Biz , ölü toprağa hayat vererek ürünler çıkardık , ondan yiyip duruyorlar .
34 - Orada hurma bahçeleri ve üzüm bağları yetiştirdik , içinden pınarlar fışkırttık .
35 - Bütün bunları kendi elleriyle işleyip ürün elde ederek yesinler diye ...
Bu şükürsüzlük neden ?
36 - Yücedir , eşsizdir O . Her şeyden çiftler meydana getiriyor ; yerin bitirdiklerinden ,
kendilerinden ve daha bilmeyecekleri neler , nelerden .
37 - Gece de onlar için bir ayettir.
Ondan gündüzü çekip çıkarırız, bir de
bakarlar ki karanlıkta kalıvermişler.
38 - Güneş de onlar için bir ayettir . Kendi yörüngesinde akıp gidiyor .
İşte bu güçlü ve her şeyi bilenin belirlediği doğadır .
39 - Ay da onlar için bir ayettir .
Ona da bir takım menziller tayin etmişiz , döner dolaşır eğri bir hurma dalı şeklini alır .
40 - Ne Güneş Ay 'a yetişebilir ne de gündüz geceyi geçebilir ,
hepsi de uzayın içinde yüzer dururlar .
41 - Yüklü gemilerin insanları taşıyıp durmaları da onlar için bir ayettir .
42 - Ve böyle daha nice binekler yaratmamız da onlar için bir ayettir .
43 - Müstahak görürsek onları denizde boğabiliriz ,
bu takdirde imdat seslerine ne gelen olur , ne de kurtaran .
44 - Ancak sevgi ve merhametimizle kurtulup yaşamlarını biraz daha uzatabilirler .


ölü toprak cahil insana benzer
akıl fikir vicdan ile hareket ettiğinde
yaratıcının ona sunduğu varoluş nimetiyle buluşur
kendine soru sorarak ekeceği merak tohumlarına cevap araken
elleriyle filizlenen gerçeği sulayıp çapalayıp büyütürken
kendisinden istenen tek şey bu ilim karşısında kibre kapılmadan
oluşun ve işleyişin sahbine hakkını vermektir
güneşin kendisine katabilecekleri bellidir
yeşerip serpilen hayat ağacının yapraklarına güç verir
ama baki değildir
o bel bağlanacak kadar güçlü bir ışık değildir
gece olunca anlamalıdır insan
güneş de kendisi gibi yaratıcıya doğru yol almaktadır
paylayan ay bile azalır da azalır
nihayetinde kuruyan bir dal gibi kıvrılıp incelir ışığı
büyüttüğü ağacın mevyasını yemek için çabalayan insanın
bu döngüden çıkaracağı ders alacağı ibret bellidir
yaratıcın tayin ettiği bilime göre ekip biçeceksin kendini
o çevrimden abuk subuk çıkarımlar yapmayacaksın
işine bakacaksın
onlar da senin gibi yaratılmış varlıklar
etkileşimi yaratıcıyı öfkelendirecek boyuta taşımayacaksın
gözün gibi baktığın ağan sular altında kalırsa umutsuzluğa kapılmayacaksın
meyvasını yiyerek karnını douyurp şükrettiysen
tohumlarını kötü günler için sakladıysan sorun yok
bilim yaratıcın izniyle emrine amade oluverir
binersin gemine sular çekilinceye kadar yüzersin
tıpkı güneş ve ay gibi yaratıya doğru akıp gidersin
bonus olarak bunu bir de gökteki yıldızlar arasında yapılabileceğini hayal edersin
ama kurallar var bak ona göre
yaratıcının koyduğu yasalardan uzaklaşırsan yani bilimden
boğulup gidersin arayıp soranın olmaz
sadece kurallara uymak da yetmez
bu işin manevi yönünü aklından çıkarmayacaksın
yoksa en fazla birkaç gün uzun yaşarsın
sonraki gemiye binmek istiyorsan
yaratıcıdan bilet almak zorundasın

YASİN SURESİ ( 45 - 68 )

45 - Hal böyleyken onlara :
" Geçmişte olanlardan ibret alıp gelecek için hazırlanarak Sakının ki
üzerinize sevgi ve merhamet yağsın . " dendiği zaman aldırış etmediler .
46 - Zaten Rablerinin ayetlerinden hiç birine aldırış etmediler, hep yüz çevirip durdular .
47 - Onlara :
" Allah 'ın size rızık olarak verdiği şeylerden infâk edin / verin ! " denildiği zaman ,
o kâfirler , iman edenler / güvenenler için şöyle dediler :
"Allah isterse onları doyurur , biz mi doyuracağız onları ?
Siz düpedüz sapıtmışsınız , başka bir şey değil ?
48 - Ne zamanmış şu sözünü edip durduğunuz kıyamet ? " diyorlar .
49 - Onlar böyle lâflarla oyalanıp dururken tek bir çığlık işlerini bitirmeye yetecek .
50 - O zaman aileleriyle ne vedalaşmaya ,
ne de bir tembihte bulunmaya fırsatları bile olmayacak .
51 - Diriltici soluk esecek !
Bir de bakacaklar ki mezarlarından kalkıp Rablerine doğru akın ediyorlar .
52 - " Eyvah ! " diyecekler , " Bizi uyuduğumuz yerden kim kaldırdı ?
Demek O Rahman'ın söz ettiği şey işte buymuş .
Gönderilen elçiler doğru söylemişler . " diyecekler .
53 - Başka değil sadece bir çığlık derhâl hepsini toplayıp huzurumuza getirmeye yetecek .
54- Artık bugün hiç kimseye zerrece haksızlık edilmeyecek .
Sadece yaptık larınızın karşılığını göreceksiniz .
55 - Cenneti hak edenler bugün çok mutlu olacaklar .
56 - Eşleriyle birlikte gölgelikler içinde koltuklar üzerine kurulacaklar .
57 - Onlar orada sevinç ve mutluluk içinde istedikleri her şeyi yapacaklar .
58 - Sevgi ve merhametle dopdolu Rabbinin ebedi barış sözü yankılanacak .
59 - Ey günaha batmışlar, siz bugün şöyle ayrılın!
60 - Ey Âdem 'in çocukları ! Ben sizinle , " Şeytana kulluk etmeyin, o size açık bir düşmandır ;
61 - Bana ibadet edin , doğruluk ve dürüstlük yolu budur . " diye sözleşme yapmadım mı ?
62 - Şeytan içinizden birçok nesilleri yoldan çıkardı . O zaman sizin akıllarınız yok muydu ?
63- İ şte s özü edilip durulan cehennem bu !
64 - Bugün girin bakalım O 'na ettiğinizkâfirlik için ,
65 - Bugün ağızlar mühürlenecek ; eller dile gelecek , ayaklar tanıklık edecek ,
yaptıklarınızı bize onlar anlatacak .
66 - Hem isteseydik göz pınarlarını kuruturduk da bir yol bulamazlardı .
Fakat o zaman nasıl vicdan sahibi olacaklardı ?
67 - Yine istesek kendilerini ,
oldukları yerde tabiatlarını değiştirirdik de ne ileri gidebililerdi , ne de dönebilirlerdi .
68 - Kimin de ömrünü uzatıyorsak yaşlandıkça güçten düşürüyoruz .
Bu akıl tutulması neden ?


cıvıl cıvıl işlek caddelerinde sel gibi akıp giden insanların bulunduğu
hayatın hiç hız kesmediği ışıl ışıl parlayan şehirler görürsün
onlar renkli rüyalara dalmış ölülerin bir araya geldiği mezarlardır
hal böyleyken onlara uyanın bu sahipsiz düşten denildiği zaman
medeniyetin ne olduğuna dair kısır görüşlerine sarılarak
kurtarılmış alan olarak gördükleri süslü mezarlarında
sonsuz mutluluk uykunsunda olduklarını öne sürerek
kimse bizi sahip olduklarımızdan ayıramaz derler
hani neredeymiş o çığlık gelsin de uyandırsın bizi diyerek alay ederler
bunlar ve buna benzeyenlerin zalimlerin
zulüm ile abad olacaklarını sanarak kendilerini gömdükleri inkar mezarlıkları
ezdikleri haklarını yedikleri insanların çığlığıyla sarsılacaktır
ilk sözleşmede kabul ettikleri maddeler kendilerine acı bir şekilde hatırlatılacaktır
belki bir zamanlar zorba atalarının yaptığı gibi
gücü ellerine geçirdikten sonra gidin yaratıcınız doyursun karnınızı diyerek
aynı şeylerin başlarına gelebileceğinden korkmayarak intikam almak isteyeceklerdir
gözü dönmüş bir şekilde haklarını yedikleri masum insanları ölüme götürürken
son bir kez aileleriyle görüşme isteklerini kabul etmeyeceklerdir
en güzel yerlerine çöktüğünüz şehirlerdeki pespaye uykunuzdan
sizi vahşice katllettiğiniz günahsız insanların isyan çığlığı uyandıracak
ve yaratıcının hakkınızdaki azap hükmüne doğru tüm gücünüzle koşacaksınız
etrafınızı saran acıyla yüzleşmek size yaptıklarınızından başka bir şey hatırlatmayacak
karşılaşağınız her türlü bela hak ettiğinizden fazla olmayacak
yaratıcı zalim değildir
sözleşmeyi siz bozdunuz
hak etmediğiniz şekilde nimeti tekelinize alarak
suçsuz insanların katledilişini izlediğiniz çardaklarda yaratıcının gerçek kulları oturacak
eşleriyle birlikte ettiğinizi bulmanızı izleyecek ve barış diyerek kadeh kaldıracaklar
la şerefine tükürdüğüm dincisi
duyuyon mu beni
bunlar sana özel
ne diyorduk
nasıl ki gerçeği sözleyenlerin ağızlarını tıkadınız
o gün sizin de konuşmanıza fırsat verilmeyecek
kim dinlemek ister la sizin gibi haydutların tırıltısını
bak şu an geniş geniş konuştuğuma bakma
haklı haksız ayırmadan uyguladığı karşısında yeniğim yaratıcıya
ayrıca şunu iyi biliyorum ki
siz sözleşmeyi bozduktan sonra uyarılmamış atalarınızın durumuna
hatta daha kötüsüne maruz kalabilirdiniz
belkide içinizden kurtulanlara karşı sürüp gitmesi istenmiştir mücadele
o güne kadar azad edilmiş olmanız kurtulduğunuz anlamına gelmez
aranızdan yaratıcıya içtenlikle yakarı ağlayanlar olmuş olmalı
bunu bir düşünün


YASİN SURESİ ( 69 - 83 )

69 - BİZ ona şiir öğretmedik , gerekmez de .
Bu , sadece bir titreyip kendine gelme çağrısı ve apaçık bir Kur 'an 'dır .
70 - Yaşamakta olanı uyandırsın ve kâfirlerin karşısına sözü hak olarak diksin diye ...
71 - Onlar için kendi ellerimizle yarattığımız
evcil hayvanlara sahip olduklarını görmüyorlar mı ?
72 - Onları kendilerinin hizmetine vermişiz , kimini binmek için kullanıyorlar ,
kiminin de etinden yiyorlar .
73 - Onlardan daha birçok şekilde yararlanıyorlar, kiminin de sütünden içiyorlar .
Bu şükürsüzlük neden?
74 - Bunlar yetmiyormuş gibi tuttular bir de Allah 'tan başka bir takım tanrılar edindiler .
Güya yardımlarını görecekler .
75 - Bu tanrıların onlara yardıma güçleri yetmez .
Tam tersi sahte tanrılaraaskerlik yapmış olurlar .
76 - Şu halde onların lâkırdıları seni üzmesin . Biz onların içlerini de biliriz dışlarını da .
77 - İNSAN kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmüyor mu ?
Fakat o zamanla içinde kin ve düşmanlık yeşertiyor .
78 - Yaratılışını unutarak bir de Bize lâf dokunduruyor :
" Çürümüşken o kemikleri kim diriltecekmiş ? " diyor .
79 - De ki , duysun herkes :
" Onları ilk defa yaratan diriltecek ve o yaratmanınher türlüsünü bilir . "
80 - Tutuşturup yaktığınız o ateşi yeşil ağaçtan çıkaran O 'dur .
81 - Gökleri ve yeri yaratan , onlar gibisini yaratmaya kadir değil midir ?
Elbette kadirdir . Yaratan O , her şeyi bilen O !
82 - İş ve oluşla ilgili bir şey isteyin ce ona sadece " Ol " der , O da oluverir .
83 - Her şeyin mülkiyet hükümranlığı elinde olan Allah yüceler yücesidir!
Dönüp dolaşıp O 'na gelecekseniz ...



şiir
ben şiirin ne olduğunu öğrenmiş biriyim
bir bakıma şiir yazmayı da denilebilir
bi şeyler karalıyordum evet
o yahudi pilot albay belkide bunu ilk fark eden kişiydi
beni hakan bey tanıştırdı
sağolsun unutulacak biri değil
unutamadığım bir başkası selçuk bey
köprücük kemiği kırıktı
o da bana mektuplar yazdı
saklıyorum hepsini
kitabı bu şekilde okumama neden olanları da anayım
mustafa öztürk
daha önce andığım ilahiyatçı yazarların üzerine tatlı gibi geldi
içimi dökerken onun yaklaşımından çok cesaret aldım
umarım aradığı şifaya kavuşur
ne diyorduk
şiir
az biraz şiirden anlarım
son elçinin söylediklerine şiir gözüyle yaklaşmak isteye kör olur
ki ona şair demeyi de hakaret olarak görürüm
doğruyu gerçeği söyleyen birinin öne çıkması gereken kimliği bunlar olamaz
söyledikleriyle güven veriyor ve kapsayıcı
çağrısı çoğunluğun bekletisine yönelik ve tertemiz
böyle olmadığını düşünen zavallılar için acıklı
bu noktada sanırım tekrar etmem gerekiyor
bu surede ilk yoldan çıkan toplumun resmi çiziliyor
bir bakıma cenneten kovulma
farklı görünüşlerin oluşturmak istediği ortak ideale karşı yapılan ilk saldırı
üstelik sözleşmeye imza atan bir tarafın ihanetiyle gerçekleşen
sözleşmenin yapıldığı zaman dikkate alındığında
beslenmenin her şey olduğu bir zaman gidiyoruz
yani açlık
gıdaya ulaşmada yaşanılan zorluk
buna mukabil akıl ve tecrübeyle erişilen kolayllık
sadete gelmek istersek benim anladığım
dünyadaki akli unsurlar öyle bir seviyeye gelmiş ki
birbirinden farklı görünen ama birbirine çok benzeyen gruplar
hayatın nasıl sürdürülmesi gerektiğine dair bir sonuca varmak
yeryüzünde olay çıkarmadan yaşayabilmek için bir toplantı düzenlemişler
öncesinde o kadar çok vahşi kavgalara tutuşmuş olmalılar ki
birbileriyle iletişim kurabilecek seviye gelebilecek kadar yakınlaşabilsinler
benim tahminim yaratıcı bu gurupların her birinden birini seçip elçi yapmış
ve vahyetmiş
işte ne bileyim her birinin öne çıkardığı erdem veya erdemleri dikkate almış
yaratıcının amacı içlerinden en doğru yolda olanı seçip önder kılmakmış
diğer elçiler bunun mümkün olmadığını
ortam dikkate alındığında bunun pek mümkün görünmediğini
bu çabanın kan dökülmesine fesada engel olamayağını dile getirmişler
yaratıcı benim bir bildiğim var demiş
herkes belirlenen saatte ve yerde hazır bulunsun demiş
oturmuşlar konuşmuşlar almışlar vermişler
nihayetinde yaratıcı hakemlik yapmış ve ademoğullarına uyulmasını istemiş
iblisoğulları hariç herkes tamam demiş
ha ademoğulları sözleşmeye uymuş mu
yok aga
surenin başında anlatılan şekilde olmuş
yaratıcıdan istediklerini alamadıklarında araya adam sokmuşlar
aha tapınaklar ibadethaneler bu sahtekar din adamlarıyla dolu
bunun bir de silahlı savaşçı yönü
bunları idare eden sınıf var
bu yavşaklar bir olup zulme devam ederken yaratıcıya iftira atmışlar
şirk koşup nefislerini puta çevirmişler
velhasıl zaten birbirlerini çatur çutur yiyenlerin denklemine yaratıcı da katılmış
hayvanlığın ötesine geçebilecek kadar akıl sahibi olmasalardı
belkide yaratıcı mevzuya dahil olmayacaktı
her halukarda olan olmuş
bundan sonrasına bakacak olursak
madem akıl sahibi oldun
düşüneceksin
ateşin kaynağını
nasıl meydana geldiğini
kemik yığınlarınından nasıl tekrar hayat bulacağını
yaptığın her işin hesabını vereceğini
ol deyince olduramadığını
bunun için çalışman gerektiğini
uyman gereken yasalar olduğunu
bunları senin belirlemediğini
belirleyenin kim olduğunu düşünecek ve ona olan borcunu bilerek yaşayacaksın
en nihayetinde etrafındaki her şeyin sahibi olan yaratıcıya döneceğini unutmayacaksın







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder